Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/519 E. 2022/557 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/589
KARAR NO : 2022/554

DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
DAVA TARİHİ : 09/09/2021
KARAR TARİHİ : 30/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;… tarihinde davalı tarafından ZMM sigortası ile sigortalı, “…” plakalı, maliki … Olan ve kaza anındaki sürücüsü … sevk ve idaresindeki araç; İzmir ili … ilçesi … … cad. seyir halindeyken, maliki … ve kaza anındaki sürücüsü müvekkil … olan “…” plakalı araca arkadan çarptığı, Bu kaza sonucunda müvekkilin maliki olduğu araçta yüksek maddi hasar meydana geldiği, taraflarca tanzim edilen kaza tutanağında kazanın oluş şekli kroki ile gösterildiği, kazaya tam kusuru ile sebebiyet veren “…” plakalı araç sürücüsü olduğu, bu araç kaza tarihinde … Sigorta A.Ş. tarafından “…” no’lu poliçe numarası ile ZMM sigortası ile sigortalı olduğu, kaza sonrasında tarafımızca 15.01.2021 tarihinde yazılı başvuruda bulunulmuş ilgili başvurumuz 15.01.2021 tarihinde tebellüğ edildiği, Ancak karşı araç sigorta şirketi tarafından bugüne kadar ödeme yapılmamış olup müvekkilin zararının giderilmesi için mahkemenize başvuru zorunluluğu hasıl olduğu, başvuru evraklarımız ve gönderi belgeleri başvurumuz ekinde sunulduğu, Kaldı ki müvekkil aracının kaza nedeniyle değer kaybına uğradığı, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı uyarınca müvekkil aracının 2. El piyasa değerinde ne kadar azaldığı tespit edilerek müvekkile ödenmesinin talep edildiği, Borçlar Kanunu m.49; “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” düzenlemesine haiz olduğu, davamız trafik kazası neticesi araçta oluşan zararın giderilmesi istemli olduğu, Trafik kazasında davalı sigortalı araç sürücüsünün kusurlu eylemiyle müvekkile ait araçta maddi hasar meydana geldiği, dolayısıyla haksız eylemle zarar gören müvekkil, anılı hüküm uyarınca zararının tazminini isteme hakkına sahip olduğu, HMK m. 107 gereği belirsiz alacak niteliğinde olup, bilirkişi raporuyla müvekkil aracında meydana gelen hasar bedeli ve değer kaybı zararı belirlenebilir hale geldiği zaman fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik talebimiz 10 TL hasar bedeli ve 10 TL değer kaybı olmak üzere toplam 20 TL olduğu, sunulu ve resen gözetilecek nedenlerle ;10 TL hasar bedeli ile 10TL değer kaybının davalının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini, 2021 yılı AAÜT m.16/2-c hükmü uyarınca 1.080,00TL maktu arabuluculuk vekalet ücretinin yargılama giderleri içerisinde değerlendirilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 01/10/2021 tarihli dilekçesinde özetle; Kazaya karıştığı ifade edilen … plakalı araç, müvekkil şirket tarafından 18.03.2020-2021 vadeli … no.lu Trafik Sigorta Poliçesi ile sigortalandığı, Müvekkil şirketin sorumluluğunun söz konusu olabilmesi için öncelikle olayı kapsayan poliçe mevcut olmalı; olayın vukuundan itibaren 2 yıl içinde başvuruda bulunulması gerektiği, huzurdaki davaya konu trafik kazası nedeniyle yine aynı taleplere ilişkin olarak davacı … tarafından sigorta tahkim komisyonu’na başvuru yapıldığı, davacının aynı kaza ve aynı talebe ilişkin ilk başvurusu stk ….e…. sayılı dosya üzerinden görüldüğü ve karar verildiği, bu halde aynı konuda, aynı taraflar arasında ve aynı dava sebebine dayanılarak yeni bir dava açılması halinde davanın reddi gerektiği, aleyhe kabul anlamına gelmemek kaydıyla; sigortalı araç sürücüsünün kazanın oluşumunda kusuru bulunmadığı, Yapılacak yargılamada tarafların kusur durumlarının tespit edilmesi gerektiği, Zorunlu ve İhtiyari Mali Mesuliyet Sigortaları, meblağ sigortası olmadığından, mütevekkil şirket oluşan zararlardan ancak sigortaladığı araç işletenin sorumluluğu nispetinde ve ödeme miktarı çıkarılınca bakiye kalan poliçe limiti ile sorumlu tutulabildiği, Bunun için öncelikle kazadaki kusur durumunun tespiti gerektiği, nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/17-72 E. 2013/1558 K. Sayılı ilamında, sigorta şirketinin ancak sigortalı araç kusuru oranında zarardan sorumlu olacağı açıkça ifade edildiği, davacı tarafça ibraz edilen ve tek taraflı raporda, SBM kayıtlarına göre yapılan kusurlandırmaya iştirak edilmediği, hatalı olarak başvuranın tek taraflı beyanı dikkate alınarak sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olduğunun belirtildiği, Davacının almış olduğu mütalaa raporunda, diğer dosyalarında almış olduğu mütalaa raporlarında da olduğu gibi kusursuz olan sigortalı araç sürücüsüne neden verildiği anlaşılamayan, dayanaktan yoksun şekilde hızlı gittiği belirtilerek tali kusur atfedildiği, Davayı kabul etmemek kaydıyla davacı yan tarafından iddia edilen hasar tutarının fahiş olduğu, Aracın iddia edilen kaza ile bu derece hasara uğraması hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi; davacı kazadan kaynaklanmayan; kaza ile illiyeti olmayan hususlarda da talepte bulunduğu, Ayrıca Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi’ne müzekkere yazılarak; dava konusu aracın, dava konusu kazadan evvel başkaca kazasının olup olmadığının araştırılmasını; kusur, hasar konusunda bilirkişi incelemesi yapılmasını; yapılacak incelemede iddia edilen zarar ile kaza arasında illiyet bulunup bulunmadığının, varsa uyumsuz hasarın da değerlendirilmesi gerektiği, Müvekkil şirket tarafından, Zorunlu Karayolu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları gereği, ilgili belgelerle yapılan başvurulara derhal eksper ataması yapılarak, kusur durumu ve hasar miktarına göre mağdurların zararı karşılanması gerektiği, 5684 Sayılı Sigortacılık yasasının çeşitli maddelerinde Sigorta Eksperliği, mesleki faaliyetinin kapsamı, denetimi, faaliyetin gereği gibi yerine getirilmemesi halinde uygulanacak müeyyideler düzenlenmiş, ayrıca aynı kanuna dayanılarak çıkarılan Sigorta Eksperleri Yönetmeliğinde sigorta eksperliği kursları, sınavları ve stajı düzenlenmiş, stajı tamamlayanlara …’ne başvurmaları üzerine Hazine Müsteşarlığınca ruhsatname verileceği kurala bağlanmış olduğu, Müvekkil şirket; hazine müsteşarlığının sürekli denetiminde bulunan ve özel kanun hükümlerine göre sigortacılık hizmetini ifa eden bir kurum olduğu, Müvekkil şirket tarafından tüm masrafları karşılanarak eksper raporu alınmakta, kazazedelerin zararı süresinde karşılanması gerektiği, Davacı yan tarafından yapılan başvuru neticesinde, anılan işlemler yapılarak kendisinin zararının karşılandığı, Davacının kısmi dava açmasında hukuki yararı bulunmadığı, Nitekim davacının huzurdaki dava bakımından talep ettiği değer kaybı tutarı net bir şekilde tespit edilebilir bir zarar kalemi olmakla nitekim daha evvel müvekkil şirkete başvurusu kapsamında da kısmi nitelikte bir talepte değil net bir tutar talep edildiği, dolayısıyla huzurdaki başvurunun kısmi dava olarak ikamesinin davacı açısından hukuki faydası bulunmadığı, Bu hususta Yerleşik Yargıtay Uygulamaları ile de beyanlarımız ile paralel nitelikte kararlar tesis edildiği, emsal niteliğindeki Yargıtay 3.HD’nin 17.06.2013 tarihli 2013/8522 E. ve 2013/10252 K. Sayılı ilamında belirtildiği üzere dava değerinin belirlenmesinde “hukuki yarar” ve “iyi niyet” ilkelerinin göz önünde bulundurulması gerektiği vurgulandığı, Ayrıca, alacağın belirlenebilir olduğu hallerde HMK 107 kapsamında belirsiz alacak davası açılmasında hukuki menfaat bulunmadığı, nitekim davacı taraf eksper incelemesi yaptırarak iddia edilen alacağını tam olarak tespit ettirdiği/ettirebileceği halde, davanın belirsiz alacak davası şeklinde açılmış olması karşısında, konuya ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 17.06.2015 tarih 2015/22-1052 E. – 2015/1612 K. sayılı kararında da yer verildiği üzere, davanın hukuki menfaat yokluğu sebebi ile reddine karar verilmesi gerektiği, Ayrıca davacı tarafın kaza tarihindeki Kasko Sigortası bulunan bulunup bulunmadığının ve kaza kapsamında zararının işbu poliçe kapsamında karşılanıp karşılanmadığının da netleştirilmesi gerektiği, zira davacı taraf kaza dolayısıyla müvekkil şirketten maddi hasar ödemesi almış olup, harici olarak kasko şirketinden de ödeme alması halinde kaza kapsamındaki zararı giderilmiş olacağı, Aynı zarara ilişkin ikinci ödemenin sebepsiz zenginleşmeye neden olacağı, davacının talebinin Medeni Kanun md. 2 ve devamı maddelerinde ifadesi bulunan iyi niyet kurallarına ve çelişkili davranma yasağına aykırı olduğu dosyadaki bilgi ve belgelerle sabit olduğu, Bu itibarla müvekkil şirketin mükerrer ödeme yapmasının önüne geçmek adına var ise Kasko Sigortacısına müzekkere yazılarak kaza tarihi ve başvurucu araç bilgisi ile hangi konuda ödeme yapıldığının sorulması gerektiği, Dava kapsamında usuli bir diğer eksiklik ise davacı yan tarafından, talep konusunun hesaplanabilmesi ve kendisine ödeme yapılabilmesi için, hesaba ve ödemeye esas olacak tüm belgelerle başvuru yapılması, IBAN ve ödeme için bilgi verilmesi zorunlu olduğu, Aksi halde, müvekkil şirketin hasar bedelini hesaplaması da davacıya ödeme yapabilmesi de mümkün olmayacağı, Nitekim sigortalı araç sürücüsünün mevcut kaza sebebiyle talebi üzerine tazminat talep edilen araçtaki hasar tespiti amacıyla müvekkil şirket tarafından derhal bir eksper görevlendirilmesi yapıldığı, davacı yan iddia ettiği şekilde bir kısım evrak iletse dahi, özellikle hasarın hangi parçalarda olduğu, boyutu ve değer kaybına esas bilgilerin (kilometre vs.) temin edilebilmesi için, hasar ve hasar onarımına ilişkin belgelerin sunulması zorunludur. eksik evrak ibrazı müvekkil şirketin ödeme yapıp yapmayacağı hususunda net bir tespit yapmasını engellediği için esasında müvekkil şirketin yasal hakkını kullanmasını engellendiği, eksik evrak ile başvuru ile şirket ile görüşme sürecini neticelendirmeksizin yargılamaya ve hukuki sonuçlarına mahkum edilen müvekkil şirket açısından adil yargılama hakkının açıkça ihlalini doğurduğu, aracın pert olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği, Zira pert olmuş bir araç için değer kaybı hesaplanması mümkün olmayacağı, aracın, kaza tarihi itibariyle kilometre, aynı aracın daha önce kazası bulunup bulunmadığı dikkate alınması gerektiği, aracın, daha önce başka kazasının bulunduğu durumda; araç “hasarsızlık” vasfını dava konusu kazadan önce kaybetmiş olacağından, değer kaybı iddialarının kabulü mümkün olmayacağı, 01.06.2015 tarihli Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları ekinde, değer kaybının ne şekilde ve hangi formüllere göre yapılacağı düzenlendiği, Dilekçemiz ekinde bahsi geçen genel şart ekine yer verilmiş olup; görüldüğü üzere, değer kaybının hesaplanmasında yalnızca rayiç değer değil; hasarın hangi parçada ne düzeyde olduğu; aracın kilometresi gibi hususlar da dikkate alınması gerektiği, Ayrıca sözü geçen aracın başkaca bir kazasının olup olmadığı da değerlendirilmesi gerektiği, Öte yandan; 2918 Sayılı Karayolu Trafik Kanunu md.90 gereği; değer kaybı hesabının Zorunlu Karayolu Motorlu Taşıtlar Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları ekinde yer alan formüllere göre yapılması gerektiği, üstelik; salt davacı yan iddialarına dayalı bir hesap yapılması dahi