Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/69 E. 2021/910 K. 16.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/69 Esas
KARAR NO : 2021/910

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/04/2019
KARAR TARİHİ : 16/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından Mahkememize sunulan dava dilekçesinin incelenmesinde; İzmir ….icra müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden davalı aleyhine ödeme emrinde belirtilen 17 adet faturadan kaynaklı ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı tarafın itirazı üzerine takibin durdurulduğu, davalı tarafından yapılan itirazda her ne kadar yetki itirazı ileri sürülmüş ise de takibin faturalardan kaynaklı alacak olması ve davacı şirketin adresinin …/İZMİR olması nedeniyle yetki itirazının reddinin gerektiği, ayrıca davacı tarafın toplu yemek yapımı ve satımı işiyle uğraştığı, taraflar arasındaki ticari ilişkinin bu şekilde oluştuğu, davacı şirket tarafından hazırlanıp davalı tarafa satışı gerçekleştirilen yemek bedellerine ilişkin ödeme yapılmaması üzerine bahse konu icra dosyasının başlatıldığı, davalı tarafından yapılan itirazın haksız olduğu belirtilerek itirazın iptaline ve alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesinin talep edilmiştir.
Davalı vekili tarafından Mahkememize sunulan cevap dilekçesinin incelenmesinde; Müvekkili şirketin adresinin “… Mah. … Sok. No: … …/ Ankara” olduğunu, bu nedenle söz konusu icra takibinde yetkili icra dairesinin Ankara İcra Daireleri ve bu takibe ilişkin itirazın iptali davalarında yetkili mahkemeler de Ankara Mahkemeleri olduğunu, bu bakımdan haksız açılan davanın öncelikle İcra Dairesinin ve Mahkememizin yetkisizliği nedeni ile usulden reddine karar verilmesini, davacı tarafça aralık ayında teslim edildiği iddia edilen beş (5) adet faturanın müvekkil şirkete hiçbir hal ve şartta teslim edilmediğini, bu kapsamda var olduğunu ve içeriğini kabul anlamına gelmemekle birlikte eğer var ise bile mezkur faturalardan haberdar olmayan müvekkil şirketin teslim edildiği iddia olunan fakat teslim edilmeyen işbu faturaları kayıtlarına işlememiş olması ve/veya içeriğine yönelik olarak herhangi bir itirazda bulunmamış olmasının gayet doğal ve normal olduğunu, davalı tarafça söz konusu faturaları teslim aldığı iddia edilen şahsın, fatura ve benzeri belgelerin teslim alınmasına ve/veya bunların imza edilmesine de yetkisi olmadığını, müvekkil şirketçe kendisine ne bir imza sirküleri verildiği ne hakkında bir vekaletname düzenlendiği ne de şahsın müvekkil şirketçe özel olarak yetkilendirildiğini, davacı tarafça müvekkil şirkete ve/veya müvekkil şirket yetkilisine aralık ayında herhangi bir fatura teslimi yapılmamış olduğunu tekrar etmekle birlikte kabul anlamına gelmemekle beraber farzı misal iddia olunduğu şekilde bir fatura teslimi gerçekleştiği kabul edilse dahi hukuken teslim alma ve imza etme yetkisi olmayan kişi tarafından teslim alındığı, bu tarz bir teslim alma ve imza etme işleminin müvekkil şirketi bağlamadığı/bağlayamayacağı ve söz konusu faturaların hukuki açıdan geçerliliği bulunmadığından davacı tarafın huzurdaki dava açısından hiçbir hal ve şartta söz konusu faturalara dayanamayacağının sabit olduğunu, taraf teşkili sağlanmadan ve deliller toplanmaksızın tanzim edilen 05/02/2020 tarihli bilirkişi raporunun hükme esas almaya elverişli olmadığını, bilirkişi tarafından yetkisi olmaksızın ve ayrıca usul ve yasaya aykırı olarak yapılan imza tespitinin çıplak gözle bakılarak yapılmış bir imza tespitinden ibaret olup söz konusu raporun hükme esas alınamayacağını, davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarının delil niteliğinine haiz olmadığını, davacı tarafın haksız ve hukuka aykırı olarak talep etmiş olduğu alacak miktarının gerçeği yansıtmadığını,davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu belirterek haksız açılan davanın öncelikle ankara mahkemeleri ve ankara icra müdürlükleri yetkili olduğu halde davaya konu icra dairesinin ve mahkememizin yetkisizliği nedeni ile usulden reddine, mahkeme aksi kanaatte ise haksız açılan davanın tüm talepler açısından esastan reddine, haksız ve hukuka aykırı olarak talep edilen icra inkar tazminatı talebinin reddine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesinin talep edilmiştir.
Dilekçelerin teatisi aşaması usulüne uygun tamamlanmakla taraf teşkili sağlanmış ve yine usulüne uygun olarak tahkikat aşamasına geçilmiştir.
DELİLLER:
İzmir …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası, vergi dairesine yazılan müzekkere cevabı, taraflara ticari defter ve belgelerin sunulması için çıkarılan tebligat ihtarat gereği sunulan dilekçeler, Ankara SGK İl Müdürlüğü’ne yazılan müzekkere cevabı, Ankara Ticaret Sicil İl Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabı, davacı kayıtların incelenmesine esas sunulan 05/02/2020 tarihli bilirkişi raporu ile davalı kayıtlarının incelenmesine esas sunulan Ankara … ATM’nin … Tal. Sayılı dosyası üzerinden aldırılan 08/10/2021 tarihli rapor dosyamız arasındadır.
İzmir …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasının incelenmesinde; Mahkememiz davacısı tarafından davalı aleyhine 108.155,70 TL alacağın tahsili bakımından ilamsız takip başlatıldığı, takip dayanağının 21/09/2018-31/12/2018 tarihleri arası 17 adet faturaya ilişkin olduğunun takip dayanağında belirtildiği ödeme emrinin davalı yana tebliği üzerine davalı tarafça takibe borca, faize ve tüm ferilerine itirazın yanı sıra icra Müdürlüğü’nün yetkisine de itiraz edildiği görülmüştür.
Mahkememizce davacı kayıtlarının incelenmesine esas kurulan ara karar gereği hazırlanan 05/02/2020 tarihli raporun dosyaya sunulduğu ve taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edildiği görülmüştür. İncelenmesinde davacı şirketin 2018 ve 2019 yılları ticari defterlerinin incelendiği 2018 yılındaki yevmiye defterinin kapanış tasdikinin yapılmadığı ve ancak inceleme tarihi itibariyle 2019 yılı kapanış tasdik yatırma süresinin henüz gelmediğinin raporda belirtildiği, davacı kayıtlarına göre taraflar arasındaki ticari ilişkinin 30/09/2018 tarihinde başladığı, davacı tarafından davalı aleyhine 2018 yılında toplam bedelin 231.738,30 TL olan 17 adet faturanın keşide edildiği, davalı tarafça toplam 103.982,60 TL olmak üzere 9 adet havale ile 20.000,00 TL’lik çek olmak üzere toplam 123.582,60 TL ödemede bulunulduğu, davacı kayıtlarına göre 2019 yılı ticari defterlerinde 2019 yılından devreden bakiyenin 108.155,70 TL olduğu ve icra takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 108.155,70 TL alacağının olduğu, davacı şirkete ait BS formları ile davalı şirkete ait BA formlarının karşılaştırılarak incelenmesinde davacı tarafça davalıya 2018 yılı Eylül ayında düzenlenen 2 faturanın da her iki taraf kayıtlarında olduğu, Ekim ayında düzenlenen 5 adet faturanın da her iki taraf kayıtlarında olduğu, Kasım ayında düzenlenen 5 adet faturanın da her iki taraf kayıtlarında olduğu ve ancak Aralık ayında düzenlenen faturaların davacı BS formunda olmasına rağmen davalı BA formunda bulunmadığı, söz konusu davalı BA’ssında olmayan 07/12/2018-31/12/2018 tarihleri arası döneme tekabül eden 5 adet faturanın irsaliyesinde teslim alan kısmında … ad ve imzasının olduğu, söz konusu davalı BA’sında olmayan ve … tarafından isim ve imza karşılığı teslim edilen faturaların diğer aylarda düzenlenen fatura irsaliyelerinin teslim alan kişilerinin de … olduğunun belirtildiği şeklinde kanaatlere varıldığı görülmüştür.
Bu sefer Mahkememizce davacı kayıtlarının incelenmesine esas kurulan ara karar gereği hazırlanan 08/10/2021 tarihli raporun dosyaya sunulduğu ve taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edildiği görülmüştür. İncelenmesinde; davalı şirketin 2018 ve 2019 yılları ticari defterlerinin incelendiği, bahse konu defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yapıldığı, davacı tarafça 2018 yılında davalı aleyhine düzenlenen ve toplam bedeli 168.175,98 TL olan 12 adet faturanın davalının ticari kayıtlarında da aynen yer aldığı bu faturalar karşılığında davalı tarafça toplam 103.582,60 TL olmak üzere 9 adet havale ile 2 adet 20.000,00 TL’lik çek olmak üzere toplam 123.582,60 TL ödemede bulunulduğu, davalı kayıtlarına göre davalının davacıya 2018 yıl sonu itibari ile 44.593,38 TL borcunun olduğu, 2019 yılında 2018’den devreden bakiye haricinde taraflar arasında ilişkinin olmadığı, dolayısıyla davacının icra takip tarihi itibariyle davalıdan 44.593,38 TL alacağının olduğu, davacı kayıtlarını inceleyen bilirkişi raporuna göre davalıda kayıtlı olmayıp davacıda kayıtlı olan 2018 yılı Aralık ayına ait toplam 63.562,32 TL’lik 5 adet faturanın irsaliyelerinin teslim alan kısmında ad soyad ile imzası bulunan …’nün davalı şirket sicil dosyasına göre 10/09/2018-02/01/2019 tarihleri arasında çalıştığı şeklinde kanaatlere varıldığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların iddia ve savunmaları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Davacı tarafından davalı aleyhine yukarıda belirtildiği şekilde alacağın tahsili bakımından ilamsız takip başlatıldığı yapılan itiraz üzerine takibin durdurulduğu konularında taraflar arasında bir uyuşmazlık olmamakla birlikte taraf iddia ve savunmaları göz önüne alındığında uyuşmazlık konusu hususların; davacı ve davalı taraf arasında ticari ilişkinin bulunup bulunmadığı, ticari ilişkinin bulunması halinde bu ilişkinin kapsamı, icra dosyasına dayanak teşkil eden faturaların davalı tarafa teslim edilip edilmediği ya da fatura içeriklerinin davalı tarafa teslim edilip edilmediğinin tespiti, davacı tarafından hazırlanan faturaların taraflar arasındaki ticari ilişkiye uyup uymadığının tespitine esas davalı tarafından yapılan itirazın haklı olup olmadığına ilişkin açılan itirazın iptali davası olduğu anlaşılmıştır.
İcra dosyasının yapılan incelemesinde iş bu dava dosyasının yasal 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Uyuşmazlığın değerlendirilmesine geçmeden evvel şu hususun belirtilmesinde fayda vardır. Her ne kadar davalı tarafça gerek icra Müdürlüğünün ve gerekse Mahkememizin yetkisine itiraz edilmiş ise de iddia, savunma, dosyaya kazandırılan deliller ve bilirkişi raporunun bir bütün olarak değerlendirilmesi neticesinde taraflar arasında ticari bir ilişkinin bulunduğu ve talebe konu alacağın da bu ilişkiden kaynaklı olarak ileri sürüldüğü görüldüğünden 6098 sayılı BK’nın 89. maddesi göz önüne alındığında gerek icra müdürlüğü’nün gerekse Mahkememizin ayrı ayrı yetkili oldukları kanaati ile davalı tarafın icra dairesinin yetkisine ve Mahkememizin yetkisine itirazının yerinde olmadığı görülmüştür.
Dosyaya kazandırılan davacı kayıtlarının incelenmesine esas bilirkişi raporunda davacının 2018 yılı defterlerinden açılış tasdikleri süresinde yapılmış ise de 2018 yılı yevmiye defterinin kapanışımın yapılmadığının belirtilmesi üzerine davalı tarafça bu durumda davacının kendi defterlerine dayanamayacağı söylenmiş ise de az yukarıda her iki taraf nezdinde de kayıtlı olan 12 adet fatura ve davalı tarafça davacıya ödenen toplam tutar yönünden taraf defterlerinin esasen birbirleri ile uyumlu olduğu dolayısıyla söz konusu bu 12 adet faturanın ve ödemenin davalı kayıtlarında da aynen yer alması nedeni ile bu husustaki savunmanın yerinde olmadığı ayrıca her ne kadar davacı kayıtlarını inceleyen bilirkişi tarafından 2019 yılı kapanış tasdikinin inceleme tarihi itibariyle gelmediği belirtilmiş ise de her iki taraf kayıtlarının, iddia ve savunmaların göz önüne alınması neticesinde uyuşmazlığın 2018 yılındaki kayıtlar yönünden oluştuğu göz önüne alınarak 2019 yılına dair inceleme ve değerlendirme yapılmamıştır.
Taraf defterlerinin yukarıdaki şekilde incelenmesine esas hazırlanan raporların dosya kapsamı ile bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda taraflar arasında 2018 yılı Eylül ayında başlayıp yine 2018 yılı Aralık ayında biter şekilde ticari bir ilişkin kurulduğu söz konusu ilişkiye mahsuben davacı tarafça davalı aleyhine davacı kayıtlarına göre 17 adet ve toplamda 231.738,30 TL’lik fatura keşide edildiği söz konusu faturaların irsaliyelerinin olduğu, davalı kayıtlarına göre ise 12 adet ve toplamda 168.175,98 TL’lik fatura keşide edildiği ve yine söz konusu faturaların irsaliyelerinin olduğu, davalı tarafça ticari ilişki döneminde davacı tarafa yapılan toplam 123.582,60 TL’lik ödemenin her iki taraf nezdinde de aynı tutarda kayıtlı olduğu, davacı kayıtlarına göre davacının davalıdan bakiye 108.155,70 TL alacağının olmasına rağmen davalı kayıtlarına göre ise davacının davalıdan bakiye 44.593,38 TL tutarında alacağının olduğu dolayısıyla icra takip tarihi itibariyle davacının davalıdan alacaklı olduğunda bir tereddüt olmamakla birlikte bu tutarın ne miktarda olacağı konusunda esasen uyuşmazlığın düğümlendiği görülmüştür.
Bu kapsamda yapılan değerlendirme neticesinde; her iki taraf nezdinde de kayıtlı olan ve az yukarıda belirtilen 12 adet faturanın sevk irsaliyelerine göre söz konusu faturaların tamamının irsaliyelerinde bunların … tarafından imza karşılığı teslim alındığında yönelik kayıtların olduğu, yine davalı kayıtlarında olmayıp davacı kayıtlarında bulunan ve yine az yukarıda belirtilen 5 adet faturanın sevk irsaliyelerine göre ise söz konusu faturaların tamamının yine irsaliyelerinde bunların … tarafından imza karşılığı teslim alındığında yönelik kayıtların olduğu ve adı geçen …’ün dosyaya kazandırılan SGK kaydına göre 10/09/2018-02/01/2019 tarihleri arasında davalı bünyesinde çalıştığı hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde her ne kadar davalı tarafça aksi iddia edilmekte ise de davacıda kayıtlı olup davalıda kayıtlı olmayan ve yukarıda belirtilen toplam bedelin 63.562,32 TL olan ve 2018 yılı Aralık ayında davacı tarafından davalı aleyhine düzenlendiği anlaşılan faturaların ve içeriklerinin davalı yanca teslim alındığı kanaatine varıldığı, her ne kadar davacı yanca yemin deliline dayanılmış ise de söz konusu yemin,in ispatlanamayan hususlardan başvurulacak ve hatırlatılacak bir delil olduğu göz önüne alındığında söz konusu 5 adet faturanın davalı yana tesliminin davacı tarafça ispatlandığına kanaat getirildiğinden davacıya yemin delil delili hatırlatılmadan dosyanın değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmakla her ne kadar aksi iddia edilmiş ise de davacının davalıdan toplam 17 adet fatura tutarı olan miktardan davalı tarafça yapılan ödemenin düşülmesinden sonra bakiye 108.155,70 TL alacağının olduğuna kanaat getirilerek açılı davanın kabulü ile İzmir …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile, takibin 108.155,70 TL alacağın tahsili bakımından devamına, alacak tutarı olarak belirlenen 108.155,70 TL’ye takip tarihinden itibaren yıllık %9 oranından az olmamak üzere yasal faiz uygulanmasına ve şartları oluştuğu kanaatine varılarak İİK 67 son gereği hükmolunan tutarın %20’si olarak hesaplanan 21.631,14 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1- Davanın KABULÜ ile; İzmir …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin 108.155,70 TL alacağın tahsili bakımından devamına,
-Alacak tutarı olarak belirlenen 108.155,70 TL’ye takip tarihinden itibaren yıllık %9 oranından az olmamak üzere yasal faiz uygulanmasına,
-İİK 67 son gereği hükmolunan tutarın %20’si olarak hesaplanan 21.631,14 TL icra inkar tazminatının DAVALIDAN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE,
2- Karar tarihi itibariyle alınması gerekli 7.388,12 TL karar ve ilam harcından evvelce tahsil edilen 1.306,25 TL peşin harcın mahsubu ile hazineye irad kaydına, bakiye 6.081,87 TL karar ve ilam harcının DAVALIDAN TAHSİLİ HAZİNEYE İRAD KAYDINA, söz konusu tutar ile ilgili 492 sayılı harçlar kanunu 28. Madde uyarınca kararın tebliğinden itibaren 1 ay içerisinde tahsil harç müzekkeresi düzenlenmesine,
3- Davacı tarafından yatırılan 1.350,65 TL ( 1.306,25 TL peşin harç ile 44,40 TL başvuru harcından oluşan) harç ile gider avansından kullanılan 1.432,00 TL’den (tebligat, müzekkere ve bilirkişi ücret masrafından oluşan) 2.782,65 TL yargılama giderinin DAVALIDAN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE,
4- Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan 50,00 TL’nin 6100 sayılı HMK’nın gider avans tarifesinin 5. maddesi gereğince DAVACI TARAFA İADESİNE,
5- Davalı tarafından yatırılan gider avansından kullanılan kısmın davlı üzerinde bırakılması ile arta kalan 46,50 TL’nin 6100 sayılı HMK’nın gider avans tarifesinin 5. maddesi gereğince DAVALI TARAFA İADESİNE,
6- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihindeki A.A.Ü.T. gereğince hesaplanan 15.174,79 TL vekalet ücretinin DAVALIDAN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE,
7- Dava açmadan evvel dava şartı kapsamında başvurunun yapıldığı sabit olduğundan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin Hazine tarafından ilgili arabulucu …’a ödenmesi halinde, bu ücretin 6831 sayılı Kanun kapsamında davanın açılmasına sebebiyet veren DAVALIDAN TAHSİLİ İLE HAZİNEYE İRAT KAYDINA, bu hususta Hazineye müzekkere yazılmasına,
8- Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İzmir Bölge Adliye mahkemeleri nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.16/11/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