Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/963 E. 2022/239 K. 22.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1391
KARAR NO : 2022/223

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/12/2017
KARAR TARİHİ : 17/03/2022
GEREKÇELİ KARAR

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından Mahkememize sunulan dava dilekçesinde özetle; davaya konu icra takibinin dayanağı satış sözleşmesi olup ayrıca takibe konu alacak para borcu olduğundan icra takibinde yetkili yerin müvekkilinin yerleşim yerindeki İzmir İcra Daireleri olduğu, davalı / borçlunun itiraz dilekçesinde müvekkili şirkete herhangi bir borcu bulunmadığını iddia etmişse de müvekkili şirket tarafından icra takibi yoluyla istenilen alacağın davalıya yapılan mal satışlarına ilişkin olarak düzenlenen faturalara dayandığı, taraflar arasında anlaşıldığı şekilde satış sözleşmesi ilişkisi bulunmakta olup anılan ilişki nedeni ile takibe konu edilen alacağın para alacağı olduğu, davalının haksız nitelikteki yetki itirazının reddinin gerektiği, müvekkili ile davalı arasında mal satımına dayalı hukuki ilişkinin uzunca bir zamandan beri süregeldiği, müvekkilinin davalıya sattığı çeşitli mallara ilişkin faturaların keşide edilerek hukuki ilişki boyunca cari hesaba borç kaydedildiği, buna karşılık davalının yaptığı ödemelerin de bu borçtan düşüldüğü, cari hesabın son durumuna göre müvekkili şirketin davalıya sattığı mallara ilişkin fatura bedellerine ilişkin olarak işlemiş faiz hariç 20.983,53 TL’lik alacağı ödenmediğinden müvekkili şirketin ödenmeyen fatura bedeli toplamı 20.983,53 TL ve işlemiş faiz miktarı 4.187,81 TL olmak üzere toplam 25.171,34 TL’nin tahsili amacıyla borçlu aleyhine İzmir 4. İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığı, anılan takip dosyasından tebliğe çıkarılan 7 örnek ödeme emrine davalı tarafından yasal süresi içerisinde itiraz edildiği ve İcra Müdürlüğü tarafından takibin durdurulmasına karar verildiği belirtilerek açıklanan nedenlerle İzmir 4. İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine vaki itirazının iptali ile takibin devamına, haksız itiraz nedeniyle İİK m. 67/2 uyarınca davalı borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, kötü niyet sebebiyle dava açılmasına neden olduğu için davalının HMK m. 329/I uyarınca dava tarihinde yürürlükte olan İzmir Barosu Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca müvekkilinin avukatlık ücreti olarak ödemiş olduğu bedelin tamamını müvekkiline ödemeye mahkum edilmesine, kötü niyet sebebiyle dava açılmasına neden olduğu için davalının ayrıca HMK m. 329/2’de öngörülen disiplin para cezasını ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleriyle vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
Davalı vekili tarafından Mahkememize sunulan cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davanın öncelikle takibin yetkisiz icra dairesinde açılmış olması nedeni ile usulden reddinin gerektiği, davacı vekilinin icra takibinin dayanağının satış sözleşmesi olduğunu, bu bahisle de yetkili yerin müvekkilinin yerleşim yeri olduğunu belirttiği ancak ne icra takibinde ne de dava dosyasında böyle bir sözleşmeye rastlanmadığı, taraflar arasında herhangi bir sözleşmenin imza altına alınmadığı, huzurda görülen davada, özel yetki kuralının uygulama alanı olmadığı, HMK 6. Maddesinden hareketle huzurda görülen davada müvekkili şirketin “… Mh. … Cd. … Sk. … İşm. N…./… …” adresinin bağlı olduğu İstanbul Anadolu İcra Daireleri ev Mahkemeleri’nin yetkili olduğu, davacı tarafın, müvekkili aleyhine İzmir 4. İcra Müdürlüğü’nün …/… E. sayılı dosyası ile 28.308,43 TL tutarında bir icra takibi daha başlatıldığı, bu takibe ilişkin de İzmir 5.İcra Hukuk Mahkemesi’nin …/… E. Sayılı dosyasında borca, yetkiye be ferilere itiraz davası açıldığı, bu dosyada yapılan ödemelere ilişkin belgelerin mevcut olduğu, borcu kabul manasına gelmemekle birlikte; ayrıca bu dosyanın da celbedilmesini ve davacı tarafça aynı borca ilişkin mükerrer şekilde icra takibinin başlatılmış olması ihtimaline binaen, bilirkişi incelemesi yapılmasını ve bu dosya ile talep edilen ve huzurda görülen davada talep edilen bedellerin fazladan talep edilip edilmediğinin araştırılmasını istedikleri, davacı icra takibi başlatırken borcun sebebi olarak 18 adet fatura olarak belirtmiş olup, müvekkiline gönderilen ödeme emrinde, bu 18 adet faturaya istinaden işletilen faizlerin ayrı ayrı belirtilmesi gerekirken, hangi faturaya hangi tarihten itibaren faiz işletildiğinin belirtilmediği, ayrıca davaya ve takibe dayanak faturaların taraflarına gönderilmemiş olup, sadece cari hesap ekstresinin taraflarına gönderildiği, bu sebeple masrafı davacı avanstan karşılanmak üzere, davaya ve takibe dayanak faturaların taraflarına gönderilmesinden sonra bunlara ilişkin beyanda bulunma haklarını saklı tuttukları, müvekkilinin temerrüde düşürülmediği, huzurdaki davada taraflar arasında bir sözleşme olmadığından ve sözleşme ile kesin ödeme günü belirlenmediğinden müvekkilinin temerrüde düşürülmediği, müvekkili temerrüde düşürülmeden başlatılan takibin haksız ve hukuka aykırı olduğundan reddinin gerektiği, ayrıca temerrüde düşmeyen müvekkilinden temerrüd faizi istenilmesinin de haksız ve hukuka aykırı olduğu belirtilerek açıklanan nedenlerle yetki itirazlarının kabulü ile icra takibinin yetkisiz icra dairesinde başlatılmış olması nedeni ile davanın usulden reddine, devamla müvekkili temerrüde düşürülmediğinden, davanın esastan reddine, borcu kabul manasına gelmemekle birlikte, davacı haksız ve hukuka aykırı şekilde temerrüt faizi istediğinden itirazlarında haklı olduklarından, davacı aleyhine %40 kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
Davacı vekili tarafından Mahkememize sunulan cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalı tarafın, cevap dilekçesinde icra takibinin yetkisiz icra dairesinde başlatıldığından bahisle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğinin beyan edildiği, müvekkili şirket tarafından icra takibi yoluyla istenilen alacağın, davalıya yapılan mal satışlarına ilişkin olarak düzenlenen faturalara dayandığı, bu faturaların da konusunun çeşitli elektrik malzemeleri vb. Satışı olduğu, davalı tarafın, taraflar arasında herhangi bir sözleşme imzalanmadığından bahsetmişse de taşınır satışı sözleşmesinin şekle bağlı bir sözleşme olmadığı, zaten davalı tarafın, akdi ilişkiyi inkar etmemekte bilakis kabul ettiği, söz konusu kanun maddeleri dikkate alındığında; müvekkili alacaklının yerleşim yerindeki İzmir 4. İcra Müdürlüğü’nde davalı borçlu şirket aleyhine takip başlatmasının hukuka uygun olduğu, bu nedenle davalının haksız nitelikteki yetki itirazının iptalinin gerektiği, davalı tarafın, müvekkili şirket tarafından İzmir 4. İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı dosyası ile de aleyhlerinde 28.308,43 TL tutarında icra takibi başlatıldığını, anılan icra takibinde talep edilen alacak ile işbu davaya konu icra takibinde talep edilen alacağın mükerrer olarak talep edilip edilmediğinin araştırılması gerektiğini öne sürdüğü, İzmir 4. İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı dosyası üzerinden davalı aleyhine başlatılan 10 örnek icra takibinin, davalı tarafın müvekkili şirket lehine keşide ettiği 26.11.2016 tarihli ve 5.000,00 TL bedelli çeke dayandığı, icra takibinde bankanın ödemekle yükümlü olduğu miktar olan 1.290,00 TL tahsil edildikten sonra bakiye kalan 23.710,00 TL asıl alacak ve fer’ilerinin talep edildiği, işbu davaya konu olan İzmir 4. İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı icra takibine ise davalı tarafın ödemediği fatura bedellerinin toplamı olan 20.983,53 TL asıl alacak konu edildiği, dava dilekçesi ekinde sunulan cari hareket dökümünde de müvekkili şirketin davalı şirketten 44.693,53 TL – (23.710,00 TL – 20.983,53 TL) alacaklı olduğunun gözüktüğü, bu nedenlerle, müvekkil şirket tarafından mükerrer olarak talep edilen herhangi bir alacağın mevcut olmadığı, davalı tarafın cevap dilekçesinde, icra takibine konu faturaların kendilerine gönderilmediğini belirttiği, oysaki; ödeme emrinin tebliğine ilişkin mazbatada “7 örnek ödeme emrinin ve dayanak belge suretlerinin” bulunduğunun yazılı olduğu, yine ödeme emrinde; işlemiş faizin, her bir fatura ve mal teslim tarihini takip eden 30 günlük sürenin sonundan itibaren hesaplandığının da yazılı olduğu, davalı tarafın her bir faturaya istinaden işlemiş faiz miktarlarının ayrı ayrı belirtilmesi gerektiğini de öne sürmüşse de takip talebinde ve ödeme emrinde faizin miktarı ile işlemeye başladığı günün belirtilmesi yeterli olup ayrıca her bir fatura için işlemiş faizin ayrı ayrı belirtilmesi zorunluluğu bulunmadığı, davalı tarafın, icra kendilerinden temerrüde düşürülmeden işlemiş faiz talep edildiğini belirttiği, yukarıda da belirttildiği üzere, taraflar arasındaki satış sözleşmesi ilişkisi bulunmakta olup, satış bedelini içeren faturalara dayanılarak başlatılan icra takibinde işlemiş faiz istenebilmesi için, TTK m. 1530/2 uyarınca borçlu şirketin temerrüte düşmesi için ihtara gerek bulunmadığı, icra takibinde, TTK m. 1530/4 uyarınca borçluya fatura ve mal teslim tarihini takip eden 30 ünlük sürenin sonundan itibaren faiz hesaplanarak talep edildiği, davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin de mesnetsiz olup kabul edilemeyeceği gibi %40 oranında talep edilmesinin de fahiş olduğu belirtilerek açıklanan nedenlerle; davalının İzmir 4. İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı dosyasıyla başlatılan icra takibine vaki itirazının iptali ile takibin devamına, haksız itiraz nedeniyle, davalı borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine; yargılama giderleriyle vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
Davalı vekili tarafından Mahkememize sunulan 2. cevap dilekçesinde özetle; takibin yetkisiz icra dairesinde açıldığı, davalı müvekkilinin adresinin İstanbul Anadolu Adliyesi sınırları içerisinde olduğu, takibin İstanbul Anadolu Nöbetçi İcra Müdürlüğünde açılması gerektiği, zira davacı tarafın açmış olduğu İzmir 4. İcra Müdürlüğü …/… E. Sayılı dosyasında takip başlattığı ancak İzmir 5. İcra Hukuk Mahkemesi’nin …/… E. Ve …/… K. Sayılı kararında davacı tarafın yetki itirazının kabul edildiği ve İzmir 5. İcra Hukuk Mahkemesi’nin …/… E. ve …/… K. Sayılı kararında dosyanın İstanbul Anadolu Nöbetçi İcra Müdürlüğü’ne gönderilmesine karar verildiği, davacı tarafın açmış olduğu takipte yetki itirazını kabul ettiği ve icra mahkemesinin de İzmir İcra Müdürlüğü’nün yetkisizliğine karar verdiği, hal böyle olunca yetki itirazlarını yineledikleri, davacı tarafın iki ayrı takip başlattığı belirtilerek açıklanan nedenlerle yetki itirazlarının kabulü ile icra takibinin yetkisiz icra dairesinde başlatılmış olması nedeni davanın usulden reddine, müvekkili temerrüde düşürülmediğinden davanın esastan reddine, borcu kabul manasına gelmemekle birlikte, davacı haksız olup hukuka aykırı şekilde temerrüt faizi istediğinden ve itirazlarında haklı olduklarından davacı aleyhine %40 kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, tüm yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı üzerine yükletilmesine karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
Dilekçelerin teatisi aşaması usulüne uygun tamamlanmakla taraf teşkili sağlanmış ve yine usulüne uygun olarak tahkikat aşamasına geçilmiştir.
DELİLLER:
İstanbul Anadolu 10. İcra Dairesi’nin …/… Esas sayılı dosyasının Uyap örneği, İzmir 4. İcra Dairesi’nin …/… esas sayılı dosya aslı, İzmir 5. İcra Hukuk Mahkemesi’nin …/… Esas – …/… Karar sayılı dosya aslı, … Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün yazı cevabı, İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün yazı cevabı, İstanbul Anadolu 14. İcra Hukuk Mahkemesi’nin …/… Esas sayılı yazısı, mali müşavir bilirkişi … tarafından hazırlanan 17/09/2018 havale tarihli bilirkişi raporu, 10/12/2018 havale tarihli bilirkişi ek raporu,
İzmir 4. İcra Dairesi’nin …/… esas sayılı dosyasının incelenmesinde özetle; Mahkememiz davacısı tarafından davalı aleyhine 20.983,53 TL fatura bedeli bakiyesi ile 4.187,81 TL işlemiş faizden oluşan toplam 25.171,34 TL’nin tahsiline yönelik ilamsız takip başlatıldığı, takip dayanağının 18 adet fatura olarak belirtildiği, davalı yanca gerek icra müdürlüğünün yetkisine gerekse geniş anlamda borca yapılan itiraz üzerine takibin durdurulduğu görülmüştür.
Mahkememizce 10/05/2018 tarihli duruşmada verilen ara karar gereği davacı vekili tarafından defter ve kayıtların … Alsancak İzmir adresinde olduğunun belirtildiği, davalı tarafça defter ibrazına yönelik istemin ikmal edilmediği gibi defterlerin bulunduğu yerin de bildirilmediği anlaşılmıştır.
Mahkememizce yukarıda belirtilen duruşmadaki ara karar doğrultusunda davacı kayıtlarının incelenmesine yönelik dosyanın SMMM bilirkişisi …’na tevdi ile davaya konu faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olup olmadığı, davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarı, davalı defterlerine ilişkin rapor sunulmuş ise de sunulan rapor da göz önünde bulundurularak icra takip talepnamesini de karşılar şekilde rapor hazırlanmasının istenilmesi üzerine adı geçen bilirkişi tarafından hazırlanan 17/09/2018 havale tarihli raporun dosyaya sunulduğu ve taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edildiği görülmüştür. Söz konusu raporun incelenmesinde özetle “davacının incelemeye konu 2015 ve 2016 yıllarına ait defterlerinin 6102 sayılı TTK’nun 64/3. Maddesi uyarınca yapılması gereken noter açılış ve kapanış tasdikinin süresinde yaptırıldığı, 2017 yılına ait ticari defterlerin 1 Sıra Nolu Elektronik Defter Genel Tebliği kapsamında e – defter olarak tutulduğu, e – defterlerin yasal süresinde e – defter beratının (onay) alındığı, davacının ticari defter kayıtları ve davacı dilekçesi ekinde sunulan … 2016 başlıklı cari hesap ekstresinde yer alan davalıdan tahsilat kayıtlarının birleştirilmesi sonucu 07/11/2017 icra takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 45.403,49 TL cari hesap alacağının olduğu, bu alacak tutarının (25.000,00 – 1.290,00) = 23.710,00 TL’lik kısmının davacı yanca İzmir 4. İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı dosyasında işbu dava konusu olmayan ayrı bir icra takibine konu edildiği belirtilen çek alacağı olduğu, kalan (45.403,49 – 23.710,00) = 21.693,49 TL’lik kısmının ise iş bu dava konusu cari hesap alacağı olduğu, davalı vekilinin 21/05/2018 tarihli dilekçesi ekinde sunulan Davalı vekilinin 21/05/2018 tarihli dilekçesi ekinde sunuları göndericisi …, alıcısı davacı şirket olan 26/12/2016 tarih ve 3.000,00 TL tutarlı davalı ödemesinin hem davacı defter kayıtlarında hem de cari hesap ekstresi başlıklı belgede kayıtlı olmasına karşın, 21/04/2017 tarihli, 2.000,00 TL tutarlı … ödemesinin davacı defter kaydında ve cari hesap başlıklı belgede görünmediği ve cari hesabına tahsilat kaydedilmediği, söz konusu 2.000,00 TL tutarlı ödemenin Mahkemece davalı ödemesi olarak kabul edilmesi halinde davacı kayıtlarına göre icra takip tarihi itibariyle davacının davalıdan (21.693.49 – 2.000,0) = 19.693,49 TL cari hesap alacağının olduğunun görüldüğü, icra takibine konu asıl alacak tutarının 20.983,53 TL olduğu, icra takibine konu cari hesaba dayanak 18 adet faturaya ait irsaliyelerin teslim alan kısımlarında; 348100 nolu, 410,05 TL bedelli faturada … isim ve imza tatbiki bilgisinin bulunduğu diğer faturalarda ise teslim bilgisinin mevcut olmadığı, icra takibine konu satışların büyük bir kısmının 2015 yılı satışlarından kaynaklanması nedeni ile takdiri Mahkemeye ait olmak üzere davalı şirketin bağlı olduğu İstanbul … Vergi Dairesinden davalının 2015 yılına ait Ba (mal alım bildirimi) formlarının istenilmesi halinde icra takibine dayanak faturaların davalı yanca mal alım bildiriminin yapılıp yapılmadığının tespit edilebileceği, icra takibinde talep edilen TTK 1530. mad. temerrüt faiz hesabının yapılabilmesi için takip konusu faturaların davalı tarafa tebliğ tarihinin belli olması ya da takip konusu faturaların davalı taraf defterine kayıt tarihlerinin belli olmasının gerektiği, dosyada bu yönde bir bilgi ya da belge mevcut olmaması nedeniyle faiz hesaplanmadığı, icra takibinde talep edilen işlemiş faiz tutarının 4.187,81 TL olduğu” şeklinde kanaat belirtildiği görülmüştür. Söz konusu rapora karşı taraf vekillerince beyan ve itiraz dilekçelerinin sunulduğu görülmüştür.
Mahkememizce 04/10/2018 tarihli duruşmada verilen ara karar gereği dosyanın rapor düzenleyen bilirkişiye tevdi ile tarafların itirazlarını karşılar şekilde ek rapor hazırlanmasının istenilmesi üzerine adı geçen bilirkişi tarafından hazırlanan 10/12/2018 havale tarihli ek raporun dosyaya sunulduğu ve taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edildiği görülmüştür. Söz konusu ek raporun incelenmesinde özetle “icra takibine konu asıl alacak tutarının 20.983,53 TL olduğu, icra takibinde talep edilen TTK 1530. Mad. Temerrüt faiz hesabının yapılabilmesi için takip konusu faturaların davalı tarafa tebliğinin belli olması ya da takip konusu faturaların davalı taraf defterine kayıt tarihlerinin belli olması gerektiği, dosyada bu yönde bir bilgi ya da belge mevcut olmaması nedeniyle faiz hesaplanmadığı, icra takibinde talep edilen işlemiş faiz tutarının 4.187,81 TL olduğu” şeklinde kanaat belirtildiği görülmüş rapora karşı davacı vekilince beyan dilekçesinin sunulduğu, davalı vekilince beyan ve itiraz dilekçesinin sunulduğu görülmüştür.
Mahkememizce 04/04/2019 tarihli duruşmada verilen ara karar gereği dosyanın bilirkişi …’na tevdi ile gelen belgelerin gelen karar ve bilirkişi kök ve ek raporunun da incelenmek suretiyle davalı tarafın yaptığı 26/12/2016 tarihli 3.000,00 TL ve 21/04/2017 tarihli 2.000,00 TL ödemelerin cari hesap alacağından düşülmesi halinde ödemelerin mükerrer şekilde mahsup edilmiş olup olmayacağı konusunda 2. ek rapor düzenlenmesinin istenilmesi üzerine adı geçen bilirkişi tarafından hazırlanan 19/06/2019 havale tarihli 2. ek raporun dosyaya sunulduğu ve taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edildiği görülmüştür. Söz konusu raporun incelenmesinde özetle “Ek rapordaki tespite ilişkin davacı yanca teslim belgesi sunulmadığı görülmüş teslimi kanıtlanmayan tutarın cari hesap bakiyesinden düşülmesi sonucu davacının talep edebileceği alacak tutarının (24.693,49 – 8.190,16) = 16.503,33 TL olduğu” şeklinde kanaat belirtildiği görülmüştür. Söz konusu rapora karşı davacı vekilince beyan dilekçesinin sunulduğu, davalı vekilince beyan dilekçesinin sunulduğu görülmüştür.
Mahkememizce 17/10/2019 tarihli duruşmada verilen ara karara gereği dosyanın önceki rapor sunan bilirkişiye tevdi edilerek yeniden ek rapor aldırılmasına karar verilmiş bu kapsamda adı geçen bilirkişi tarafından hazırlanan 13/01/2020 havale tarihli 3. ek raporun dosyaya sunulduğu ve taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edildiği görülmüştür. Söz konusu raporun incelenmesinde özetle “icra takibine konu asıl alacak tutarının 20.983,53 TL olduğu, icra takibinde talep edilen TTK 1530. Mad. Temerrüt faiz hesabının yapılabilmesi için takip konusu faturaların davalı tarafa tebliğinin belli olması ya da takip konusu faturaların davalı taraf defterine kayıt tarihlerinin belli olması gerektiği, dosyada bu yönde bir bilgi ya da belge mevcut olmaması nedeniyle faiz hesaplanmadığı, icra takibinde talep edilen işlemiş faiz tutarının 4.187,81 TL olduğu” şeklinde kanaat belirtildiği görülmüştür. Söz konusu rapora karşı davacı vekilince beyan dilekçesinin sunulduğu, davalı vekilince itiraz dilekçesinin sunulduğu görülmüştür.
Mahkememizce davacı tarafça davalı aleyhine 2016 yılında düzenlenen 4 adet faturadan 3’ü yönünden davalı tarafa isticvap davetiyesi çıkarılmış isticvap davetiyesi üzerine davalı temsilcisi … tarafından davete icabet edilmiş adı geçen tarafından aynen “bana göstermiş olduğunuz faturaların altındaki imzalar tarafımıza ait değildir. Davalı şirketin tek yetkili temsilcisi benim. Benden başka temsilci hiç olmamıştır. Benim tarafımdan atılan bir imza değildir. Bu faturalara teslim almadım. Benden başka birisi de davalı şirket adına faturaları teslim almamıştır. Ayrıca fatura içerikleri ürünler de davacı tarafından bize teslim edilmemiştir ” şeklinde beyanda bulunulduğu görülmüştür.
Mahkememizce 15/04/2021 tarihli duruşmada verilen ara karar gereği davacı tarafa yemin deliline dayanılıp dayanılmadığı sorulmuş, bu kapsamda sunulan yemin metninin ikmali için İstanbul Anadolu 5. ATM’nin …/… Talimat sayılı dosyası üzerinden talimatın bila ikmal dönmesi üzerine davacı tarafça yemin delilinden vazgeçildiğinin duruşma sırasında belirtildiği görülmüştür.
Mahkememizce 28/10/2021 tarihli duruşmada verilen ara karar gereği önceki rapor sunan bilirkişiye tevdi ile TTK 1530/4/a kapsamında davalı BA’sında kayıtlı olan faturalar yönünden faiz hesabı yapılması ile hazırlanacak raporun dosyaya sunulması istenilmiş, adı geçen bilirkişi tarafından hazırlanan 19/01/2022 havale tarihli 4. ek raporun dosyaya sunulduğu ve taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edildiği görülmüştür. Söz konusu raporun incelenmesinde özetle “takip konusu faturalardan davalının BA’sına kayıtlı 14 adet toplam 25.735,12 TL’lik faturadan kalan bakiye alacak tutarının 21.806,43 TL’lik kısma takip talebindeki TTK 1530/4/a gereği hesaplanan faiz tutarının 4.311,07 TL olup icra takibinde talep edilen işlemiş faiz tutarının hesaplanan faiz tutarından daha düşük bir tutar olan 4.187,81 TL olduğu” şeklinde kanaat belirtildiği görülmüştür. Söz konusu rapora karşı davacı vekilince beyan dilekçesinin sunulduğu, davalı vekilince itiraz dilekçesinin sunulduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların iddia ve savunmaları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Yapılan inceleme neticesinde dosya tarafları arasında alım satıma dair ticari bir ilişkinin bulunduğu, bu kapsamda davacı tarafından icra takibine dayanak 18 adet faturanın dayandığı cari hesaptan kalan bakiye alacak istemi ile İzmir 4. İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı dosyası üzerinden ilamsız takip başlatıldığı, davalı yanca yapılan itiraz üzerine takibin durduğu konularında bir uyuşmazlık bulunmadığı tespit edilmiştir.
Yukarıdaki yapılan tespit göz önüne alındığında taraflar arası uyuşmazlığın bahse konu bu 18 adet fatura dayanağı cari hesap ilişkisinden kaynaklı davacının davalıdan icra tutarındaki kadar alacak talebinde bulunup bulunamayacağı bu anlamda davalının yaptığı itirazın haklılık teşkil edip etmeyeceği yine istem konusu edilen faiz talebinin yerinde olup olmadığının ve ayrıca taraflarca istem konusu edilen kötü niyet ve icra inkar tazminatının tespit ve değerlendirilmesine esas açılan itirazın iptali davası olduğu anlaşılmıştır.
Uyuşmazlığın değerlendirilmesine geçmeden evvel şu hususun belirtilmesinde fayda vardır. Her ne kadar davaya dayanak icra dosyasındaki takip dayanağının 18 adet fatura olarak belirtilmiş ise de gerek dava dilekçesi içeriği gerek tahkikatın devamı sırasında kazandırılan kök ve ek rapora itirazlar içeriğinin ve gerekse de davacının davalıdan cari hesaptan kaynaklanan ve işbu davaya dayanak icra takip alacağının dışında kalan miktarın tahsiline yönelik İstanbul Anadolu 10. İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı dosyası üzerinden (İzmir 4. İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı dosyası üzerinden 26/11/2016 vade tarihli … Seri No’lu 25.000,00 TL bedelli kambiyo takibinin yaprak bedeli düşülmesi ile davalıdan tahsili talep edilmiş ve İzmir 5. İcra Hukuk Mahkemesince verilen yetkisizlik kararı ile dosya İstanbul’a gitmiş) takip başlatıldığı anlaşılmakla davaya dayanak icra dosya alacağının toplam bedeli 28.622,18 TL tutarındaki 18 adet faturadan kaldığı belirtilen 20.983,53 TL’lik bakiye alacağın cari hesaptan kaynaklanan ilişki kapsamında talebe konu edildiği kanaatine varılmakla belirtilen 20.983,53 TL’lik alacağın 18 adet fatura ile sınırlı olmadığı kabul edilerek inceleme ve değerlendirmenin buna göre yapılması gerektiğine karar verilmiştir.
Her ne kadar dosyaya davacı kayıtlarının tetkikini esas birden fazla rapor kazandırılmış ise de yukarıdaki yapılan tespit göz önüne alındığında gerek kök ve gerekse ek raporların az yukarıda bahsedilen ve yetkisizlik kararı ile İstanbul’a giden icra dosyalarının da bir bütün olarak değerlendirilerek sonuca varılması gerektiği ve bu nedenle sunulan kök ve ek raporların birlikte değerlendirilerek alacak borç tutarının belirlenmesi gerektiği kanaatine varılmış bu anlamda her ne kadar yeniden bir rapor kazandırılması talep edilmiş ise de şu aşamada bu değerlendirmenin Mahkememizce yapılması gerektiği kanaatine varılmıştır.
Bu minvalde davacı tarafça bir kısım alacak mevcut dava konusu icra takibi üzerinden bir kısmı ise yukarıda belirtildiği üzere İstanbul Anadolu 10. İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı dosyası üzerinden takiplere konu edildiği anlaşılmakla mevcut dava konusu olmadığı sabit olmakla birlikte mevcut davaya dayanak icra takibinin esasen cari hesaptan kaynaklı tutar olduğu yukarıdaki şekilde kanaat getirildiğinden icra dosya konusu çekten kaynaklı tüm kayıtların davacının cari hesap alacağını oluşturan tutardan düşülmesi gerektiği kanaatine varılmış dosyaya kazandırılan kök ve ek raporlarda 25.000,00 TL’lik çek yönünden 3.000,00 TL havale, 2.000,00 TL havale ve 1.290,00 TL çek yaprak bedeli olmak üzere 6.290,00 TL’nin çek bedeli olan 25.000,00 TL’den düşülmesi ile 18.710,00 TL’lik borç bakiyesinin bulunduğu, davacının cari hesap alacağını oluşturan toplam 45.403,49 TL’den söz konusu 18.710,00 TL’nin düşülmesi ile ortaya çıkan 26.693,49 TL’lik kısmının esasen icra takibine konusu edilen on sekiz (18) adet faturaya yönelik işbu dava konusu cari hesap alacağı olduğu anlaşılmış ve bu miktar üzerinden talebin sonuca ulaştırılması gerektiği kanaatine varılmıştır.
Az yukarıda da belirtildiği üzere yasal ihtarata rağmen davalı tarafça ticari defter ve kayıtların dosyaya kazandırılmadığı gibi nerede olduğu da bildirilmediğinden bu hususa yönelik verilen ihtaratlı ve kesin süre içerir ara karar gereği davacı kayıtlarının incelenerek sonuca gidilmesi gerektiği, davalı BA formları üzerinden de konunun değerlendirilmesi gerektiği anlaşılarak dosya kapsamında sabit olduğu üzere davacı tarafın 2015 yılı Mart ayında davalı tarafa sattığını belirttiği ürünler yönünden düzenlenen KDV hariç 6.940,00 TL’lik (KDV dahil 8.190,16 TL) 5 adet satış faturasının davalı BA bildiriminin yapılmadığı, 2015 yılına ait diğer 11 ayda davacı tarafça düzenlenen tüm faturaların davalı tarafça BA bildiriminin yapıldığı, dosya kapsamına göre söz konusu bu 5 adet satış faturasının davalı yana tebliğ yahut teslimi yönünde bir belgenin sunulmadığı gibi mahkememizce davacı tarafa yemin delilinin hatırlatılması üzerine davacı tarafça sadece 2016 yılı faturaları yönünden yemin delilline dayanıldığı belirtildiğinden söz konusu bu faturaların davalıya teslimi yahut içeriği ürünlerin davalıya teslimi dolayısıyla davacının bu faturalar toplamı olan KDV dahil 8.190,16 TL’ den kaynaklı davalıdan alacaklı olduğunun ispat edilemediği kanaatine varılmış ve böylece bu tutarın alacaktan düşülmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Davacı tarafından 2016 yılında düzenlendiği belirtilen faturalar yönünden yapılan inceleme neticesinde ise 4 adet olmak üzere toplam 2.887,06 TL’lik fatura düzenlendiği, bu faturaların da davalı tarafa teslimi yönünde 3 fatura yönünden isticvap davetiyesinde bulunulması üzerine davalı yetkilisince isticvap konusu vakıanın inkar edildiği, 337,72 TL’lik 1 adet fatura yönünden irsaliyenin bulunmadığı da göz önüne alındığında yine az yukarıda belirtildiği üzere davacı tarafça yemin delilline başvurulmuş ise de daha sonra bu yemin delillinden vazgeçmesine yönelik talebinin davalının yemini edaya hazır olmadığı anlaşıldığından vazgeçmenin kabulü ile davacının yemin teklifinde bulunmamış sayılması gerektiği, bu anlamda yemin delilline dayanılmadığı anlaşılmakla 2016 yılında düzenlenen faturaların davalıya teslimi yahut içeriği ürünlerin davalıya teslimi dolayısıyla davacının bu faturalardan kaynaklı davalıdan alacaklı olduğunun ispat edilemediği kanaatine varılmış ve böylece bu tutarın da alacaktan düşülmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Faturalar yönünde yukarıdaki kanaat ve ayrıca yine az önce belirtildiği gibi davacının cari hesaptan kaynaklı olmak üzere işbu dava konusu alacağının 26.693,49 TL olduğu göz önüne alındığında söz konusu bu tutardan yukarıda bahsedildiği üzere 2015 yılı Mart ayı satış faturaları ile 2016 yılı satış fatura bedelleri toplamının düşülmesi sonucu davacının davalıdan 15.616,27 TL tutarında alacağının kaldığı ve bu alacağın 30/11/2015 tarihli, … No’lu ve 378,43 TL (KDV dahil) tutarlı faturanın bakiyesinden, 05/12/2015 tarihli, … No’lu ve 2.052,73 TL faturadan, 05/12/2015 tarihli, … No’lu ve 2.986,11 TL faturadan, 07/12/2015 tarihli, … No’lu ve 4.574,86 TL faturadan, 08/12/2015 tarihli, … No’lu ve 1.283,25 TL faturadan, 10/12/2015 tarihli, … No’lu ve 410,05 TL faturadan, 16/12/2015 tarihli, … No’lu ve 129,66 TL faturadan, 16/12/2015 tarihli, … No’lu ve 172,87 TL faturadan, 16/12/2015 tarihli, … No’lu ve 129,66 TL faturadan, 25/12/2015 tarihli, … No’lu ve 2.424,85 TL faturadan ve 29/12/2015 tarihli, … No’lu ve 1.073,80 TL faturadan oluştuğu anlaşılmıştır.
Her ne kadar davalı tarafça icra dosyasına sunulan itirazda işlemiş faiz talebi yönünden de itirazda bulunulmuş ise de bu kapsamda yapılan inceleme neticesinde Mahkememizce her ne kadar işlemiş faiz yönünden de bilirkişiye tevdisine dosyanın karar verildiği ve ancak gerek 3. ek raporda bu konuda bir değerlendirme yapılmamış olması ve gerekse 4. ek raporda yapılmakla birlikte 2015 ve 2016 yıllarına yönelik faiz oranının %11,50 olmasına rağmen faturaların tamamı yönünden bu faiz oranı kapsamında hesaplamanın yapılmamış olduğu göz önüne alındığında esasen işlemiş faiz yönünden bilirkişi tarafından istemin yerine getirilmediği ve ancak taraflar arası ilişkinin ticari nitelikte oluşu dolayısıyla 3095 sayılı yasanın değişik 2/2 gereğince avans faiz oranı üzerinden faiz talep edilebileceği, taraflar arasında imzalanan herhangi bir sözleşmenin bulunmadığı tespit edilmekle 6102 sayılı TTK’nun 1530 maddesinde;
(4) Sözleşmede ödeme günü veya süresi belirtilmemişse veya belirtilen süre beşinci fıkraya aykırı ise, borçlu aşağıdaki sürelerin sonunda ihtara gerek kalmaksızın mütemerrit sayılır ve alacaklı faize hak kazanır:
a) Faturanın veya eş değer ödeme talebinin borçlu tarafından alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda,
(7) Bu madde hükümleri uyarınca alacaklıya yapılan geç ödemelere ilişkin temerrüt faiz oranının sözleşmede öngörülmediği veya ilgili hükümlerin geçersiz olduğu hâllerde uygulanacak faiz oranını ve alacağın tahsili masrafları için talep edilebilecek asgari giderim tutarını Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası her yıl ocak ayında ilan eder. Faiz oranı, 4/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunda öngörülen ticari işlere uygulanacak gecikme faizi oranından en az yüzde sekiz fazla olmalıdır. Şeklinde düzenleme olduğu ve buradan hareketle ilgili maddenin 4/ a bendi ve 7 nolu bentlerine göre temerrüt faizi üzerinden fatura bedellerinin hesaplanması gerektiği, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasının Resmi Sitesinde yayınlanmış olan TTK Md.1530 Uyarınca Belirlenen Temerrüt Faiz Oranı ve Asgari Giderim Tutarlarının aşağıdaki şekilde olduğu tespit edilmiş olup, davacı tarafın Cari Hesap ekstresindeki alacak bakiyesi kalan tutarını oluşturan faturaların tümünün 2015 yılına ait olması sebebi ile 2015-2016-2017 yılı temerrüt faiz oranı esas alınmış olup, Türk Ticaret Kanununun 1530. maddesinin 7 nci fıkrası uyarınca mal ve hizmet tedarikinde geç ödemelerde uygulanacak temerrüt faiz oranının 01.01.2015 yılı için 11,50, 01.01.2016 yılı için 11,50, 01.01.2017 yılı için 10,75, 01.01.2018 yılı için 10,75 olduğu tespit edilmekle bu hususta yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması yerine Mahkememizce hesaplanabilir bir miktar olduğu anlaşılarak davacının davalıdan talep edebileceği Temerrüt faizlerinin;
FATURA TARİHİ
FATURA TUTARI
FAİZ BAŞLAMA
TARİHİ
FAİZ BİTİM
TARİHİ
GÜN SAYISI
FAİZ ORANI %
FAİZ TUTARI
30/11/2015
378,43 TL
30/12/2015
31/12/2016
367
11,50
43,76 TL

01/01/2017
07/11/2017
310
10,75
34,55 TL
05/12/2015
2.052,73 TL
04/01/2016
31/12/2016
362
11,50
234,12 TL

01/01/2017
07/11/2017
310
10,75
187,42 TL
05/12/2015
2.986,11 TL
04/01/2016
31/12/2016
362
11,50
340,58 TL

01/01/2017
07/11/2017
310
10,75
272,64 TL
07/12/2015
4.574,86 TL
06/01/2016
31/12/2016
360
11,50
518,90 TL

01/01/2017
07/11/2017
310
10,75
417,69 TL
08/12/2015
1.283,25 TL
07/01/2016
31/12/2016
359
11,50
145,15 TL

01/01/2017
07/11/2017
310
10,75
117,16 TL
10/12/2015
410,05 TL
09/01/2016
31/12/2016
357
11,50
46,12 TL

01/01/2017
07/11/0217
310
10,75
37,44 TL
16/12/2015
129,66 TL
15/01/2016
31/12/2016
351
11,50
14,34 TL

01/01/2017
07/11/2017
310
10,75
11,84 TL
16/12/2015
172,87 TL
15/01/2016
31/12/2016
351
11,50
19,12 TL

01/01/2017
07/11/2017
310
10,75
15,78 TL
16/12/2015
129,66 TL
15/01/2016
31/12/2016
351
11,50
14,34 TL

01/01/2017
07/11/2017
310
10,75
11,84 TL
25/12/2015
2.424,85 TL
24/01/2016
31/12/2016
342
11,50
261,29 TL

01/01/2017
07/11/2017
310
10,75
221,39 TL
29/12/2015
1.073,80 TL
28/01/2016
31/12/2016
338
11,50
114,35 TL

01/01/2017
07/11/2017
310
10,75
98,04 TL
Toplam 3.177,86 TL olduğu şeklinde hesaplama yapılmıştır.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; yukarıda da belirtildiği gibi taraflar arasında yazılı olmayan bir şekilde alım satıma dayalı ticari ilişkin bulunduğu, bu kapsamda davacı tarafça davalıya mal satıldığı, alım satımın yazılı olmayan bir şekilde cari hesaba bağlandığı ve cari hesap adı altında ilişkinin takip edildiği, taraflar arasında 2015 yılı öncesinde başlayan bu ilişkiden kaynaklı olarak davacının 2014 yılından devreden 28.929,24 TL alacağına ilave olarak davacı tarafça 2015 yılında davalı aleyhine 115 adet fatura düzenlendiği ve bu faturalar karşılığında davalı tarafça 135.000,00 TL tutarında ödemede bulunduğu ve davacının 2016 yılına alacağının 93.806,37 TL olarak devredildiği, 2016 yılında davacı tarafından davalı aleyhine 4 adet olmak üzere 2.887,02 TL bedelli fatura düzenlendiği, 2016 yılında davalıdan 45.000,00 TL bedelli ve 25.000,00 TL bedelli çekle ödemeye dair hususların kayıt altına alındığı, karşılıksız çek kaydına istinaden davacı tarafça 2016 yılında 25.000,00 TL tutarında davalının borçlandırıldığı, ayrıca yine yukarıdan da anlaşılacağı üzere 2.000,00 TL, 3.000,00 TL ve 1.290,00 TL tutarında çek sorumluluk bedelinin tahsil edildiği, 2016 yılı sonu itibariyle davacı kayıtlarına göre davacının davalıdan 46.693,49 TL tutarında alacağının bulunduğu, söz konusu bu tutarın hem Mahkememiz dava konusu icra takip alacağı hem de İstanbul Anadolu 10. İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı dosya alacaklarından oluştuğu ve davaya konu olmayan icra dosya alacağının söz konusu takip tutarı itibariyle cari hesaptan yukarıdaki şekilde 18.710,00 TL’nin mahsubu ile davacının 26.693,49 TL tutarında alacağının kaldığı ve işbu davaya dayanak icra takibinin konusunun esasen söz konusu bu 26.693,49 TL’den oluştuğu, söz konusu bu alacak tutarından 2015 yılı Mart ayına yönelik toplam 8.190,16 TL’sinin yukarıda belirtildiği şekilde alacağının olduğuna dair ispat külfetinin davacı yanca yerine getirilememesi nedeniyle davacının 18.503,33 TL tutarında alacağının kaldığı, söz konusu bu tutardan da yine 2016 yılı faturaları yönünden toplam 2.887,06 TL’ye ilişkin ispat külfetinin de davacı yanca yerine getirilememesi nedeniyle 18.503,33 TL’den 2.887,06 TL’nin düşülmesi ile davacının işbu davaya dayanak icra takibi üzerinden davalıdan 15.616,27 TL tutarında asıl alacak isteminde bulunabileceği, 6102 sayılı yasanın 1530/4-a maddesi uyarınca yukarıdaki şekilde yapılan hesaplama neticesinde 15.616,27 TL’lik alacağı oluşturan faturalara karşılık gelen işlemiş faiz tutarının 3.177,86 TL olduğu ve bu tutarın da davalıdan tahsilinin gerektiği anlaşılarak toplam 18.794,12 TL yönünden davalı itirazının yerinde olmadığı anlaşılarak açılı davanın kısmen kabulü ile; İzmir 4. İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 15.616,27 TL asıl alacak ve 3.177,86 TL işlemiş faizden oluşan toplam 18.794,12 TL alacağın tahsili bakımından devamına, fazlaya ilişkin iptal talebinin reddine, hükmedilen asıl alacağın takip tarihinden itibaren yıllık %10,75 oranından az olmamak üzere temerrüt faizi uygulanmasına, yasal şartları oluştuğu kanaati ile hükmedilen alacağın %20’si olarak hesaplanan 3.758,82 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı yanın kötü niyetli olmadığı kanaatine varılmakla davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1- Davanın KISMEN KABULÜ ile; İzmir 4. İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 15.616,27 TL asıl alacak ve 3.177,86 TL işlemiş faizden oluşan toplam 18.794,12 TL alacağın tahsili bakımından devamına, fazlaya ilişkin iptal talebinin REDDİNE,
– Hükmedilen asıl alacağın takip tarihinden itibaren yıllık %10,75 oranından az olmamak üzere temerrüt faizi uygulanmasına,
– Hükmedilen alacağın %20’si olarak hesaplanan 3.758,82 TL icra inkar tazminatının DAVALIDAN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE,
– Davacı yanın kötü niyetli olmadığı kanaatine varılmakla davalının kötü niyet tazminat talebinin REDDİNE,
2- Karar tarihi itibariyle alınması gerekli 1.283,82 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 429,87 TL (304,01 TL peşin harç ile icra dosyasından alınan 125,86 TL’den oluşan) harcın mahsubu ile hazineye irad kaydına, bakiye 853,95 TL karar ve ilam harcının DAVALIDAN TAHSİLİ HAZİNEYE İRAD KAYDINA, söz konusu tutar ile ilgili 492 sayılı harçlar kanunu 28. Madde uyarınca kararın tebliğinden itibaren 1 ay içerisinde tahsil harç müzekkeresi düzenlenmesine,
3- Davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılan 1.020,25 TL (tebligat ücreti, posta masrafı ve bilirkişi ücretinden oluşan) yargılama giderinin ret kabul oranına göre hesaplanan 761,76 TL’si ile 335,41 TL (304,01 TL peşin harç ile 31,40 TL başvuru harcından oluşan) harçtan oluşan toplam 1.097,17 TL’nin DAVALIDAN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4- Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan 592,50 TL’nin 6100 sayılı HMK’nın gider avans tarifesinin 5. maddesi gereğince DAVACI TARAFA İADESİNE,
5- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihindeki A.A.Ü.T. gereğince kabul tutarı üzerinden hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin DAVALIDAN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE,
6- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihindeki A.A.Ü.T. gereğince ret tutarı üzerinden hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin DAVACIDAN ALINARAK DAVALIYA VERİLMESİNE,
7- Dosya arasında bulunan İzmir 4. İcra Dairesi’nin …/… Esas sayılı icra dosyasının ve İzmir 5. İcra Hukuk Mahkemesi’nin …/… Esas ve …/… Karar sayılı dosyasının kararın kesinleşmesinden sonra adı geçen Mahkemeye / Müdürlüğe İADELERİNE,
8- Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İzmir Bölge Adliye mahkemeleri nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.17/03/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır