Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/434 E. 2021/807 K. 19.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/434 Esas
KARAR NO : 2021/807

DAVA : Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 21/08/2020
KARAR TARİHİ : 18/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından Mahkememize sunulan dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketin, dava dışı … AŞ’nin Soda Fabrikası Tuzlu Su İsale Hattı yapım projesinin Yüklenicisi olduğu, uhdesinde bulunan Soda Fabrikası Tuzlu Su İsale Hattı yapım projesinin ” Sanat Yapıları (Vantuz, Tahliye, Vana Odaları) Kalıp, Demir, Beton ve su Yalıtım İşçiliklerinin yapılması ve kısmi malzeme teminini de içeren işi müvekkili şirket ile imzalamış olduğu … tarihli sözleşme ile alt taşeron sıfatı ile müvekkili şirkete verdiği, müvekkilinin … tarihli sözleşme ile üstlenmiş olduğu işi sözleşme ve sözleşme eklerine uygun olarak yapmaya başladığı, bunun sonucu olarak ilk hakedişin 31/05/2019 tarihinde yapıldığı, hakediş tutarının yapılması gerekli kesintiler dışında müvekkili şirkete ödendiği, sonrasında müvekkilinin işin kalan kısmını bitirdiği, …tarihli sözleşme ile üstlenmiş olduğu işler dışında ek işler yapılması gerektiğinden müvekkili şirketin ek işler de yaptığı, müvekkili şirketin yapmış olduğu ilk hakediş raporunda yazan iş oranlarının taraflar arasındaki sözleşmeye uygun olarak yapılmış iken ikinci hakediş raporunda davalı şirket taraflar arasında aksine bir düzenleme bulunmadığı halde yapılan işin toplam iş içerisindeki oranının % 30’dan % 20 ye indirerek ikinci hakediş raporunu düzenlediği ve imzalaması için müvekkili davet ettiği, müvekkili gelmeden önce hakediş raporunu görmek istediğinde davalı şirketçe hazırlanan ikinci hakediş raporunun müvekkiline Whatsapp üzerinden gönderildiği, bu raporu inceleyen müvekkilinin 48 kalemden oluşan iş kaleminden 26 tanesinin toplam işe oranının % 20, kalan 22 tanesinin ise % 30 olarak hesaplandığını gördüğü, müvekkilinin bu haliyle bu hakediş raporunu kabul edemeyeceğini, ilk hakedişte olduğu gibi işin oranının % 30 olarak değerlendirilmesi gerektiğini beyan ettiği ancak davalı yanın buna yanaşmadığı, müvekkilinin bu kez kendisi yapılan işleri ve ilk hakedişte yer alan ve tarafların mutabık kaldığı % 30 oranını esas alarak kendisi bir hakediş raporu hazırladığı, müvekkilince hazırlanan hakediş raporunun da davalı şirketçe kabul edilmediği, son olarak davalı şirketin yeni … tarihinde son hakediş raporunu hazırladığı, bu raporda ise 52 kalem işin tamamında yapılan imalatın toplam imalata oranının % 20 olarak alındığı ve müvekkilinin alacağının bu oranlar üzerinden hesaplandığı, müvekkilinin hazırladığı hakediş raporu ile davalı şirketin hazırladığı rapor arasında 127.907,01 TL fark meydana geldiği, davalı şirket ile görüşmelerin bu noktada tıkandığı, Aynı işe ilişkin yapılan ve tarafların her ikisinin de mutabık kaldığı ve imzalarını içerir ilk hakediş raporu ortada iken davalı şirketin, müvekkiline daha az para ödemek istemesi nedeniyle ortaya çıkan sorunun görüşmeler yolu ile giderilmediği, sözleşme ile üstlenmiş olduğu işlerin yanında sözleşme dışı işlerini de yapıp teslim eden müvekkilinin bakiye alacağını alamadığı için öncelikle …. tarihinde asıl işveren olan … San. AŞ’ye dilekçe ile başvurduğu, ancak taleplerine olumlu yanıt alamadığı, bunun üzerine müvekkilinin, davalı şirkete Ankara … Noterliği … tarih ve …yevmiye nolu ihtarnameyi gönderdiği, yine müvekkilin asıl işveren … San AŞ’ye, Ankara .. Noterliği …tarih ve … yevmiye nolu ihtarnameyi gönderdiği ancak her iki şirketin de gönderilen ihtarnamelere yanıt vermediği, açıklanan nedenlerle davanın kabulü ile müvekkilinin taşeron sıfatı ile davacı şirkete yapmış olduğu işlerden doğan fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak koşulu ile şimdilik 10.000,00 TL’sinin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müvekkile ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
Davalı tarafından cevap dilekçesi sunulmadığından dava inkar çerçevesinde savunulmuş ve dilekçelerin teatisi aşaması usulüne uygun tamamlanmış ve taraf teşkili sağlanmakla tahkikat aşamasına geçilmiştir.
DELİLLER:
Arabuluculuk Son Tutanak aslı, Muğla Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün yazı cevabı, Muğla Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün yazı cevabı ve davalı vekili tarafından davacı asil ile sulh olunduğuna yönelik beyan dilekçesi dosyamız arasındadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların iddia ve savunmaları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Taraflar arası uyuşmazlık konusu hususun; her ne kadar davalı vekilince davacı asil ile sulh sözleşmesi imzalandığı belirtilmekte i,se de ve bu nedenle davacı asilin beyanının alınması gerekmekte ise de ve ancak bundan önceki celselerde ön inceleme yapılmadığı göz önüne alınarak bir an evvel yapılması kanaati ile; Davalı şirketin dava dışı … San. A.Ş.’nin soda fabrikası tuzlu su isale hattı yapım projesinin yüklenici sıfatıyla yapım işini devraldığı, bu kapsamda davacı taraf ile davacının alt taşeronu sıfatıyla … tarihinde sözleşme imzalandığı, davacı tarafa bu yapım işinden kaynaklı hak edişler sebebiyle bir kısım ödemeler yapıldığı konularında bir uyuşmazlık olmamakla birlikte davalı tarafça düzenlenen hak ediş raporlarının taraflar arası sözleşmeye uygun olup olmadığı, gerek davacı gerekse davalı tarafça düzenlenen 2. hak ediş raporunun söz konusu sözleşmeye uygun olup olmadığı yine ayrıca bu sözleşme nedeniyle davalı tarafça düzenlenen 3. hak ediş raporunun sözleşme ile uyumlu olup olmadığı, bu kapsamda sözleşmeye konu yapılan işlerle alakalı olarak hak ediş raporlarının değerlendirilmesi, taraflar arası bu ilişkiye mahsuben davacı tarafça sözleşme kapsamı haricinde işler yapılıp yapılmadığı, yapılan işlerde hak edişe dahil edilmeyen hususların bulunup bulunmadığı, dava dilekçesinde bahse konu 31/03/2020 tarihli ve 40.000,00 TL bedelli çekten kaynaklı davacının tahsilat yapıp yapmadığı, davacının Meriçler projesi kapsamında 40.000,00 TL bedelli davalı şirkete iş yapıp yapmadığı hususlarında yapılacak inceleme neticesinde davacının davalıdan alacaklı olup olmadığının tespit ve değerlendirilmesine esas eser sözleşmesinden kaynaklı alacak davası olduğu anlaşılmıştır.
Her ne kadar davalı vekili tarafından davacı asil ile davalı asil imzalarının yer aldığı 01/02/2021 tarihli Sulh Protokolü dosyaya sunulmuş ve bu kapsamda hüküm tesisi talep edilmiş ise tahkikat aşamasında bu protokolün davacı asil tarafından kabul edilip edilmediğine yönelik inceleme yapılması aşamasında davacı asil tarafından doğrudan Mahkememize sunulan 15/10/2021 tarihli dilekçe ile davadan feragat edildiği bildirilmekle feragat doğrultusunda uyuşmazlığın değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Bilindiği gibi davaya son veren taraf usul işlemleri feragat, kabul ve sulh olmak üzere üçe ayrılır. Feragat ve kabulün hüküm ifade edebilmesi için karşı tarafın muvafakati gerekmemesine rağmen sulhun hüküm ifade edebilmesi için karşı tarafın muvafakati şarttır. Bunlardan sadece feragat her türlü davada yapılabilmesine rağmen kabul ve sulh üzerinde serbestçe tasarruf edilebilen davalarda mümkündür. Ancak söz konusu üç usulü işlem de hüküm kesinleşene kadar her zaman yapılabilmektedir. Bir davada yapılan feragat beyanının en önemli sonucu hak veya alacak talebinden ileriye etkili olarak ve bir daha talep edilmemek üzere vazgeçilmesidir. Çünkü feragat edilen bir talep ileride yeniden ileri sürülecek olursa kesin hüküm itirazı ile karşılaşılma durumu ortaya çıkabilecektir. Dolayısı ile yapılan feragat beyanının çelişkiye yer bırakmayacak şekilde kayıtsız ve şartsız yapılması gerekmektedir.
Yapılan bu açıklamadan sonra tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; feragatin davacı asil tarafından yapıldığı, feragatin süresinde yapıldığı, söz konusu uyuşmazlığın tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri uyuşmazlıklardan olduğu ve ayrıca feragatin kayıtsız ve şartsız yapıldığı tespit edilmiştir. Bu nedenle 6100 Sayılı HMK’ nın 309. ve devamı maddelerinde, feragatin, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılabileceği, feragatin tek taraflı taraf beyan olduğu, davayı bitiren taraf işlemlerinden olduğu ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurduğu belirtildiğinden bu haliyle dava dosyamız açısından yapılan feragat beyanı karşısında, feragat nedeniyle davanın reddine karar vermek gerekmiş, her ne kadar sulh protokolüne davacı vekili tarafından verilen beyan dilekçesinde protokoldeki vekalet talep ücreti talebinin olmayacağı yönündeki beyan kabul edilmemekte ise de feragat dilekçesi doğrultusunda değerlendirme yapılması gerektiği, ayrıca taraflarca mevcut dava dosyamızdaki yargılama giderinin ve vekalet ücretinin de talep edilmediği göz önüne alındığında davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmemiş ve ayrıca yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar vermek gerekmiş ve ayrıca her ne kadar bu hususta beyanda bulunulmamış ise de yapılan feragat beyanı göz önüne alınarak dava açılmadan evvel yapılan arabuluculuk başvurusuna yönelik Bakanlık bütçesinden karşılanan tutardan davacı tarafın sorumlu olduğu değerlendirilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1- Davanın FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE
2- Karar tarihi itibariyle alınması gerekli 59,30 TL karar ve ilam harcının evvelce alınan 170,78 TL peşin harçtan mahsubu ile hazineye irad kaydına, fazladan alınan 111,48 TL harcın kararın kesinleşmesinden sonra ve talep halinde DAVACIYA İADESİNE,
3- Davacı tarafından yatırılan başvuru harcı, yukarıda mahsubuna karar verilen harç ve gider avansından kullanılan yargılama giderinin DAVACI ÜZERİNDE BIRAKILMASINA,
4- Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan 1.116,90 TL’nin 6100 sayılı HMK’nın gider avans tarifesinin 5. maddesi gereğince DAVACI TARAFA İADESİNE,
5- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş ise de vekalet ücreti talebinden vazgeçilmekle bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6- Dava açmadan evvel dava şartı kapsamında başvurunun yapıldığı sabit olduğundan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin Hazine tarafından ilgili arabulucu …’e ödenmesi halinde, bu ücretin 6831 sayılı Kanun kapsamında DAVACIDAN TAHSİLİ İLE HAZİNEYE İRAT KAYDINA, bu hususta Hazineye müzekkere yazılmasına,
7- Dair tarafların yokluğunda dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.18/10/2021

Katip ….
e-imzalıdır

Hakim ….
e-imzalıdır