Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/218 E. 2023/37 K. 27.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/218
KARAR NO : 2023/37
DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/11/2017
KARAR TARİHİ : 27/01/2023
KARARIN
YAZIM TARİHİ : 27/02/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde; rekabet kurulunun 14-21/410-178 sayılı ve 12.06.2014 tarihli kararı ile davalı … – İçki San ve Tic. A.Ş.’nin rakiplerinin pazardaki faaliyetlerini zorlaştırma amacı ve etkisi taşıyan uygulamalar ile hakim durumunu kötüye kullanmak sureti ile 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanununun 6. Maddesini ihlal ettiğine oy birliği ile karar verildiğini, davalının rekabet kurulu kararı ile sabit olan hakim durumunu kötüye kullanma niteliğindeki haksız ve kasıtlı uygulamaları sonucunda davacı şirketin maddi zarara uğradığını ileri sürerek, davacının uğradığı maddi zarar ile davalı şirketin uygulamaları sonucunda elde ettiği yada elde etmesi muhtemel kazancın tespiti ile hangisi daha yüksek ise tazminata esas alınması suretiyle 4054 Sayılı Rekabetin Korunması hakkındaki Kanunun 58/2 maddesine göre tespit edilecek zarar tutarının 3 katı tutarında tazminata hükmedilmesine, böylelikle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile belirsiz alacak davası olarak 101.000,00-TL nin üç katı tutarında 303.000,00-TL maddi tazminata hükmedilmesine ve haksız fiillerin başlangıç tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili sunduğu cevap dilekçesinde; HMK 6. Maddesi uyarınca, genel yetkili mahkemenin davalı tüzel kişinin merkez adresi olmasına rağmen davanın davacının merkez adresi olan İzmir de ikame edildiğini, yetkisizlik kararı verilmesini talep ettiklerini, ayrıca iddiaya konu eylemin haksız fiil olduğunu, TBK 72 maddesine göre tazminat isteminin zarar görenin zararın ve tazminat hükümlüsünün öğrendiği tarihten başlayacak 2 yılın ve her halde fiilin işlendiği tarihinde başlayarak 10 yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrayacağını, rekabet kuruluna başvuru tarihi olan … tarihinde davacının davaya konu zararı ve tazminat hükümlüsünü öğrendiğini, rekabet kuruluna başvuru tarihi olan … tarihinin üzerinden iş bu dava tarihine kadar 6 yıllık bir zaman geçmiş olduğundan davanın TBK 72 maddesi uyarınca zamanaşımına uğradığını, zaman aşımı def’inde bulunduklarını, davanın esası yönünden de rekabet kurulunun söz konusu kararının henüz kesinleşmediğini, hali hazırda Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunda temyiz incelemesinde olduğunu, bu karar kesinleşse bile itibar edilmemesini talep ettiklerini, zira rekabet kurulunun kanununun uygulanmasında münhasır olarak yetkili kılınmadığını, rekabet kurulu kararının bağlayıcı olmadığını, rekabet kurulu kararının hukuka aykırı olduğunu, iddiaların asılsız olduğunu davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalının yetki itirazının yasal sürede olduğu anlaşılmakla, öncelikle değerlendirilmiş, mahkememizce 02.11.2018 tarihinde davayı görmeye mahkememizin yetkili olmadığı, HMK 16. Maddesindeki yetkiye ilişkin hükümlerin uygulama imkanı bulunmadığı, HMK 6. Maddesindeki hükümlerin uygulanması gerektiği, buna göre İstanbul (Çağlayan) Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yetkili olduğu sonucuna ulaşılmakla, mahkememizin yetkisizliğine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin … Esas … Karar sayılı … tarihli kararı ile “Haksız fiilin gerçekleştiğine iddia edildiği yerlerden biri de İzmir olması nedeniyle İzmir Mahkemelerinin yetkili olduğu kabul edilerek davacının istinaf başvurusunun kabulüne, mahkememizin kararının kaldırılmasına kesin olarak karar verilmiştir.” Bu kararın kesin nitelikte olması itibari ile karar gereğince davaya bakılarak deliller toplanmış değerlendirilerek hüküm tesis edilmiştir.
Davalının zamanaşımı defii ile yapılan değerlendirmede; davalıya adfedilen eylemin nispi idari para cezasını gerektirir nitelikte olduğu Rekabet Kurulunca zaten nispi idari para cezası verildiği, bu nitelikte para cezalarının 5326 sayılı yasa gereğince 8 yıllık ceza zamanaşımına tabi olduğu, TBK 72/1 maddesi uyarınca davamızda Rekabet Kuruluna başvuru tarihinden itibaren 8 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı dikkate alınarak zamanaşımı definin reddine karar verilmiştir.
Taraflarca bildirilen deliller toplanmış taraf ticari defter ve kayıtlarını da değerlendirir şekilde bilirkişi raporları alınmıştır.
Davaya dayanak rekabet kurulunun 12/06/2014 tarihli … dosya sayılı 14-21/410-178 karar sayılı kararının incelenmesinde başvuruda bulunan şirketlerin … Alkollü İçecek A.ş, Sarper İçecek San. Ve Tic. Aş, … Alkollü ve Alkolsüz İçecekler İthalat ve İhracat San. Ve Tic. Ltd. Şti., … ve … hakkında soruşturma yapılan … İçki San ve Tic. A.ş soruşturma konusunun … İçki San ve Tic. Aş’nin satış noktaları üzerinde baskı oluşturarak rakip ürünlerin satışına engel olduğu kendi ürünleri lehine münhasırlık uygulamak ve rakiplerin faaliyetini zorlaştırma suretiyle 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanunun 4 ve 6. maddelerini ihlal ettiği iddiası olup soruşturma sonunda … İçki San ve Tic. A.ş’nin rakiplerin pazardaki faaliyetlerini zorlaştırma amacı ve yetkisi taşıyan uygulamalarına ilişkin olarak 4054 sayılı kanunun 4. Maddesi kapsamında idari para cezası uygulanmasına gerek olmadığına oy birliği ile, … İçki San ve Tic. A.ş’nin rakı pazarında hakim durumda bulunduğuna oy birliği ile, … İçki San ve Tic. A.ş’nin rakiplerinin pazardaki faaliyetlerini zorlaştırma amacı ve yetkisi taşıyan uygulamalar ile hakim durumunun kötüye kullanma suretiyle 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanunun 6. Maddesini ihlal ettiği oy birliği ile, bu nedenle 4054 sayılı kanunun 16. Maddesinin 3 fıkrası ve rekabeti sınırlayıcı anlaşma, uyumlu eylem ve kararlar ile hakim durumun kötüye kullanılması halinde verilecek para cezalarına ilişkin yönetmeliğin 5. Maddesinin 1 fıkrasının b bendi ve 2. fıkrası, 3. fıkrasının a bendi uyarınca 2013 mali yılı sonunda oluşan ve kurul tarafından belirlenen gelirlerin takdiren %1,5 oranında olmak üzere … İçki San ve Tic. A.ş’ye 41.512.531,90 TL idari para cezası verilmesine, kurul üyesi …’ın farklı gerekçesi ve oy çokluğu ile Ankara İdari Mahkemelerinde yargı yolu açık olmak üzere karar verildiği anlaşılmıştır. Söz konusu karara karşı kanun yoluna başvurulmuş, Danıştay 13. Dairesi’nin … tarihli … Esas … Karar sayılı kararı ile kurul kararında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmış bu karara karşı temyiz yoluna başvurulmuş Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun … tarihli … Esas … Karar sayılı kararı ile söz konusu kararın onanmasına karar verilmiş bu kararın kesinleştiği anlaşılmıştır. Bu karar karşısında davalı … İçki San ve Tic. A.ş ‘nin rakı pazarında hakim durumda bulunduğu, karara konu dönemler için rakiplerinin pazardaki faaliyetlerini zorlaştırma amacı ve yetkisi taşıyan uygulamalar ile hakim durumunu kötüye kullandığı kabul edilmiştir.
Davacı şirketin ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması için Turgutlu Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmıştır. Bilirkişiler mali müşavir … ile gıda mühendisi …’nin davacı şirket ticari defterlerinin incelenmesi sonucunda sundukları … havale tarihli raporlarında rekabet kurulunun verdiği kararla davalının 4054 sayılı yasanın 6. Maddesinde belirtilen şartları ihlal ettiğinin … tarihli kararla sabit olduğunu davalının rakiplerinin pazar paylarını 2008-2010 tarihleri arasında artıp davalının rekabet bozan eylemlerinin 2010’dan sonra başlayarak pazar gelişimini baskılama kastını taşıdığı hususunun rekabet kurulu raporundan anlaşıldığını davacının uğramış olduğu zararın belirlenen dönemdeki üretimin azalmasından olabileceği düşünülürse bu dönemlere ait TABDK’ya sunulması kanunen zorunlu olan alkollü içki aylık satış raporları ve 3 aylık periyotlar halinde düzenlenen rakı üretimi 3 aylık işletme raporları ve satış raporları ile defter kayıtlarının karşılaştırılarak birlikte değerlendirildiğinde davacının bir önceki 3 yıla kıyasla eksik satışlarının toplam tutarının 662.725,68 TL’sine tekabül ettiğinin bu tutarın satması gereken tutara oranlandığında rakının toplam satışından yaklaşık %58 oranında azalma meydana geldiğini ancak bu azalmamın sebepleri arasında davacı şirketin faaliyet politikasına ilişkin işletmesel kararları 2012 yılı uygulamaya giren TABDK’nın alkollü içkilerin satışına ilişkin düzenlemesi ve diğer sebeplerden olabileceğinin yanı sıra davalının hakim durumda olması ve rakiplerin pazardaki faaliyetlerini zorlaştırıcı uygulamaları gibi eylemlerden de kaynaklanmış olabileceği davacı şirketin 2011-2012-2013-2014 yıllarına ilişkin toplam kazanç kaybının 1.788.633,29 TL olarak hesaplanmış ise de davalının hakim durumda olması rakiplerinin pazardaki faaliyetlerini zorlaştırıcı uygulamaları nedeniyle bu kazanç kaybından ne miktar sorumlu olduğu noktasında somut bir veriye rastlanmadığını ortaya koymuşlardır. Taraf vekilleri bilirkişi raporuna itiraz etmiş, yeniden bilirkişi raporu alınmasını talep etmişlerdir.
Mahkememizce … tarihli duruşmada davalı şirketin ticari defterleri üzerinde inceleme yapılarak ve tarafların daha önce alınan bilirkişi raporlarına itirazları da değerlendirilmek suretiyle rapor düzenlenmesi için İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmasına karar verilmiştir. Bilirkişiler SMMM Ekonomist ve Bağımsız Denetçi …, Gıda Mühendisi … ile Dr. Öğretim Üyesi … tarafından sunulan … tarihli raporda rekabet kurulunun kesinleşen kararı gereğince tazminat şartlarında hukuka aykırı fiil ve kusur unsurları bakımından kuvvetli delil teşkil ettiği ancak nihai takdirin mahkemeye ait olduğu, bu davada zarar ile hukuka aykırı fiil arasında illiyet bağının davacı tarafından ispat edilmesi gerektiği yapılan inceleme sonunda davalının kusurlu fiili sonucunda 2010-2014 yıllarına ilişkin dönemde toplam fazladan kazanç tutarının 133.688.985,02 TL olarak tespit edildiğini, 4054 sayılı yasanın 58/2 hükmü uyarınca 3 kat tazminata hükmedilebilmesi için ağır ihmalin varlığının mahkemenin takdirinde olduğu ortaya konulmuştur. Bu rapora karşı davalı tarafça itiraz edilerek yeni bir heyetten bilirkişi raporu alınması talep edilmiş, davalı tarafça bu raporlar davalının elde ettiği menfaatin tespit edildiği belirtilerek talepleri gibi karar verilmesi istenmiştir. Rekabet kuruluna aynı konuda davacıdan başka şirket ve kişilerin başvurusu olduğu, bu bilirkişi kurulu raporunda ortaya konulan davacı kazancının ne miktarının hangi davalıya karşı elde edildiği anlaşılamamıştır.
Turgutlu Asliye Hukuk Mahkemesi aracılığıyla alınan rapor ile daha sonra İstanbul ATM aracılığıyla alınan rapordaki tespitler arasındaki farklılık ile 2. rapordaki davalı kazancının hangi kişi veya şirkete karşı olan eylemden elde edildiği ortaya konulamamış olmakla bu kez Ankara ATM’ye talimat yazılarak yeni bir heyetten rapor alınmasına karar verilmiştir.
Bilirkişiler hukukçu akademisyen …, Rekabet Başuzmanı …, mali müşavir …’un … tarihli raporlarında rekabet kurulunun vermiş olduğu kararın kesinleştiğini, kesinleşen kurul kararının hukuka aykırı fiil, kusur, zarar ve illiyet bağı şeklinde tazminat şartlarını karşıladığı yapılan mali inceleme sonucunda davalının haksız ve kasıtlı eylemleri sonucunda oluşan … nezdindeki zararın (davacının, davalının rekabet kanununun ihlali ile mahrum kaldığı karın 2008-2009 yılları pazar payı ortalamasına göre ve 2.yöntem olarak 2006-2009 yılları arasında pazar payı artış oranına göre hesaplandığını) 2008-2009 yılları arasındaki pazar payı ortalamasına göre 2010-2011-2012-2013 yılları için toplam 182.798,80 TL ve 2006-2009 yılları arası pazar payı artış oranına göre 2010-2011-2012-2013 yılları için toplam 1.200.564,48 TL olarak tespit edildiğini, 4054 sayılı kanunun 58. Maddesinin 2 fıkrası uyarınca 3 kat tazminat isteyebilmek için ortaya çıkan zararın tarafların anlaşması ya da kararı veya ağır ihmalinin olduğu hallerden kaynaklanması koşulunun gerçekleştiği sonucuna varıldığını ortaya koymuşlardır. Davacı vekilince bilirkişi raporuna itiraz edilmiş davalı vekilince itirazlar ortaya konularak ek rapor alınması talep edilmiştir. Mahkememizce tarafların rapora itirazlarının değerlendirilmesi, hesaplama hatalarının değerlendirilmesi konusunda aynı bilirkişilerden ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
Bilirkişiler hukukçu akademisyen …, Rekabet Başuzmanı …, mali müşavir …’un … tarihli ek raporlarında davacının ihlal öncesi 2008-2009 pazar payı ortalamasına göre ve işletme kar oranına göre 2010-2011-2012-2013 yıllarına ilişkin toplam zararının 1.645.189,19 TL 3 kat tazminat tutarının 4.935.567,56 TL olarak hesaplandığı aynı yöntemle rakı grubu karlılığına göre 2010-2011-2012-2013 yıllarına ilişkin zararının 3.676.286,95 TL 3 kat tutarında olmak üzere 11.028.860,84 TL olduğunun 2. ihtimal olarak 2006-2009 yılları arası pazar payı artış oranına göre zarar ve tazminat hesabı yapıldığında net işletme kar oranına göre 2010-2011-2012-2013 yıllarındaki davacı zararının 10.805.080,34 TL 3 kat tazminat tutarının 32.415.241,01 TL olarak hesaplandığı, pazar payı artış
oranına göre rakı grubu karlılığına göre davacının 2010-2011-2012-2013 yıllarına ilişkin toplam zararının 24.144.685,69 TL 3 kat tazminat tutarının 72.434.057,06 TL olarak hesap edildiği, 4054 sayılı kanunun 58. Maddesindeki 3 kat tazminat isteyebilme şartlarının gerçekleştiği sonucuna varıldığı ortaya konulmuştur. Bu bilirkişi raporuna karşı taraflarca itiraz edilmiş ise de mahkememizce bilirkişi raporu yeterli görülerek itirazlar reddedilmiştir.
(21/01/2021 tarihli bilirkişi ek raporunda) pazar payı ortalamasına ve pazar payı artış oranına göre olmak üzere 2 ayrı yöntemle zarar hesabı yapılmış bu yöntemlerin pazar payı ortalamasına göre yapılan hesaplamanın dosya kapsamına daha uygun olduğu kanaatine varılarak pazar payı ortalamasına göre yapılan hesaplama dikkate alınmıştır. Zira pazar payı artış yönteminde davacının 2006-2009 yılları arasındaki pazar payı artış oranını sürekli devam ettireceği varsayımı ile hareket edilmiştir. Oysa şartlar ne olursa olsun bir şirketin sürekli pazar payını artırabilmesi mümkün olmayıp bunun kabulü pazarda iş yapan diğer şirketlerin pazar payının sürekli azalması sonucunu doğurur ki hiçbir makul ve inandırıcı neden delil olmadan sadece davacının pazar payının artacağı diğerlerinin pazar payının düşeceğinin kabulü piyasa şartlarına ve hukuka uygun bir yöntem değildir. Bilirkişilerin pazar payı ortalamasına göre yaptığı hesaplama da iki ayrı ihtimal içermektedir. 1. ihtimal davacı şirketin tüm ürünleri üzerinden net işletme karı oranına göre 2.ihtimal ise rakı grubu kar oranına göre hesaplamayı içermektedir. Rekabet kurulu kararında açıkça davalının rakı pazarındaki hakim durumunu kötüye kullandığı ortaya konulduğundan elbette davacının haksız fiile konu yıllar öncesinde (2008-2009) pazar payı ortalamasının rakı grubu karlılığına göre olan hesaplama dikkate alınarak davacının haksız fiile konu 2010-2011-2012-2013 yıllarına ilişkin belirlenen toplam 3.676.286,95 TL zarar tutarı hükme esas alınmış bu tutarın 4054 sayılı yasanın 58. maddesi uyarınca 3 katının 11.028.860,84 TL olduğu belirlenmiştir.
Davacı vekilince HMK 107/2 maddesi uyarınca dava değeri belirli hale getirilerek artırılmış toplam 72.434.057,06 TL maddi tazminatın 2.367.340,21 TL’sinin … tarihinden, 11.909.912,10 TL’sinin … tarihinden, 22.930.984,84 TL’sinin … tarihinden 35.225.819,92 TL’sinin 01/01/2013 tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir. Artırılan dava değeri için harç ikmali yapılmıştır.
Davacı vekilince her bir yıl için belirlenen zarar tutarına o yılın bitiminden itibaren faiz uygulanması talep edilmiş ise de davamızın konusu eylemler haksız fiil mahiyetinde olup davalının eyleminin haksız olduğunun rekabet kurulu kararı ile belirlendiği, dolayısıyla hesaplanan zarar tutarına rekabet kurulu karar tarihinin faiz başlangıcı olarak alınması gerektiği buna göre faiz başlangıç tarihinin … olduğu kanaatine varılmıştır.
Toplanan tüm deliller karşısında davacı şirket yanında başka 2 şirket ve 2 gerçek şahıs tarafından davalı … İçki San. ve Tic A.ş’nin satış noktaları üzerinde baskı oluşturarak rakip ürünlerin satışına engel olduğu, 4054 sayılı kanunun 4 ve 6. maddelerini ihlal ettiği iddiasıyla şikayette bulunulması üzerine Rekabet Kurulunun 12/06/2014 tarihli 2014-21/410/178 karar sayılı kararı ile … İçki San ve Tic A.ş’nin rakı pazarında hakim durumunda bulunduğuna, rakiplerinin pazardaki faaliyetlerini zorlaştırma amacı ve etkisi taşıyan uygulamalar ile hakim durumunu kötüye kullanma suretiyle 4054 sayılı yasanın 6. Maddesini ihlal ettiğine, 2013 yılı sonunda oluşan gelirlerinin takdiren %1,5 oranında olmak üzere 41.512.531,90 TL idari para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği bu kararın kanun yoluna başvurularak sonucunda İdari Dava Daireleri Kurulunun … tarihli onama kararı ile kesinleştiği anlaşılmıştır. Rekabet kurulu kararında ortaya konulduğu üzere davalı … İçki San. ve Tic. A.ş’nin 2008 ve 2009 yılları sonrasında rakiplerinin daha çok ürün satışında bulunduğu, satış noktalarında çeşitli isimler altında verdiği indirimler, peşin ödemeler ile rakip ürünlerin görünürlüğünün sınırlamaya dönük uygulamalarda bulunduğu, davalının bu uygulamaların rakiplerini pazardan dışlama stratejisinin bir parçası olduğu, davalının bu uygulamaları ile rakı pazarındaki hakim durumunu kötüye kullandığı, 4054 sayılı kanunun 6. Maddesini ihlal ettiği, davalının bu uygulamaları nedeniyle rakiplerinin pazar payı gelişimlerinin engellendiği, dolayısıyla davalının 2010-2011-2012-2013 yıllarında rakı pazarındaki rakiplerini pazardan dışlamaya çalıştığı böylelikle pazar payı düşüşleri nedeniyle zararlarına yol açtığı kanaatine varılmıştır.
Rekabetin korunması hakkındaki 4054 sayılı yasanın 57. Maddesinde “Her kim bu Kanuna aykırı olan eylem, karar, sözleşme veya anlaşma ile rekabeti engeller, bozar ya da kısıtlarsa yahut belirli bir mal veya hizmet piyasasındaki hâkim durumunu kötüye kullanırsa, bundan zarar görenlerin her türlü zararını tazmine mecburdur. Zararın oluşması birden fazla kişinin davranışları sonucu ortaya çıkmış ise bunlar zarardan müteselsilen sorumludur.” hükmünün ve aynı yasanın 58. Maddesinde “Rekabetin engellenmesi, bozulması veya kısıtlanması sonucu bundan zarar görenler, ödedikleri bedelle, rekabet sınırlanmasaydı ödemekte olacakları bedel arasındaki farkı zarar olarak talep edebilirler. Rekabetin sınırlanmasından etkilenen rakip teşebbüsler, bütün zararlarının tazminini rekabeti sınırlayan teşebbüs ya da teşebbüslerden talep edebilir. Zararın belirlenmesinde, zarar gören teşebbüslerin elde etmeyi umdukları bütün kârlar, geçmiş yıllara ait bilançolar da dikkate alınarak hesaplanır. Ortaya çıkan zarar, tarafların anlaşması ya da kararı veya ağır ihmalinin olduğu hallerden kaynaklanmaktaysa, hâkim, zarar görenlerin talebi üzerine, uğranılan maddi zararın ya da zarara neden olanların elde ettiği veya elde etmesi muhtemel olan kârların üç katı oranında tazminata hükmedebilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Davacı ve davalı ticari defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak davacının zararının ne olabileceği ve davalının elde etmiş olduğu kârın tespitine çalışılmıştır. Davacının kendisinin elde edemediği kâr ve davalının hukuka aykırı uygulamaları ile elde ettiği karın hangisi fazla ise onu talep hakkı mevcut ise de davalının bu eyleminin yalnızca davacıya karşı değil piyasadaki diğer firmalara karşı da gerçekleştiğinden davalının elde ettiği kârın ne kadarlık kısmının davacıya karşı olan eylemden kaynaklandığının tespiti olanağı yoktur. 21/01/2022 tarihli bilirkişi ek raporunda davalının 2008-2009 yıllarındaki pazar payı ortalamasının ve 2006-2009 yılları arasındaki pazar payı artış oranına göre zarar ve tazminat hesabı yapılmış bunlardan yukarıda da izah edildiği üzere pazar payı artış oranının kabul edilebilir bir yöntem olmadığı değerlendirilerek davalının hakim durumunu kötüye kullanmadığı 2008-2009 yıllarındaki rakı grubu pazar payı ortalaması dikkate alınarak davalının hakim durumunu kötüye kullandığı 2010-2011-2012-2013 yıllarındaki toplam zararının bilirkişilerce belirlendiği üzere 3.676.286,95 TL olduğu belirlenmiş bu tutar hükme esas alınmıştır.
Davalının rakı pazarındaki hakim durumunun kötüye kullanması 4054 sayılı yasanın 58/2 maddesinde ortaya konulduğu üzere ağır ihmal hatta kast boyutunda gerçekleştiğinden söz konusu yasa maddesi uyarınca 3 kat oranında tazminata hükmedilmesi gerektiği kanaatine varılarak 3.676.286,95 TL’nin 3 katı tutarındaki 11.028.860,84 TL tazminatın davacı lehine hüküm altına alınmasına karar vermek gerekmiştir.
Davacı tarafça iş bu belirsiz alacak davasında dava değeri artırılarak 72.434.057,06 TL talep edilmiş ise de yukarıda izah edildiği üzere pazar payı artış oranı yöntemi kabul edilebilir bir hesap yöntemi olarak değerlendirilmediğinden davacının fazlaya dair talebi reddedilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE, 11.028.860,84 TL’nin … tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya dair talebin reddine,
2-Karar tarihi itibarı ile alınması gereken 753.381,48-TL harçtan peşin alınan 5.174,49-TL harç ile değer artırımı sırasında alınan 1.226.643,65-TL harcın mahsubu ile 478.436,66-TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
3-Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesine ve davanın kabul edilen kısmına göre belirlenen 348.288,61-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesinin 13/3 maddesi uyarınca belirlenen ve takdir olunan 348.288,61-TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf olunan 13.216,00-TL yargılama giderinden davanın kabul edilen kısmına göre takdiren 2.020,73-TL yargılama gideri ile 31,40-TL başvurma harcı ve 753.381,48-TL karar ve ilam harcı olmak üzere toplam 755.433,61-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
-Davalı tarafından sarf olunan 14,00-TL yargılama giderinden 11,86-TL’nin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
-Taraflarca yatırılan ancak kullanılmayıp artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, oybirliği ile verilen karar davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.27/01/2023
Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır