Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/436 E. 2021/253 K. 18.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/436 Esas
KARAR NO : 2021/253

DAVA : İpotek (Terkin İstemli)
DAVA TARİHİ : 02/03/2017
KARAR TARİHİ : 18/03/2021

Mahkememizde görülen İpotek (Terkin İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA;
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; Müvekkilinin akaryakıt istasyonu işi için davalı şirket ile bayilik sözleşmesi imzaladığını, ilgili sözleşme gereğince aile konutu üzerine davalı lehine 150.000-TL bedelle ipotek tesis ettirdiğini, sözleşmenin kurulmasından bir süre sonra müvekkilinin edimlerini yerine getirmesine rağmen davalı tarafın üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmediğini, bu nedenle müvekkili tarafından bayilik sözleşmesinin fesh edildiğini, feshin noter ihtarnamesi ile davalı tarafa bildirildiğini, ayrıca bedelsiz kalan ipoteğin kaldırılması için de davalı tarafa ihtar gönderildiğini, bunun üzerine davalı tarafça müvekkili aleyhine afaki borç miktarlarını içeren yazı ve fatura gönderildiğini, müvekkilinin bu alacaklara itiraz ettiğini, davaya konu ipoteğin de aile konutu üzerine konulmuş bir ipotek olduğunu ve müvekkilinin eşinden muvafakat alınmadan yapılan bu ipotek işleminin aslen geçersiz olduğunu beyan ederek müvekkilinin davalıya borcu olmadığının ve bayilik sözleşmesi feshedildiğinden İzmir ili Buca ilçesi … Mah. … ada … parselde kayıtlı taşınmazda davalı lehine tesis edilen 150.000-TL bedelli 1.derece ve 1. Sırada yer alan ipoteğin fek edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP;
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Haksız, dayanıksız ve usule aykırı davanın reddi gerektiğini, davayı görmeye Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davacının ikame etmiş olduğu davada esasen iki ayrı dava ihtiva ettiğini, davacının talebi olan ipoteğin fekki öncelikle davacının lehine ipotek verilen müvekkili şirkete borçlu olmadığının tespitine bağlı olduğunu, yani menfi tespit davasının huzurdaki davanın esası olduğunu, bu nedenle menfi tespit davalarında uygulanacak yetki kuralının somut olayda da uygulanması gerektiğini, ayrıca taraflar arasında akdedilmiş sözleşmelerde de Bakırköy Mahkemeleri’nin yetkili olduğunun görüldüğünü, gerek 17/12/2010 tarihli Bayilik Sözleşmesinin İhtilafların Hali başlıklı 17. Maddesi, gerekse de 27/12/2010 tarih … yevmiye numaralı İpotek Resmi Senedinin 8. Maddesinde “Bakırköy Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin yetkilidir.” hükmünün yer aldığını, müvekkili şirketin tarafı olduğu Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. … K. Sayılı ipoteğin fekkine dair açılan davada yerel mahkemenin davanın Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülmesi gerektiğinden dosyanın Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verdiğini, kararın temyiz edildiğini ancak Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin … E. …. K. Sayılı kararı ile görevsizlik kararının onandığını, bu kararın emsal olarak değerlendirilmesi gerektiğini, davacı ile müvekkili şirket …. arasında 17/10/2010 tarihinde Bayilik Sözleşmesi akdedildiğini, işbu sözleşme ile davacı sözleşme süresince gerek motorlu araç sahiplerine gerekse şantiyeler, deniz araçları, kooperatifler, nakliye firmaları, fabrikalar, sanayi kuruluşları vasfındaki toplu tüketim merkezleri ve benzeri nihai tüketicilere satacağı siyah malı (fuel-oil no 6, kalorifer yakıtı v.b.), otogaz, madeni yağlar ve konusuna uygun diğer malları tamamen şirketten veya şirketin göstereceği kaynaklardan satın almayı ve şirket de işbu sözleşmedeki şartlar dairesinde talep edilen malı temin etmeyi karşılıklı olarak kabul ve taahhüt ettiklerini, taraflar arasındaki ticari ilişki ve sözleşmeden kaynaklanan edimlerin yerine getirilmemesi halinde teminat olmak üzere davacından ipotek teminatı talep edilmiş bunun üzerine işbu dava ile müvekkili şirket tarafından bildirilinceye kadar süreli olmak üzere müvekkili lehine ipotek tesis edildiğini, tesis edilen ipoteğin her ne sebep ve suretle olursa olsun borçlu bulunduğu ve ileride borçlanacağı meblağların azami 150.000,00TL kısmının teminatını teşkil ettiğini, davacının kendisine ürün verilmediği yönündeki iddiasının tamamen asılsız olduğunu, bayilik sözleşmesini haksız nedenlerle süresinden evvel fesheden davacının taraflar arasındaki sözleşmelere ve taahhütlerine uymaması nedeniyle borçları bulunmadığını, davacının Bayilik Sözleşmesi akdederken her bir