Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/168 E. 2021/839 K. 26.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/168 Esas
KARAR NO : 2021/839

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/05/2019
KARAR TARİHİ : 26/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından Mahkememize sunulan dava dilekçesinin incelenmesinde; Davacı asilin … A.Ş. tarafından … barkod numarası ile kendisine gönderilen 05.09.2013 son ödeme tarihli kredi kartı ekstresi ile … A.Ş.’nin … müşteri numaralı banka müşterisi olduğundan haberdar olduğunu, davacının bankadan kredi kartı almak için başvuruda bulunmadığını, kimlik bilgileri kullanılarak kartın çıkarıldığı, bu kartın …’a teslim edildiğinin, …’ın sonu … nolu ile biten kredi kartının sonu … ile biten … kartının yenilenmesi sebebi ile davacı asile gönderildiğini iddia ettiğini ancak hiçbir zaman … ile işlem yapmadığını, ancak buna rağmen davalı bankanın borç ödemesi için davacı asile mesajlar gönderdiği, aramalar yaptığı ve yazılı bildirimde bulunduğu, davacının kendisi tarafından çıkarılmayan kredi kartından dolayı icra tehditi altına girdiğini davacı asil aleyhine İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosya üzerinden takip başlatıldığını, itiraz üzerine takibin durduğu, … tarafından açılan itirazın iptali davasının imzanın davacı asile ait olmadığının belirlenmesi neticesinde İzmir … Tüketici Mahkemesinin … E. Sayılı dosyası üzerinden davanın reddine karar verildiği ve bu kararın 04/05/2018 tarihinde kesinleştiği ayrıca konu ile ilgili yapılan şikayet başvurusu üzerine İzmir … ASCM’ne … E. Sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılamada TCK’nın 245/1 ve 207/1 maddeleri gereğince cezalandırıldığı dosyanın istinaf aşamasında olduğu, itirazın iptali davası neticesi kesinleşen karar uyarınca banka kayıtlarının düzeltilmesi için davalı bankaya bildirimde bulunulmasına rağmen düzeltilmediği, daha sonra yapılan yazılı ve sözlü başvurular neticesinde kararın kesinleşmesinden sonra bir yıl geçtikten sonra ancak davacı asilin sicilinde düzeltmenin yapıldığı, bunun da mağduriyete yol açtığı yaşanan bu süreçte davacı asilin herhangi bir yatırım yapamadığı, kredi çekemediği ve dolayısıyla mağdur olduğu, dolayısıyla davalı bankanın sonuçta haksız fil hükümleri çerçevesinde sorumluluğunun tam olduğu ve bunda diğer davalının da katkısının bulunduğu belirtilerek uğranılan maddi zarara fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile 5.000,00 TL maddi zararın haksız fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile yaşanan bu süreçteki yıpranma sebebi ile 75.000,00 TL manevi zararın olay tarihinde itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsilini talep edilmiştir.
Davalı … tarafından süresinden sonra cevap dilekçesi sunulduğu bu hali ile davanın inkar çerçevesinde savunulduğu ve dilekçenin beyan dilekçesi olarak kabulünün tespitine karar verilmiştir.
Davalı …. vekili tarafından Mahkememize sunulan cevap dilekçesinin incelenmesinde; söz konusu eylemlerden 2013 yılında haberdar olunduğu, dolayısıyla taleplerin zaman aşımına uğradığı, bunun cezai gerektiren bir fiilden doğmadığından, ceza zaman aşımı uygulanmasının mümkün olmadığı, dava konusu işlemlerin tamamının davacının bilgisi dahilinde gerçekleştiği, davalı bankanın bu işlemlerde herhangi bir kusurunun olmadığı, davacının kimlik bilgilerinin kullanılmasında bu bilgilerin güvenliğini sağlamakla davacı yükümlü olduğundan sorumluluğun davacıda olması gerektiği, davacının maddi bir zararı bulunmadığından maddi tazminat davasının reddinin gerektiği, istem konusu edilen manevi yönden de zarar bulunmadığından bunun da reddedilmesinin gerektiği kaldı ki istem konusu edilen manevi tazminat tutarının zenginleşme amacı ile istenildiği belirtilerek davanın reddinin talep edilmiştir.
Dilekçelerin teatisi aşaması usulüne uygun tamamlanmakla yine usulüne uygun olarak tahkikat aşamasına geçilmiştir.
DELİLLER:
İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyanın mahkememiz dosyasına sunulduğu incelenmesinde; alacaklısının mahkememiz davalısı …, borçlusunun mahkememiz davacısı olduğu, takibin ilamsız takip olduğu, takibin 8.862,35 TL toplam alacak üzerinden takibe başlanıldığı, yapılan itiraz üzerine takibin durdurulduğu görülmüştür.
İzmir … Tüketici Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyasına yazılan müzekkereye cevap verildiği, adı geçen mahkeme dosyasının kül halinde dosyaya sunulduğu, yapılan incelemesinde davacısının mahkememiz davalısı … olduğu, davalısının mahkememiz davacısı olduğu, konusunun İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası üzerinden yapılan takibe itiraz üzerine itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, yapılan yargılamada … K. Sayılı ilam ile itirazın iptali talebinin reddine karar verildiği, verilen bu kararın istinaf yoluna başvurulmaksızın 04/05/2018 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
İzmir … ASCM’ne … E. Sayılı dosyasına yazılan müzekkereye cevap verildiği, adı geçen mahkeme dosyasının UYAP sistemi üzerinden bir örneğinin dosyaya sunulduğu, yapılan incelemesinde müştekisinin mahkememiz davacısı, sanığın mahkememiz davalısı … olduğu, yapılan yargılama neticesinde 5237 sayılı TCK’nın 245 maddesi uyarınca ve 207/1 maddesi uyarınca … K. Sayılı ilam ile cezaya mahkum edildiği, karara karşı istinaf yoluna gidildiği ve henüz kesinleşip kesinleşmediğinin belli olmadığı görülmüştür.
Mahkememizin 15/04/2021 tarihli ara kararı ile dosyanın bilirkişiye tevdine karar verilmiş olup bilirkişi tarafından hazırlanan 22/06/2021 havale tarihli raporun dosyaya sunulduğu ve taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edildiği görülmüştür. Söz konusu raporun sonuç kısmında aynen “Davacı , davalı bankanın kimlik bilgileri kullanılarak üretilen kredi kartının başkasına teslim etmesi, kredi kartı ile yapılan harcamalar nedeniyle takibe konu edilmesinden yasaklı konuma düşmesi nedeniyle başka bankalardan kredi kullanamadığını beyan etmiş isede,bu konuda herhangi bir bilgi ve belge dosyaya sunulmadığından değerlendirilememiş nihal takdir sayın mahkemeye bırakılmıştır. Davacının davalı bankaya ait kredi kartının dayanağı sözleşmedeki imzanın kendisine ait olmadığı ve kredi kartının kendisine teslim tutanağındaki imzaların yapılan imza incelemeleri ile davacıya ait olmadığı ve yapılan harcamaların davacı tarafından yapılmadığının açılan gerek ceza ve gerekse hukuk davalarındaki yargılamalardan tespit edildiği, davacının açılan davalar nedeniyle yaptığı masraflardan dolayı toplam: 5.027.00-TL maddi zararının bulunduğu, bu tutarı davalılardan müştereken ve müteselsilen % 9 yasal faiz oranı üzerinden talep edebileceği, Manevi Tazminat talebinin takdirinin sayın mahkemede olduğu ” şeklinde kanaat belirtildiği, söz konusu rapora karşı davacı vekili tarafından sunulu rapora 01/07/2021 tarihli dilekçe ile beyanda bulunduğu, davalı … vekili tarafından 06/07/2021 havale tarihli dilekçe ile beyan ve itirazda bulunulduğu, diğer davalı yanca beyan ya da itirazda bulunulmadığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların iddia ve savunmaları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi sonucunda uyuşmazlığın; İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası üzerinden başlatılan ilamsız takibe yapılan itiraz üzerine açılan İzmir … Tüketici Mahkemesi’nin … E. ve … K. Sayılı ilamı neticesi davalı banka ile davacı … arasındaki ilişkide atılan imzaların …’a ait olmadığının kesinleşen karar uyarınca tespit edildiği, konu ile alakalı aynı zamanda İzmir … ASCM’nin … E. Üzerinden atılı imzanın davalı … tarafından atıldığına kanaat getirilerek … K. Sayılı ilam ile davalı …’in cezalandırılmasına karar verildiği ancak kararın henüz kesinleşmediğinin tespit edildiği şeklinde gerçekleşen olaylarda davacının maddi ve manevi zararının bulunup bulunmadığının tespiti yönünden yapılacak inceleme neticesi varılacak kanaate esas maddi ve manevi tazminat olduğu anlaşılmıştır.
Her ne kadar Mahkememizce yukarıda belirtildiği şekilde uyuşmazlık tespit edilmiş ve bu kapsamda dosya arasına aldırılan bilgi ve belgeler incelenmiş ve yine yukarıda belirtiliği şekilde rapor kazandırılmış ise de tarafların sıfatları birbirleri ile ilişkisi göz önüne alındığında görev yönünden uyuşmazlığın yeniden değerlendirilmesi ile bu değerlendirmenin davanın her aşamasında Mahkemece kendiliğinden yapılabileceği göz önüne alınmakla bu doğrultuda kanaatine varılmıştır.
Asliye Ticaret Mahkemeleri, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. Maddesi gereğince ticari davalara bakmakla görevlidir.
Ticarî davalar, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesinde sayılmış olup, buna göre, “Her iki tarafın da ticarî işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin a), b), c), d), e) ve f) bentlerinde sayılan davalar” ticari dava olarak adlandırılmıştır.
TTK’nun 4. maddesine göre; tarafların tacir olup olmadıklarına ve dava konusu edilen işin ticarî nitelikte olup olmadığına bakılmaksızın ticarî dava olarak sayılan dava türleri mutlak ticarî davalar, tarafları tacir olan ve tarafların ticarî işletmesi ile ilgili olan uyuşmazlıklar nispi ticari davalardır. Bir davanın nispi ticari dava sayılabilmesi için; uyuşmazlığın her iki tarafının tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticarî işletmesi ile ilgili olması gerekli ve zorunludur.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesini değiştiren 6335 sayılı Kanun ile asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki, iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp, görev ilişkisi haline getirilmiştir. Görev ilişkisi mahkemece re’sen davanın her aşamasında nazara alınan ve kamu düzeninden sayılan bir dava şartıdır. Ancak 6335 sayılı Yasa’nın 38. maddesi uyarınca 6102 sayılı TTK’na eklenen geçici 9. madde ile bu kanunun göreve ilişkin hükümlerinin, bu kanunun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce açılan davalarda uygulanmayacağı, bu davaların açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümlerine tabi olduğu belirtilmiştir.
Bu kapsamda dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde her ne kadar davacı tarafça davalılar aleyhine tazminat ( haksız fiilden kaynaklanan) davası açılmış ise de yukarıda da bahsedildiği gibi davalı banka tarafından davacı aleyhine İzmir … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı üzerinden başlatılan ilamsız takibe davacı tarafa yapılan itiraz üzerine davalı bankaca açılan dava neticesinde İzmir … Tüketici Mahk. … E. Ve … K. Sayılı ilam ile itirazın iptali talebinin reddine karar verildiği, istinaf yoluna başvurmamakla kararın kesinleştiği ve ayrıca dosya kapsamındaki deliller göz önüne alındığında esasen davacı ile davalı banka arasında herhangi bir tüketici ilişkisinin bulunmadığı gibi ticari bir ilişkinin de kurulmadığı, davacı ile diğer davalı arasında da herhangi bir hukuki ilişkinin bulunmadığı hususları göz önüne alındığında esasen yukarıda belirtildiği gibi davacı tarafından davaya konu edilen maddi ve manevi tazminat talepler dayanaklarının haksız fiil çerçevesinde davalılardan tahsili talep edildiğinden ortada mutlak nitelikte bir ticari dava olmadığı ve nispi nitelikte bir ticari davada olmadığı anlaşılmakla uyuşmazlığın genel Mahkemelerde çözümlenmesi gerektiği kanaatine varılmakla iş bu dava bakımından Mahkememizin görevsiz olduğuna ve uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemelerinde çözülmesi gerektiği kanaati ile açılı davanın davanın görevsizlik nedeniyle 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereği usulden reddine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İzmir nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1- Davanın GÖREVSİZLİK NEDENİ ile 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE,
2- Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İZMİR NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE,
3- HMK’nın 20. Maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içerisinde dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde Mahkememizce dosya resen ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
4- Yargılama giderlerinin görevli ve yetkili mahkemece karar verilmesine,
5- Dair, davacı vekilinin ve davalı … vekilinin yüzüne karşı davalı …’in yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İzmir BAM İlgili Hukuk Dairesi Nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.26/10/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır