Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/670 E. 2021/519 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/670 Esas
KARAR NO : 2021/519

DAVA : İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; davalı …’ın müvekkili kooperatifin üyesi olduğunu, müvekkili kooperatifin 01/12/2016 tarihinde yapmış olduğu genel kurulda Ocak – 2017 tarihinden itibaren başlamak üzere 12 ay boyunca 875,00 TL x 12 ay = 10.500,00 TL aidat ödemesine karar verildiğini, ancak davalının aidatlarını ödemediğini, bu nedenle davalı aleyhine İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı icra dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının 10.500,00 TL aidat borcu ve 4.818,20 TL işlemiş faiz (genel kurul kararı gereği aylık %2 işlemiş faiz söz konusu ise de Borçlar Kanunu madde 120 gereği temerrüt faizi taleplerinin yıllık %9 faiz oranının iki katı olmakla yıllık %18 olduğunu) olmak üzere toplam 15.318,20 TL talep edildiğini, ancak davalının borca itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, davalının, müvekkili kooperatife hiçbir borcunun olmadığını söylediğini, ancak davalının müvekkili kooperatifin B2 Blok No: 7 nedeniyle üyeliğinin söz konusu olduğunu, genel kurul kararı gereği de müvekkili kooperatife karşı olan edimlerini yerine getirmek zorunda olduğunu belirterek haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazın iptaline, takibin kaldığı yerden devamına, davalı-borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
Davalı tarafa dava dilekçesinin tebliğine rağmen cevap dilekçesi sunulmamakla taraf teşkili sağlanmış ve davalının iş bu dava bakımından davayı inkar çerçevesinde savunduğu anlaşılmıştır.
DELİLLER:
Arabuluculuk Son Tutanak aslı, İzmir … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra dosyası aslı ve bilirkişi raporu dosyamız arasındadır.
İzmir … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; Mahkememiz davacısı tarafından davalı aleyhine 11.500,00 TL aidat alacağı, 4.818,20 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 15.318,20 TL alacağın tahsili için takip başlatıldığı takip dayanağının “15/01/2017 – 15/12/2017 tarihli arası 12 adet aylık aidat alacağı … blok No: … üyelik aidatı olarak genel kurul kararı gereği aylık 875,00 TL” olarak belirtildiği, itiraz üzerine takibin durdurulduğu ve iş bu davanın yasal süresi içerisinde açıldığı görüldü.
Mahkememizce 09/02/2021 tarihli duruşmada verilen ara karar gereği; bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi de verilmek suretiyle dosyanın kooperatif konusunda uzman bilirkişi …’e tevdi ile uyuşmazlık tespiti göz önüne alınarak yapılacak inceleme neticesi hazırlanacak raporun Mahkememiz dosyasına sunulmasının istenilmesi üzerine adı geçen bilirkişi tarafından hazırlanan 19/04/2021 havale tarihli raporun dosyaya sunulduğu ve taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edildiği görülmüştür. Söz konusu raporun sonuç kısmında aynen “dava ortaklıktan kaynaklanan kooperatif alacağının tahsili için başlatılan icra takibine (İzmir … İcra Müdürlüğü, …) yapılan itirazın iptaline ilişkin olup, davalı …’ın takip tarihi itibariyle devam eden ortaklığı nedeniyle 10.500,00 TL aidat borcunun bulunduğu tespit ve hesap edilmiştir. Takip tarihi itibariyle talep edilebilecek işlemiş faiz miktarı 4.830,56 TL olarak hesaplanmış ise de talep edilen işlemiş faiz miktarı 4.818,20 TL’dir. İtiraz şekline göre icra inkar tazminatı talebinin takdiri Sayın Mahkemenize aittir.” şeklinde kanaat belirtildiği görülmüştür. Söz konusu rapora karşı davacı vekilince beyan ya da itiraz dilekçesinin sunulmadığı, davalı vekilince itiraz dilekçesinin sunulduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların iddia ve savunmaları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Taraflar arası uyuşmazlık konusu hususun; Mahkememiz davalısının davacı kooperatifin üyesi olup olmadığı, bu üyelikten kaynaklı olmak üzere mahkememiz davacısının davalıdan icra dosyasına konu edilen asıl alacak ve işlemiş faiz olmak üzere talep ettiği toplam alacak tutarı üzerinden alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının tespiti ve ayrıca icra inkar tazminat talebinin yerinde olup olmadığının tespit ve değerlendirilmesine esas itirazın iptali davası olduğu anlaşılmıştır.
