Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/380 E. 2022/441 K. 31.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/329 Esas
KARAR NO : 2022/444

DAVA : Tazminat (Portföy tazminatı)
DAVA TARİHİ : 21/05/2004
KARAR TARİHİ : 31/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan tazminat davasında yapılan açık yargılaması sounda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalının… markalı ürünlerinin Adapazarı bölgesindeki tek satıcısı ve dağıtıcısı olduğunu, 1998 yılında başlayan tek satıcılık ilişkilerinin olduğunu, sözleşmeler ile istenen bütün şartların yerine getirildiğini, kusursuz hizmete rağmen 13/08/2003 tarihinde yapılan son mal sevkiyatından sonra müvekkiline davalı şirketin mal göndermemeye başladığını, sözleşmenin de feshedilmemesi nedeniyle müvekkili şirketin mevcut fiziki yatırımlarını faal tutmak zorunluluğu ile oluşan zararı kendi özvarlıklarından karşılamaya çalıştığını, müvekkili şirketin Sakarya 5. Noterliğinden gönderdiği 20/02/2004 tarihli ihtarname ile mal sevkiyatı yapılmasını bir kez daha ihtar etmesine rağmen davalının İzmir 25. Noterliğinden gönderdiği 12/03/2004 tarihli ihtarname ile “taraflar arasında tek elden dağıtım sözleşmesinin varlığı kabul edilmesine rağmen sözleşmenin görülen lüzum üzerine karşılıklı olarak fesh edildiği, mal sevkiyatını gerektirecek ticari ilişkinin kalmadığı” iddiasıyla sevkiyat talebinin reddedildiğini, mal sevkiyatında sorun olmadığı dönemde aylık satış cirolarının 300 Milyar TL olduğu, %10 kar marjında müvekkili şirketin kar kaybının 30 milyar TL civarında olduğunu, davacı şirketin sahip olduğu binayı sırf bayiliğe hasettiğini, binanın başka alanlarda kullanılmadığı için kira gelirlerinden yoksun kaldığını, sözleşmenin haksız yere feshiyle davacının tüm müşteri portföyünü ve ticari itibarını yitirdiğini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 26.000 TL nin dava tarihi itibariyle faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili mahkememize vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki sözleşmenin davacı deposunda bulunan sağlam ve satılabilir ürünlerini müvekkili şirkete iade faturaları keşide ederek iade ettiğini ve taraflar arasındaki ilişkinin karşılıklı olarak sona erdiğini, taraflar arasındaki sözleşme süre sonunda feshedilmezse belirsiz süreli hale gelmesinin mümkün olmadığını, sözleşmenin 13. Maddesinin b bendinde sözleşmenin bu durumlarda aynı şartlarda bir yıl daha uzatılmış olacağının kararlaştırıldığını, bu nedenle davacı tarafın sözleşmenin 2005 yılı Mayıs ayına kadar devam etmesi gerektiği konusundaki hesaplama şeklinin yanlış olduğunu, davacı şirketin atıl yatırımları ile ilgisinin bulunmadığını, davacı şirkete yatırımlarının yapılması ile ilgili bir zorlama yapılmadığını, kira kaybını talep edemeyeceğini, davacı şirkete herhangi bir borçlarının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Sözleşmeler, ihtarnameler, tarafların ticari defter ve kayıtları, keşif, SGK kayıtları dosya arasına alınmıştır.
Davacının defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması için talimat yazılmış, talimat mahkemesi olan Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesince mali müşavir, Makine Yüksek Mühendisi, Bilgisayar Bölümü Başkanı vasıtasıyla bilirkişi incelemesi yapılmış, bilirkişi heyetinden alınan 14/03/2010 tarihli raporda davacının uğradığı kar kaybının toplam 113.845,28 TL, atıl kalan yatırımlar nedeniyle dava tarihi itibarı ile davacının uğradığı zarar 84.024 TL, kira kaybı tutarının 9.000 TL, portföy kaybı nedeniyle uğranılan zararın 75.000 TL olmak üzere toplam 281.869,28 TL olarak hesaplandığı görülmüştür.
Davacının defter ve belgeleri üzerinde mali müşavir ve hukukçu bilirkişiler marifetiyle inceleme yaptırılmış Bilirkişiler …’den alınan 08/04/2008 tarihli raporda tarafların ticari defterler ve dayanağı belgeleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde kazanç kaybı miktarı 100.451.733 TL olarak tespit edildiği, sözleşmenin davalı tarafından herhangi bir haklı sebep olmaksızın sona erdirildiği görüşüne itibar edildiği takdirde, davacı tek satıcının davalıdan denkleştirme tazminatı talep hakkının da bulunduğu sonuç ve kanaatlerine varmak gerekeceği, her yıl itibariyle davacının davalı ürünlerinin satışından elde ettiği kazanç miktarına dair herhangi bir tespit yer almadığından, davacının davalıdan talep edebileceği denkleştirme tazminatının miktarı konusunda herhangi bir tespit yapılmasının da mümkün olmadığı, davacı defterleri üzerinde tekrar bilirkişi incelemesi yaptırılması ve 1999-2003 yılları arasındaki dönemde davacının davalı ürünlerinin satışında elde ettiği kazançların ortalamasının tespit edilmesinin gerektiği, seçim hakkını sözleşmenin ifa edilememesinden dolayı maruz kaldığı zararların tazmini yönünde kullanmış olan davacının menfi zarar niteliğinde olan yatırım harcamalarını ve davalı şirketle yapılan sözleşme için tahsis ettiği binaya ilişkin kira geliri kaybını davalıdan talep etmesinin mümkün olmadığı belirtilmiştir.
Bilirkişi heyetinden alınan ek raporda yoksun kalınan kazanç kaybının 113.845,29 TL olduğu, diğer hususlarda değişiklik yapılmasını gerektirir bir durum olmadığı belirtilmiştir.
SGK’dan davacı şirketin çalışanlarına ilişkin kayıtlar celp edilmiştir.
İlk raporu veren heyetten alınan 11/05/2011 tarihli ek raporda yoksun kalınan kazanç kaybının 139.372,94 TL olduğu belirtilmiştir.
Davacı vekili 03/10/2011 tarihli dilekçesi ile davasını ıslah etmiş ve kar kaybını 139.373 TL ye, atıl kalan yatırımlar nedeniyle meydana gelen zarar miktarını 10.000 TL ye, kira kaybı bedelini 10.000 TL ye portföy tazminatını 75.000 TL’ye yükselterek toplam tazminat miktarı 234.000 TL ye yükseltmiş ve 25/10/2011 tarihinde harcını yatırmıştır.
Mali müşavir ve öğretim görevlilerinden oluşan bir heyetten 19/02/2013 tarihli rapor alınmış, Bilirkişi heyeti talep edilebilecek portföy tazminat miktarının 45.681,51 TL olduğunu belirtmiştir.
Son bilirkişi heyetinden alınan 18/06/2013 tarihli ek raporda kazanç kaybının 76.030,21 TL portföy tazminat bedelinin 45.681,51 TL olduğu, faizleri ile birlikte 165.159,72 TL olduğu belirtilmiştir.
Son bilirkişi heyetinden alınan ikinci ek raporda sözleşmenin taraflarca karşılıklı anlaşma ile sonlandırılması halinde de davacının portföy tazminatı talep edebileceği veya bu miktarın reeskont faizi ile birlikte 47.311,51 TL olduğu belirtilmiştir.
Mahkememizce her ne kadar Dosyanın Nöbetçi Sakarya Asliye Hukuk Mahkemesine (Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) talimat yazılarak, ticaret hukuku alanında uzman 2 bilirkişi ile SMMM bilirkişiye tevdi ile bozma ilamı , davacının ticari defterleri, dosyadaki tüm bilgi ve belgeler nazara alınarak portföy tazminatı hususunda rapor düzenlenmesi istenmiş ise de;mahkememizce verilen heyete bir ticaret hukuku alanında uzman bilirkişi atanması ara kararından dönülerek yeniden Sakarya Nöbetçi ATM sine talimat yazılarak SMMM bilirkişisine tevdi edilerek davacı tarafın ticari defter ve kayıtları üzerinde uyuşmazlık hususunda davacının davalı ile yaptığı ticaret kapsamında son 5 yılda elde ettiği karın hesaplanması hususunda rapor düzenlenmiştir. 04/04/2020 tarihli bilirkişi raporunda; Kırkaltıoğlu Motorlu Araçlar Ticaret A.Ş. davalı… Tüketim Malları Pazarlama A.Ş. bayiliğinden hariç bir ticaret yapmamakta ve sözleşme fesh edildikten sonraki dönemlerde gayrifaal olup, 1999-2002 yılları arasında Esas Faaliyet Karı 234.939,92 TL, Vergi Öncesi Karı 504.204,53 TL, Vergi Sonrası Net Karı 330.911,30 TL’dır. 2003 yılında ise 53.995,52 TL zarar ettiği bildirilmiştir.
Mahkememizce dosyanın ticaret mevzuatından kaynaklı nitelikli hesaplamalar alanında bilirkişi ile SMMM bilirkişiye tevdi edilerek, davalının ticari defter ve kayıtları üzerinde ) Yargıtay Bozma ilamı ile TTK’nun 122. Maddesi dikkate alınarak sözleşmenin sona ermesinden sonra acentanın bulduğu yeni müşteriler sayesinde sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra önemli menfaatler elde edip etmediği, acentanın sözleşme yetkisinin sona ermesinin sonucu olarak onun tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içerisinde yapılacak işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybedip kaybetmediği, dava konusu olayın özellikleri ve şartları değerlendirildiğinde tazminatın ödenmemesini,n hakkaniyete uygun olup olmadığının tespiti ile, bu hususların tespiti halinde, acentanın son 5 yıllık faaliyeti sonucu aldığı yıllık komisyon ve diğer ödemelerin ortalamasını da aşmayacağı hususu da dikkate alınarak, varsa tazminat alacağının belirlenmesine yönelik rapor düzenlenmiştir.
Bilirkişi heyetinin 14/03/2022 tarihli raporunda; Taraflar arasındaki tek satıcılık sözleşmesinin ikale yolu ile sona erdiği, Sözleşmenin sona ermesinin denkleştirme istemi için ön koşul olduğu, Davacıdan sonra tek satıcılık hakkı verilen dava dışı üçüncü kişi ile davalı arasındaki satış ilişkisinin hacmini artırmak suretiyle devam ettiği, Davacının bulduğu yeni müşteriler sayesinde, davalının tek satıcılık sözleşmesinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde ettiği, Markanın tanınırlığının denkleştirme isteminin takdirinde indirim sebebi teşkil ettiği, Hakkaniyet ilkesi göz önünde bulundurularak yapılan indirim neticesinde davacı şirketin son 5 yıllık vergi öncesi net gelirinin ortalaması üzerinden hesaplanan 90.042-TL portföy tazminatı tutarının hakkaniyete uygun olacağı görüşünü bildirmişlerdir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların iddia ve savunmaları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava; taraflar arasındaki tek satıcılık sözleşmesi nedeniyle kira kaybı, atıl kalan yatırımlar, kar kaybı alacağın ve portföy tazminatı alacağına yönelik davadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacı ve davalı arasındaki ticari ilişkinin tarafların karşılıklı anlaşması veya davalının davacıya mal göndermemesi suretiyle fiilen sona erdirilmesinden dolayı davacının portföy tazminatı, kira kaybı, atıl kalan yatırımlar nedeniyle ve kar kaybı nedeniyle davalıdan tazminat talep edip edemeyeceği hususunda olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucu toplanan delillere göre;18/03/2014 tarihinde davanın kısmen kabulüne karar verilerek 45.681,51-TL portföy tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Taraflarca dosya temyiz edilmiş, temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay 19.HD’sinin 18/01/2018 tarih ve 2016/1758 esas, 2018/127 karar sayılı kararı ile; davacının portföy tazminatı dışındaki alacak kalemlerine yönelik temyiz itirazlarının reddine, portföy tazminatı yönünden ise TTK’nun 122.maddesinin 5.fıkrasında hakkaniyete aykırı düşmedikçe tek satıcılık sözleşmesinin sona ermesi halinde bu maddede düzenlenen acentanın denkleştirme tazminatına ilişkin hükümlerin kıyasen uygulanacağının belirtildiği, mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda bu yönde yapılmış sağlıklı bir değerlendirme ve hesaplama bulunmadığı, bu nedenle mahkemece yetersiz incelemeye dayanan bilirkişi raporuna göre karar verilmesinin doğru olmadığı, mahkememizce yapılacak işin konusunda uzman bilirkişilerden oluşacak bir bilirkişi kuruluna dosya tevdi edilerek, tarafların ticari kayıtları incelenip değerlendirilerek TTK’nın 122.maddesinde acentanın denkleştirme tazminatı (portföy tazminatı) koşullarının somut olayda oluşup oluşmadığı hususunun hakkaniyete de riyayet edilerek değerlendirilmesinden sonra portföy tazminatı talep koşullarının oluşması halinde TTK’nın 122/2.maddesindeki yöntem uygulanmak suretiyle davacının davalıya yaptığı ticaret kapsamında son 5 yılda elde ettiği karın ortalaması dikkate alınarak davalıdan talep edebileceği tazminat tutarının hesaplanması gerektiği belirtilerek mahkememizce verilen kararın bozulmasına karar verildiği, bu karara karşı tashihi karar yoluna gidildiği ve Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 25/06/2019 tarih, …… esas ve …karar sayılı kararı ile karar düzeltme talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce bozma ilamı sonrasında, Yargıtay 19.HD’sinin 2016/1758 esas, 2018/127 karar sayılı bozma ilamına uyularak, bozma ilamı doğrultusunda değerlendirme yapılması amacıyla davacının ticari defterleri üzerinde 1999-2003 tarihleri arasındaki dönemi kapsayan kayıt ve belgeler ve defterler incelenmek suretiyle bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve SMMM bilirkişisi tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda; 5 yıllık döneme ilişkin yapılan değerlendirmede 1999-2002 yılları arasında esas faaliyet karının 234.939,92-TL, vergi öncesi karının 504.204,53-TL vergi sonrası net karının 330,911,30-TL olduğu, 2003 yılında ise 53.995,52-TL zarar ettiği belirlenmiştir.
Davacının 5 yıllık döneme ilişkin ticari defter incelemesi sonrasında mahkememizce dosya ticaret mevzuatında uzman nitelikli hesap bilirkişi ve SMMM bilirkişinden oluşan heyete tevdi edilerek, davalının ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmak suretiyle Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda TTK’nın 122.maddesi dikkate alınarak sözleşmenin sona ermesinden sonra acentanın bulduğu yeni müşteriler sayesinde sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra önemli menfaatler elde edip etmediği, acentanın sözleşme yetkisinin sona ermesinin sonucu olarak işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içerisinde yapılacak işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybedip kaybetmediği hususların tespiti ile acentanın son 5 yıllık faaliyeti sonucu aldığı yıllık komisyon ve diğer ödemelerin ortalamasını da aşmayacağı hususu da dikkate alınarak portföy tazminatının belirlenmesine yönelik rapor düzenlenmesi istenilmiştir.
Toplanan delillere davalı ve davacının ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme ile bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen rapora göre, Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda; bilirkişi heyet raporunda inceleme döneminin 17 ila 23 yıl öncesine dayanan (1999-2005) işlemleri kapsaması nedeniyle defterlerin fiziksel olarak incelenemediği, davalı kayıtlarına ilişkin incelemenin davalı tarafından dijital ortamda excel tabloları şeklinde sunulan cari hesap ekstreleri üzerinden gerçekleştirildiği, davacı ile davalı arasında 01/01/1999 tarihinde akdedilen sözleşmenin düzenlendiği tarihten ticari ilişkinin sonlandığı 2003 yılına kadar davalı tarafından davacı tarafa yapılan satışların net değerinin 5 yıllık satış tutarı yaklaşık olarak 4.613.022,00-YTL, davalı tarafından davacıdan sonraki tek satıcıya yapılan satışların 2004 ve 2005 yıllarındaki net toplam tutarının 9.044.044-YTL olduğu, bu tablodan da anlaşılacağı üzere davalı tarafın davacıdan sonra yeni tek satıcı ile satış hacmini artırmak suretiyle satışlarının devam ettiği, davacının son 5 yıllık dönemde gerçekleşen toplam vergi öncesi net karının 5 yıllık ortalamasının 90.042,00-TL olarak hesaplandığı, somut olayda tek satıcılık sözleşmesinin ikale yoluyla sona erdiği, TTK’nın 122/5.maddesinde sözleşmenin sona ermesinden sonra denkleştirme talep hakkının belirli koşullar çerçevesinde tek satıcıya tanındığı, buna göre tek satıcılık ilişkisinin sona ermesi halinde müşteri çevresinin acentelikte olduğu gibi yapımcıya bırakılması durumunun denkleştirme talebinin önemli koşullarından biri olduğu, sözleşmede bu yönde bir hüküm bulunmasa dahi müşteri çevresinin fiilen yapımcıya bırakılması halinde de tazminat talep edilebileceği, denkleştirme talebinin diğer koşulunun tek satıcının faaliyeti neticesinde yapımcının müşteri çevresinin esaslı şekilde genişlemiş olması ve bu genişlemenin yapımcıya ekonomik açıdan önemli derecede menfaat sağlaması ve yapımcının bu menfaatlerden yararlanmaya devam etmesi olduğu, diğer bir şartın da hakkaniyet gereği denkleştirme bedeli talebinin tek satıcıya ödenmesinin hakkaniyete uygun olması gerektiği bu kapsamda tek satıcılık sözleşmesine konu olan markanın çekim gücünün yüksekliğinin denkleştirme bedelinin takdirinde hakkaniyet ilkesinin gözönünde bulundurulması gerektiği, somut olayda söz konusu markanın “Pınar” markası olduğu bu markanın tanınırlığının yadsınamayacağı ancak markanın tanınır olmasının denkleştirme talebinin yok sayılmasının da gerekçesi olamayacağı, mali açıdan yapılan incelemede; davacıdan sonra tek satıcılık hakkı verilen dava dışı 3.kişi ile davalı arasındaki satış ilişkisinin hacmini artırmak suretiyle devam ettiği, bu durumda davacının bulduğu yeni müşteriler sayesinde davalının tek satıcılık sözleşmesinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde ettiği kanaatinin oluştuğu, markanın tanınır olması nedeniyle hakkaniyete uygun bir miktar denkleştirme olarak verilmesini gerekli kıldığı, bu çerçevede hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği, 5 yıllık ortalama brüt karın 237.908,00-TL olduğu, hakkaniyet ilkesi gözönünde bulundurularak ortalama 90.042,00-TL net gelir üzerinden değerlendirme yapılmasının hakkaniyete uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
Kar kaybı, atıl kalan yatırımlar ve kira kaybı nedeniyle talep edilen alacaklar yönünden mahkememizce verilen karar Yargıtay 19.HD’sinin 25.06.2019 tarih, ……esas ve… karar sayılı kararı ile kesinleştiğinden bu talepler yönünden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, portföy tazminatı yönünden ise davacı tarafça 03/10/2011 havale tarihli dilekçe ile ıslah edilen ve 25/10/2011 tarihinde ıslah harcı yatırılan ıslah dilekçesinde portföy tazminatı yönünden davanın 75.000-TL olarak ıslah edildiği dikkate alınarak 75.000,00- TL portföy tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Davacı tarafın talep ettiği portföy tazminatı dışındaki alacaklar yönünden verilen karar kesinleşmiş ise de; mahkememizin bu alacaklar yönünden verilen kararında portföy tazminatı da değerlendirilerek davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verildiği, reddedilen portföy tazminatı yönünden de karşı taraf lehine vekalet ücreti takdir edildiği ve yargılama gideri de verilen kabul red oranına göre belirlendiğinden, tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile dosyadaki yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden toplam dava değeri dikkate alınarak değerlendirme yapılması gerektiği kanaatine ulaşılmış ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla kesinleşen miktar da dikkate alınarak toplam dava değeri üzerinden kabul ve red oranına göre yargılama gideri hesaplanmış, vekalet ücreti yönünden de taraf vekillerine toplam dava değeri ve portföy tazminatı yönünden verilen karar da dikkate alınarak kabul red oranına göre vekalet ücreti takdir edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Kar kaybı, atıl kalan yatırımlar ve kira kaybı nedeniyle talep edilen alacaklar yönünden verilen İzmir 3.ATM’sinin 18/03/2014 tarih ve …..esas, ….. karar sayılı red kararı kesinleştiğinden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına,
2-Portföy tazminatı yönünden DAVANIN KABULÜ ile; 75.000-TL portföy tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile alınması gereken 5.123,25-TL nispi ilam harcından, peşin alınan 351,00-TL nispi harç ile 2.960,70-TL ıslah harcı indirildikten sonra kalan 1.811,55-TL harcın davalıdan alınarak, Hazineye gelir kaydına,
4-Tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile; Davacının yatırmış olduğu 10.00-TL başvurma harcı ile 2.960,70-TL ıslah harcı ile 351,00-TL nispi harç toplamı 3.321,70-TL davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
5-Tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile bozma öncesi ve bozma sonrası davacının yapmış olduğu bilirkişi ücreti, tebligat-posta gideri olmak üzere toplam 8.622,45-TL yargılama giderinin kısmen kabul kısmen reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 2.763,60-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmının davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 10.550,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
7-Tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihindeki AAÜT gereğince belirlenen davanın red edilen bölümü üzerinden hesaplanan 19.055,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-İadesinde tekerrür olmamak kaydı ile davacının yatırdığı gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde kendisine iadesine,
9-Davalının yapmış olduğu yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize yahut başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve temyiz harcı ile gerekli giderlerin tamamını ödemek suretiyle yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 31/05/2022
Katip …
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.