sözleşme yılında asgari 400m3 beyaz mal (benzin grubu, motorin, gaz yağı) satın almayı, bu taahhütlerine uymaması halinde beyaz mal için beher eksik ton başına 80USD ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, sözleşme dönemlerindeki taahhütlerinden kaynaklanan cezai şart alacaklarının ve fazlaya ilişkin hal ve alacakları saklı kalmak üzere davacının Bayilik sözleşmesi süresince ve fesih sonrası döneme ait satış taahhütlerine uymaması neticesinde 129.157 USD’lik cezai şart borcu doğduğunu beyan ederek fazlaya ve taraflar arasında imzalanmış sözleşmelere dayalı hak ve alacaklarımız saklı kalmak kaydıyla davanın esasının davacının müvekkiline borçlu olmadığını tespitine dayalı olması nedeniyle menfi tespit davalarında uygulanacak HMK 6. Madde ve taraflar arasında geçerli Bayilik Sözleşmesi uyarınca görevli ve yetkili mahkemenin Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemelerinin olduğuna, davacının müvekkili şirkete Bayilik Sözleşmesi ve eklerinden kaynaklanan borçlarının bulunması nedeniyle yasal dayanağı bulunmayan ve haksız davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER;
Davacının tacir kaydı, esnaf kaydı ve vergi kaydı olup olmadığına ilişkin araştırma yapılarak gelen cevabi yazılar dosyamız arasına alınmış, …’ya müzekkere yazılarak davalının 17/12/2010 tarihinde yapılan bayilik sözleşmesinden sonra dava tarihine kadar olan dönemde akaryakıt temini hususunda bir kısıtlamaya tabi tutulup tutulmadığına ilişkin bilgi ve belgeler celp edilmiş, taraflara ticari defter ve belgelerini sunmaları yada yerinde inceleme yapılmak suretiyle bulundukları adresi bildirmek için süre verilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda “Dava konusu ipoteğin fekki olup, sınırlı ayni hakka dayanan bir dava olduğu ve TTK’da düzenlenmediği, Kanun’da sayılan mahkememizin görevine giren bir dava da olmadığı, sadece gerçek kişi …’nın tacir olması durumunda mahkememizin görevli olabileceği anlaşılmış olup, dava tarihi itibariyle yapılan araştırmada davacının tacir ve esnaf kaydının bulunmadığı, vergi mükellefiyetinin 31/12/2013 tarihinde bittiği anlaşılmış olup, mahkememizin görevsiz olduğu gerekçesiyle” 30/11/2017 tarihli … Esas … Karar sayılı karar ile “Dava dilekçesinin görev yönünden reddine, mahkememizin görevsizliğine” dair karar verilmiş, davacı vekili tarafından karar istinaf edilmiş, İzmir BAM … HD’nin … E…. K.sayılı ilamı ile “Somut olayda uyuşmazlık akaryakıt bayilik sözleşmelerinden kaynaklanmaktadır. Gerek sözleşmenin içeriği, gerekse mahkemenin nitelendirmesi de bu yöndedir. Bayilik sözleşmesi, Türk Borçlar Kanunu’nda veya özel yasalarda düzenlenmemiş olmakla birlikte öğretide kendine özgü bir sözleşme türü olarak kabul edilmekte ve taraflardan birinin (bayi) diğer tarafın mallarını satmak ve sürümünü artırmak üzere kendi adına ve hesabına dağıtmayı üstlendiği sürekli çerçeve sözleşme olarak tanımlanmaktadır. Bu tür sözleşmelerden kaynaklanan davaların ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemelerinde görüleceğine dair yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle, eldeki davanın ticari dava olarak kabulü için uyuşmazlık konusunun her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili olması ve her iki tarafın da tacir olması gerekmektedir. Taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi 17/12/2010 tarihinde akdedilmiştir. Ödemiş Ticaret odasında, davacının 08/10/2010 tarihinde işletme sahibi olarak kayıtlı olduğunun görülmesine ve uyuşmazlığın bayilik sözleşmesinden kaynaklanmasına göre, davacı ve davalı şirketin ticari işletmesi ile ilgili olduğu, TTK’nın 4. maddesi gereğince her iki tarafında ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava niteliğinde bulunduğu ve ticari davalara bakma görevinin asliye ticaret mahkemesinin görevi kapsamında olduğu, anılan Kanunu’n 5/3. maddesi gereğince asliye hukuk ile asliye ticaret mahkemesi arasındaki ilişkinin görev ilişkisi bulunduğu ve görev hususunun yargılamanın her aşamasında dikkate alınması gerektiğinden, asliye ticaret mahkemesinin görevli olmadığına dair kararı yerinde değildir. Kabule göre de, 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemenin görevsizliğine dair karar verilmesi yerinde değildir.” gerekçesi ile mahkememizce verilen 30/11/2017 tarihli ve … Esas … Karar sayılı kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkememize gönderilmesine karar verilmiş, dosya mahkememizin … Esas sırasına kaydedilerek yargılamaya bu esas üzerinden devam edilmiştir.
Davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarının “… Mah. … Cad. … Sk. No: … …/İstanbul” adresinde olduğu anlaşıldığından, defter ve kayıtlar üzerinde SMMM bilirkişi aracılığıyla inceleme yaptırılarak rapora tanzim edilmesi için Bakırköy Nöbetçi ATMne talimat yazılmış, bilirkişi … 14/01/2019 tarihli raporunda özetle; “Davalının ticari kayıtlarında davacı …’ya ürün tedariki için 29/12/2010 -11/01/2012 tarihleri arasında 19 adet fatura kestiği, fatura tutarının 302.196,18.TL olduğunun davalının (satıcı) nın muhasebe kayıtlarında görüldüğü,davacı …’nın banka yolu ile davalı/satıcıya 29/12/2010 -11/01/2012 tarihleri arasında 302.060,15 TL ödemiş olduğu, bakiye 136,03.TL … borç bakiyesinin tespit edilmiş oluğu, Davalı (Satıcı) Bayilik Sözleşmenin 17/12/2010 kuruluşundan ve Sözleşmenin Feshi 24/01/2012 tarihinden sonra iki adet faturanın 13.01.2012 tarihinde … yevmiye no’lu ve … fiş no ile ceza şart 239.147,10.TL bedeli (Fatura Seri… Tarih 13,01,2012) ile + ve 7.05.2012 tarihli … yevmiye no’lu … fış no ile Otomasyon hizmet bedeli 3.279.66 +KDV 590.34 Toplam 3.870,00 TL tutarlı ( Fatura Seri A No:… Tarih 07.05,2012 ) her iki fatura toplamı 243.017.10.TLnin Muhasebe kayıtlarında görüldüğü, 243.017,10 TL ceza faturasına iliştirilen tarihi olmayan Asgari Mal Alım Taahhütnamesi ve Cezai Şart başlıklı belgenin tek imzalı ve düzenlendiği tarih bilinmediğinden ve her iki tarafın iddialarının doğruluğunun ve yükümlüklerinin ne oranda olduğunun belirlenmesi için keşif yolu ile incelenmesi gerekli olduğundan görüş ve kanaat oluşmadığını, mahkemece 2 adet faturanın kabul edilmesi halinde …’ nın Satıcı … ye ceza dolayısıyla kesilen 239.147.10 + ve Otomasyon hizmeti bedeli için 3.870.00.TL ile kesilen iki adet faturaları Toplam tutarları 243.017.10.TL. + Üründen kalan bakiye 136,03.TL Genel Toplam 143.153.13.TL borç bakiyesinin ticari defterlerinde görüldüğü” yönünde görüş bildirilmiştir.
Mahkememizce dosya ve ekleri SMMM bilirkişisine tevdi edilerek davacı vekili tarafından bildirilen davacıya ait ticari defter ve kayıtları üzerinde defterleri üzerinde bildirmiş olduğu adres yerinde inceleme yapılarak rapor düzenlenmesi istenilmiş, bilirkişi … 07/07/2019 havale tarihli raporunda özetle; “Davacı tarafın ticari defter kayıtları ile davalı tarafa ait ticari defter kayıtlarının karşılaştırılmasında; Davacının 2011 yılına ait işletme defteri ile 2012 yılma ait yevmiye defterinde, davalı tarafından davacı tarafa düzenlenmiş olan 18 adet toplam (265.444,46+0,13+25.135,95)=290.580,54 TL.tutarmdaki faturaların kayıtlı bulunduğu, davalının 2010-2011-2012 yıllarına ait ticari defterlerinde ise davalı tarafından davacı tarafa düzenlenmiş olan 19 adet 302.196,18 TL.lik faturaların kayıtlı olduğu, kayıtlar arasındaki farkın (302.196,18-290.580,54)= 11.615,64 TL olduğu, bu farkın da davalı tarafından davacı tarafa düzenlenmiş olan 29.12.2010 tarihli …. nolu 1 adet 11.615,64 TL.lik faturanın davalının 2010 yılına ait ticari defterinde kayıtlı olmasından kaynaklandığı, davacının 2010 yılı defterinin ibraz edilmediği, 2011 yılı defterinin de işletme defteri olduğu için davalıya yapmış ödeme bilgisinin defterde yer almamaktadır. 2012 yılına ait yevmiye defterinde ise 25.135,95 TL lik ödeme olduğu görülmüştür. Davalının ticari defterlerinde ise davacının davalıya yaptığı ödemelerin (11.500,00+265.394,15+25.166,00)=302.060,15 TL. tutarında olduğu, arada (302.060,15- 25.135,95)= 276.924,20 TL tutarında fark bulunduğu, ancak, davalı tarafın ticari defter kayıtlarını incelemiş bulunan Bilirkişi SMMM … tarafından düzenlenmiş olan bilirkişi raporuna göre; davacının davalıya toplamda 302.060,15 TL. tutarında ödeme yapmış olduğu ve sonuçta (faturalar toplamı 302.196,18 TL.olup, ödemeler toplamının 302.060,15 TL olduğu ve cari hesapta davalının davacıdan 136,03 TL tutarında alacaklı olduğu görülmüş olmakla, davacı tarafından davalı tarafa 302.060,15 TL. tutarında ödeme yapılmış olduğunun anlaşıldığı ve bu durumda davacı ile davalı arasında ticari ilişkinin var olduğu, davalı tarafın ticari defter kayıtlarını incelemiş bulunan bilirkişi SMMM …. tarafından düzenlenmiş olan bilirkişi raporuna göre de davalı bayilik sözleşmesinin 17.12.2010 kuruluşundan ve sözleşmenin feshi 24.01.2012 tarihinden sonra ceza şart olarak 239.147,10 TL bedelli 13.01.2012 tarihli … Nolu ve otomasyon hizmet bedeli olarak 07.05.2012 tarihli 3.279,66 +KDV 590,34 toplam 3.870.00 TL tutarlı 07.05.2012 tarihli … Nolu olmak üzere toplamda 243.017.10 TL tutarlı faturaların davalının muhasebe kayıtlarında görüldüğü şeklinde tespit yapıldığı, davacıya ait 2012 yılma ait ticari defterlerinde ise işbu 2 adet toplam 243.017,10 TL tutarındaki faturaların kayıtlı olmadığı tespit edilmiştir. Davacı taraf ile davalı arasında düzenlenmiş olan Bayilik Sözleşmesinin İncelenmesinde Teminat başlıklı 7. Maddesinde “Bayi iş bu sözleşmeyle doğmuş ve doğacak tüm borçları teminatını teşkil etmek üzere azami meblağı kendisine tanınan risk limitinin iki katı olmak üzere şirket lehine 1.derece 1.sırada ipotek tesis etmeyi ve ya risk limiti oranında kesin teminat mektubu vermeyi kabul ve taahhüt eder.” hükmü ile Fesih başlıklı 11. Maddesinde “Bayi 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu ve ilgili mevzuat ile iş bu sözleşme ve ayrılmaz parçası olan ek sözleşmelerde yer alan hükümlerden herhangi birini kısmen ve ya tamamen ihlal ettiği ve ya borç ve taahhütlerini yerine getirmediği takdirde, Şirket;a)Bayiye uygun bir süre vererek sözleşme şartlarına uymasını yazılı olarak ihtar eder. b)Mal teslimatını bir süre için durdurur.c)Zarar-ziyan ve kararlaştırılmışsa cezai şart talep eder.d)Sözleşmeyi derhal ve süresinden önce tek taraflı olarak fesih eder. Bayi sözleşmenin başlangıç tarihinden sözleşme süresi sonuna kadar geçecek dönemde satın alınması gereken malın alınmaması sonucu aradaki farktan doğan şirketin uğradığı kar mahrumiyetini hiçbir itirazda bulunmaksızın herhangi bir mahkeme kararı gerekmeksizin derhal ve defaten öder. 7.maddede belirtilen teminatlar derhal nakde tahvil olunur ve irat kaydedilir. Şirket bu yaptırımlardan herhangi birini veya birkaçını veya tümünü Bayiye uygulama hakkına sahiptir. Bayi bu hususların uygulanmasına muvafakat ettiğini ve bu hallerde herhangi bir hak talebinde bulunmayacağını beyan kabul ve taahhüt etmiştir.” hükmünün bulunduğu, bu konudaki hukuki değerlendirmenin Mahkemenin takdirinde bulunduğu” yönünde görüş bildirmiştir
06/01/2012 tarihli ihtarnamenin incelenmesinde; Keşidecinin … – … Ticareti, muhatabın … Pazarlama AŞ olduğu, ihtarname içeriğinin “ Firmalarımız arasında akdettiğimiz bayilik sözleşmesi ile … Lisans numarası altında “… Bayii” olarak ticari faaliyette bulunmaktayım. Söz konusu Bayilik Sözleşmesinin esasları tarafımca yerine getirilmiştir. Ancak 5015 sayılı yasanın ve bu yasaya bağlı yönetmeliklerin firmanıza yüklediği öncelikli ikmal sorumluluğu ise tarafınızdan verine getirilmemiştir. Son aylarda firmanız tarafından yasal zorunluluk olan akaryakıt ikmalinin sağlanamadığı, bayilerinize peşin ödeme halinde dahi yapılamadığı, tankerlerin dolum için günlerce ikmal noktalarında beklediği, birçok bayimizin bu hususu noter kanalı ve mahkeme tespiti ile tutanağa bağlattığı bilinmektedir, Firmamın ikmal talebi ise uzun süredir vaktinde karşılanamamakta ve bu husus istasyonda yok satmama ve nihayet itibar kaybıma sebep olmaktadır. Merkezinize bu konuda açtığım telefonlarda muhatap dahi bulunamadığından, bu konudaki çözüm arayışları da bir netice vermemiştir. Şirketimin yükümlülüklerini yerine getirmesi karşılığında talep edilen, fazladan bir tekemmülde bulunmanız değil, sadece taahhüt ettiklerinizi ve en önemlisi akaryakıt ikmal mükellefiyetinizi yerine getirmemeniz olmuştur. Tarafıma reva görülen muamele, bir dağıtım şirketine yakışmayan uygulama olup, böyle bir muameleyi hak etmediğim inancındayım. Son olarak tarafıma gönderdiğiniz noter ihtarı şeklinde hazırlanmış ancak noterden olmadığı şirket yetkilisinin imzasını dahi taşımayan ticari teamülden uzak 28.12.2011 günlü kâr mahrumiyeti talebini taşıyan sözde ihtarname ise artık tarafınızdan ticari adap ve yasal kuralların da uygulanmadığını açıkça göstermiştir. Yapılan sözleşmeye aykırı, ticaret etiğine yakışmayan davranışlarınız, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin yürütülemeyeceğini göstermiş olup işbu ihtarın tarafınıza tebliği itibari ile Bayilik sözleşmesini fesih ediyoruz. Tüm bu nedenler doğrultusunda, haklı nedenle fesih sebebi ile oluşan zararımıza ilişkin dava haklarımız saklı kalmak kaydı ile; Yine ihtarın tebliğini takiben, mağduriyetimizin önlenmesi için ariyeten var olan kurumsal kimlik ile otomasyon işletim sisteminin 7 gün içinde alınmasını, aksi takdirde söküm ve muhafaza konusunda sorumluluğumuz olamayacağını, Bayilik haklı nedenlerle feshedildiğinden, ayrıca Rekabet Kurumu kararlarına ve mevzuata istinaden. nezdinizdeki ipoteğin ivedi, olarak kaldırılmasını, tarafınıza hiçbir borcumuzun kalmadığı da göz önüne alınarak, varsa tarafımızca verilen sair teminatlarımın kayıtsız şartsız iadesini ihtaren duyururuz” şeklinde düzenlendiği anlaşılmıştır.
. Davacı taraf ile davalı arasında düzenlenen Bayilik Sözleşmesinin İncelenmesinde: “Madde 1-Bir tarafta ticari ikametgahı … Mah. … Cad. … Sokak No… … Küçükçekmece İstanbul adresi olan …. diğer tarafta ticari ikametgahı …. Köyü …. İzmir adresi olan … arasında tapuda İzmir ili, … ilçesi, … Köyü … Mevkiinde kain… pafta … parsel noda kayıtlı bayinin maliki kiracısı bulunduğu gayrimenkul ve üzerindeki akaryakıt satış ve servis noktası için bayilik ve işletmecilik konularını düzenleyen aşağıdaki hükümleri havi işbu bayilik sözleşmesi imzalanmıştır. Madde 5.- Bayinin şirketten alacağı malların bedeli şirketin cari liste fiyatlarında tespit edilen rakamlar üzerinden belirlenecektir. Şirket uygun gördüğü takdirde tek taraflı olarak anılan cari liste fiyatları üzerinden iskonto yapmak, vade tanımak, mevcut iskonto oranlarını arttırmak ve ya azaltmak, vadeyi kısatmak ya da ilave vade günleri tanımak yetkisine sahiptir. Şirketin tayin ve tespit ettiği ödeme şart ve vadeleri bayi tarafından aynen kabul ve taahhüt edilmiş olup eksiksiz yerine getirilecektir. Madde 7.-Bayi iş bu sözleşmeyle doğmuş ve doğacak tüm borçları teminatını teşkil etmek üzere azami meblağı kendisine tanınan risk limitinin iki katı olmak üzere şirket lehine 1.derece 1.sırada ipotek tesis etmeyi ve ya risk limiti oranında kesin teminat mektubu vermeyi kabul ve taahhüt eder. Madde l0 – İş bu sözleşme ve ekleri imzalandıkları tarihten itibaren yürürlüğe girecek ve 5 yıl süreyle yürürlükte kalacaktır. Taraflar süre bitiminden en az 30 gün öncesinden yazılı şekilde noter kanalıyla fesih ihbarında bulunmadıkları takdirde sözleşme ve ekleri aynı hüküm ve şartlarla her seferinde …yıl daha yürürlükte kalmak üzere yenilenmiş sayılacaktır. Süresinden önce fesih ihbarında bulunmama nedeniyle uzayan sözleşme süresi hiçbir şekilde sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren 5 yılı aşamaz ve bu süre sonunda sözleşme kendiliğinden fesih olur. Madde ll-Bayi 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu ve ilgili mevzuat ile iş bu sözleşme ve ayrılmaz parçası olan ek sözleşmelerde yer alan hükümlerden herhangi birini kısmen ve ya tamamen ihlal ettiği ve ya borç ve taahhütlerini yerine getirmediği takdirde, Şirket; a)Bayiye uygun bir süre vererek sözleşme şartlarına uymasını yazılı olarak ihtar eder. b)Mal teslimatını bir süre için durdurur. c) Zarar-ziyan ve kararlaştırılmışsa cezai şart talep eder. d)Sözleşmeyi derhal ve süresinden önce tek taraflı olarak fesih eder. Bayi sözleşmenin başlangıç tarihinden sözleşme süresi sonuna kadar geçecek dönemde satın alınması gereken malın alınmaması sonucu aradaki farktan doğan şirketin uğradığı kar mahrumiyetini hiçbir itirazda bulunmaksızın herhangi bir mahkeme kararı gerekmeksizin derhal ve defaten öder. 7.maddede belirtilen teminatlar derhal nakde tahvil olunur ve irat kaydedilir. Şirket bu yaptırımlardan herhangi birini veya birkaçını veya tümünü Bayiye uygulama hakkına sahiptir. Bayi bu hususların uygulanmasına muvafakat ettiğini ve bu hallerde herhangi bir hak talebinde bulunmayacağını beyan kabul ve taahhüt etmiştir.” hükümlerinin düzenlediği, sözleşmenin 17/12/2010 tarihinde imzalandığı, sözleşmede …. kaşe ve imzası ile …-…. Bayii kaşe ve imzasının bulunduğu anlaşılmıştır.
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesi ekinde bulunan ASGARİ ALIM TAAHHÜTNAMESİ VE CEZAİ ŞART başlıklı belgenin incelenmesinde; “… ile aramızda akdedilen bayilik sözleşmesi tarihi başlangıcı alınmak üzere sözleşme süresince şirketten her bir sözleşme yılında asgari 400 m3 beyaz mal (Benzin grubu, motorin, gazyağı), xxx siyah mal, 2 ton madeni yağ satın almayı, iş bu taahhüde göre satın alınması gereken malın alınmaması sonucu taahhüdün altında kalınan her yıl için, ödeme tarihindeki TCMB döviz efektif kuru üzerinden beher eksik ton başına beyaz ürünler için 80 USD, siyah ürünler için 50 USD, madeni yağlar için 200 USD karşılığı Türk lirası cezai şartı, Bayilik sözleşmesi ve ayrılmaz parçalarında yer alan herhangi bir hükmü kısmen ve ya tamamen ihlal ederek süresinden önce sözleşmenin feshine sebebiyet verdiğimiz ve ya haksız surettesözleşmeyi feshettiğimiz takdirde fesih tarihinden sonra geriye kalan sözleşme süresince de satın alınması gereken malın alınmaması sonucu satış taahhüdümüze göre yukarıda yazılı miktarlar üzerinden hesaplanacak cezai şartı hiçbir itirazda bulunmaksızın herhangi bir mahkeme kararı veya ihtara gerek kalmaksızın derhal ve defaten şirkete ödemeyeceğimizi, şirketin sözleşmeden ve bu tarihten önceki taahhütlerimizden kaynaklanan ve diğer talep haklarının saklı olduğunu, sözleşmenin yenilenmesi halinde yenilenen dönemde de geçerli olacak iş bu taahhütname gereğince şirket lehine doğmuş bir hakkın sözleşme süresince kullanılmamış olmasının hakkın sonradan kullanılmayacağını ve ya şirketin bu haktan feragat ettiği anlamına gelmeyeceğini gayri kabili rücu surette beyan, kabul ve taahhüt ederiz.” şeklinde düzenlendiği, belgede taahhütte bulunan Bayi-… Akaryakıt bayi kaşe ve imzasının bulunduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce celp edilen İzmir … İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklının Türkiye … Bankası, borçluların … ve … olduğu, borçlular hakkında 36.918,73 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız takip başlatıldığı, başlatılan takip neticesinde davaya konu taşınmazın 26/08/2019 tarihinde ihale olunduğu anlaşılmıştır.
Her ne kadar davacı vekili İzmir … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında ihale edilen bakiye bedel yönünden davalıya ödenmemesi hususunda tedbir kararı verilmesini talep etmiş ise de işbu davanın ipoteğin fekki talebine ilişkin olduğu, davalı vekili tarafından her hangi bir alacak talebi olmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin tedbir talebi yerinde görülmemiştir.
Taraflarca bildirilen tanıklar adına duruşma gününü bildirir ihtaratlı davetiye çıkartılmış, mahkememizin 23/06/2020 tarihli duruşmasında hazır edilen davacı tanığı … alınan beyanında; “Eşim iş kurma aşamasında davalı şirkete aile konutunu ipotek olarak göstermiştir ancak benim ipotek verilmesine ilişkin herhangi bir muvaffakatim bulunmamaktadır, icra konulduğundan konuta gelindiğinde haberim oldu.” şeklinde beyanda bulunmuş, 20/10/2020 tarihli duruşmada hazır edilen davalı tanığı … alınan beyanda ” 2011 yılı Şubat ve Mart ayında davacı … nın işletmiş olduğu akaryakıt istasyonunda çalıştım, o sıralar işsiz olduğumdan dolayı … ile yaptığımız anlaşmaya göre akaryakıt istasyonundan akaryakıt alan müşterilere ücretsiz yağ değişimi, otogaz ayarı gibi işlemleri gerçekleştirecektim, ben başladıktan 2-3 ay sonra Enerji firması … akaryakıt ücretine peşin olarak göndermesine rağmen akaryakıtı göndermiyordu, 10-15 gün gecikmeli olarak gönderiyordu, biz akaryakıt bitmeden 2 gün öncesinde kendilerine bildirim yapmamıza rağmen akaryakıtı gecikmeli olarak gönderdiklerinden dolayı davacının mağduriyet yaşadığını biliyorum, akaryakıt istasyonunda akaryakıt kalmadığını ve müşteri kalmadığını biliyorum, en son davalı firma 3 ay boyunca akaryakıtı göndermeyince bizzat … ile birlikte notere gittik, … akaryakıt gönderilmediğinden dolayı sözleşmeyi fesh etti, otomasyon bedelini … karşılamıştır, … bey akaryakıt temini hususunda davalı firma ile telefon görüşmesi yaptığı esnada yanlarında bulunmaktaydım, davalı firma kendilerinin de akaryakıt temiminde sıkıntı yaşadıklarını ve başka bayilere de bu şekilde akaryakıt gönderemediklerini bildirdiğini duydum.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Kiraz Asliye Hukuk Mahkemesine (ATM Sıfatıyla) talimat yazılarak beyanı alınan tanık … ” …’yı 5 yıl süre ile yanımda çalışmam nedeni ile tanırım. Enerji şirketi 2010-2011 yılları arasında yaklaşık olarak 1 ay süre ile yakıt veremedi. … yakıt için şirketi aradığında geri dönüş olmadı .Bu 1 aylık süre boyunca istasyonda neredeyse hiç satış yapılmadı. Elimizde olan akaryakıtla gelen talepleri karşılamaya çalışıyorduk ancak yeterli olmuyordu. Bu dönemde … şirket ile olan sözleşmesini feshetti. İstasyon …/Ödemiş yolu üzerinde … mevkindeydi. Sözleşmeyi feshettinden sonra başka bir şirket ile sözleşme yaptı. Bir çok istasyonda aynı sorun nedeni ile sözleşmelerini feshetmişlerdir. Otomasyon Hizmet Bedeli …’ya istasyonda yapılan satış ve bulunan akaryakıt miktarlarının bildirilmesi için ödenen bedeldir. … benim bildiğim kadarı ile bu bedeli kendi ödemiştir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı asile isticvap davetiyesi gönderilerek, asgari mal alım taahhütnamesi ve cezai şart başlıklı belgenin bir örneği de isticvap davetiyesine eklenerek, belgedeki imzanın tarafına ait olup olmadığı hususunda mahkememize gelerek beyanda bulunması gerektiğine, duruşmaya gelip beyanda bulunmadıkları takdirde sözkonusu imzanın davacıdan sadır olmuş sayılacağının mahkememizce kabul edileceği ihtarı şerh düşülmüş,istacvap gereğince mahkememizin 18/03/2020 tarihli duruşmasında hazır olan davacı … alınan beyanında “Tarafıma gösterilen Asgari Mal Alım Taahhütnamesi ve Cezai Şart Başlıklı belge altındaki imza bana aittir, aynı zamanda bayilik sözleşmesi altındaki imza da bana aittir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı vekilinin dava dilekçesinde dava konusu harca esas değeri 150.000 TL, dava konusunu ipoteğin fekki talebi olarak belirtiği, sonuç ve istem bölümünde ise müvekkilinin davalıya borçlu olmadığından ve bayilik sözleşmesi feshedildiğinden ipoteğin fekkedilmesine karar verilmesini talep ettiği, davalının ibraz etmiş olduğu cevap dilekçesinde 129.157 USD cezai şart borçlu olduğunu ve 3.870,00 Tl miktarlı otomasyon sistemi sözleşmesinden doğan borcu olduğunu belirttiği, davacının ise davalının kendilerine 243.153,00 TL borç çıkarıldığını belirtmesi ve harca esas değerin 150.000 TL olması karşısında davacı vekiline hangi alacak kalemlerinden dolayı borçlu olmadığının tespitine yönelik dava açıldığını ve miktarının belirtilmesi hususlarında beyanda bulunmak ve talep edilen miktara göre varsa noktan harcı ikmal etmek üzere süre verilmiş, davacı vekili 12/01/2021 tarihli beyan dilekçesinde özetle; Davanın konusunun davalı lehine tesis edilen 150.000,00-TL bedelli ipoteğin müvekkili davalıya borcunun olmaması nedeniyle fekkine ilişkin olduğunu, ipoteğin tesis edildiği taşınmazın cebri icra yolu ile satıldığını, huzurdaki davanın müvekkilinin dava konusu ipotek nedeniyle davalıya borcunun bulunmadığına ilişkin kısmının halen derdest olduğunu, 150.000,00-TL üstündeki davalı yan iddialarının huzurdaki davada değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, dava konusu harca esas değerin başlangıçta yatırıldığını, taraflar, aralarındaki ticari ilişki nedeniyle dava konusu ipoteği tesis ettiklerini bu bağlamda, dava konusu ipoteğe dayanak borcun bulunmadığının tespiti ile davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava; bayilik sözleşmesi nedeni ile davalı lehine tesis edilen ipoteğin fekkine ve davalıya borçlu olmadığının tespitine yöneliktir.
Toplanan deliller bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacı eldeki davada, taraflar arasında imzalanan bayilik sözleşmesine göre davalının kendisine mal teslim etmediğini bu nedenle sözleşmeyi haklı olarak feshettiğini ileri sürerek sözleşme gereğince davalı lehine tesis edilen ipoteğin fekkine ve ipoteğe dayanak borcun bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiş, davalı sözleşmenin haklı nedenle feshedilmediğini, ayrıca davacının satış taahhütlerine uymaması neticesinde cezai şart borcu doğduğunu ve otomasyon sistemi sözleşmesinden doğan borcu olduğunu savunmuştur.
TBK’nun 117. Maddesinde yer alan” muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtari ile temerrüde düşer.” düzenlemesine amir olup davacının, davalının sözleşmeden kaynaklanan ürün teslim etme yükümlülüğünü yerine getirmediği iddiası karşısında davalıya TBK’nun 123. Maddesine göre ihtar çekip süre vermediği, somut olayda esasen TBK 124. Maddesi’nde yer alan süre verilmesini gerektirmeyen durumlar arasında değerlendirilmesini gerektirir bir iddianın ileri sürülmediği gibi tanık beyanlarından da bu madde kapsamında değerlendirilmesi gerektirir bir husus tespit edilemediği, ayrıca her ne kadar davacı davalının dava dışı diğer bayiilere de mal teslim etme yükümlülüğünü yerine getirmediğini iddia etmiş ise de söz konusu iddiaların bu dava yönünden davalıyı bağlar nitelikte olmadığı kanaatine varılmış, davacının ihtar çekmeksizin sözleşmeyi haksız olarak feshettiği anlaşılmış, taraflar arasında düzenlenen Asgari Mal Alım Taahhütnamesi ve Cezai Şart başlıklı belgeye göre sözleşmenin haksız olarak fesh edilmesi halinde, fesih tarihinden sonra geriye kalan sözleşme süresince de satın alınması gereken malın, alınmaması sonucu satış taahhüdüne göre belgede yazılı miktar üzerinden hesaplanacak cezai şartın hiçbir itirazda bulunmaksızın herhangi bir mahkeme kararı veya ihtarı gerek kalmaksızın ödeyeceği hususunda davacının taahhüdü olduğu, bu anlamda davacının davalıya sözleşmenin haksız olarak fesh edilmesinden dolayı cezai şart borcu olduğu anlaşıldığından davacının borçlu olmadığının tespitine yönelik davasının reddine karar verilmiş, ipoteğin fekkine konu taşınmazın ise alacaklının Türkiye … Bankası, borçluların … ve … olduğu İzmir ….İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyasında 36.918,73 TL alacağın tahsili amacıyla başlatılan takip neticesinde 26/08/2019 tarihinde ihale olunduğu, bu nedenle ipoteğin fekki davasının konusuz kaldığı anlaşıldığından bu talep yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davacının ipoteğin fekkine yönelik talebi yönünden dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davacının menfi tespite yönelik davasının reddine,
3-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 59,30 TL harçtan, başlangıçta alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL harcın davacıdan alınarak, Hazineye gelir kaydına,
4-Yapılan harç ve masrafların davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihindeki AAÜT gereğince hesaplanan 18.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
6-Kararın kesinleşmesi halinde, ayrıca karar yazmaya gerek görülmeden kalan gider avansının derhal taraflara iadesine,
Dair, davacı … ile davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İzmir BAM İlgili Hukuk Dairesi Nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 18/03/2021

Katip …
e -imzalıdır

Hakim …
e -imzalıdır