Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/436 E. 2021/249 K. 16.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/436 Esas
KARAR NO : 2021/249

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/08/2020
KARAR TARİHİ : 16/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; İzmir …. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyası ile müvekkilinin aleyhine 10 örnek kambiyo senetlerine mahsus yapılmış olan takip ile ilgili borca ve imzaya itiraz ettiklerini, müvekkilimin alacaklı olduğunu iddia eden tarafa böyle bir borcunun bulunmadığını, takibe konu çek üzerindeki imzanın müvekkiline ait olmadığını, çek üzerinde müvekkilinin imzasının olmadığını, bu nedenle müvekkilinin borçlu olmadığını, takip konusu çek nedeniyle müvekkiline teslim edilmiş mal yada hizmetin bulunmadığını, müvekkili aleyhine yürütülen takip nedeniyle banka hesaplarına haciz konulması ile müvekkilin bu durumu öğrendiğini, müvekkilinin hesaplarında bulunan paraların alınarak dosyanın kapatılma durumunun olduğunu, yukarıda açıklanan nedenlerle takibin tedbir olarak yargılama sonuna kadar durdurulmasına yada dosyaya yatırılacak paranın alacaklıya ödenmemesi konunda tedbir kararı verilmesine, ödeme emrinin ve takibin iptaline, girişilen takibin durdurulmasına, kötü niyetli alacaklının takip konusu alacağın % 20’den aşağı olmamak üzere tazminatın davalı-alacaklıdan alınarak müvekkiline ödenmesine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin, çekteki ciro silsilerine göre borçlu …. ve Davacı-borçlu … hakkında dava konusu çekle ilgili olarak 13/09/2018 tarihinde İzmir …. İcra Müdürlüğü …. Esas Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, taraflar hakkında başlatılan icra takibinde ödeme emrinin …’a 15.09.2018 tarihinde ve davacı …’ya ise 15.09.2018 tarihinde tebliğ edildiğini ve icra takibinin kesinleştiğini, çekte bulunan imzanın davacı-borçlu …’ya ait olup olmadığının tespitinin ancak imza incelemesi ile mümkün olacağı, söz konusu icra takibine konu çeke bakıldığında; ciro silsilesi anlamında müvekkili …. San. ve Tic. Ltd. Şti’nin önünde …. isimli cirantanın bulunduğunu, bu sebeple dava konusu çekin icraya konulmasında müvekkilinin herhangi bir kötü niyetinin bulunmadığını, yukarıda arz ve izah olunan nedenlerden dolayı mahkemece belirlenecek bir teminat karşılığında İzmir …. İcra Müdürlüğü …. Esas icra dosyasındaki icrai işlemlerinin teminat karşılığında durdurulması yönünde ihtiyati tedbir konulmasına ilişkin verilen verilen kararın kaldırılmasına, müvekkili aleyhine haksız ve yersiz olarak açılan davanın reddine, müvekkili hakkında açılan işbu davanın reddi halinde davacı (borçlu) tarafın % 20’den aşağı olmamak üzere tazminat ödemeye mahkum edilmesine, davanın reddi halinde yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine, şayet aksi durum itibariyle imzanın davacıya ait olmaması sebebiyle müvekkilinin sonraki ciranta ve kötü niyetli olmaması sebebiyle yargılama giderleri ve vekalet ücretinden muaf tutulmasına karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
Taraflar arası uyuşmazlık konusu hususun; İzmir …. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyası üzerinden Mahkememiz davalısı tarafınca Mahkememiz davacısı ve dava dışı … aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla toplam 28.659,96 TL üzerinden takip başlatıldığı, takibe dayanak kambiyonun … … Şubesi’ne ait 22/074/2018 tarihli 25.328,88 TL bedelli … Seri No’lu çek olduğu konularında bir uyuşmazlık olmamakla birlikte söz konusu çek üzerinde davacı tarafın imzasının bulunup bulunmadığı bu kapsamda davacının davalıya borçlu olup olmadığının tespit ve değerlendirmesine esas menfi tespit isteminin yanısıra davacı tarafça istenen kötüniyet tazminat talebinin yerinde olup olmadığının ve davalı tarafça çekin icraya konulmasında yargılama giderinin değerlendirilmesi bakımından kusurunun bulunup bulunmadığının değerlendirilmesine esas açılan menfi tespit davası olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizin 26/01/2021 tarihli duruşmasında taraf vekillerince sulh ihtimallerinin bulunduğunun bildirilmesi üzerine süre verilmiş ve ön inceleme duruşması yapılmamış ve bir sonraki duruşma günü olan 16/03/2021 tarihli duruşmada; taraf vekilleri ile davacı asilin sulh konusundaki beyanları alınmış bu kapsamda duruşmada davacı vekilince aynen “davalı ile sulh olduk bu konuda müvekkilimin de beyanı alınsın lüzum üzerine davadan feragat ediyoruz karşı taraf lehine yargılama gideri ve vekalet ücreti hükmolunmasın” dediği, davacı asil tarafından aynen “Karşı taraf ile sulh olduk davamdan feragat ediyorum” dediği ve davalı vekilince aynen “Davacı taarf ile sulh olduk davadan feragat edildiğinden bu konuda karar verilsin davacıdan yargılama gideri ve vekalet ücreti talebimiz yoktur.” dediği görülmüştür.
Bilindiği gibi davaya son veren taraf usul işlemleri feragat, kabul ve sulh olmak üzere üçe ayrılır. Feragat ve kabulün hüküm ifade edebilmesi için karşı tarafın muvafakati gerekmemesine rağmen sulhun hüküm ifade edebilmesi için karşı tarafın muvafakati şarttır. Bunlardan sadece feragat her türlü davada yapılabilmesine rağmen kabul ve sulh üzerinde serbestçe tasarruf edilebilen davalarda mümkündür. Ancak söz konusu üç usulü işlem de hüküm kesinleşene kadar her zaman yapılabilmektedir. Bir davada yapılan feragat beyanının en önemli sonucu hak veya alacak talebinden ileriye etkili olarak ve bir daha talep edilmemek üzere vazgeçilmesidir. Çünkü feragat edilen bir talep ileride yeniden ileri sürülecek olursa kesin hüküm itirazı ile karşılaşılma durumu ortaya çıkabilecektir. Dolayısı ile yapılan feragat beyanının çelişkiye yer bırakmayacak şekilde kayıtsız ve şartsız yapılması gerekmektedir.
Yapılan bu açıklamalardan sonra tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; feragatin hem davacı asil hem davacı vekili tarafından yapıldığı, vekilin vekaletnamesinde feragate yetkili olduğu, feragatin süresinde yapıldığı, söz konusu uyuşmazlığın tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri uyuşmazlıklardan olduğu ve ayrıca feragatin kayıtsız ve şartsız yapıldığı tespit edilmiştir. Bu nedenle 6100 Sayılı HMK’nın 309. ve devamı maddelerinde, feragatin, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılabileceği, feragatin tek taraflı taraf beyan olduğu, davayı bitiren taraf işlemlerinden olduğu ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurduğu belirtildiğinden bu haliyle dava dosyamız açısından yapılan feragat beyanı karşısında, feragat nedeniyle davanın reddine karar vermek gerekmiş, taraflarca yargılama gideri ve vekalet ücreti talebi olmadığı belirtilmekle davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması ile vazgeçme nedeniyle davalı vekili tarafından talep edilen vekalet ücreti talebinin reddine ayrıca yine davalı vekili tarafından talep edilen kötü niyet tazminatı talebinin vazgeçme nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1- Davanın feragat nedeniyle REDDİNE,
2- Vazgeçme nedeniyle davalı lehine tazminat verilmesine yer olmadığına,
3- Karar tarihi itibariyle alınması gerekli 59,30 TL harcın evvelce alınan 432,56 TL peşin harçtan mahsubu ile hazineye irat kaydına, fazladan alınan 373,26 TL harcın talep halinde DAVACIYA İADESİNE,
4- Davacı tarafından yatırılan başvuru harcı ile peşin harçtan mahsup edilen harçların ve gider avansından kullanılan yargılama giderinin DAVACI ÜZERİNDE BIRAKILMASINA, arta kalan gider avansının 6100 sayılı HMK’nın gider avansı tarifesinin 5.maddesi uyarınca davacı tarafa İADESİNE,
5- Davalı taraf her ne kadar kendisini vekil ile temsil ettirmiş ise de sunulan talep göz önüne alınmakla vazgeçme nedeniyle davalı lehine vekalet ücreti talebinin REDDİNE,
6- Dava açmadan evvel dava şartı kapsamında başvurunun yapıldığı sabit olduğundan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin Hazine tarafından ilgili arabulucu …’e ödenmesi halinde, bu ücretin 6831 sayılı Kanun kapsamında DAVACIDAN TAHSİLİ İLE HAZİNEYE İRAT KAYDINA, bu hususta Hazineye müzekkere yazılmasına,
7- Dair taraf vekillerinin ve davacı asilin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İzmir Bölge Adliye mahkemeleri nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.16/03/2021

Katip …
e -imzalıdır

Hakim …
e -imzalıdır