Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/897 E. 2021/452 K. 25.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/897 Esas
KARAR NO : 2021/452

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 03/08/2018
KARAR TARİHİ : 25/05/2021

Mahkememizde görülen Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA;
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; 09/07/2017 tarihinde müvekkilinin yolcusu bulunduğu … sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile seyir halinde iken … plakalı traktör ile çarpıştığını, yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkilinin kaza sonucu yaralandığını, kazanın oluşumunda davalı şirket nezdinde ZMMS poliçe teminatı bulunan … plakalı aracın asli kusurlu bulunduğunu, kazanın ardından müvekkilinin hastanede tedavi gördüğünü, davaya konu kaza sebebiyle müvekkili adına poliçe sorumlusu … Sigorta Şirketi’ne 02.11.2017 tarihinde başvurduklarını, başvurunun 03.11.2017 tarihinde başvuru teslim edildiğini, başvuruya rağmen çeşitli nedenlerle dava tarihine kadar taraflarına ödeme yapılmadığını beyan ederek fazlaya ilişkin tüm dava ve tazminat talep hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100,00 TL Geçici İş göremezlik Tazminatı, 100,00 TL Maluliyet Tazminatı olmak üzere toplam 200,00 TLnin davalıdan alınarak başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine, dava masrafları ve vekalet ücretlerinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP;
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Açılan davada müşterek velayet halinde anne ve babanın velayeti birlikte kullanmasının esas olduğunu, dosyada sadece babanın velayetine dayanan vekalet ile dava açıldığının tespiti halinde davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddini talep ettiklerini, davaya konu kazaya karışan … plakalı aracın müvekkili şirket tarafından Trafik Sigorta Poliçesi ile sigortalandığını, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkilinin sorumluluğunun poliçedeki limitler ve sigortalı araca atfedilebilecek kusur ile sınırlı olduğunu, mahkemece kusur durumlarının tespiti gerektiğini, bir an için iddia edildiği üzere sigortalı aracın kusurlu olduğu kabul edilse dahi davacının iddia olunan zararın meydana gelmesinde ve artmasında müterafik kusurunun dikkate alınmasını, hesaplanacak tazminattan uygun oranda indirim yapılmasını talep ettiklerini, davacı yanın maluliyet iddialarının değerlendirilebilmesi için Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesine sevk edilerek yalnızca kaza ile illiyet bağı bulunan maluliyet durumu hakkında rapor alınması gerektiğini, sağlık giderleri teminatının Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olduğunu ve sigorta şirketlerinin sorumluluğu bulunmadığının açıkça belirtildiğini, davacının bu yöndeki taleplerinin reddini talep ettiklerini, aktüer hesabı yapılırken KTK madde 90 da belirtilen usul ve esaslara uygun hareket edilmesi gerektiğini beyan ederek herhalde haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı yana yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER;
Mahkememizce davalı … nezdinde bulunan … plaka sayılı araca ait 09/07/2017 tarihi itibariyle geçerli olan ZMMS poliçe örneği, meydana gelen kaza nedeniyle oluşturulan hasar dosyası örneği, … plaka sayılı aracın kaza tarihi itibariyle tüm tescil bilgileri, Çal CBSna ait … Srş sayılı dosya sureti, Denizli Çal Devlet Hastanesi nezdinde bulunan davacıya ait 09/07/2017 tarihli trafik kazası nedeniyle mevcut bulunan tüm teşhis ve tedavi evrakları ile film ve grafileri celp edilerek dosyamız arasına alınmış, dosya ve ekleri mahkememizce resen seçilen trafik kusur bilirkişisi …’e tevdii edilerek davaya konu kazanın oluşumunda tarafların kurumların kusur durumu hakkında rapor ibraz etmesi istenilmiş, bilirkişi 24/01/2019 tarihli raporunda özetle; “Davacı taraf sürücüsü …’ın %75 kusurlu olduğu, davalı taraf sürücüsü …’ın %25 kusurlu olduğu, davacı yolcu …’ın kusuru olmadığı” yönünde görüş bildirmiş taraf vekillerin kusur raporuna karşı itirazları üzerine dosya Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesine gönderilerek davaya konu kazanın oluşumunda tarafların ve varsa dava dışı 3.kişi ya da kurumların kusur durumlarının dosya kapsamındaki iddia savunma, mahkememizce alınan 28/01/2019 havale tarihli kusur raporu, taraf vekillerinin rapora karşı beyan ve itiraz dilekçeleri dikkate alınarak oransal olarak tespiti istenilmiş, ilgili kurumun 25/10/2019 tarihli raporunda özetle; “Sürücü …’ın kusursuz olduğu, sürücü …’ın %100 oranında kusurlu olduğu, davacı yolcu …’ın kusursuz olduğu” yönünde görüş bildirilmiş, mahkememizce alınan raporlar arasında çelişki bulunduğu anlaşıldığından İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak İTÜ Trafik kürsüsünden seçilecek 3 kişilik uzman bilirkişiye dosyanın tevdi edilerek, yargılamaya konu trafik kazasında tarafların kusur oranları hususunda rapor tanzimi istenilmiş, bilirkişi heyeti 09/06/2020 tarihli raporunda özetle; “Davalı … şirketine sigortalı aracın dava dışı araç sürücüsü …’ın hatalı sevk ve idaresinin birinci derecede ve takdiren %60 oranında etkili olduğu, davacının velisi …’ın hatalı sevk ve idaresinin ikinci derecede ve %40 oranında etkili olduğu, davacı yolcu …’ın etkili herhangi bir davranışı olmadığı” yönünde görüş bildirilmiştir.
Mahkememizce, davacının Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’na sevki sağlanarak sürekli iş göremezlik oranı ile geçici iş göremezlik süresinin tespiti hususlarında rapor ibraz edilmesi istenilmiş, ilgili kurumun 20/05/2020 tarihli raporunda “Mahkeme dosyası içerisinde yer alan mevcut evraka göre …’ın 09.07.2017 tarihli trafik kazasına bağlı yaralanması nedeniyle oluşan sakatlık oranı olay tarihinde yürürlükte olan Engellilik Ölçütü Sınıflandırması ve Engellilere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelikten faydalanılarak değerlendirildiğinde trafik kazasına bağlı yaralanmaları nedeniyle kalıcı fonksiyon kaybı meydana gelmediği, dolayısıyla sakatlık oranının %0 (sıfır) olduğu, mevcut evraka göre yumuşak doku travması nedeniyle tıbbi iyileşme süresinin 2 (iki) haftaya kadar uzayabileceği” yönünde görüş bildirilmiş, davacı vekilinin sürekli işgöremezlik oranına itiraz etmesi üzerine dosya ve ekleri mahkememizce Adli Tıp Kurumu 2.İhtisas Kuruluna gönderilerek davacının sürekli işgöremezlik oranı ile geçici işgöremezlik süresinin tespiti hususlarında rapor tanzimi istenilmiş, ilgili kurumun 07/10/2020 tarihli raporunda özetle; “…’ın 09/07/2017 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanmasının, 30/03/2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik Hükümleri kapsamında fonksiyonel araz bırakmadan iyileşmiş olduğu dolayısıyla; Kişinin tüm vücut engellilik oranının %0 (yüzdesıfır) olduğu, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 2(iki) haftaya kadar uzayabileceği” yönünde görüş bildirilmiş ise de her ne kadar ATK 2.İhtisas Kurulunun 07/10/2020 tarihli raporunda haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte bulunan “Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğe” göre rapor düzenlenmiş ise de 09/10/2020 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin … Esas ve … sayılı kararı ile KTK’nun 90.maddesinde yer alan “…” bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda “…” ibaresinin Anayasaya aykırı olduğuna yönelik karar verildiği anlaşıldığından dosya ve ekleri yeniden Adli Tıp Kurumu 2.İhtisas Kuruluna gönderilerek davacının sürekli işgöremezlik ve geçici işgöremezlik süresinin Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine göre düzenlenmesi istenilmiş, ilgili kurumun 15/02/2021 tarihli raporunda özetle; ” 03/08/2013 tarih, 28727 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin sadece Ek-1 bölümünde yapılan değişiklikler içerdiği, Ek-3 ve diğer cetvelleri, meslek grupları bölümünü içermediği, dolayısıyla 03/08/2013 tarih ve 28727 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği ile sadece beden çalışma gücünün en az %60’ını kaybedip kaybetmediğine (hangi hastalık ve arızaların malulen emeklilik kriterlerine uyduğu) ilişkin değerlendirme yapılabileceği, bu nedenle söz konusu yönetmeliğe göre meslekte kazanma gücü kaybı belirlenemeyeceği, …’ın 09/07/2017 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında fonksiyonel araz bırakmadan iyileşmiş olduğu, sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 2(iki) haftaya kadar uzayabileceği ” yönünde görüş bildirilmiş, her ne kadar taraf vekilleri bilirkişi raporuna karşı itiraz etmiş ise de bilirkişi raporunun taraf denetimine açık usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından taraf vekillerinin rapora itirazları yerinde görülmemiştir.
Türk Medeni Kanununun 336.maddesinde “evlilik birliği devam ettiği sürece ana ve baba velayeti birlikte kullanırlar” düzenlemesi ve aynı kanunun 342.maddesinde ise ” ana ve babanın velayetleri çerçevesinde çocuklarının yasal temsilcisi oldukları” düzenlemesi nazara alınarak, davacı vekiline, …’ın annesinin açılan davaya muvaffakat vermesine dair işlemi tamamlamak üzere süre verilmiş, davacı …’ın 04/02/2021 tarihli dilekçesi ile açılan davaya muvaffakatinin olduğunu bildirdiği anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava; 09/07/2017 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu, davacının sürekli iş göremezlik oranı ile geçici iş göremezlik süresi nedeniyle uğramış olduğu maddi zararlarının kazaya sebebiyet veren aracın ZMMS sigortacısından tahsili istemine ilişkindir.
6098 Sayılı TBK nun 54.maddesinin 3.bendinde çalışma gücünün azalmasından yada yitirilmesinden doğan kayıpların bedensel zarar kavramı içinde sayıldığı anlaşılmaktadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve kaza tarihinde yürürlükte bulunan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na göre, kara yolu zorunlu mali sorumluluk(trafik) sigortası, bir motorlu aracın kara yolunda işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne, yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan hukuki sorumluluğu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve kanun gereği yapılması zorunlu olan sigorta türüdür.
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; 09/07/2017 tarihinde davalı taraf sürücüsü …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı traktörü ve arkasında saman balyası yüklü römorku ile birlikte seyir halinde iken römorkun arka sol kısımlarına, arkasında aynı istikamette seyir halinde olan davacı taraf sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracının ön kısımları ile çarpması neticesinde davacı taraf aracında yolcu konumunda olan davacı …’ın yaralanması ile neticelenen yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği anlaşılmış; Mahkememizce usul ve yasaya uygun olduğu için hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu 2.İhtisas Kurulundan alınan rapora göre meydana gelen kaza sonucunda, davacının sürekli iş göremezliğe uğramadığı, geçici iş göremezlik süresinin ise 2 hafta olduğu anlaşılmış, bu anlamda toplanan delillerden, 09/07/2017 tarihinde yaralanan davacı …’ın sürekli iş göremezlikten kaynaklı maddi tazminat alacağının bulunmadığı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin uygulamalarına göre davacının olay tarihinde 18 yaşından küçük olması halinde gelir getiren bir işte çalışmayan küçükler için kazanç kaybı olmadığı hususunun kabul edilmesi gerektiği, davacının yaşı sebebiyle geçici iş göremezliğe dair maddi tazminat talep koşulunun da oluşmadığı anlaşıldığından, yerinde olmayan davanın reddine dair aşağıdaki hükmün tesisi uygun görülmüş, iş bu dava sebebiyle yapılan yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmış, ayrıca davalı yararına reddolunan dava değeri kadar vekalet ücreti takdir olunmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Harçlar kanunu gereğince karar tarihi itibarı ile alınması gereken 59,30 TL harçtan, başlangıçta alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40-TL harcın davacıdan alınarak, Hazine’ye gelir kaydına.
3-Davacı tarafın yaptığı tüm yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına.
4-Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının, karar kesinleştiğinde istek halinde ilgilisine iadesine,
5-Davalının yargılama sırasında kendisini vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İzmir BAM İlgili Hukuk Dairesi Nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 25/05/2021

Katip …
e -imzalıdır

Hakim …
e -imzalıdır