Her ne kadar davalı taraf vekilince bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ile dava dışı kooperatif yetkilisi olduğunu beyan ettiği …’in isticvabı talep edilmiş ise de 6100 sayılı HMK’nın 169/2 maddesi göz önünde bulundurulduğunda bu talebin kabul edilebilir bir talep olmadığından bu husus yönünde bir değerlendirme yapılmamıştır. Ayrıca bahse konu raporun konunun uzmanı bilirkişi tarafından kooperatif kayıtlarının tetkiki suretiyle oluşturulduğu, söz konusu kayıtlara ilişkin açılış ve kapanış kayıtlarının usulüne uygun olarak yapıldığı, raporda yapılan değerlendirme ve hesaplamaların yerinde olduğu anlaşılmakla Mahkememizce de benimsenmiş ve hüküm kurmaya elverişli olduğu kanaatine varılmış bu nedenle itirazın yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Davalı vekili tarafından ortaklığın dava dışı üçüncü bir kişiye 2015 tarihinde devir edildiği ve ancak bunun ortaklık defterine işlenmediği belirtilmiştir. Bilindiği gibi kooperatif ortaklığının devri devir edenle devir alan arasında imzalanacak yazılı bir belge ile geçerli olacaktır. Bu devir işleminin noterde yapılması imza inkarının önüne geçmek için uygulamada kabul edilmiş bir yoldur. Bu devir işleminden sonra devir alanın taraf kooperatife yazılı olarak başvurusu üzerine 1163 sayılı yasanın 14/3 maddesine göre “yönetim kurulu tarafından ortaklık niteliğinin taşınması halinde devir alan tarafı ortaklığa kabul eder” şeklinde düzenleme mevcuttur. Eğer ortak pay yönünden borçlu ise 6098 sayılı yasanın 173 vd maddelerine göre devir işlemine borcun nakli hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Her ne kadar ortalığın devri için adi yazılı şekil bir geçerlilik şartı olarak bulunmakta ise de Yargıtay bu işlemi satış olarak nitelendirmekte ve pay devrine göre ispat için yazılı delil aramaktadır. Bu kapsamda davalı tarafından ortaklığın üçüncü bir kişiye devir edildiğini gösterir yazılı bir belge sunulmadığı gibi ortalığa da bu yönde bir başvurunun yapıldığı iddia ve ispat edilmiş değildir bu nedenle davalının halen davacı kooperatifin ortağı olduğu kanaatine varılmıştır.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; Mahkememiz davalısının davacı kooperatife 14/02/2014 tarihinde … sayılı karar ile ortak olduğu, ortaklık cetvelinde kayıtlı olduğu, kendisine ortaklığına ilişkin olarak … bloktaki … nolu bağımsız bölümünün tahsisisin yapıldığı, ortaklık ticari defter ve kayıtlarına göre davalının 31/12/2016 tarihi itibariyle ödemekle yükümlü olduğu aidat tutarının 161.050,00 TL olduğu ve 01/12/2016 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alınan karar gereği aylık 875,00 TL’den olmak üzere 12 aylık 10.500,00 TL üzerinden borçlandırıldığı, diğer ortakların da aynı tutarda borçlandırıldığı ve dolayısı ile ortaklar arasında eşitli bozacak nitelikte bir kararın alınmadığı ve sonuç olarak bu tutarın da ilave edilmesiyle davalının davacı kooperatife olan ait borç miktarının 31/12/2017 tarihi itibariyle 171.550,00 TL’ye ulaşmıştır. Her ne kadar kooperatif ana sözleşmesine göre tasfiyeden evvel taşınmaz mülkiyetlerinin maliyetler kesinleştikten sonra ortaklara devri esas olsa da Davacı kooperatif bahse konu bağımsız bölümü davalıya tahsis ve teslim ettiğinden ve ortaklık ana sözleşmesindeki yükümlülükleri yerine getirmekle tasfiyeden evvel yerine girdiğinden ve bu tasfiye sonucu olarak ortakların da kooperatife olan yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekmektedir. Bu kapsamda davacının davalıya olan yükümlülüğünün gereğinin yerine getirildiği ve fakat davalı tarafından ortaklık borcunun halen ödenmediği görülmektedir. Dolayısı ile davacı kooperatifin davalıyı aidat borcundan ötürü borçlandırması ve bu borcun tahsili yönünde yasal işlemlere başlamasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacı kooperatifin 01/12/2016 tarihli genel kurulunda yukarıda belirtildiği üzere aylık 875,00 TL olarak belirlenen aidat borcuna yönelik kararın oy çokluğu ile alındığı ve ayrıca ödenmeme durumunda aylık % 2 oranda gecikme faizi uygulanması yönünde oy birliği ile karar verildiği görülmüştür. Açıklanan nedenler ile davacının davalıdan 12 aylık olmak üzere 10.500,00 TL’yi talep etmesinde bir isabetsizlik bulunmamakta ve ayrıca aylık tutarlar üzerinden dosyaya sunulu bilirkişi raporu ile % 2 gecikme faizi üzerinden yapılan hesaplama neticesinde yine davacının davalıdan gecikme nedeniyle toplamda 4.830,56 TL tutarında bir istemde bulunmasında da bir isabetsizlik yoktur ve fakat davacı tarafından davalıdan gecikme faizi olarak 4.818,20 TL talep edildiğinden taleple bağlılık ilkesi gereği açılı davanın kabulü ile İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin 10.500,00 TL aidat asıl alacağı ve 4.818,20 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 15.318,20 TL üzerinden devamına, asıl alacağın takip tarihinden itibaren yıllık %18 oranında faiz uygulanmasına, yasal şartları oluştuğu kanaatiyle İİK 67/son gereği hükmolunan tutarın %20’si olarak hesaplanan 3.063,64 TL icar inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1- Davanın KABULÜ ile İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin 10.500,00 TL aidat asıl alacağı ve 4.818,20 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 15.318,20 TL üzerinden devamına, asıl alacağın takip tarihinden itibaren yıllık %18 oranında faiz uygulanmasına,
2- İİK 67/son gereği hükmolunan tutarın %20’si olarak hesaplanan 3.063,64 TL icar inkar tazminatının DAVALIDAN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE,
3- Karar tarihi itibariyle alınması gerekli 1.046,39 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 261,60 TL (185,01 TL peşin harç ile icra dosyasından alınan 76,59 TL’den oluşan) harcın mahsubu ile hazineye irad kaydına, bakiye 784,79 TL karar ve ilam harcının DAVALIDAN TAHSİLİ HAZİNEYE İRAD KAYDINA, söz konusu tutar ile ilgili 492 sayılı harçlar kanunu 28. Madde uyarınca kararın tebliğinden itibaren 1 ay içerisinde tahsil harç müzekkeresi düzenlenmesine,
4- Davacı tarafından yatırılan 239,41 TL (185,01 peşin harç ile 54,40 TL başvuru harcından oluşan) ile gider avansından kullanılan 647,00 TL (tebligat ücreti, posta masrafı ve bilirkişi ücretinden oluşan) yargılama giderinden oluşan toplam 886,41 TL’nin DAVALIDAN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE,
5- Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan 53,00 TL’nin 6100 sayılı HMK’nın gider avans tarifesinin 5. maddesi gereğince DAVACI TARAFA İADESİNE,
6- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihindeki A.A.Ü.T. gereğince hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin DAVALIDAN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE,
7- Dosya arasında bulunan İzmir … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra dosyasının kararın kesinleşmesinden sonra adı geçen Müdürlüğe İADESİNE,
8- Dava açmadan evvel dava şartı kapsamında başvurunun yapıldığı sabit olduğundan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin Hazine tarafından ilgili arabulucu …’a ödenmesi halinde, bu ücretin 6831 sayılı Kanun kapsamında DAVALIDAN TAHSİLİ İLE HAZİNEYE İRAT KAYDINA, bu hususta Hazineye müzekkere yazılmasına,
9- Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İzmir Bölge Adliye mahkemeleri nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.17/06/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır