Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/868 E. 2023/129 K. 24.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/868
KARAR NO : 2023/129

DAVA : Ortaklıktan Çıkma, Alacak, Tazminat,
DAVA TARİHİ : 19/12/2012
KARAR TARİHİ : 24/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Ortaklıktan Çıkma, Alacak, Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREKÇE :
Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde; müvekkilinin, davalı şirketin % 50 hissesine sahip ortağı olduğunu, davalılardan davalı …’in diğer %50 hissader iken hissesinin tamamının oğlu …’e devrettiğini,… ve …’in davalı …’in oğulları olduğunu, davalı …’in şirket işlerinin yürütülmesi konusunda dışarıdan münferiden imza yetkili olmak üzere müdür olarak atandığını, müvekkilinin bugüne kadar davalı şirkete değişik tarihlerde toplam 65.000,00 TL nakit borç para verdiğini, geçmiş yıllara ilişkin kasa defterinin incelendiğinde anlaşılacağı üzere “şirkette faturasız olarak satışlar yapıldığ ve şirket kasasına intikal ettirilmediği, ham madde olarak alınan ürünlere ait harcama faturalarına nazaran satış miktarları ve elde edilen kazanç arasında fahiş fark olduğu, banka hesaplarına göre şirkete ait nakit satış bedellerinin ATM’lerden nakden çekildiği ve … hesabına aktarıldığı, şirket parasının kişisel harcamalarda kullanıldığı, …’in ortağı olduğu bir şirkete ait dosya borçlarının şirkete ait nakitlerden karşılandığı, bankamatiklerden ve EFT ve havaleler yolu ile ele geçen paraların akıbetinin bilinmediği”, kazanç olduğu halde şirket personellerinin sigorta prim borçlarının Sgk’na ödenmemiş olduğu yolunda endişelerinin olduğu, bu konuların davalılara ihtarname ile bildirildiği, sonuç alınamadığını belirterek, müvekkilinin TTK 638/2 maddesi gereğince davalı şirket ortaklığından çıkma isteğinin kabulüne, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00 TL ayrılma payının ihtar tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, müvekkilinin şirkete borç olarak verdiği 65.000,00 TL’den şimdilik 1.000,00 TL’sinin ihtar tarihinden itibaren en yüksek faizi ile birlikte tahsiline, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla öncelikle davalı şirket ortağı …’in şirkette bulunan ortaklık payından karşılanmak, ortaklık payını aşan kısmının ise şahsi malvarlığından karşılanmak üzere davalı şirkete ait banka hesaplarından gerek nakden, elden, ATM’lerden, havalelerle çekilen ve gerekse bir mal veya hizmet alımı için davalıların şahsi borç ve harcamaları için kullanıldığı tespit edilen nakit tutarların tespiti ile davalı şirkete iadesine, davalıların müşterek defter ve kayıtlarına intikal ettirmedikleri faturasız surette günlük yapılan satışların tespitine, bu tutarların davalılardan tahsili ile davalı şirkete iadesine, bilahare iadesine karar verilen paralarla birlikte şirketin gerçek net kazancının tespitine, davacının gerçek temettü alacağının tespiti ile payına düşen temettü alacağının şimdilik 1.000,00-TL’sinin ihtar tarihinden itibaren en yüksek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davalıların mali ve sigorta mevzuatına aykırı davranmaları nedeniyle şirket aleyhine tahakkuk edecek vergi aslı ve SGK primleri aslı ve cezalarının ve faizlerinin tespiti ile en yüksek ticari faiziyle davalı şirkete ödenmek üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili sunduğu cevap dilekçesinde; …’in şirketin kurucu ortağı iken kurucu ortak payını davacının da muvafakati ile oğlu davalı …’e devir ve temlik ettiği, kendisine husumet yöneltilemeyeceği, müvekkili …’in şirketi münferiden imzası ile temsile yetkili müdür olduğu, şirket paralarının şahsi hesapları için kullandığı iddiasının doğru olmadığını, bir kısım paranın şirket müdürü olarak ücreti karşılığında aldığı paralar olduğu, davacının şirkete borç verdiği iddiasının asılsız olduğu, ana sözleşmede 25.000,00 TL olarak gösterilen sermayenin yasa gereği belirtilen bir tutar olduğu, özünde davacının vermiş olduğu 65.000,00 TL’nin borç değil ortaklık sermaye bedeli olduğu, buna karşılık müvekkili …’in de 31.700,00 TL nakdi sermayenin yanında emeğini sermaye olarak koyduğu ve gece gündüz çalışarak şirketin tüm işlerini kendisinin yaptığı, şirkette satın alınan ham madde ve diğer araç gereçlerin faturalı olarak alındığı ve çıkışlarının da fatura ve belgeye dayandırıldığı, bazı alımlar toptan yapıldığı için alınan mal faturaları ile satılan mal faturalarının doğal olarak aynı olmadığı, genel hesaplama yapıldığında stop ile sarf arasındaki farkın gerçeği ortaya koyduğu, davacının sözünü ettiği kasa defteri içeriğinden müvekkillerinin haberdar olmadığı, davacının İzmir 20. Noterliği’nden 16/10/2012 tarihli, … yevmiye numaralı ihtarname ile sanki kendisine zorluk çıkartılıyormuş gibi bilgi istediği, davacının her an hesaplarını görmek ve incelemek hak ve yetkisi var iken bunu kullanmadığı, davacı iddialarının endişe, varsayım ve şüpheye dayandığı, davacının ortaklıktan çıkma isteği ile ilgili olarak şirketin mali bilançosu çıkarılıp sonucuna göre bir karar verileceği ileri sürülerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Dava; davacının ortağı olduğu davalı şirket ortaklığından çıkmasına karar verilmesi, şirket ortaklığından ayrılma payı ile kar payı alacağının tahsili, davacının şirkete verdiğini ileri sürdüğü borç paranın iadesi ve davalıların şirkete verdikleri maddi zararın tahsili istemine ilişkindir.
Taraflarca bildirilen deliller toplanmış, taraf tanıkları dinlenmiş, şirket ticari kayıt ve defterleri ile sunulan delilleri değerlendirir şekilde bilirkişi raporu aldırılmıştır.
Davalı şirketin ticaret sicil kayıtlarının incelenmesinden; … ve … tarafından İzmir 6. Noterliğinin 07/01/2010 tarihli … yevmiye numaralı anasözleşme ile kurulduğu, paylarının eşit olduğu, daha sonra 28/03/2011 tarihli Beşiktaş 14. Noterliğinin …yevmiye numaralı hisse devir sözleşmesi ile …’in davalı şirketteki hissesini, …’e devrettiği, şirketin 28/03/2011 tarihli ortaklar kurulu kararıyla devre onay verildiği, anasözleşme ile davacı …’in ve …’in 10 yıl süreyle münferit yetkili müdür olarak atandıkları saptanmıştır.
Bilirkişiler SMM ….. ve Gıda y. Mühendisi …… sundukları 04/11/2013 havale tarihli raporlarında şirketin yapmış olduğu bazı ticari faaliyetlere ilişkin işlemlerin ticari defterlerde muhasebe usul ve esaslara göre kayıt altına alınmaması nedeniyle ticari defterlerin usulüne uygun olarak tutulmadığını, tarafların dava dosyası içeriğine sundukları ajanda ve diğer üzeri isim yazılı belgeler şirketin banka ve ticari defter kayıtları ile karşılaştırıldığında bazılarının ticari defterlerde kayıtlı olmadıkları, şirketin satışlarının perakende şekilde nihai tüketiciye yönelik olmadığı, bu nedenle yazar kasa kullanmadığı, yapılan satışlara mukabil tahsilatlara ilişkin bazılarının bankaya, bazılarının kasa hesabına kaydedildiğinin görüldüğünü, gayrı resmi defterde yapıldığı belirtilen satışların açık ve net şekilde kaydedilmediğini, şirketin merkez ve şube olmak üzere 2 adet kiralık işyerinin kira borçlarının zamanında ve eksiksiz ödendiğinin ticari defterlerde kayıt altına alındığını, bu kiralananlardan davacının mülkiyetinde olan yer var ise buna ilişkin ödemelerin makbuz ile ispatlanması gerektiğini, şirket müdürünün şirket banka hesabından nakit yaptığı çekimlerin bazılarının ticari defterlere kayıtlanmadığı, fakat nakit çekimlerin işletmenin ticari faaliyetiyle karşılaştırıldığında önem arzetmediği, şirket müdürü için ortaklarca bir ücret kararlaştırılmadığını, şirket müdürünün maaş talebi olması halinde asgari ücret bazında takdir edilmesinin uygun olacağını, davacının şirkete verdiğini iddia ettiği 65.000,00-TL’nin şirket ticari defterlerinde uzun vadeli alınan avans şeklinde kayıtlı olduğunu, davacı ortağa iade edilmesi gerektiğini, dava dışı …’in davacı adına tahsil ettiği 4.000,00-TL’nin bu tutardan mahsup edilmesi gerektiğini, davacı ortağın şirketten ayrılmasına hükmedilmesi halinde karar tarihine en yakın reel değer hesaplaması yapılması gerektiğini ortaya koymuşlardır. Söz konusu rapora taraflarca itiraz edilmekle bilirkişiler sundukları 08/11/2013 tarihli ek raporda şirket mutfak malzemeleri ve üretim hammaddelerinin fiyatlandırıldığını, büro malzemelerinin uzmanlık alanlarına girmediğini, özetle 22.614,51-TL değerinde gıda maddesi, 13.234,33-TL mutfak malzemesi bulunduğunu, çıkma payı hesabı için karar tarihine en yakın reel değerin dikkate alınması gerektiğini ortaya koymuşlardır. Bilirkişinin ek raporuna da taraflarca itiraz edilmiştir.
Bu arada şirkete davacı tarafın talebi üzerine kayyım atanmış, kayyım … şirketle ilgili raporlarını sunmuştur. Mahkememizin 10/02/2017 tarihli kararı ile kayyım …’in görevine son verilmiştir.
Mali müşavir bilirkişi … 03/07/2014 havale tarihli ek raporunda özetle; davalı şirketin yapmış olduğu bazı ticari faaliyetlere ilişkin işlemlerin ticari defterlerde kayıt altına alınmaması nedeniyle ticari defterlerin usulüne uygun olarak tutulmadığı, bu sebeple rapor içeriğinde belirtilen konularda tespit yapılamadığını, tarafların sundukları ajanda ve diğer üzeri isim yazılı belgeler ile şirketin banka ve ticari defter kayıtları karşılaştırıldığında bazılarının ticari defterlerde kayıtlı olmadıklarını, ajandada kayıtlı bilgilerin imza karşılığı kayda alınmadığını, diğerleri hakkında ise ancak belgelerin şirkete yapılan harcamaları desteklediğinin ispatı halinde hesaplamaya dahil edilmesi gerektiğini, davacının davalı şirkete vermiş olduğunu ileri sürdüğü 65.000,00 TL’nin defterlerde “uzun vadeli alınan avans” şeklinde kayıtlı olduğunu ve şirket tarafından ortağa ticari faiz ile iade edilmesi gerektiğini, dava dışı …’in davacı adına banka yolu ile tahsil ettiği 4.000,00 TL’nin bu tutardan mahsup edilmesi gerektiğini, dosyada bulunan mutabakat mektubunda 31/12/2011 tarihi itibari ile para aktarımının kayıtlı olmasından dolayı mahsup sonrası 61.000,00 TL ana paraya 19/12/2012 dava harçlandırma tarihi itibari ile 10.471,00 TL avans faizi ödemesi gerektiğini, davacının şirketten ayrılmasına karar verilmesi halinde şirket öz varlığını yitirdiği için ve borca batık olduğundan reel hisse değeri oluşmadığını ve bu nedenle ayrılma payına hak kazanamayacağını bildirmiştir.
Davacı vekili müvekkilinin şirkete verdiği 65.000,00-TL’nin dava dilekçesinde 1.000,00-TL’si talep edilmiş ise de, şimdi bu tutarı 64.000,00-TL artırarak şirkete borç olarak verilen 65.000,00-TL’nin ihtar tarihi itibariyle en yüksek ticari faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini, 14/11/2014 havale tarihli ıslah dilekçesi ile talep etmiştir.
Tarafların itirazları gözetilerek mahkememizce dava dosyası üzerinde yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Mali müşavir …, bankacı …..ve Gıda mühendisi …….dan oluşan bilirkişi heyeti 08/12/2015 tarihli raporlarında özetle; davalı şirketin 16/04/2014 tarihi itibariyle öz varlığının menfi 39.491,16 TL olduğunu, şirket öz varlığının menfi olması sebebiyle şirket paylarının değerinin bulunmadığını, şirketin 08/11/2013 tarihli ek rapor ile belirlenen 22.614,51 TL değerindeki gıda maddesinin bozulduğunu, bunların şirket kayyımı ile şirket ortakları nezdinde düzenlenen 11/11/2014 tarihli tutanakla atıldıklarını, şirketin 13.234,33 TL değerinde mutfak malzemesi ve demirbaşının bulunduğunun anlaşıldığını, vergi, sigorta primi ve diğer borçları toplamının 44.093,48 TL olduğunu, şirketin 2010 ve 2011 yıllarında zarar, 2012 yılında ise kar ettiğini, geçmiş yıllar zararlarının 2012 yılı karının 11 katı olduğunu, mahsubu durumunda geçmiş yıllar zararının 64.003,63 TL olduğunun anlaşıldığını, şirketin kar payı dağıtımı konusunda alınmış bir kararının bulunmadığını, şirket zararda olup dağıtılacak karının da olmadığını, şirketin ticari defterleri ile ortakların şirketle ilgili parasal ilişkileri incelendiğinde; 131 hesap kodlu “ortaklardan alacaklar” hesabına ve 331 hesap kodlu “ortaklara borçlar” hesabına herhangi bir alacak / borç kaydının yapılmadığını, bunun yerine “449 alınan diğer avanslar” hesabına kayıt yapıldığını, bu hesabın 2011 yılı bilanço açılış kayıtlarında 2010 yılından 37.715,00 TL alacak bakiyesi şeklinde devredilmiş olduğunu, hesabın içeriği hakkında açıklama bulunmadığını, yıl içerisinde bu hesaba toplam 22.500,00 TL tahsilat yapılarak kasa hesabına borç kaydı yapılmış olduğunu, yıl sonunda 269 hesap kodlu verilen avanslar hesabına 37.062,00 TL borç ve yine karşılığında 449 numaralı hesaba 60.215,00 TL borç, aynı maddede 449 hesap alt bölümlerine ayrılarak 449.01.002 … hesabına 65.533,00 TL alacak ve 449.01.003 hesap kodlu … hesabına 31.744,00 TL alacak kaydı yapılarak hesaplar arası virman şeklinde kayıt altına alındığını, bu muhasebe kaydı ile ortaklardan avans şeklinde para çekildiğinin gösterilmek istendiğini, bu durumdan davacının şirkete 65.533,00 TL tutarında parayı avans niteliğinde verdiğinin anlaşıldığını, ayrıca şirket kayıtlarında 97.277,00 TL ortaklardan alınan avans olduğunu, bu tutardan …’in payına düşen tutarın 65.533,00 TL olduğunu, diğer ortak …’e ait intikal eden avans tutarının 31.744,00-TL olduğunu, davalı şirketin sermayesinin 2010 yılında 50.000 TL’ye yükseltildiğini, yükseltilen şirket sermayesinin 25.000 TL’sini eşit oranda ödediğini, diğer yarısının ödenmediğini, dosya içerisinde mevcut deliller ile ticari defter ve belgelere göre 65.533,00 TL avansın sermaye ödenmesi ile ilgisinin bulunmadığını, 08/11/2013 tarihli ek raporda da belirlendiği üzere şirketin 13.234,33 TL değerinde mutfak malzemesinin bulunduğunu, 22.614,51 TL değerindeki gıda malzemesinin bozulduğunu bildirmişlerdir.
Tarafların itirazı üzerine son bilirkişi kurulundan alınan 09/06/2016 tarihli ve 25/11/2016 tarihli ek raporlar alınmıştır.
Davacı vekili 27/11/2016 tarihli dilekçesi ile şirketin fiilen faaliyetinin bulunmaması şirketin kayyım ücretini ödeyememesi nedeniyle kayyımın görevine son verilmesini talep etmiş, kayyım da yine benzer yönde talepte bulunmuştur.
Toplanan tüm deliller karşısında davacı … ve davalı …’in davalı … Gıda Paz. San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin 07/01/2010 tarihli İzmir 6. Noterliğinin … yevmiye numaralı ana sözleşme tasdiki ile kurdukları, şirkette %50’şer oranda hissedar oldukları, ana sözleşme ile 10 yıl süre için davacı … ve diğer ortak …’in oğlu …’in münferiden temsile yetkili müdür olarak atandıkları, …’in şirketteki hissesinin tamamını Beşiktaş 14. Noterliğinin 28/03/2011 tarihli …yevmiye numaralı hisse devir sözleşmesi ile oğlu …’e devrettiği, şirketin 28/03/2011 tarihli ortaklar kurulu kararıyla devre onay verildiği, davacının dava dilekçesinde belirtilen nedenlerle şirket ortaklığından çıkma payının ödenmesi, şirkete borç verdiği tutarın iadesi, kar payının ödenmesine karar verilmesini, davalıların şirkete verdikleri zararların hesaplanarak şirkete iadesine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Mahkememizin 10/02/2017 tarihli ……… Esas …….. Karar sayılı kararı ile “Davacının davalı şirketten çıkma talebi konusunda yapılan değerlendirmede; TTK 638/2. Maddesinde “her ortak haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. …” hükmüne yer verildiği, tüm dosya kapsamı itibariyle şirket ortaklarının birbirlerine olan güvenlerinin kalmadığı, ortaklığın sürdürülmesinde faydanın da kalmadığı, kaldı ki şirketin yargılama sırasında tespit edildiği üzere faaliyetini sürdürmediği, dikkate alınarak davacının ortaklıktan çıkma talebinin kabulüne, Davacının şirketten çıkma payı talebi ile ilgili yapılan değerlendirmede; bilirkişi raporunda ortaya konulduğu üzere şirketin varlığının menfi 39.491,16-TL olduğu dolayısıyla davacının payına karşılık hesaplanacak çıkma payının bulunmadığını anlaşılmakla davacının çıkma payı ödenmesi konusundaki talebinin reddine, Davacının şirkete borç olarak verdiği 65.000,00-TL’nin iadesi talebi ile ilgili yapılan değerlendirmede; şirket defterlerinin incelenmesinden davacının şirkete 65.533,00-TL tutarında avans verdiği, buna ilişkin kaydın şirket defterlerinde yer aldığı, bu tutarın davalılar tarafından savunulduğu üzere sermaye ödemesi ile ilgisinin olmadığı, davacının bu tutarı davalı şirketten talep edebileceği, ancak dava tarihinden evvel bu konuda temerrüt hali oluşturulmadığından, dava tarihinden itibaren faize hükmedileceği dikkate alınarak Davacının şirkete borç verdiği 65.000,00-TL’nin dava tarihinden itibaren avans faizi ile davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine, Davacının, davalı … ve …’in şirketi zarara uğrattıkları iddiaları ile ilgili yapılan değerlendirmede; …’in şirketteki ortaklık payını devrederek ortaklıktan ayrıldığı, …’in şirket yöneticisi durumunda olmadığı, dolayısıyla davacının bu kişilere karşı şirketi zarara uğrattıkları iddialarıyla husumet yöneltemeyeceği, böyle bir durumun varlığı halinde ancak şirket tarafından bu kimselere karşı dava açılabileceği dikkate alınarak, bu kişiler aleyhine açılan davanın husumet nedeniyle reddine, Şirket müdürü … aleyhine şirketi zarara uğrattığı iddiasına ilişkin değerlendirmede;…’in şirket müdürü olduğu, dava dilekçesi sonuç bölümünün 4.bendinde ve 4.1.a bendindeki iddiaların ise şirket müdürüne karşı değil şirket ortağı …’e karşı ileri sürüldüğü, bilirkişi raporunda bahsi geçen şirket defterinde ortaklara verilen avans şeklinde kayıtlı olan 52.194,20-TL’nin dava dilekçesi içeriği dikkate alındığında müdür …’e karşı dava konusu edilen iddia ve talep olmadığı, bu nedenle bu taleple ilgili karar verilemeyeceği, bu davalıya karşı şirket kayıt ve defterlerine intikal ettirilmeyen faturasız satışlar olduğu ve şirketin mali ve sigorta mevzuatına aykırı davranışları nedeniyle vergi cezası ve sigorta primlerinin bu kimseden tahsilinin istendiği, bu iddiaların sübuta ermediği, dikkate alınarak … aleyhine açılan davanın reddine,” şeklinde karar verilmiştir.
Mahkememiz kararı davacı tarafça istinaf edilmiş, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin … Esas, … Karar sayılı 13.07.2018 tarihli kararı ile ”…Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda banka yoluyla hesaptan çekilen paraların ne kadar olduğu, ne için harcandığı, defter kayıtlarına ne kadarının geçtiği, hammadde faturalarına göre şirket hesabına geçmeyen faturasız satışlar yapılıp yapılmadığı, vergi ve SGK borçları nedeniyle şirketin zarara uğratılıp uğratılmadığı hususları hiç incelenmemiş olmasına rağmen bu yöndeki taleplerin reddine karar verilmesi yerinde değildir. Bu durumda mahkemece bu husustaki inceleme eksikliği tamamlanarak 52.194,20 TL’lik kasa açığının dava dilekçesinde belirtilen hangi nedenden kaynaklanmış olabileceği tespit edilerek, HMK’nın 31. maddesindeki hakimin aydınlatma yükümlülüğü de dikkate alınmak suretiyle dava dilekçesi, davacı vekilinin 06.01.2017 tarihli dilekçesi bir bütün halinde değerlendirilerek gerekirse davacı vekilinden açıklama yapması da istenerek şirket müdürü olan davalı … hakkında bu yönde bir talepte bulunulup bulunulmadığı netleştirilerek ortaya çıkacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. Ayrıca kabul edilen 65.000,00 TL’lik alacak için ihtarname tebliğ tarihinden itibaren faiz isteminde bulunulmuş olup davacının dayandığı ihtarnameye ilişkin tebligat belgeleri getirtilerek temerrüt tarihi belirlenmesi gerekirken mahkemece gerekçesi de açıklanmadan dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi de hatalıdır. Bu durumda, ilk derece mahkemesince tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri deliller toplanmadan ve gösterilen deliller değerlendirilmeden karar verildiğinden, istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, kaldırma kararının sebep ve şekline göre davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.” gerekçesi ile mahkememiz kararı kaldırılmış, dosya mahkememizin …Esasına kaydedilmiştir.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin … Esas … Karar sayılı kararı kesin nitelikte olduğundan karar gereğince işlem tesis edilmiştir.
Mahkememizin 28/09/2018 tarihli duruşma ara kararı ile davacı vekilinden dava dilekçesinin sonuç bölümünün 4. 3. a ve b bentlerindeki taleplerinin hangi davalıdan talep edildiğinin açıklanmasın konusundan davacı vekilinden açıklama istenmiştir. Davacı vekili 12/10/2018 tarihli dilekçesi dava dilekçesindeki 4. 3. a ve b bentlerindeki taleplerinin şirketin müdürü sıfatıyla hareket eden …’e yönelik olduğunu bu alacakların tespiti ile …’den tahsiline ve yine bilirkişi incelemeleri ile ortaya konan 52.190,24 TL’lik kasa açığının şirket müdür olarak hareket eden …’den tahsiline karar verilmesini talep ettiklerini bildirmişlerdir.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin … Esas … Karar sayılı kararı dikkate alınarak daha önce görev yapan bilirkişilerden ek raporlar ve yeni bilirkişi heyetinden rapor ve ek rapor alınmıştır.
Hükme esas alınan bilirkişiler SMMM …, bankacı bilirkişi … ve Gıda Mühendisi …… tarafından sunulan 06/12/2020 tarihli ek raporda davalı şirketin 2010-2011-2012-2013 yıllarına ait yasal defterlerinin heyetlerine sunulmadığını, bu nedenle dosya kapsamı ve önceki bilirkişi raporları incelenerek değerlendirme yapıldığını, davalı şirketin 11/01/2010 – 10/03/2013 tarihleri arasında münferit imza ile temsile yetkili şirket müdürlerinin … ve … olduğunu, 11/03/2013 – 15/04/2014 tarihleri arasında mahkemenin müşterek imza ile temsil konusundaki tedbir kararı nedeniyle şirket temsilcilerinin müşterek imza ile yetkili olmak üzere … ve … olduğunu, 15/04/2014 tarihinde mahkemenin tedbir kararı gereğince şirkete kayyım atandığını, 15/04/2014 – 10/02/2017 tarihleri arasında kayyımın temsile yetkili olduğunu, davalı şirketin İş Bank ve Finansbank hesaplarından çeşitli şekillerde ve tarihlerde paralar çekildiğinin tespit edildiğini ancak çekilen paraların fiilen şirket kasasına konulup konulmadığı, şirket için kullanılıp kullanılmadığı ve kim tarafından çekildiğinin heyetlerince ve diğer bilirkişi heyetlerince tespit edilemediğini, bu nedenle çekilen paralardan hangi müdürün ya da her iki müdürün sorumlu olup olmadığının takdirinin mahkemeye ait olduğunu, hesaplardan atmden toplamda 122.979,89 TL para çekildiğini, 14.844,50 TL’sinin müşterek imza ile yetkili olunan dönemde olması sebebiyle İş Bankası Aş tarafından İzmir 2. İcra Dairesinin …… Esas sayılı dosyasına ödendiğini …’e İş Bankası tarafından ödenen tutarın İş Bankasına geri ödendiğini, (122/979,89 – 14.844,50 = 108.135,39 TL) vadesiz hesap para çekme açıklaması ile toplamda 26.260,00 TL para çekildiğini, … tarafından 8.700,00 TL ödendiğini, pos harcamaları olarak toplamda 12.063,69 TL para çıkışının olduğunun tespit edildiğini, her iki bankadan … tarafından toplamda 8.700,00 TL olarak ödenmiş tutarın iade edildiğine dair ödeme belgesinin mevcut olmadığını, bu tutarın … uhdesinde kabul edilmesi gerekeceği kanaatlerinde olduklarını, dava dilekçesinde ortaya konulan davalıların kayıt dışı satışlara ilişkin sorununa ilişkin olarak yapılan incelemede kurumlar vergisi bilanço verilerine göre 2010 yılı sonunda davalı şirketin malını %29,5 karlılık ile sattığını, 2011 yılına gelindiğinde toplamda 79.020,31 TL’lik malın 49.250,00 TL satıldığını, yani zararına satış yapıldığı kaydının şüphe içerdiğini, şirket müdürlerinin zararına satışını izah etmesi gerektiğini aksi halde 2010 – 2012 yılı karlılık oranı ortalaması dikkate alınarak 2011 yılı için 79.020,31 TL’lik malın ne bedelle satılması gerektiğinin hesaplanması gerektiği, 2010 yılı karlılık oranının %29,5 ve 2012 yılı karlılık oranını % 42,78 olduğu dikkate alınarak bu karlılık oranlarının ortalamasının %36,14 olduğu, buna göre 79.020,31 TL mamülün 107.578,25 TL bedelle satılabilecekken 49.250,00 TL bedelle satışının yapıldığı aradaki farkın 58.328,25 TL olduğunun hesap edildiğini müdürlerin bu zarar durumunu izah etmemeleri durumunda davalı şirketin 58.328,25 TL zararına sebebiyet verildiğinin bu zarardan hangi müdürün ya da müdürlerin sorumlu olduğunun mahkemenin takdirinde olduğunu, dava dilekçesinde ortaya konulan kasa açığı iddialarına ilişkin yapılan incelemede 2012 yılı bilançosuna göre 5.380,00 TL, 2015 yılı bilançosuna göre 6.257,92 TL’nin kasada göründüğünü, kasadan kim sorumlu ise bu tutarı kasaya koyması gerektiğini, ayrıca 31/12/2011 sonunda imzalanmış mutabakat metnine göre davacının 65.530,00 TL, davalı kurucu ortak …’in 31.744,00 TL şirketten cari alacağının olduğunu, ancak bu paraların şirkete ne suretle girdiğine dair açıklama bulunmadığının, davalıların sgk ve vergi ödemelerindeki gecikmeleri nedeniyle dava tarihine kadar olan sorumlulukları iddiasıyla yapılan değerlendirmede davalı şirketin 2010 yılı sgk borcunun 1.240,97 TL, 201 yılı sgk borcunun 7.565,00 TL olduğu, davalı şirketin … ve …’e yönetimdeyken, …’e 09/11/2010 tarihinde 6.000,00 TL, 25/05/2011 tarihinde 1.000,00 TL, 09/12/2011 tarihinde 1.700,00 TL toplamda 8.700,00 TL para gönderildiğini, iş bu para geri gelmiş olsa idi 2010 ve 2011 yılı sgk priminin vadesinde gecikme olmaksızın ödenebileceği kanaatinde olduklarını bu nedenle 2010 ve 2011 yılı sgk primi gecikme faiz toplamının 17.316,61 TL olduğunu, bu zarardan hangi müdürün sorumlu olacağının takdirinin mahkemeye ait olduğunu, şirketin 3.789,26 TL’lik vergi aslının ödemeye yetecek meblağda kasada var göründüğü halde vaktinde ödenmemiş olmasından dolayı davalı şirket müdürleri … ve … tarafından 2.585,79 TL gecikme faizi ödenmesine sebebiyet verildiği, bu zarardan hangi müdürün sorumlu olduğunun takdirinin mahkemeye ait olduğunu, dava tarihi sonrası şirketin 22.614,51 TL değerindeki gıda maddelerinin ortaklar ve kayyım imzalı 11/11/2014 tarihli tutanakla imha edildiği şirketin 13.234,00 TL değerindeki mutfak malzemesi ve değerinin tespit edilemeyen demirbaşının olduğunun ifade edildiğini, ancak kayyım raporunda şirket mallarının haczedildiği ifade edildiği için şirket mal varlığının kalmadığının anlaşıldığını, 31/12/2015 tarihi itibariyle şirket öz varlığının -38.516,13 TL olduğunu, en son durumda şirketin hiçbir emtiyasının kalmadığını, 2015 yılı sonu itibariyle demirbaşların çıkartılması sgk ve vergi borçlarının ilavesiyle öz varlığın -75.424.98 TL mertebesine ulaştığını ortaya koymuşlardır.
Davacı vekili 12/10/2018 tarihli dilekçesi ile taleplerinin hangi davalıya karşı yönelttiğini açıklamıştır.
Davacı vekili 24/11/2021 tarihli dilekçesi ile bilirkişi raporuna göre nakit çekme yoluyla 2010 yılında 6.000,00 TL, 2011 yılında 15.290,00 TL, 2012 yılında 16.170,00 TL olmak üzere toplamda 38.160,00 TL nakit çekme işleminin defterlere intikal ettirilmediğinden sorumlu olan …’den dava tarihinden itibaren en yüksek ticari faizi ile birlikte tahsiline bu konudaki taleplerini 35.160,00 TL artırdıklarını bildirmiştir.
Davacılar……. vekili 02/12/2021 tarihli dilekçesi ile daha önceki vekil Av. …’in vefat etmiş olması sebebiyle bu kimseler vekili olarak davayı takip ettiğini, şirketin temsili konusunda süre verilmesini beyan etmiş sonraki aşamalarda şirkete vekil tayin edilmediğinden tebligatlar şirketin kendisine yapılmıştır.
Toplanan tüm deliller karşısında davalı … Gıda Paz. San. Ve Tic. Ltd. Şti’nin 10/01/2010 tarihinde kurularak ticaret siciline tescil edildiği, şirket ortaklarının davacı … ile davalı … olduğu, her ikisinin %50 oranında paya sahip olduğu, ana sözleşme ile … ile …’in 10 yıl süre ile münferiden temsile yetkili kılındıkları, …’in şirketteki hissesinin 28/03/2014 tarihinde oğlu …’e devrettiği, 11/01/2010 tarihinde 11/03/2013 tarihine kadar … ve …’in münferit temsile yetkili oldukları, bu davanın açılması sonrasında 11/03/2013 tarihli tedbir kararı ile her iki müdürün müşterek temsile yetkili olmalarına karar verildiği, bu durumun 15/04/2014 tarihine kadar sürdüğü, 15/04/2014 tarihinde şirkete tedbiren kayyım atandığı, kayyımın görevine10/02/2017 tarihli kararla son verildiği anlaşılmıştır.
Dava dilekçesindeki talepler tek tek değerlendirilmiştir.
Öncelikle talepler karşısında davalılar … ve …’in durumu kendilerine husumet yöneltilip yöneltilemeyeceği konusu incelenmiştir. … davalı şirketin %50 oranında kurucu ortağıyken hissesinin 28/03/2011 tarihinde …’e devretmiştir. Her ikisininde şirket ortaklığı dışında sıfatları yönetici konumunda olmaları söz konusu değildir. Davacının şirket ortağı sıfatıyla bu kişilere yönetici olmadıkları halde aleyhlerine şirketi zarara uğrattıkları iddiasıyla talepte bulunulması mümkün değildir. Dolayısıyla bu kişiler aleyhine dava konusu iddialar nedeniyle husumet yöneltilmesi mümkün olmadığından bu kişiler aleyhine açılan davanın husumet nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalılar … ile … Gıda Paz. San. ve Tic. Ltd. Şti. aleyhine açılan davanın değerlendirilmesinde; Davacının davalı şirketten çıkma talebi konusunda yapılan değerlendirmede; TTK 638/2. Maddesinde “her ortak haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. …” hükmüne yer verildiği, tüm dosya kapsamı itibariyle şirket ortaklarının birbirlerine olan güvenlerinin kalmadığı, ortaklığın sürdürülmesinde faydanın da kalmadığı, kaldı ki şirketin yargılama sırasında tespit edildiği üzere faaliyetini sürdürmediği, dikkate alınarak davacının ortaklıktan çıkma talebinin kabulüne, TTK 638/2 maddesi uyarınca davalı şirketten çıkmasına karar vermek gerekmiştir.
Davacının şirketten çıkma payı talebi ile ilgili yapılan değerlendirmede; 06/12/2020 tarihli bilirkişi raporunda ortaya konulduğu üzere şirketin öz varlığının menfi 75.424,98-TL olduğu, dolayısıyla davacının hissesinin değeri olmadığından çıkma payı ödenmesi yönündeki talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacının şirkete borç olarak verdiği 65.000,00-TL’nin iadesi talebi ile ilgili yapılan değerlendirmede; şirket defterlerinin incelenmesinden davacının şirkete 65.533,00-TL tutarında avans verdiği, buna ilişkin kaydın şirket defterlerinde yer aldığı, bu tutarın davalılar tarafından savunulduğu üzere sermaye ödemesi ile ilgisinin olmadığı, davacının bu tutarı şirketten talepte haklı olduğu kanaatine varılmıştır. İzmir BAM 11. Hukuk Dairesinin 13/07/2018 tarihli kararında davacının dayandığı ihtarnamenin getirtilerek temerrüt tarihinin belirlenmesi gerektiği ortaya konulmuş olmakla İzmir 20. Noterliğinin 16/10/2020 tarihli …yevmiye numaralı ihtarnamesinde davalı şirketin muhatap gösterilmediği sadece …, … ve …’in gösterildiği, bu ihtarname ile şirketin temerrüte düştüğünün kabulüne olanak bulunmadığı değerlendirilmekle davacının şirkete borç verdiği 65.000,00-TL’nin dava tarihinden itibaren avans faizi ile davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.
Şirketin banka hesaplarına davalı müdür … tarafından çekilip şirkete iade edilmeyen paralara ilişkin yapılan değerlendirmede; şirketin İş Bankası ve Finansbank hesaplarından atmden para çekme açıklaması ile toplamda 122.979,89 TL çekildiği, bunun 14.844,50 TL’sinin müşterek imza ile yetkili olunan dönemde olması sebebiyle iş bankası aş tarafından karşılandığı, bu tutarın İş Bankası Aş’ne ödendiği, vadesiz hesap para çekme açıklaması ile toplamda 26.260,00 TL para çekildiği, …’e toplamda 8.700,00 TL ödendiği pos harcamaları olarak toplamda 12.063,69 TL para çıkışı olduğu bilirkişi raporu ile belirlenmiştir. (06/12/2021 tarihli bilirkişi raporu) …’e gönderilen 8.700,00 TL dışındaki paraların hangi müdür tarafından çekildiği (dava tarihine kadar davacı ve davalı …’in münferit yetkili müdür olduğu dikkate alınarak) şirket harcamaları için kullanılıp kullanılmadığı, atm kartının kimde olduğu tespit edilememiştir. …’in ismine gönderilen 8.700,00 TL’nin iade edildiğine dair ödeme belgesi de mevcut değildir. Dolayısıyla 8.700,00 TL …’in uhdesinde kabul edilmiş, değer artırım dilekçesinde talebi de dikkate alınarak dava tarihinden itibaren avans faizi ile davalı …’den alınarak davalı şirkete verilmesine karar verilmiştir.
Bu konudaki talep davacının açıklama dilekçesinde ortaya koyduğu üzere 3.000,00 TL olup, 24/11/2022 tarihli değer artırım dilekçesi ile 35.160,00 TL artırılarak 38.160,00 TL’ye yükseltilmiş olup yukarıda kabulüne karar verilen 8.700,00 TL’lik kısmı dışındaki 29.460,00 TL talep yönünden söz konusu tutarın hangi müdür tarafından çekildiği şirket ihtiyaçlarına harcanıp harcanmadığı tespit edilemediğinden dolayısıyla davalı yönünden bu iddia sübuta ermediğinden bakiye 29.460,00 TL talep yönünden dava reddedilmiştir.
Davacının kasa açığı 52.194,20 TL olarak talep edilen tutara ilişkin talebin değerlendirilmesinde; İzmir Bam 11. Hukuk Dairesinin kaldırma kararında da ortaya konulan ve daha sonra davacının talebine açıkça konu edildiği açıklanan 52.194,20 TL kasa açığının 2014 yılı kasa açığı olduğu, bu davanın 19/12/2012 tarihinde açıldığı, dava tarihinden sonraki bu gelişme ve tespitin davaya konu edilemeyeceği, ancak dava tarihi itibariyle mevcut alım hallerin bu davanın konusunu oluşturduğu, dava tarihine göre 2012 yılı mali verilerine göre kasada olması gereken nakit tutarın 5.380,00 TL olduğu, müdürlerin bu tutarın akıbetini açıklayamadıkları, davacı ve davalı …’in dava tarihi itibariyle şirketi münferiden temsile yetkili oldukları göz önüne alınarak ve bizatihi hangi müdürün sorununda olduğu da belirlenemediğinden bu kasa açığının her iki müdürün %50 oranında sorumlu oldukları, davalı müdür …’in 5.380,00 TL’nin %50’sine isabet eden 2.690,00 TL’den sorumlu olduğu kanaatine varılmakla bu konudaki davanın kısmen kabulüne 2.690,00-TL nin davacının davalıya gönderdiği ihtarnamenin tebliğ tarihi gözetilerek 17.10.2012 tarihinden itibaren avans faizi ile davalı …’den alınarak davalı … Gıda Paz. San. Ve Tic. Ltd. Şti.’ne verilmesine bu konudaki fazlaya dair talebin 52.194,20 TL olduğu dikkate alınarak reddine karar vermek gerekmiştir.
Faturasız satışlar nedeniyle oluşan şirket zararının karşılanması talebinin değerlendirilmesinde; diğer yıllara ilişkin faturasız ve kayıtlara yansıtılmayan satışlar yapıldığı konusunda herhangi bir delil sunulmamış olup ancak bilirkişi raporunda ortaya konulduğu üzere 2011 yılında toplamda 79.020,31 TL’lik malın 49.250,00 TL’ye satıldığı yani zararına satış yapıldığı kaydının şüphe oluşturduğu, bu durumun izah edilmediği, bu nedenle kayıtlara yansıtılmayan satış yapıldığı kanaatine varıldığı, yine bilirkişi raporunda ortaya konulduğu üzere 2010 yılı karlılık oranının %29,5 ve 2012 yılı karlılık oranının %42,78 olduğu, 2011 yılı öncesi ve sonrası karlılık oranlarının ortalaması dikkate alındığında %36,14 karlılık oranına ulaşıldığı 79.020,31 TL tutarında malın %36,14 karlılık oranı ile satıldığında elde edilmesi gereken satış bedelinin 107.578,25 TL olduğu bundan kayıtlara yansıtılan 49.250,00 TL satış bedeli düşüldüğünden kayıtlara yansıtılmayan 58.308,25 TL satış bedeli olduğu sonucuna ulaşıldığı ancak şirketin mali işlerinin ve alım ve satımların kayıtlara yansıtılmasının hangi müdürün sorumluluğunda olduğu tespit edilemediğinden dava tarihi öncesi davacı ile davalı …’in münferiden temsile yetkili olduğu gözetilerek her ikisinin oluşan şirket zararına %50 oranında sorumlu oldukları değerlendirilmesine ulaşıldığı, bu durumda 58.308,25 TL zararın %50 si olan 29.164,17 TL’sinden davalı …’in sorumlu olduğu, ancak davacının bu konudaki talebinin 3.000,00 TL olduğu anlaşılmakla 3.000,00 TL’nin ihtarnamenin tebliğ tarihi gözetilerek 3.000,00-TL nin 17.10.2012 tarihinden itibaren avans faizi ile davalı …’den alınarak davalı … Gıda Paz. San. Ve Tic. Ltd. Şti.’ne verilmesine karar vermek gerekmiştir.
Davacının temmettü alacak talebinin değerlendirilmesinde; Bu talebin 1.000,00 TL olarak davalılara müteselsilen yöneltildiği bilirkişi raporunda ortaya konulduğu üzere şirketin borca batık olduğu, temettü dağıtılması konusunda alınmış ortaklar kurulu kararı olmadığı, dolayısıyla dağıtılacak temettü bulunmadığı kanaatine varılmakla bu konudaki davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı şirketin süresinde ödenmeyen SGK primleri ve vergi borçları nedeni ile oluşan zararına ilişkin olarak yapılan değerlendirmede; davalı şirketin parasının bulunması ve buna rağmen borçların ödenmemesi halinde yöneticilerin bu borcun geç ödenmesinden kaynaklı sorumluluğunun olacağı aşikardır. Müdür … uhdesinde 8.700,00 TL bulunduğu halde bu paranın iade edilmeyerek sgk ve vergi borcuna gecikme zammı uygulanmasına neden olunması davalı …’in sorumluluğundadır. Bilirkişi raporlarında ortaya konulduğu üzere şirketin 2010 yıllarına ilişkin 1.240,97 TL ile 2011 yılına ilişkin 7.565,00 TL sgk prim, işsizlik prim ve damga vergi borcu olduğu halde …’in bu borcu ödeyecek 8.700,00 TL’yi şirkete iade ederek borcu ödememiş olmasından kaynaklanan kusuru neticesinde şirketin dava tarihine kadar oluşmuş gecikme zammı toplamının 17.316,61 TL olduğu, bu borçtan müdür …’in sorumlu olduğu ancak bu konudaki talebin 1.000,00 TL olduğu kanaatine varılmakla taleple bağlı kalınarak 1.000,00-TL nin dava tarihinden itibaren avans faizi ile davalı …’den alınarak davalı … Gıda Paz. San. Ve Tic. Ltd. Şti.’ne verilmesine karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar şirketin vergi borcunun zamanında ödenmemesi sebebiyle oluşan zararın tahsili de istenmişse de bu konuda bilirkişilerin hesapladığı zarar tutarının 2.585,79 TL olduğu, fakat o tarihte şirket parasının 8.700,00 TL olarak …’de bulunduğu ödenmesi halinde sgk prim borcunun ödeneceği kabul edilerek yukarıdaki sorumluluk yoluna gidildiği, dolayısıyla vergi borçlarını karşılayacak şirket parası olmadığından vergi gecikme zammının yöneticilerin sorumlu olup olmayacağı değerlendirilmiş fakat gerek sgk prim ferilerine ilişkin ve gerekse vergi gecikme zammına ilişkin konuda aynı kalemde toplam 1.000,00 TL talep edilmiş ve buda sgk primlerinin gecikme zammı konusunda hüküm altına alınmış olmakla bakiye kabul ya da red konusunda karar verilmesini gerektirir bir durum kalmamıştır.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalılar … ve … aleyhine açılan davanın husumet nedeni ile reddine,
2-Diğer davalılar … ile … Gıda Paz. San. ve Tic. Ltd. Şti. aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne,
a)Davacının ortaklıktan çıkma talebinin kabulü ile TTK 638/2.maddesi uyarınca davalı şirket ortaklığından çıkmasına,/
b-Davalı şirket özvarlığının menfi olması nedeniyle davacının hisse değeri olmadığından, davacının çıkma payı ödenmesi talebinin reddine,
c-Davacının şirkete borç verdiği 65.000,00-TL’nin dava tarihinden itibaren avans faizi ile davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
d-Şirketin banka hesaplarına davalı müdür … tarafından çekilip şirkete iade edilmeyen paralara ilişkin davanın kısmen kabulüne, 8.700,00-TL nin dava tarihinden itibaren avans faizi ile davalı …’den alınarak, davalı … GIda Paz. San. Ve Tic. Ltd. Şti.’ne verilmesine,
-Değer arttırım talebi ile ortaya konulan fazlaya dair talebin reddine,
e)Kasa açığı olarak 52.194,20-TL olarak talep edilen tutara ve talebe ilişkin davanın kısmen kabulüne, 2.690,00-TL nin 17.10.2012 tarihinden itibaren avans faizi ile davalı …’den alınarak davalı … Gıda Paz. San. Ve Tic. Ltd. Şti.’ne verilmesine,
-Bu konudaki fazlaya dair talebin reddine,
f)Faturasız satışlar nedeni ile oluşan şirket zararına ilişkin 3.000,00-TL nin 17.10.2012 tarihinden itibaren avans faizi ile davalı …’den alınarak davalı … Gıda Paz. San. Ve Tic. Ltd. Şti.’ne verilmesine,
g)Davacının temmettü alacak talebinin reddine,
h)Davalı şirketin süresinde ödenmeyen SGK primleri nedeni ile oluşan zararına ilişkin olarak 1.000,00-TL nin dava tarihinden itibaren avans faizi ile davalı … …’er den alınarak davalı … Gıda Paz. San. Ve Tic. Ltd. Şti.’ne verilmesine,
3-Karar tarihi itibariyle davanın kabul edilen kısmına göre alınması gerekli 5.491,44-TL harçtan, peşin alınan 21,15-TL ile alınan tamamlama ve ıslan harçlarının (600,00 + 891,00 + 1.110,00) mahsubu ile bakiye 2.890,44‬-TL harcın 2.337,08 TL’sinin davalı şirketten, 553,36‬ TL’sinin davalı …’den alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden çıkma kararıyla ilgili olarak karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesine göre takdir olunan 9.200,00-TL avukatlık ücretinin ve davacının şirkete borç verdiği tutarın tahsili kararıyla ilgili olarak takdir olunan 10.400,00-TL avukatlık ücretinin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden … aleyhine verilen tazminat kararları yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesine göre takdir olunan 9.200,00-TL avukatlık ücretinin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine,
-Davalılar …, … kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden aleyhlerindeki dava husumet yönünden reddedildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesine göre takdir olunan 9.200,00-TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara 1/2 oranında verilmesine,
-Davalı … Gıda Paz. San. Ve Tic. Ltd. Şti. bir dönem kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesine ve davanın reddolunan kısmına göre takdir olunan 2.000,00-TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
-Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesine ve aleyhine davanın reddolunan kısmına göre takdir olunan 11.354,27 -TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından davalılar …, … ve … yönünden sarfedilen yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılarak davalı şirket ve … aleyhindeki dava nedeniyle sarfedilen 15.976,95-TL yargılama giderinin davanın kabul olunan kısmı dikkate alınarak takdiren 7.960,00 TL yargılama gideri ile 21,15-TL, başvurma harcı, 21,15 TL peşin ve karar ilam harcı, 600,00-TL tamamlama harcı, 891,00 peşin harç ve 1.110,00 tamamlama harcı olmak üzere toplam 10.603,30 TL yargılama giderinin 8.573,00 TL’sinin davalı şirketten bakiyesinin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine,
-Davacı tarafından yatırılan ancak sarf edilmeyip artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
-Davalı … tarafından sarf edilen toplam 160,45-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, davalı tarafından yatırılan ancak sarf edilmeyip artan gider avansının karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
Dair, oybirliği ile verilen karar davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/02/2023

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza