Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/406 E. 2021/774 K. 12.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/406 Esas
KARAR NO : 2021/774

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 21/08/2019
KARAR TARİHİ : 12/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; 11/10/2017 tarihli trafik kazası neticesinde davacının sevk ve idaresindeki araç ile davalılardan …’ın sevk ve idaresindeki araçların çarpışması sonucunda davacının geçici ve kalıcı iş göremezliğe uğradığı bu kaza nedeniyle bakım ve tedavi masraflarının yapıldığı ve ayrıca manevi zarara uğradığı söz konusu kazada …’in kullandığı … plakalı aracın kusurlu olduğu bu kusurun kaza tespit tutanağında da belli olduğu ve dava dilekçesinde ileri sürülen iddialar doğrultusunda fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak suretiyle davalılardan 100,00 TL geçici iş göremezlik, 100,00 TL bakım ve tedavi gideri, 100,00 TL hastane ulaşım masrafı ve 500,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 800,00 TL ve 30.000,00 TL manevi tazminat talep edildiği, yargılama giderinin ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasının talep edildiği görülmüştür.
Davalı … tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle; kazayı kendisinin yapmadığı o anda aracı …’ın kullandığı davanın çekici araç ve yarı römorkun adına kayıtlı olması sebebiyle kendisi aleyhine açıldığı, davacı tarafın bu kaza nedeniyle kusurunun olduğu açılan davanın reddinin talep edilmiştir.
Davalı … tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle; kazada herhangi bir kusurunun olmadığı kusurun adli tıp kurumu trafik ihtisas dairesinden alınacak rapora göre belirlenmesi gerektiği, ceza dosyasının bulunması halinde burada alınacak raporun dosyaya kazandırılması gerektiği, kullandığı araçta teknik eksikliğin bulunmadığı kazanın anlatımına ilişkin dava dilekçesinin hayatın olağan akışına ters olduğu kaza tespit tutanağının sehven veya görevli memurların hesaplamadaki yetersizliğinden kaynaklanarak hazırlandığı sebepleriyle davanın reddine karar verilmesinin talep edilmiştir.
Davalı … sigorta Şirketinin cevap dilekçesinin incelenmesinde özetle; davacı taleplerinin zaman aşımına uğradığı, geçici iş göremezlik tazminat talebi ile tedavi giderlerine yönelik talep bakımından sigorta şirketinin sorumlu olmadığı, şirketin sorumluluğunun sigorta poliçesindeki limitler ve sigortalı araca atfedilebilecek kusur ile sınırlı olduğu dolayısıyla kusur durumunun net tespitinin gerektiği, bu kapsamda öğretim görevlilerinden yahut adli tıp trafik ihtisas kurumundan rapor alınmasının talep edildiği, kaza ile zarar arasında illiyet bağının bulunması gerektiği belirtilmekle açılan davanın reddinin talep edilmiştir.
Dilekçelerin teatisi aşaması usulüne uygun tamamlanmakla yine usulüne uygun olarak tahkikat aşamasına geçilmiştir.
DELİLLER:
Kırkağaç CBS’nin … sor. Sayılı dosyası, davalı sigorta şirketi cevabi yazısı, Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma hastanesi müzekkere cevabı, kolluk müzekkere cevabı, SGK il müdürlüğü cevabi yazısı, Ege ATK tarafından maluliyet yönünde hazırlanan 09/10/2020 tarihli rapor, Adli trafik bilirkişisi tarafından kusura yönelik olarak hazırlanan 05/10/2020 tarihli rapor, keşif neticesi kusura yönelik olarak hazırlanan 11/01/2021 tarihli rapor, maluliyet yönünden EGE ATK tarafından hazırlanan 11/03/2021 tarihli rapor, İstanbul ATK trafik ihtisas dairesi tarafından hazırlanan 30/06/2021 tarihli rapor dosya arasındadır.
Mahkememizce davacı asil yönünden maluliyetin tespit ve değerlendirilmesi yönündeki 15/09/2020 tarihli ara karar ile dosyanın EGE ATK’ya gönderildiği, EGE ATK tarafından hazırlanan 09/10/2020 tarihli raporun dosyaya sunulduğu ve taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edildiği görülmüştür. Söz konusu raporun incelenmesinde; Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik kapsamında yapılan değerlendirme neticesinde davacının sürekli maluliyet oranının % 6 olarak, tıbbi iyileşme süresinin ise olay tarihinden itibaren 204 gün olarak kabulü yönünde kanaat getirildiğinin bildirildiği görülmüştür. Adı geçen rapora karşı davacı vekili ile davalı sigorta şirketi tarafından itirazlarda bulunulduğu, diğer davalılar tarafından itiraz ya da beyanda bulunulmadığı görülmüştür.
