Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/5 E. 2023/519 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/5 Esas
KARAR NO : 2023/519
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 04/01/2018
KARAR TARİHİ : 13/07/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 21/08/2012 tarihinde müvekkili ve arkadaşının Karşıyaka belediye şantiyesinin karşısında 7690 sokak üzerinde kaldırımda sohbet ederlerken tespit edilemeyen araç sürücüsünün önce müvekkilinin arkadaşına çarptığını daha sonra da müvekkilini ezerek üstünden geçtiğini, bu kaza sonucunda müvekkili yaralandığını, kazanın ardından müvekkilin tedavisinin Karşıyaka Devlet Hastanesinde yapıldığını, müvekkilinin hayati tehlike geçirecek şekilde yaralandığını, kaza sonrası müvekkilin bilincinin bulanıklaştığını, sağ göğsünde cilt altı amfizem tespit edildiğini ve sağ omzunun çıkarak sol ayak bileğinde kırıklar oluştuğunu, kazaya sebebiyet veren ve tespit edilemeyen araç nedeniyle kaza tarihini kapsayan ZMMS poliçeşi de tespit edilemediğini, Sigortacılık Kanunu ve Güvence Hesabı yönetmeliği gereği tespit edilemeyen araç nedeniyle ZMMS poliçesi mevcut olmadığından Güvence Hesabından tazminat talep haklarının doğduğunu, İş bu kaza ile ilgili davalı kuruma 02/10/2017 tarihinde başvurulduğunu, davalı kurumca işbu dava tarihine kadar müvekkilinin almaya hak kazandığı tazminatın yatırılmadığını beyanla şimdilik1.000,00-TL Geçici İş göremezlik Tazminatı, 1.000,00- TL sürekli iş göremezlik Tazminatı, olmak üzere toplam 2.000,00-TL maluliyet tazminatının davalıdan başvuru tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsili ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu olay ile ilgili olarak yapılan başvurunun değerlendirildiğini, olayın gerçekten motorlu bir aracın kusuru sonucu meydana geldiğini tevsik eden somut belgelerin ibrazının diğer evraklar ile birlikte müvekkili Kurumun 12.10.2017 tarihli yazısı ile talep edildiğini, Müvekkili nezdinde açılan … sayılı işlem dosyasının incelenmesinde yapılan başvuruya yasal suresi içerisinde cevap verildiğini, davacı tarafça eksik belgelerin ikmali yerine işbu davanın açılmış olduğunu, öncelikle bu sebepten dolayı davanın reddinin gerektiğini, İddia edilen kazada davacıya söz konusu aracın nasıl ve ne şekilde çarptığının somut deliller ile ispat edilmesi gerekmesine rağmen ortada hiçbir somut delilin bulunmadığını, kazanın gerçekten meydana geldiği hususunda şüpheler uyandırdığını, Kanun koyucunun Güvence Hesabı Yönetmeliği’ni ihdas etmesi esnasında niyet ettiği amaç iyi niyetle bağdaşmayan taleplerin tazminat ile sonuçlandırılması olmadığını, davacının yanında olduğu belirtilen arkadaşı …’ in 23.12.2012 tarihli ifade tutanağında “yolda yürüdüklerini, bu esnada plakasını tespit edemedikleri aracın kendisine çarptığımı, Ali’nin bana çarpan aracın direksiyonundan tutarak gitmesini engellemeye çalıştığını” şeklinde beyanda bulunduğunu, 6704 sayılı Kanun’un 5. Maddesi ile 2918 sayılı KTK 97. Maddesinde yapılan değişiklik gereği dava açmadan önce müvekkil kuruma gerekli belgelerle beraber yazılı başvuru koşulu arandığından ve işbu davada söz konusu şart gerektiği şekilde yerine getirilmediğinden davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLER:
Karşıyaka CBS’nın … soruşturma sayılı dosyası
İzmir Buca Sosyal Güvenlik Kurumu ve Güvence Hesabı yazı cevapları
Trafik Bilirkişisi tarafından düzenlenen 11.06.2019 tarihli bilirkişi raporu,
Ege Üniversitesi Hastanesi Adli Sağlık Kurulu tarafından düzenlenen 27.05.2019 tarihli Sağlık Kurulu Raporu ve …’ya ait 22.08.2012-31.08.2012 tarihleri arası tedavi evrakları,
Çiğli Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından gönderilen …’ya ait tedavi evrakları,
İstanbul ATK İkinci Adli Tıp İhtisas Dairesi Başkanlığı tarafından düzenlenen 05.09.2022 tarihli ATK raporu,
Aktüerya bilirkişisi tarafından düzenlenen 28.04.2023 tarihli bilirkişi raporu,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat davasıdır.
Davacının yaya olduğu sırada sürücüsü ve plakası tespit edilemeyen aracın davacıya çarpması sonucunda oluşan 21.08.2012 tarihli trafik kazasında davacının yaralanması nedeniyle davalı Güvence Hesabı’ndan geçici iş göremezlik ve sürekli iş göremezlik tazminatı talep edilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda 05.06.2018 tarih ve … Esas, … Karar sayılı karar ile davacının iddia olan trafik kazasının varlığını ve varsa araç sürücüsünün kusurunu ispat edemediğinden davanın reddine karar verilmiştir.
Karar davacı tarafça istinaf edilmiş, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin 31.12.2018 tarih, … Esas ve … Karar sayılı kararı ile 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14.maddesi ve Güvence Hesabı’nın 9.maddesinde Zorunlu Trafik Sigortası bulunmayan araçlarla gerçekleşen kazalarla ilgili olarak sigortalının veya sigortayı yaptırmakla sorumlu olanın tespit edilememesi durumunda Güvence Hesabı’nın 3.kişinin uğradığı bedensel zararlarla ilgili ödeme yapılacağının düzenlendiği, TTK’nın 1409.maddesi uyarınca rizikolardan herhangi birinin veya bazılarının sigorta teminatı dışında kaldığının ispat yükünün sigortacıya ait olduğu, somut olayda Güvence Hesabı’nın yasa gereği zarar gören üçüncü kişi yönünden Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısının yerine geçtiği için teminat dışı hale ilişkin ispat yükünün Güvence Hesabı’nda olduğu, dosyadaki soruşturma evraklarında olayın baştan itibaren trafik kazası olarak nitelendirilerek soruşturmaya başlandığı, kameranın olay yerini göstermediği, davacının soruşturma aşamasında Adli Tıp Şube Müdürlüğü’nden alınan raporda yaralanma bulgularına yer verildiği, davacının olaydan 4 ay sonra verdiği ifadesinde bildirdiği aracın sürücüsünden şikayetçi olması üzerine aracın işleteni hakkında takipsizlik kararı verilmiş ise de, gerçek failin tespiti amacıyla dosyanın daimi aramaya alındığı, böylelikle ispat yükü kendisinde olan davalının olayın trafik kazasından değil de başka bir nedenden kaynaklandığını ispatlayamadığı belirtilerek davanın esasına girilerek taraf delillerinin toplanıp değerlendirilerek karar verilmesi gerektiğinden mahkememizce verilen kararın kesin olarak kaldırılmasına karar verilmiştir.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin 31.12.2018 tarih, … Esas ve … Karar sayılı kararı ile olayın trafik kazası olduğu ve davalının olayın trafik kazası dışında başka bir nedenden kaynaklandığını ispatlayamadığı yönündeki kesin kararı dikkate alınarak olay trafik kazası olarak nitelendirilmiş ve bu kapsamda davalının sorumluluk durumu davacı ve araç sürücüsünün kusur durumu ve tazminat alacağının bulunup bulunmadığı değerlendirilmiştir.
Davalının sorumluluk durumunun tespiti bakımından araç sürücüsünün ve davacının ve dava dışı üçüncü kişilerin kusur durumu ve oranının tespiti için Trafik Bilirkişisi tarafından düzenlenen 11.06.2019 tarihli raporda, sürücüsü ve plakası tespit edilemeyen araç sürücüsünün sevk ve idaresindeki aracın olay mahallinde kaplamada bulunun dava dışı yayaya çarptıktan sonra aracını olduğu yerde duraksatması ve özellikle yanına gelerek aracın içerisine eline uzatıp direksiyonu tutan davacının bu davranış şeklini dikkate alması ve öyle bir olayda hızlanarak olay yerinden ayrılmak istemesi durumunda eli aracın içerisinde bulunan yayanın dengesini kaybedip aracın altında kalabileceğini ön görüp yaşayabileceği ve yaşatabileceği olumsuz bir olayı yaşamamak ve yaşatmamak için aracını oynatmadan olduğu yerde beklemesi gerekirken sürücü bu hususlara riayet etmeyerek ilk kaza sonrasında yanına gelen ve elini aracın içerisine uzatan davacının varlığına rağmen olabilecekleri idrak etmeden aracının seyrini ve hızını trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmayarak son derece tehlike arz edecek şekilde seyrine devam etmesiyle oluşan trafik kazasında 2918 sayılı yasanın 47/1-d maddesi ve 52/1-b maddeleri ihlal ettiğinden kazanın oluşumunda %60 oranında asli derecede kusurlu olduğu; davacının ise plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen aracın kendi arkadaşına çarptığını gördüğünde sürücüsü henüz direksiyonun başında olması nedeniyle bu aracın tam olarak duraksamamış veya henüz duraksamış ancak firari sürücünün o esnadaki düşüncesini veya ruh halini bilmediğinden, yaşayabileceği bir olumsuzluğu (bu kaza gibi) yaşamamak için, kaplama alanı içerisinde bu araca yaklaşmanın ve elini aracın içerisine uzatmanın kendi can güvenliği açısından tehlikeli olabileceğini idrak edip araçtan uzak kalmaya dikkat etmesi gerekirken bu hususlara riayet etmeyen arkadaşına çarpan aracın kendisi için tehlike arz edecek durumunu ön göremeyerek, can güvenliğini tehlikeye atıp şartları zorlayacak şekilde elini aracın camından içeri uzatıp durdurmak isterken sergilemiş olduğu bu davranış sonucunda yaralanması olayında 2918 Sayılı Trafik Kanunu’nun 68/c maddesinde yer alan yaya yollarında, geçitlerde veya zorunlu hallerde taşıt yolu üzerinde bulunan yayaların, trafiği engelleyecek veya tehlikeye düşürecek şekilde davranışlarda bulunmasının yasak olduğu hükmünü ihlal ettiğinden kazanın oluşumunda %40 oranında ağırlıklı derecede tali kusurlu olduğu tespit edilmiştir.
Kusur yönünden ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 21.10.2019 tarihli raporda davacının olayın oluşuna yönelik beyanlarında arkadaşına çarpıp seyrine devam eden aracı durdurmak maksadıyla bu aracın açık camından elini uzatarak aracın direksiyon simidini tuttuğu, bu hareketine rağmen aracın seyrine devam etmesi üzerine davacının yere düşerek mevcut yaralanmanın meydana geldiği, olayın davacının ve kimliği belirlenemeyen sürücünün kasıtlı hareketleri sonucu gerçekleştiği belirtilerek kasten işlenen olaylarda herhangi bir kusur dağılımı yapılamayacağı mevcut durumun trafik kazası kapsamına girmediği değerlendirilmiş ve bu nedenle kusur yönünden bir rapor düzenlenmemiştir.
Her ne kadar olay ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından trafik kazası olarak nitelendirilmemiş ise de, davanın trafik kazasından kaynaklanan tazminat davası olduğu, olayda HMK’da ve özel kanunlarda yer alan ispat kurallarının uygulanması gerektiği, soruşturma aşamasında olayın baştan itibaren trafik kazası olarak nitelendirildiği, HMK’nın 109/1.maddesi gereğince ispat yükünün iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğu, davalı tarafça olayın trafik kazası olmadığının savunulduğu, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin 31.12.2018 tarih, … Esas ve … Karar sayılı kararı ile olayın trafik kazası olduğu ve davalının olayın trafik kazası dışında başka bir nedenden kaynaklandığını ispatlayamadığı yönündeki kesin kararı da dikkate alındığında olayın trafik kazası olarak nitelendirilmesi gerektiği, ve trafik bilirkişisi tarafından düzenlenen 11.06.2019 tarihli raporda olayın oluşumunu ve tarafların kusur durumunun ayrıntılı olarak değerlendirildiği ve kusur oranlarının belirlendiği, raporun gerekçeli ve denetime elverişli ve toplanan delillere göre olayın oluşumuna uygun olarak düzenlendiğinden kusur yönünden bu rapora itibar edilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Davacının maluliyeti yönünden Ege Üniversite Hastanesi Adli Sağlık Kurulu tarafından düzenlenen 21.07.2019 tarihli raporda, kaza tarihinde yürürlükte bulunan yönetmelik hükümlerine göre davacının olaya bağlı olarak maluliyet oranına neden olabilecek arızasının bulunmadığı tespit edilmiştir. Ayrıca aynı raporda geçici maluliyet süresinin 3 ay olarak kabulünün uygun olacağı mütalaa edilmiştir. Davacının itirazı üzerine maluliyet yönünden ATK İkinci İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 31.08.2022 tarihli raporda kaza tarihinde yürürlükte bulunan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği Hükümlerine göre davacının dava konusu trafik kazası nedeniyle yaralanmasının maluliyetine neden olacak düzeyde araz bırakmamış olduğundan sürekli maluliyet oranının bulunmadığı, geçici maluliyet süresinin ise 3 ay olabileceği tespit edilmiştir.
ATK İkinci İhtisas Dairesi ile Ege Üniversite Hastanesi Adli Sağlık Kurulu tarafından düzenlenen rapor birbiri ile uyumlu olduğundan ve değerlendirme yargıtay yerleşik içtihatlarına göre kaza tarihinde yürürlükte bulunan yönetmelik hükümlerine göre yapıldığından bu raporlara itibar edilmiş ve davacının kaza nedeniyle sürekli maluliyetine neden olacak bir araz bulunmadığı, geçici maluliyet süresinin ise 3 ay olduğu kanaatine varılmıştır.
Tespit edilen kusur oranı ve davacının geçici maluliyet süresi dikkate alınarak aktüerya hesap bilirkişisinden rapor düzenlenmesi istenilmiş ve bilirkişi tarafından yapılan inceleme ve değerlendirmede davacının tıbbi iyileşme süresinin 3 ay olduğu ve 21.08.2012-21.11.2012 tarihleri arasında bulunduğu, bu süredeki zararın hesabında 763,29 TL net kazanç üzerinden yapılan hesaplamadan zararın 2.289,87 TL olduğu, davacının olaydaki %40 oranındaki kusuruna denk gelen zararın indirilmesi sonrasında zararın 1.373,92 TL olduğu, SGK tarafından davacıya olay nedeni ile 817,62 TL geçici iş göremezlik ödemesi yapıldığı, bu ödeme de mahsup edildiğinde davacının geçici iş göremezlikten kaynaklanan maddi tazminat alacağının 556,30 TL olduğu, bu nedenle belirlenen bu miktar yönünden geçici iş göremezlik davasının kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği, fazlaya ilişkin istemin reddi gerektiği, davacının sürekli maluliyeti bulunmadığından sürekli maluliyetten kaynaklanan maddi tazminat talebinin de reddi gerektiği kanaatine varılmakla davanın kısmen kabul ve kısmen reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın KISMEN KABULÜ İLE; 556,30 TL geçici iş göremezlik tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin geçici iş göremezlik tazminatı talebi ile sürekli iş göremezlik tazminatı isteminin reddine,
2-Alınması gereken 269,85 TL nispi ilam harcından, peşin alınan 35,90 TL nispi harcın mahsubu ile bakiye 233,95 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacının yatırmış olduğu 35,90 TL başvurma harcı ile 35,90 TL nispi harç toplamı 71,80 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu 1.650,00 TL bilirkişi ücreti ile 602,15 TL tebligat-posta giderinden ibaret toplam 2.252,15 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre takdiren 626,45 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan miktarın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 556,30 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihindeki AAÜT gereğince belirlenen davanın red edilen bölümü üzerinden hesaplanan 556,30 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacının yatırdığı gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde kendisine iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı dava değeri itibari ile kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.13/07/2023
Katip…
e-imzalı
Hakim…
e-imzalı