usul ve yasaya uygun olmayacağı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/16904 E. – 2016/5416 K. sayılı 03.05.2016 tarihli emsal Yargıtay kararları gereği, kusur ve değer kaybı incelemesinin, 01.06.2015 tarihli ZMM Genel Şartları ekinde yer alan değer kaybı hesap formülleri gözetilerek bu konuda uzman makine mühendisi bilirkişi tarafından yapılması gerektiği, somut olayda açıkça görüleceği üzere, değer kaybı talep edilen aracın modeli ve kaza esnasındaki kilometresi son derece yüksek olduğundan herhangi bir değer kaybına uğramış olduğunun kabulü abesle iştigal olduğu, değer kaybı, bir aracın satılırken ikinci el değerinin düşmesi karşısında uğranılan zararı belirttiği, halbuki davacı tarafından iddia edilen bu zarar henüz gerçekleşmediği, Zira davacı aracını satmış olmadığı gibi; satacağı da kesin olmadığı, başvuru kapsamında değerlendirilecek bir başka husus ise 34 KU 4846 plakalı araç daha önce hasara uğradı ise bir araç birden fazla kez değer kaybına uğrayamayacağından değer kaybına yönelik taleplerin her halükarda reddi gerektiği, bu nedenle 34 KU 4846 plakalı aracın dava konusu kazadan önceki kaza kayıtlarının Sigorta Bilgi Merkezinden sorulmasını talep edildiği, Söz konusu araçta değer kaybı söz konusu olmadığı, tramer kayıtlarında da görüleceği üzere söz konusu araç daha önce de başka kazalara karıştığı, Bir kez orijinalliğini kaybeden söz konusu aracın aynı hasar nedeniyle tekrar değer kaybı meydana gelmesi mümkün olmadığı, Üstelik önemle belirtmek gerekir ki, değer kaybı, bir aracın satılırken ikinci el değerinin düşmesi karşısında uğranılan zararı belirttiği, dolayısıyla somut olarak gerçekleşmemiş ve gerçekleşeceği meçhul bir zararın tazmini mümkün olmadığı, Haksız fiil nedeniyle sorumluluğun temel dayanakları; hukuka aykırı fiil, kusur, illiyet bağı ve zarar olduğu, Her ne kadar başvuran taraf yapılan onarımın orijinal olmayan parçalar kullanılarak yapıldığını iddia etmekte ise de olası hasar durumunda, hasar gören parça, önce onarılmaya çalışılır şayet onarımı mümkün değilse eşdeğer parça ile değiştirilir veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parça ile değişim sağlandığı, şayet bu da yapılamıyorsa ancak hasarlı parça orijinali ile değiştirildiği, Kaza tarihine göre model yılından itibaren 3 yılı geçmeyen motorlu araçlarda ise hasar gören parça, onarımı mümkün değilse öncelikle orijinali ile değiştirilir, orijinal parçanın bulunmaması durumunda eşdeğer veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parça ile değiştirilir. Talep sahibi aracın modeli göz önüne alındığında eşdeğer parça kullanılmasını engelleyen herhangi bir durum bulunmadığı, onarımı anlaşmalı servislerinde yapmak yasal hakkı olduğu, İskonto edilen kısım poliçe teminatı kapsamında olmamakla birlikte müvekkil şirket onarımı yaparak yasal yükümlülüğünü yerine getirdiği, bakiye fark açısından başvuran için sebepsiz zenginleşme söz konusu olacağı, Ayrıca sigortalı araç yönünden yapılan kusur değerlendirilmesinin kabulü de mümkün olmadığı, nitekim başvurucu araç sürücüsü aracını park ettiği yerin parka uygun olup olmadığı değerlendirilmeksizin doğrudan sigortalı araç sürücüsüne kusur atfı hakkaniyete aykırı olduğu, Kaza kapsamında kazaya karışan araçlar yönünden değerlendirme yapılırken her bir araç yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapılarak kusur atfı yapılması gerektiği, arz ve izah edilen nedenler ve resen tespit edilecek sebeplerle; davanın reddine, mahkeme Masraf ve Vekalet Ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava konusu uyuşmazlığa ilişkin ara buluculuk son tutağı dosya arasına alınmıştır. Davalı sigorta şirketi tarafından hasar dosyası dosyaya ibraz edilmiştir.
Davacıya ait aracın hasar kayıtları Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezinden celp edilerek dosya arasına alınmıştır.
Kaza tespit tutanağı dava dilekçesi ekinde delil olarak sunulmuştur. Ekspertiz raporu ve kazaya ilişkin fotoğraflar dava dilekçesi ekinde delil olarak sunulmuştur. Davacı ve davalı aracına tescil belgeleri dosya arasına alınmıştır.
Sigorta Tahkim Komisyonu’nun dava konusu kazaya ilişkin davacının müracaatı üzerine vermiş olduğu hasar ve değer kaybı bedeline ilişkin talebin usulden reddine ilişkin karar dosya arasına alınmıştır.
Dava konusu kazaya ilişkin alanında uzman Ege Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu Otomotiv öğretim görevlisi tarafından kusur ve hasar ile değer kaybına ilişkin rapor düzenlenmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların iddia ve savunmaları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Davacıya ait araç ile davalı sigorta şirketi tarafından ZMMS poliçesi ile sigortalı aracın karıştığı trafik kazası sonucunda davacıya ait araçta oluşan hasar ve değer kaybından kaynaklanan maddi tazminat davasıdır.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesi uyarınca bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde motorlu aracı işletenin ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, maddenin devamında işleten ve araç işleticisi teşebbüs sahibinin araç sürücüsünün veya kullanılmasına yardımcı olan kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olacağı düzenlenmiştir. Kanunun 90.maddesinde ” zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu kanunda öngörülen usul ve esaslara tabidir.” denilerek tazminatlar ve hesaplama şekli kanunda gösterilmiştir. Kanunda ayrıca söz konusu tazminatlara ilişkin bu kanunda düzenlenmeyen hususlar hakkında 6098 Sayılı TBK’nun haksız fiillere ilişkin hükümlerinin uygulanacağı düzenlenmiştir. Aynı kanunun 91.maddesinde ise işletenlerin bu kanunun 85.maddesinin 1.fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu düzenlenmiştir. Karayolları Trafik Kanunu ve hüküm bulunmadığı hallerde TBK’nun haksız fiillere ilişkin hükümleri dikkate alındığında, trafik kazasında kusuru ile bir kişinin ölümüne ya da yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet veren araç sürücüsü kusuru oranında araç işleteni ile birlikte ve zorunlu mali sorumluluk sigortası düzenleyen sigorta şirketi poliçe teminat limiti kapsamında sorumludur.
Öncelikle davalı araç sürücüsünün kusurunun bulunup bulunmadığının tespitine ilişkin Ege Üniversitesi Otomotiv bölümünde görevli öğretim üyesi bilirkişi tarafından rapor düzenlenmiş ve rapora göre davalı araç sürücüsünün … p Caddesinde seyir halindeyken iki yönlü yolda dikkatini gereği gibi yola ve seyir yönüne vermediği, trafik düzeni ve güvenliği açısından aracının hızını yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uyarlamadığı, görüş alanını yeterince kontrol altında tutmadığı, yola yağ gibi maddenin dökülerek kaygan olması nedeni ile aracı ile sağında ve aynı istikamette seyir halinde olan davacıya ait araca çarpması ve davacıya ait aracın kaldırım ve direğe vurması sonucunda oluşan trafik kazasında davalı araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğu, davacıya ait araç sürücüsünün kazanın oluşumunda bir kusurunun bulunmadığı tespit edilmiştir. Kusur yönünden kazanın oluş şekli ve anlatımına göre davalıya ait araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğu, davacıya ait araç sürücüsünün kazanın oluşumunda herhangi bir kusurunun bulunmadığı kanaatine varılmış ve belirlenen kusur durumuna göre tazminat talebinin değerlendirilmesi yoluna gidilmiştir.
Davacıya ait hasarın işçilik ve malzeme dahil belirlenmesine yönelik hesaplamada 65.700,00 TL davacıya ait araçta hasar meydana geldiği, tramer kayıtlarına göre davacıya ait aracın kazadan önce 16 adet kazaya karışmış olduğu, dava konusu kazadan sonra 01/10/2020 tarihinde karıştığı kaza nedeni ile aracın pert çekme belgeli olarak işlem gördüğü anlaşılmıştır.
Davacı vekili tarafından hasar yönünden dava poliçe teminat limiti olan 41.000,00 TL’ye arttırılmış ve bakiye harç ikmal edilmiştir.
Bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre davacıya ait araçtaki değer kaybının 65.700,00 TL olduğu, kaza tarihi itibari ile poliçe teminat limitinin 41.000,00 TL olduğu, davacının dava değerinin 41.000,00 TL olarak belirlediği anlaşılmakla hasar bedeli yönünden poliçe teminat limiti dahilinde 41.000,00 TL’nin davalıdan tahsili gerektiği, değer kaybı yönünden ise aracın pert çekme belgeli olması nedeni ile araçta değer kaybının oluşmadığı kanaatine ulaşılmış ve bu nedenle değer kaybı yönünden davanın reddine, hasar bedeli yönünden ise bedel arttırım dilekçesi doğrultusunda poliçe teminat limiti ile sınırlı olmak üzere davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Davacı vekilince her ne kadar arabuluculuk görüşmelerine katılmaları nedeniyle ayrıca vekalet ücretine hükmedilmesi talep edilmiş ise de; 6100 sayılı HMK’nın 323.maddesinde yargılama giderlerinin kapsamı belirlenmiştir. Maddenin f bendinde vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekalet ücreti yargılama giderlerinden sayılmıştır. 6325 sayılı hukuk uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nda ve diğer kanunlarda dava vekalet ücreti dışında ayrıca arabuluculuk vekalet ücretine yargılama gideri olarak hükmedileceğine ilişkin bir düzenleme bulunmadığından arabuluculuk nedeniyle ayrıca davacı yararına vekalet ücreti hükmedilmesi talebinin reddi gerektiği kanaatine ulaşılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-DAVANIN KISMEN KABULÜNE;
2-Poliçe teminatı ile sınırlı olmak üzere; 41.000-TL hasar bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Değer kaybından kaynaklanan maddi tazminat talebinin reddine,
4-Arabuluculuk vekalet ücreti talebinin reddine,
5-Alınması gereken 2.800,71‬ TL nispi ilam harcından, peşin alınan 59,30 TL nispi harç ile 700,00 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 759,30 TL harç indirildikten sonra kalan 2.041,41‬ TL harcın davalıdan alınarak, Hazineye gelir kaydına,
6-Davacının yatırmış olduğu 59,30 TL başvurma harcı ile 59,30 TL nispi harç ve 700,00 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 818,6‬0 TL’nin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
7-Davacının yapmış olduğu 700,00 TL bilirkişi ücreti 55,70 TL tebligat-posta giderinden ibaret toplam 755,70 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 755,51 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-7155 sayılı yasanın 19/12/2018 tarihinde yürürlüğe giren 23.maddesiyle eklenen 6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereğince taraflar arasında yapılan arabuluculuk faaliyeti sonunda, ileride haksız çıkacak taraftan alınmak üzere Hazine tarafından karşılanan 1.320,00-TL arabulucu ücretinin yargılama gideri olarak davalıdan alınarak, Hazineye gelir kaydına,
9-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 6.130,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
10-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 10,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
11-Davacının yatırdığı gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde isteği halinde kendisine iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize yahut başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamını ödemek suretiyle İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.30/06/2022

Katip …
E-imzalıdır.

Hakim …
E-imzalıdır.