Yine aynı tarihli duruşmada verilen ara karar gereği dosyanın kusur tanzimi yönünde bilirkişiye tevdine karar verilmiş, adli trafik bilirkişisi Yasin Uğurtaş tarafından hazırlanan 05/10/2020 tarihli raporun dosyaya sunulduğu ve taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edildiği görülmüştür. Söz konusu raporun incelenmesinde; davacı …’nın söz konusu kazada % 100 oranda kusurlu olduğu, davalı …’ ın ise kusursuz olduğu yönünde kanaat bildirildiği görülmüştür. Adı geçen rapora karşı davacı vekili tarafından itirazlarda bulunulduğu, sigorta şirketi tarafından beyanda bulunulduğu ve ancak diğer davalılar tarafından itiraz ya da beyanda bulunulmadığı görülmüştür.
Mahkememizce 17/11/2020 tarihli duruşmada verilen ara karar gereği talimat yazılmak suretiyle mahallinde bir trafik bilirkişisi eşliğinde keşif yapılarak dosyadaki rapor ve itirazların da değerlendirildiği şekilde rapor hazırlanması istenilmiş, Akhisar … ASHM’nin … Talimat sayılı dosyası üzerinden yapılan keşif neticesi Adli Trafik bilirkişisi … tarafından hazırlanan 11/01/2021 tarihli raporun dosyaya sunulduğu ve taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edildiği görülmüştür. Söz konusu raporun incelenmesinde; çekici sürücüsü …’ın %70 oranında asli kusurlu olduğu, kamyon sürücüsü …’nın ise %30 oranında tali kusurlu olduğu yönünde kanaatin bildirildiği görülmüş, rapora karşı davalılardan … Sigorta vekili tarafından rapora itiraz dilekçesinin sunulduğu, diğer taraflarca itiraz ya da beyanda bulunulmadığı görülmüştür.
Anayasa Mahkemesinin 2019/40 esas ve 2019/40 karar sayılı ilamı göz önünde bulundurulmak suretiyle dosyanın yeniden EGE ATK’ya gönderilmek suretiyle maluliyet yönünden yeniden rapor alınması gerektiği kanaatine varılmış, adı geçen ATK tarafından hazırlanan 11/03/2021 tarihli raporun dosyaya sunulduğu ve taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edildiği görülmüştür. Söz konusu raporun incelenmesinde; Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği kapsamında yapılan değerlendirme neticesinde davacının sürekli maluliyet oranının olay tarihindeki yaşına göre % 25,2 olarak ve ayrıca rapor tarihindeki yaşına göre % 27 olarak, tıbbi iyileşme süresinin ise olay tarihinden itibaren 204 gün olarak kabulü yönünde kanaat getirildiğinin bildirildiği görülmüştür. Adı geçen rapora karşı davacı vekili ile davalı sigorta şirketi tarafından itirazlarda bulunulduğu, diğer davalılar tarafından itiraz ya da beyanda bulunulmadığı görülmüştür.
Mahkememizce bu sefer 30/03/2021 tarihli duruşmada verilen ara karar gereği kusur konusu mevcut dava dosyası açısından 2 rapor arasında çelişki olduğu görülmekle dosyanın ATK Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilmesi ile kusur durumunun belirlenmesine esas raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesine esas hazırlanacak raporun dosyamıza sunulması istenilmiş, adı geçen ATK tarafından hazırlanan 30/06/2021 tarihli raporu dosyaya sunulmuş ve taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir. Söz konusu raporun incelenmesinde; sürücü …’nın %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu, sürücü …’ın kusursuz olduğu şeklinde kanaatin bildirildiği görülmüştür. Adı geçen rapora karşı davacı vekili tarafından itiraz dilekçesi, davalı sigorta şirketi tarafından rapora beyan dilekçesinin sunulduğu diğer taraflarca beyan ya da itirazda bulunulmadığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların iddia ve savunmaları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi sonucunda uyuşmazlığın; 10/11/2017 tarihinde … plakalı araç ile … plakalı araçların ve … plakalı araca kaza tarihinde bağlı olan … plakalı yarı römorkun karışmış olduğu trafik kazası neticesinde araç sürücülerinin kusur durumunun belirlenmesi, davacı asilin bu kaza nedeniyle kendisinde geçici ve kalıcı maluliyet durumunun oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise oranının belirlenmesi, yine bu kaza nedeniyle davacı asilin hastane ve tedavi masrafları ile hastane ulaşım masraflarının bulunup bulunmadığı, geçici ve kalıcı iş göremezlik tazminat talebi ve diğer istem konusu edilen maddi tazminat taleplerinden davalıların sorumlu olup olmadığı, hususlarına yapılacak inceleme neticesi varılan kanaate esas geçici ve kalıcı iş göremezlikten kaynaklanan maddi tazminat ile bakım tedavi masrafı ve hastane ulaşım masraflarından oluşan maddi tazminat davası olduğu anlaşılmıştır.
Uyuşmazlığın değerlendirilmesine geçmeden evvel şu hususun belirtilmesinde fayda vardır: yukarıda da bahsedildiği üzere her ne kadar davacı asilin maluliyeti yönünden dosyaya birden fazla rapor kazandırılmış ve her iki raporda da inceleme ve değerlendirmenin farklı yönetmelik hükümleri göz önüne alınarak yapıldığı anlaşılmakta ise de kazandırılan ikinci raporun Anayasa Mahkemesi kararı ve bu karar sırasında ortaya çıkan üst derece yargı kararlarında uygulanması gereken yönetmeliğin Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği olduğu yönündeki görüş nedeniyle ortada bulunan belirsiz durumun en aza indirilmesi ve usul ekonomisi göz önüne alınarak kazandırılmıştır.
Davalı sigorta şirketi tarafından yapılan savunmada istem konusu edilen geçici iş göremezlik ve tedavi gideri talebine ilişkin sigorta şirketinin sorumluluğunun bulunmadığı belirtilmekte ise de 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Sigorta Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A.5 maddesinin “Sağlık Giderleri teminatı” başlıklı (b) maddesinde ” Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve Güvence Hesabının sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98. maddesi hükmü gereğince sona ermiştir.” ifadesi ile mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkanı bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamında saymıştır. Bir başka ifade ile mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar, tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ve çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık giderleri kapsamında sayılarak Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olduğu düzenlenmiştir. Oysa 6111 sayılı kanunun 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanununun 98.maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumluluğu üniversite hastaneleri ile resmi ve özel sağlık kurumları tarafından trafik kazası sonucu yaralanan kişilerin tıbbi tedavi ile sınırlı sağlık hizmeti giderleri ile sınırlandırılmıştır. Bu düzenleme gereği ZMSS Genel Şartlar A.5 (b) maddesi ile yaralının tedavisine başlanmasından maluliyet raporu alınıncaya kadarki süre içindeki; bakıcı giderleri, çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler (geçici iş göremezlik kayıpları) ve sağlık hizmeti giderleri kapsamında sayılarak 6111 sayılı torba Kanunun 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanunu’nun 98.maddesi ile sınırları belirlenen sağlık giderleri teminatı kapsamını genişletmiştir. Bu nedenle bir kanun maddesinin kapsamı idarenin bir düzenlemesi olan genel şartlar ile genişletmesi ve daraltması düşünülemez. Böyle bir durum varsa kanuna aykırı genel şart maddesi, tebliğ vs uygulanması kanunun ilgili maddesine aykırılık teşkil eder. Dolayısı ile Zorunlu Sigorta Mali Sorumluluk Sigortası poliçesinin bir anlamda mütemmim cüzü olan eki niteliğindeki genel şartların, hazırlanma ve bağıtlanmada taraf olmayan Sosyal Güvenlik Kurumu’na İdari bir düzenleme ile kanuni düzenlemesinin aksine bir sorumluluk yüklenmesi de düşünülemez. Bu halde davalı sigorta şirketi vekilinin geçici iş göremezlik tazminatının ve tedavi giderinin müvekkilinden tahsil edilemeyeceği, talebin teminat dışı olduğuna yönelik itirazlarının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar dosyaya maluliyet yönünden birden fazla rapor kazandırılmış ve her iki raporda da uygulanan yönetmelik hükümlerinin farklı olduğu görülmüş ve raporlara karşı itirazlarda bulunulmuş ise de dosya kapsamında yapılan değerlendirme neticesinde maluliyet durumunun tespiti açısından Ege ATK tarafından sunulan 09/10/2020 tarihli raporun Özürlülük Ölçütü ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Hakkında Yönetmelik kapsamında değerlendirilmesinin yapıldığı, yine Ege ATK tarafından sunulan ikinci raporun ise Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği kapsamında değerlendirilmesinin yapıldığı ve kaza tarihinin 11/10/2017 olduğu ve ayrıca Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 11/03/2021 tarihli, 2020/120 Esas ve 2021/2627 Karar sayılı ilamı göz önüne alındığında kaza tarihi itibariyle uygulanması gereken yönetmeliğin Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik olması gerektiği anlaşılmakla dosyaya sunulan 09/10/2020 tarihli raporun hükme esas alınmasına ve bu kapsamda itirazların reddine karar verilmiştir.
Yine her ne kadar kusur konusunda da dosyaya birden fazla rapor kazandırılmış ve rapora karşı itirazlarda bulunulmuş ise de Mahkememizce dosyaya kazandırılan son raporun önceki raporlar arası çelişkinin giderilmesine esas dosyaya kazandırıldığı, dosyada alınan ilk rapor ile son raporun aynı kanaat ve doğrultuda olduğu anlaşılmakla 30/06/2021 tarihli rapora yapılan itirazların yerinde olmadığı ve raporun hüküm kurmaya elverişli olduğu kanaatine varılmıştır.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacı tarafından yukarıda belirtilen nedenler ile açılı davanın esasen haksız fiil temelinde ileri sürüldüğü ve dolayısı ile iş bu dava dosyası bakımından da haksız fiilin koşullarının somut olay bakımından gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespit ve değerlendirilmesinin gerektiği, bilindiği gibi haksız fiilin koşullarının; zarar, kusur, hukuka aykırılık ve illiyet bağı olduğu bu kapsamda yapılan değerlendirme sonucu 10/11/2017 tarihinde davacı tarafından sevk ve idare edilen … plaka sayılı araç ile davalı … tarafından sevk ve idare edilen araçlar arasında meydana gelen kaza neticesinde yukarıdaki maluliyete esas rapordan da anlaşılacağı üzere davacının maluliyete uğrayacak şekilde yaralandığı, söz konusu yaralanmanın bahse konu kazadan kaynaklı olduğunda bir tereddüt bulunmamakla birlikte söz konusu kazanın meydana gelmesinde davacının sevk ve idaresinde bulunan kamyonun aydınlatmanın olmadığı meskun dışı mahalde gece vakti far ışığı altında seyri sırasında gerekli dikkat ve özeni yola vermesi, mahal şartlarını da dikkate alıp, bahse konu kaza mahalline geldiği anda görüş alanını kontrol altında bulundurması, önünde aynı istikamete doğru seyir halinde olan araçları güvenli bir mesafe gözeterek seyretmesi gerekirken, bu hususlara riayet etmeden seyri sırasında idaresindeki aracın ön kısımları ile yolun sağ tarafında bulunan akaryakıt istasyonundan çıkış yaparak yolun sağ şeridinde konum alıp aynı istikamete doğru seyir halinde olan çekiciye bağlı yarı romörkun arka kısımlarına çarpması sonucu gerçekleşen kazada tam kusurlu olarak bu kazaya sebebiyet verdiği, davalının ise sevk ve idaresinde bulunan çekici ve çekiciye bağlı yarı romörk ile meskun dışı mahalde gece vakti seyri sırasında bahse konu kaza mahalli akaryakıt istasyonundan çıkış yapması akabinde konum alarak belirli mesafe kat ettiği sırada gerisinden gelen aracın çarpmasına maruz kaldığı olayda atfı kabil kusurunun olmadığı kanaatine varılmakla kusurun somut olayda oluşmadığı anlaşılarak haksız fiilin şartlarının gerçekleşmediği anlaşılmakla her ne kadar davacı yan nezdinde maluliyet durumu oluştuğu görülmekte ise de davalı …’in olayda kusursuz oluşu göz önüne alındığında iş bu dava bakımından hem maddi tazminat açısından hem de manevi tazminat açısından davalıların sorumlu olmayacakları anlaşılmakla açılı davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1- Davanın hem maddi hem de manevi tazminat yönünden ayrı ayrı REDDİNE,
2- Karar tarihi itibariyle alınması gerekli 59,30 TL karar ve ilam harcının evvelce alınan 105,20 TL peşin harçtan mahsubu ile hazineye irad kaydına, fazladan alınan 45,90 TL harcın talep halinde ve kararın kesinleşmesinden sonra DAVACIYA İADESİNE,
3- Davacı tarafından yatırılan başvuru harcı, mahsubuna karar verilen peşin harç ve keşif harcı ile gider avansından kullanılan kısmın DAVACI ÜZERİNDE BIRAKILMASINA, gider avansından arta kalan 70,75 TL’nin 6100 sayılı HMK’nın gider avans tarifesinin 5. maddesi gereğince DAVACIYA İADESİNE,
4- Davalılardan sigorta şirketi kendisini maddi tazminat yönünden vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihindeki A.A.Ü.T. Gereğince hesaplanan 800,00 TL nispi vekalet ücretinin DAVACIDAN ALINARAK DAVALIYA VERİLMESİNE,
5- Dava açmadan evvel dava şartı kapsamında başvurunun yapıldığı sabit olduğundan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin Hazine tarafından ilgili arabulucu …’ na ödenmesi halinde, bu ücretin 6831 sayılı Kanun kapsamında davanın açılmasına sebebiyet veren DAVACIDAN TAHSİLİ İLE HAZİNEYE İRAT KAYDINA, bu hususta Hazineye müzekkere yazılmasına,
6- Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İzmir Bölge Adliye mahkemeleri nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.12/10/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır