Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/182 E. 2022/717 K. 30.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/182
KARAR NO : 2022/717

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 21/02/2003
KARAR TARİHİ : 30/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize ibraz ettiği dava dilekçesi ile; müvekkillerinin hakkında İzmir …. İcra Müdürlüğünün …/… sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, oysa müvekkili davacı …’nin şahsen borcunun olmadığının, diğer davacı ….Ltd.nin ise akti ilişki nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile % 40 icra inkar tazminatına ve ayrıca davalı…e ait hesaplardan tahsil edilen paranın istirdatı ile müvekkilinin davalı şirketle yapılan sözleşmeler nedeniyle davalıda bulunan 80.000.-USD’nin dava tarihinden itibaren ABD dolarına uygulanan faiz oranı uygulanmasını talep etmiş olup, müvekkili şirketin davalı şirketin … Milli Savunma Bakanlığı Ve …daki şirketlere yapacağı demir ürünleri satış işlemlerinde davalının temsilcisi ve komisyoncusu olarak çerçeve sözleşmesinin yapıldığını ve komisyon alacağının kararlaştırıldığını, ancak davalı şirketin davacı şirketin komisyon alacağını ödememek için gizli satışlar yaptığını, bu satışlar nedeniyle 323.409.USD komisyon alacağının oluştuğunu, bunlardan 35.000.USD rızaen ödendiğini bakiyesinin ödenmediğini yüzbinlerce dolar alacağının kaldığını, bu alacakları nedeniyle davalının davacı şirkete borcu bulunduğunu, davalı şirketin başka bir satış işlemi için kendisine verilen 80.661,50.USD yasal hapis hakkını kullanarak el koyduğunu, 27.10.2005 tarihli duruşmadaki beyanında ise neticei talep kısmının kendisinin müvekkili şirketin başka bir satış işlemi nedeniyle navlun parası olarak ödenen 80.000.-küsur USD komisyon alacağına takas mahsup işlemi nedeniyle el koyduğunu, bu nedenle davalı şirketin davacı hakkında icra takibi yaptığını, davacı şirketin söz konusu icra takibinden dolayı borçlu olmadığının tespitine, ayrıca gerçek şahıs davacı …’nin ise kendi adına imza atmayıp şirket adına imza attığından şahsın sorumlu olmadığı için icra takibinde bu davacının borçlu olmadığının tespiti ile ayrıca bu şahıstan tahsil edilen 70.675.000.000.-TL.nin istirdatı ile haksız yapılan icra takibi nedeniyle % 40 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, dava dilekçesinin bu nedenle düzeltilerek tüzel kişi davacı şirketin 80.000-USD alacağını eda davası olarak istemediklerini açıklamıştır.
Davalı vekili savunmasında; dava dilekçesindeki talebin açık olmadığını, mahkemenin yetkili olmadığını, Aliağa Mahkemelerinin yetkili olduğunu ayrıca davanın esas yönünden de reddi gerektiğini savunmuştur.
Dava; her iki davacı yönünden olumsuz tespit davası ve istirdat isteğine ilişkindir.
Mahkememizce davalı tarafın yetkiye itirazı yerinde görülmeyerek reddedilmiştir. Zira davalı şirketin ikametgahı İzmir olduğu gibi, İcra takibinin de İzmir’de yapıldığı görülmüştür.
Mahkememizce tarafların iddia ve savunmalarında belirttikleri deliller celp olunmuş, dosya bilirkişi heyetine tevdi olunmuş, bilirkişi heyetinin düzenlediği rapor eksik görülerek ayrıca ek bilirkişi raporu alınmıştır.
Dosyaya sunulan 18.03.2005 tarihli ek bilirkişi raporu geniş, bilgi belge ve delilleri irdeleyen, hüküm kurmaya yeter ve elverişli, denetime açık rapor olduğu görülerek benimsenmiştir.
Mahkememizin 29.10.2005 tarihli …/… Esas …/… Karar sayılı kararı ile ”Davacılardan …nin şahsen sorumluluğunun olmadığı, bu davacının şirket temsilcisi olarak sözleşme ve diğer işlemleri imzaladığı, kişisel olarak imza atmadığı, şirket adına şirket kaşesi altında sözleşme ve işlemleri imzaladığı anlaşılmış, bu davacı hakkında icra takibine yapılan borçtan dolayı sorumlu olmadığının ortaya çıkması nedeniyle bu davacının davasının kabulüyle, icra takibinde yapılan borçtan dolayı borçlu olmadığının tespitine, bu şahıstan icra kanalıyla tahsil edilen alacağın davalıdan istirdatına karar verilmesi gerekmiştir. Diğer davacı tüzel kişi şirketin ise mahkememizce de benimsenen ek raporda da açıklandığı üzere, dava konusu olan icra takibinde talep edilen alacaktan önce başka satış işlemleri nedeniyle davacı tarafın davalıdan komisyon alacağının oluştuğu, başka bir söyleşiyle davalı tarafın icra takibi yaptığı alacaktan önce başka satış işlemleri nedeniyle davacı şirketin davalı şirketten komisyon alacaklarının oluştuğu ve bu alacaklarının icra takibine konu olan alacak miktarından daha fazla olarak 279.253.USD ye ulaştığı bu nedenle de davacı şirketin davalı şirkette mevcut alacağı nedeniyle bu alacağına mahsuben takas mahsup işlemi yaparak kendisine navlun parası olarak gönderilen 80.000.-USD hapis hakkını kullanarak el koymasının usul ve yasaya uygun olduğu, bu nedenle davalı şirketin yapmış olduğu icra takibinde söz konusu takas mahsup işlemi gözetildiğinden davacı şirkete alacağının kalmadığı, tam aksine davacı şirketin icra takibinden de fazla miktarda alacağının davalı şirkette olduğu ortaya çıkmış olmakla, davacı şirketin davalı tarafa icra takibine konu olan borçta, borçlu olmadığının tespitine ve bu davacının davalıya ödediği bedelin istirdatına karar verilmek gerekmiştir. ” gerekçesi ile davacı …’nin İzmir …. İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı icra takibine konu borçtan sorumlu olmadığının tespitine, bu davalıdan tahsil edilen toplam 56.509.600.000,TL nin faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı şirketin İzmir …. İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı takip dosyasından davalıya borçlu olmadığının tespitine, bu davacının davalıya ödediği, 6.749.485.000TL nin faizi ile davalıdan alınıp davacıya verilmesine, % 40 tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili Av. … 08.01.2019 havale tarihli dilekçe ile kararın bir örneğinin kendisine verilmesini ve karşı tarafa tebliğ edilmesini talep etmiş, mahkememizin 29.12.2005 tarihli kararı davalı şirkete 15.01.2019 tarihinde tebliğ olunmuştur. Böylece karar tarihi 29.12.2005 tarihinden bu kararın davalıya tebliğ edildiği 15.01.2019 tarihine kadar 13 yıldan fazla bir süre geçmiştir.
Mahkememiz kararına karşı davalı vekilince temyiz yoluna başvurulmuş, karar tarihi ile tebliğ tarihi arasında 13 sene geçtiği belirtilerek zaman aşımı ileri sürülmüş, ayrıca esasa ilişkin temyiz itirazları bildirilmiştir.
Yargıtay …. Hukuk Dairesinin …/… Esas-…/… Karar sayılı 18/12/2019 tarihli kararı ile; “Mahkemece, 29/12/2005 tarihinde taraf vekillerinin yüzlerine karşı davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Karar, verilmesinin üzerinden 10 yıl geçtikten sonra tebliğe çıkarılmasını müteakip davalı şirket vekilince 15/01/2019 tarihinde, süresinde temyiz edilmiştir. Davalı vekilince ilamın zamanaşımına uğradığı def’i ileri sürülmüştür. Somut olayda karar tarihi ile tebliğ tarihi arasında zamanaşımını kesen yahut durduran herhangi bir nedene tesadüf edilmemiş olup 818 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 135/2. maddesi ve 11/04/1940 tarih, 15/70 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca hükmün verildiği tarihten itibaren on yıl geçmekle ilamın zamanaşımına uğradığı anlaşıldığından kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir” gerekçesi ile mahkememiz kararı bozulmuştur.
Yargıtay ….Hukuk Dairesi’nin bozma ilamı sonrası dava dosyası mahkememizin …/… esas sırasına kaydolunmuş, bozma ilamı usul ve yasaya uygun bulunduğundan uyulmuştur.
Yargıtay ….Hukuk Dairesinin bozma ilamında da ortaya konulduğu üzere hükmün verildiği 29.12.2005 tarihi ile davalıya tebliğ edildiği 15.01.2019 tarihi arasında 10 yıllık zaman aşımı süresinin dolduğu dikkate alınarak, karar tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanununu 135/2 maddesi ile 11.04.1940 tarihli 15/70 sayılı Yargıtay İçtihadı birleştirme kararı dikkate alınarak ilamın zaman aşımına uğradığı kanaatine varılmakla, davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlamın zaman aşımına uğramış olması nedeniyle davanın zaman aşımı nedeniyle reddine,
Davalı tarafın şartları oluşmayan inkar tazminatı talebinin reddine,
2-Karar tarihi itibari ile alınması gerekli 80,70-TL karar ve ilam harcının peşin alınan 1.809,00-TL harçtan mahsubu ile fazla 1.728,30-TL harcın karar kesinleştiğinde talebi halinde davacılara iadesine,
3-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesine göre belirlenen 21.100,00-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
-Davacılar tarafından sarf olunan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
-Davalı tarafından sarf olunan 116,80-TL yargılama giderinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
-Taraflarca yatırılan ancak sarf edilmeyip artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, oybirliği ile verilen karar davacılar vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 15 günlük süre içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.30/09/2022

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır