Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/26 E. 2021/269 K. 23.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/26 Esas
KARAR NO : 2021/269

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/01/2018
KARAR TARİHİ : 23/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında 16/05/2012 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere Acentelik Sözleşmesi akdedildiği, müvekkili şirketin 16/05/2012 – 17/04/2017 tarihleri arasında davalı sigorta şirketinin yetkili acentesi olarak faaliyet gösterdiği, müvekkilinin bu güne kadar düzenli bir çalışma göstermiş bulunmakla basiretli tacir sıfatına uygun çalışmalarını sürdürdüğü ve günden güne kesmiş olduğu poliçe sayısını arttırarak davalı sigorta şirketinin yükselişine katkı sağladığı, iş bu nedenle davalı sigorta şirketi tarafından davacı müvekkili şirkete kesmiş olduğu poliçe türüne göre komisyon ödediği, performansı yerinde olan üzerine düşen görevi layığıyla yerine getiren müvekkilinin acentelik sözleşmesinin hiçbir haklı gerekçe bildirilmeksizin Beyoğlu …. Noterliği’nin 12/01/2017 tarihli, … yevmiye nolu ihtarnamesi ile 3 ay sonrasında sözleşmenin feshedileceğinin bildirildiği, bunun üzerine Beyoğlu …. Noterliği’nin 17/04/2017 tarihli, … yevmiye nolu ihtarnamesi ile müvekkiline azilname gönderildiği, açıklanan nedenlerle; davacı ile davalı arasında akdedilen acentelik sözleşmesinin haksız sebebe dayalı olarak tek taraflı fesih edilmesi sebebiyle HMK’nun 107. Maddesi gereğince fazlaya ilişkin talep, artırım, dava ve tazminat hakkı saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL (5684 sayılı yasanın 23/16 maddesi ve TTK. 122. mad. gereğince) denkleştirme tazminatı ile haksız fesih nedeniyle (TTK 121 ve BK 112 gereğince) maddi tazminat ile 20.000,00 TL manevi tazminatın 17/04/2017 fesih tarihinden itibaren ticari faizi ile avukatlık ücretinin ve yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
Davalı tarafa dava dilekçesinin usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, davalı vekili tarafından süresinden sonra cevap dilekçesinin sunulmuş olması nedeniyle cevap dilekçesinin beyan dilekçesi olarak kabul edilmesi gerektiği bu nedenle davalının iş bu davayı inkar çerçevesinde savunduğu kanaatine varılmıştır.
DELİLLER:
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanlığı’nın yazı cevabı ve bilirkişi raporları, taraf ticari defter ve kayıtları dosyamız arasındadır.
Mahkememizce 09/10/2018 tarihli duruşmada verilen ara karar gereği dosyanın bir mali müşavir ve bir hesap uzmanı ve bir sigorta acentesi uzmanı bilirkişiden oluşacak 3 kişilik bilirkişi heyetine tevdi ile kendilerine öncelikle davalının ticari defterleri üzerinde daha sonra davacının ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapmak hususunda yetki verilmek suretiyle rapor hazırlanmasının istenilmesi üzerine adı nitelikli hesaplama uzmanı …, SMMM … ve sigorta mevzuatından kaynaklanan nitelikli hesaplamalar uzmanı … tarafından hazırlanan 30/01/2019 havale tarihli raporun dosyaya sunulduğu ve taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edildiği görülmüştür. Söz konusu raporun sonuç kısmında aynen ” davacı acentenin, acentelik sözleşmesinin davalı sigorta şirketi tarafından “performans düşüklüğü” nedeniyle feshinin haklı sebep olup olmadığının Sayın Mahkeme takdirinde olduğu, Sözleşmenin haksız olarak feshedildiğine karar verilirse, bu halde davacı acentenin denkleştirme tazminatı talep hakkının olduğu, TTK m. 122 de denkleştirme tazminatının nasıl belirleneceği hususunda net bir formül ortaya konulmamış ise de ” Tazminat, acentenin son beş yıllık faaliyeti sonucu aldığı yıllık komisyon veya diğer ödemelerin ortalamasını aşamaz. Sözleşme ilişkisi daha kısa bir süre devam etmişse, faaliyetin devamı sırasındaki ortalama esas alınır ” hükmünün dikkate alınacağı, bu halde üst sınırın ticari ilişkideki döneme ait ticari kar kadar olacağı, taraflar arasındaki belirsiz süreli acentelik sözleşmesinin 16.05.2012 ile 17.04.2017 tarihleri arası sürdüğü, ticari ilişki döneminde davacı acentenin ticari kar ortalamasının 158.681,99 TL olduğu, bu halde davacı yanın denkleştirme için isteyebileceği üst limitin 158.681,99 TL miktar olabileceği, TTK 122/1-c de ise denkleştirme tazminatının somut olayın özellik ve şartlarının değerlendirilmesi ile hakkaniyete uygun olması hükümleri dikkate alınarak ve ancak ileriye dönük 4 yıl içinde elde edilebilecek ticari karın iş bu denkleştirme ile baştan toplu elde edilmesi/hesap edilmesi nedeniyle bu miktara (avans faiz oranı 18,50 kabul edilerek) faiz indirimi uygulanması yapılmasının gerektiği, bu durumda üst limit 158.681,99 TL x 18,50 = 29.356,17 TL olup, denkleştirme tazminatının 158.681,99 TL – 29.356,17 TL = 129.325,82 TL sı olabileceğine, bu bedelden uygulanabilecek hakkaniyet indiriminin Sayın Mahkeme takdirinde olacağı, davacı tarafından, fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydı ile HMK m. 107 gereği şimdilik 1.000 TL denkleştirme tazminatı ve 20.000 TL manevi tazminatın 17.04.2017 sözleşmenin fesih tarihinden itibaren ticari faizi ile tahsilinin talep edildiği” şeklinde kanaat belirtildiği görülmüştür. Söz konusu rapora karşı davacı vekilince beyan ya da itiraz dilekçesinin sunulmadığı, davalı vekilince beyan ve itiraz dilekçesinin sunulduğu görülmüştür.
Mahkememizce 15/01/2019 tarihli duruşmada verilen ara karar gereği Aydın Nöbetçi ASHM’ye talimat yazılarak dosyanın mali müşavir bilirkişiye tevdi ile davacı tarafın ticari defterleri üzerinde yerinde inceleme yapma yetkisi verilerek rapor hazırlanmasının istenilmesi üzerine Aydın … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Talimat sırasına kaydedildiği, bilirkişi … tarafından hazırlanan 17/05/2019 havale tarihli raporun dosyaya sunulduğu ve taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edildiği görülmüştür. Söz konusu raporun incelenmesinde; davacı firmanın 2012-2017 yılları arası tutulan ticari defterlerinin açılış ve kapanış onaylarının yapıldığı, bu kapsamda delil niteliğine haiz olduğu, davacı ticari defter ve kayıtlarından davalı. .. yönünden komisyonların yıl yıl tespitinin yapıldığı, 2012-2017 yılları arasındaki hesap tablosunun toplam 849.561,36 TL olarak hesaplandığının bildirildiği görülmüştür.
Mahkememizce 08/10/2019 tarihli duruşmada verilen ara karar gereği Aydın Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne talimat yazılarak dosyanın sigortacı ve mali müşavir bilirkişiye tevdi ile davacı şirketin acentelik sözleşmesinin imzalandığı tarihten fesih tarihinin 1 yıl sonrası döneme kadarki iş ve işlemlerine yönelik faaliyetlerin incelenerek davacının başka sigorta şirketlerinin de acenteliğini yapıp yapmadığı başka sigorta acenteliğinin yapılmasının tespit edilmesi durumunda davalı sigorta şirketi müşterilerinin başka sigorta şirketlerine kaydırılıp kaydırılmadığı hususunun da incelenerek rapor hazırlanmasının istenilmesi üzerine 15/11/2019 tarihinde Aydın Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne talimat müzekkeresi yazıldığı, dosyanın Aydın … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …. talimat sırasına kaydedildiği ve bilirkişi heyeti SMMM … ve SMMM …’na tevdi edildiği, adı geçen bilirkişi heyeti tarafından 06/01/2020 havale tarihli raporun dosyaya sunulduğu ve taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edildiği görülmüştür. Söz konusu raporun incelenmesinde; davacının 2012 yılı sözleşme tarihi olan kısıt dönemde 65.922,17 TL komisyon geliri elde ettiği, sunulan raporda davacının 2013-2017 yıllarına ait ticari defterlerde komisyon gelirlerinin ayrı ayrı tüm sigorta şirketleri açısından belirtildiği, başka sigorta şirketlerinin de komisyon gelirinde olduğu, davalı yan açısından 2013 yılı komisyon gelirinin 288.605,19 TL, 2014 yılı komisyon gelirinin 205.594,83 TL, 2015 yılı komisyon gelirinin 153.215,55 TL, 2016 yılı komisyon gelirinin 124.245,58 TL ve 2017 yılı komisyon gelirinin 12.268,83 TL olduğu, toplamda 2012-2017 yılları arasındaki komisyon gelirinin 849.852,15 TL olduğu, toplam komisyon gelirinin davalı açısından komisyon gelirine oranlaması neticesinde Mahkememiz davalısı üzerinden tahsil edilen komisyon gelirinin tüm komisyon gelirine oranının %45,44 olarak hesaplandığı, bu komisyon gelirine ilişkin matrahın da yine ayrıca tespitinin yapılarak toplam matrahın 12.521.197,13 TL olduğu, davalı tarafa ait matrahın 5.406.184,16 TL’ye tekamül ettiği, davacı açısından ciro matrahının en yüksek 2013 yılında yapıldığı ve tutarının 1.835.910,88 TL olduğu, davacının 2014 ve devamı yıllarında yüksek miktarda düşük ciro matrahı yapması sebebiyle başabaş noktasına ulaşamadığı, 2013 yılından geriye doğru 5 yılda yaptığı ciro matrahından davalıya ait matrah tutarının düşülmesi neticesinde davacının 3.773.370,24 TL tutarın primi kadar davalı sigorta şirketini kardan yoksun bıraktığı, davacının performans düşüklüğü sebebinin davalı şirket haricinde 6 sigorta şirketine daha hizmet vermesinden kaynaklandığı, taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinde başka sigorta şirketleri ile iş yapılabileceği hakkında bir hüküm bulunmadığının belirtildiği görülmüştür. Söz konusu rapora karşı davacı vekilince beyan ve itiraz dilekçesinin sunulduğu, davalı vekilince beyan dilekçesinin sunulduğu görülmüştür.
Mahkememizce 16/07/2020 tarihli duruşmada verilen ara karar gereği dosyanın dosya kapsamındaki deliller üzerinden davacı vekilinin celse arasındaki sunmuş olduğu rapora itiraz ve beyan dilekçesinin göz önüne alınarak SMMM bilirkişisi … ile Mahkememizce resen seçilecek sigorta alanında uzman bilirkişiden oluşan heyete tevdi ile rapor alınmasının istenilmesi üzerine SMMM bilirkişisi … tarafından 25/08/2020 havale tarihli raporun dosyaya sunulduğu ve taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edildiği görülmüştür. Söz konusu raporun sonuç kısmında aynen “Taraflar arasındaki BELİRSİZ SÜRELİ acentelik sözleşmesinin 16.05.2012 ile 17.04.2017 tarihleri arası sürdüğü, ticari ilişkide döneminde davacı acentenin ticari kar ortalamasının 158.681,99 TL olduğu, bu halde davacı yanın denkleştirme için isteyebileceği ÜST LİMİTİN 158.681,99 TL miktar olabileceği, TTK 122/1-c de ise denkleştirme tazminatının somut olayın özellik ve şartlarının değerlendirilmesi ile HAKKANİYETE UYGUN olması hükümleri dikkate alınarak ve ancak ileriye dönük 4 yıl içinde elde edilebilecek ticari karın iş bu denkleştirme ile baştan toplu elde edilmesi/hesap edilmesi nedeniyle bu miktara (Mahkeme dava tarihi olan 05.01.2018 avans faiz oranı % 9,75 kabul edilerek ) faiz indirimi uygulanması yapılmasının gerektiği, Yürürlük Tarihi : 31.12.2016 Reeskont İşlemlerinde Uygulanan Iskonto Oranı (%) : 8,75 Avans İşlemlerinde Uygulanan Faiz Oranı (%) : 9,75 , Yürürlük Tarihi : 29.06.2018 Reeskont İşlemlerinde Uygulanan Iskonto Oranı (%) : 18,50 Avans İşlemlerinde Uygulanan Faiz Oranı (%) : 19,50, bu durumda üst limit 158.681,99.-TL x 9,75 = 15.471,49 TL olup, denkleştirme tazminatının 158.681,99 TL – 15.471,49 TL = 143.210,50 TL sı olabileceği” şeklinde kanaat belirtildiği görülmüş, Mahkememizce sadece SMMM bilirkişisi tarafından rapor hazırlandığı ancak ara kararda aynı zamanda sigortacı bilirkişiden de rapor aldırılması yönünde verilen kararın yerine getirilmediği kanaati ile resen kurulan 01/09/20202 tarihli ara karar gereği Sigortacı bilirkişi … tarafından 09/09/2020 havale tarihli raporun dosyaya sunulduğu ve taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edildiği görülmüştür. Söz konusu raporun sonuç kısmında aynen “taraflar arasında akdedilen 12/01/2017 tarihli acentelik sözleşmesi 17/04/2017 tarihinde davalı sigorta şirketince feshedilmiştir. Davalı sigorta şirketince acentelik sözleşmesinin 3 ay sonra feshedileceği 12/01/2017 tarihli ihbarname ile davacı acenteye bildirilmiştir. Acentelik sözleşmesinin feshi davacı acentenin kusuru nedeniyle haklı bir sebebe dayanıyorsa davacının davalı sigorta şirketinden tazminat talep edemeyeceği, acentelik sözleşmesinin feshi haksız fesih ise davacı acentenin mahrum kaldığı son üç aylık kazanç kaybı olan 39.670,50 TL’si denkleştirme tazminatını 17/04/2027 fesih tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden talep edebileceği” şeklinde kanaat belirtildiği görülmüştür. Söz konusu her iki rapora karşı taraf vekillerince beyan ve itiraz dilekçesinin sunulduğu görülmüştür.
Mahkememizce Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ne yazılan müzekkereye verilen cevapta Mahkememiz davacısının davalı sigorta şirketi haricinde 2012 tarihinden itibaren bir kısım sigorta şirketleri ile çalışmaya başladığı ve hali hazırda 6 sigorta şirketiyle daha çalışmasının bulunduğunun bildirildiği görülmüştür.
Davacı vekili tarafından 29/01/2021 tarihinde sunulan ıslah dilekçesi ile bilirkişi raporu doğrultusunda hesaplanan tazminat alacak tutarına yönelik denkleştirme tazminatın olan 143.210,50 TL’nin dava tarihinden itibaren ticari faizi üzerinden temerrüt faiziyle davalıdan tahsilinin talep edildiği görülmüştür. Islah dilekçesinin davalı tarafa usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, davalı vekilince ıslaha karşı beyan ve itiraz dilekçesinin sunulduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların iddia ve savunmaları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Taraf beyanları ve dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde dava; denkleştirme tazminatı, kazanç kaybı alacağı ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Dosya kapsamında yapılan inceleme neticesinde yukarıda belirtildiği şekilde iddia ve savunmalar göz önüne alındığında taraflar arasında 16/05/2012 tarihinden itibaren acentelik sözleşmesinin imzalandığı, söz konusu sözleşmenin devamında davalı tarafça davacı aleyhine Beyoğlu …. Noterliği’nin … yevmiye nolu ve 12/01/2017 tarihli ihtarnamesinin keşide edilerek acentelik süresinin 3 aylık süre sonunda feshedileceğinin bildirildiği ve bu sürenin bitiminde yine aynı noterliğin … yevmiye nolu ve 17/04/2017 tarihli azilnamesi ile sözleşmenin feshedildiği konularında bir uyuşmazlık olmamakla birlikte yapılan fesih haklı sebep teşkil edip etmediği, fesih konusu hususun gerçekleşip gerçekleşmediği, bu kapsamda davacı tarafça davalıdan denkleştirme tazminatı talep edip edemeyeceği, sözleşmenin devamı sırasında belirtilen şekilde hitam edildiğinden davacının sözleşmenin feshinden kaynaklı kazanç kaybı alacağının olup olmayacağı, ayrıca davacının söz konusu fesih nedeniyle manevi zarara uğrayıp uğramadığı uğramış ise istem konusu edilen manevi tazminat tutarının yerinde olup olmadığının tespit ve değerlendirilmesine esas açılan maddi ve manevi tazminat davası olduğu anlaşılmıştır.
Davacı tarafından davalıdan kazanç kaybı ve denkleştirme tazminatı talep edildiği anlaşılmakla söz konusu tazminatların 6102 sayılı TTK’nın 121 ve 122. maddelerinde düzenlendiği görülmekle bahse konu maddelerin tetkikinde, TTK 121 maddesinde aynen ” (1) Belirsiz bir süre için yapılmış olan acentelik sözleşmesini, taraflardan her biri üç ay önceden ihbarda bulunmak şartıyla feshedebilir. Sözleşme belirli bir süre için yapılmış olsa bile haklı sebeplerden dolayı her zaman fesih olunabilir. (2) Belirli süre için yapılan bir acentelik sözleşmesinin, süre dolduktan sonra uygulanmaya devam edilmesi hâlinde, sözleşme belirsiz süreli hâle gelir. (3) Müvekkilin veya acentenin iflası, ölümü veya kısıtlanması hâlinde, Türk Borçlar Kanununun 513 üncü maddesi hükmü uygulanır. (4) Haklı bir sebep olmadan veya üç aylık ihbar süresine uymaksızın sözleşmeyi fesheden taraf, başlanmış işlerin tamamlanmaması sebebiyle diğer tarafın uğradığı zararı tazmin etmek zorundadır. (5) Müvekkilin veya acentenin ölümü, ehliyetini kaybetmesi veya iflası sebebiyle acentelik sözleşmesi sona ererse, işlerin tamamlanması hâlinde acenteye verilmesi gereken ücret miktarına oranlanarak belirlenecek uygun bir tazminat acenteye ya da bu maddede yazılı hâllere göre onun yerine geçenlere verilir.
” şeklinde düzenleme bulunduğu görülmüştür.
Yine aynı yasanın TTK 122. Maddesinde ise aynen “(1) Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra; a) Müvekkil, acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde ediyorsa, 11003 b) Acente, sözleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak, onun tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybediyorsa ve c) Somut olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde, ödenmesi hakkaniyete uygun düşüyorsa, acente müvekkilden uygun bir tazminat isteyebilir. (2) Tazminat, acentenin son beş yıllık faaliyeti sonucu aldığı yıllık komisyon veya diğer ödemelerin ortalamasını aşamaz. Sözleşme ilişkisi daha kısa bir süre devam etmişse, faaliyetin devamı sırasındaki ortalama esas alınır. (3) Müvekkilin, feshi haklı gösterecek bir eylemi olmadan, acente sözleşmeyi feshetmişse veya acentenin kusuru sebebiyle sözleşme müvekkil tarafından haklı sebeplerle feshedilmişse, acente denkleştirme isteminde bulunamaz. (4) Denkleştirme isteminden önceden vazgeçilemez. Denkleştirme istem hakkının sözleşme ilişkisinin sona ermesinden itibaren bir yıl içinde ileri sürülmesi gerekir. (5) Bu hüküm, hakkaniyete aykırı düşmedikçe, tek satıcılık ile benzeri diğer tekel hakkı veren sürekli sözleşme ilişkilerinin sona ermesi hâlinde de uygulanır.
” şeklinde düzenleme bulunduğu görülmüştür.
Uyuşmazlığın değerlendirmesine geçmeden evvel şu hususun belirtilmesinde fayda vardır; dosyaya sunulu 06/01/2020 tarihli talimat yoluyla aldırılan bilirkişi raporunda performans düşüklüğü sebebinin davacının davalı sigorta ana şirketinden başka sigorta şirketlerine de hizmet verdiğinden kaynaklı olduğu yönünde kanaat belirtilmiş ve ayrıca davalı şirket aleyhine 3.773.370,24 TL tutarda matrah düşüklüğüne sebebiyet verdiği belirtilmiş ise de matrah düşüklüğünün iş bu davanın konusu olmaması ayrıca performans düşüklüğünün nihai anlamda haklı sebep teşkil edip etmeyeceğinin değerlendirmesinin Mahkememizde olduğu kanaati ile bahse konu raporun Mahkememizce yazılan talimat gereği sadece defterlere yansıma şekli açısından tutarların belirlenmesine yönelik istenildiği anlaşılmıştır.
Yine uyuşmazlığın değerlendirilmesine geçmeden evvel şu hususun belirtilmesinde fayda vardır her ne kadar davalı tarafça davacı ile imzalanan sözleşmede yer alan hükümler gereği davacının davalıdan talepte bulunmasının mümkün olmadığı belirtilerek davanın başkaca bir araştırma yapılmaksızın reddi talep edilmiş ise de yukarıda belirtilen yasal mevzuatın 122/4 hükme gereğince bu şekildeki kayıtların yasa karşısında bir geçerliliğinin olmayacağı konusunda bir tereddüt bulunmamakta ve bu nedenle bu konudaki davalı savunmasının bu nedenle yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar dosyaya yukarıda belirtilen hususlar doğrultusunda birden fazla rapor sunulmuş ise de talepler bakımından raporların birlikte değerlendirilmesi gerektiği değerlendirilmiştir. Bu kapsamda 06/01/2020 tarihli raporda yapılan inceleme neticesinde davacı taraf kayıtlarının tetkik edildiği, gerek davalı sigorta şirketi yönünden gerekse de dava dışı sigorta yönünden davacı ile yapılan ticari ilişkinin mahiyetinin ve miktarının ortaya çıkarıldığı ve davacının davalı açısından acentelik sözleşmesinin başlangıcı olan 2012 tarihinden fesih tarihi olan 2017 tarihine kadarki aralıkta elde etmiş olduğu toplam komisyon tutarının 849.561,36 TL olduğu ve davacı açısından kazanç kaybı tutarının da bu hesaplamalar üzerinden 43.942,83 TL olarak hesaplandığı görülmüştür. Yine 28/01/2019 tarihli raporda davalı taraf kayıtlarının tetkik edildiği, burada davacı ile yapılan aracılık hizmeti nedeniyle davacı açısından çalışılan süre boyunca komisyon hesap tutarların net hesabının çıkarıldığı ve davacı açısından kazanç kaybı tutarının da bu hesaplamalar üzerinden 39.670,50 TL olarak hesaplandığı görülmüştür. Her iki rapor da göz önüne alındığında yukarıda belirtilen yasanın 122/2 gereği istem konusu edilebilecek denkleştirme tazminat üst limitinin 158.681,99 TL olduğuna ve ancak her ne kadar bahse konu raporla uyarınca davacı açısından kazanç kaybı tutarı hesabı arasında fark bulunmakta ise de istem konusu edilen kazanç kaybı tutarının davacının davalıdan elde edebileceği gelirden kaynaklı olması nedeniyle bu tazminat yönünden ortaya çıkan miktar yönünden davalı kayıtları ile ortaya çıkan 39.670,50 TL’nin değerlendirmeye alınması gerektiğine kanaat getirilmiştir.
Yapılan fesih işleminin taraflar arası ilişki ve dosyaya kazandırılan taraf kayıtları ile birlikte değerlendirilmesinde; taraflar arasında 16/05/2012 tarihinde başlayan ve 17/04/2017 tarihinde sona eren acentelik sözleşmesinin bulunduğu, sözleşme ile herhangi bir süre belirlenmediğinden taraflar arası sözleşmenin belirsiz süreli olduğu, söz konusu sözleşmenin taraflar arası ticari ilişkinin devamında davalı tarafından davacıya gönderilen Beyoğlu …. Noterliği’nin … yevmiye nolu ve 12/01/2017 tarihli ihtarnamesi ile üç ay sonra fesih edileceğinin bildirilmesinden sonra gönderilen aynı noterliğin 08982 yevmiye nolu ve 17/04/2017 tarihli azilnamesi ile son bulduğu, davacıya gönderilen ilk ihtarnamede sadece sözleşmenin üç ay sonra fesih edileceğinin bildirildiği ve ancak azile yönelik bir sürenin belirtilmediği, ikinci ihtarnamede ise davacının yazılı olarak bildirilen hedefleri gerçekleştirememiş olması nedeniyle sözleşmenin fesih edildiğinin bildirildiği görülmüştür. Her ne kadar yukarıda belirtilen üç aylık fesih ihbar süresine uyulup sözleşme fesih edilmiş ve gönderilen ihtarnamede yine yukarıdaki yasa maddesine göre fesih nedeni bildirilmesi zorunlu değil ise de yapılan bu fesih performans düşüklü sebebi ile yapıldığı ikinci ihtarnamede davacı tarafa bildirildiğinden belirtilen sebep kapsamda söz konusu feshin değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır. Bu kapsamda sözleşmenin feshi yönündeki taraf iddia ve savunmalarına göre yapılan değerlendirme neticesinde davacının davalı haricinde başka sigorta şirketleri nezdinde de aynı mahiyette ticari ilişkisinin bulunduğu, söz konusu ilişkilerin davalı ile olan ilişkinin devamı sırasında da devam ettiği, taraflar arası ilişkinin devamındaki süreçte davacının performans düşüklüğü yaşadığı ancak bu düşüklüğün davacı kayıtlarına göre başka sigorta şirketler nezdinde de olduğu, davalı açısından düşüklüğün sebebinin diğer sigorta şirketlerine ağırlık verilmesinden kaynaklanmadığı sadece iş hacminin genişlemesinden kaynaklandığı kaldı ki bu düşüşün 2014 tarihinden beri sürdüğü, davalı tarafından davacıya 2016 yılı Ağustos ayında çekilen ihtarnamede ise portföy düşüklüğünden bahsedilmeksizin sadece gözden geçirme şeklinde uyarıda bulunduğu ve ilişkinin bitimi tarihinden sonrada da davacının kazandırdığı müşteri çevresi ile davalının ilişkisinin devam edeceği hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde yapılan fesih işlemi her ne kadar süre koşulunu sağlamakta ise de haklı sebep teşkil etmediği kanaatine varılmıştır.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki belirsiz süreli olarak yapılmış olan acentelik ilişkisinin davalı tarafından üç aylık ihbar öneline uyulmak suretiyle feshi yapılmış ise de az yukarıda da belirtildiği gibi yapılan fesih işleminin davalı yan yönünden haklı sebep teşkil etmediği bu kapsamda yukarıda belirtilen yasanan 122. maddesine dosyaya kazandırılan bilgi, belge ve raporlar göz önüne alındığında davacının davalıdan denkleştirme tazminatı talep etmesinde hukuki yararının bulunduğu, yukarıda da belirtildiği gibi davacının davalıdan talep edebileceği üst denkleştirme limitinin 158.681,99 TL olduğu ve ancak söz konusu miktara faiz indirimi yapılması gerektiği de değerlendirilmekle davacının davalıdan netice olarak talep edebileceği denkleştirme tazminat üst limitinin 25/08/2021 tarihli raporda belirtildiği gibi 143.210,50 TL olacağı ve bu tutarın da davacı tarafından ıslah dilekçesine konu edilerek davalıdan tahsilinin talep edildiği görülmekle istem konusu edilen tutarın yerinde olduğu anlaşılmakla davacının denkleştirme tazminatının fesih tarihinden itibaren davalıdan tahsilinin kabulünün gerektiği, kazanç kaybı konusundaki yasal düzenlemenin de yukarıda belirtildiği gibi yasanın 121/4 maddesi çerçevesinde talep edildiği, davalı tarafından gönderilen ihtarname ile belirsiz süreli olan bu ilişkinin yasal ihbar öneline uyulmak suretiyle 3 aylık sürenin sonunda fesih edilmiş ve hatta yapılan fesih sebebinin az yukarıda belirtildiği gibi haklı sebep teşkil etmeyeceği kanaatine varılmış ve ayrıca davalı kayıtlarının baz alınarak davacının davalı kayıtlarına göre toplamda 39.670,50 TL tutarında kazanç kaybı olacağı yönünde dosyaya sunulan raporlarda kanaatler belirtilmiş ise de davalı tarafından gönderilen ilk ihtarnameden sonra davacının halen daha davalı ile olan ilişkisinden kaynaklı davalı üzerinden üçüncü kişiler ile ticari ilişkisini devam ettirdiği ve bu ilişkinin devamı süresince yasa ile tanınan üç aylık ihbar öneline uyulduğu ve dolayısı ile davacının bu süre boyunca kazan kazanmaya devam etmesi nedeniyle davacının davalıdan talep edebileceği kazanç kaybı tazminatının bulunmadığından reddinin gerektiği ayrıca her ne kadar davalı tarafça yapılan fesih işleminden kaynaklı davacının manevi zarara uğradığı belirtilmiş ise de zararın varlığına esas teşkil eden hususlar belirtilmediği gibi acentelik sözleşmesinin belirtilen sebepler dolayısıyla feshinin tek başına manevi tazminat koşulu oluşturmayacağı anlaşılmakla davacının manevi tazminat talebinin yerinde olmadığı değerlendirilerek talebin reddinin gerektiğine karar vermek gerekmiş ve sonuç olarak açılı davanın kısmen kabulü ile 143.210,50 TL denkleştirme tazminatının 17/04/2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kazanç kaybına yönelik talebin reddine ve manevi tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1- Davanın KISMEN KABULÜ İLE;
– 143.210,50 TL denkleştirme tazminatının 17/04/2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte DAVALIDAN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE,
– Kazanç kaybına yönelik talebin REDDİNE,
– Manevi tazminat talebinin REDDİNE,
2- Karar tarihi itibariyle alınması gerekli 9.782,72 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 2.858,63 TL (358,63 TL peşin harç ile 2.500,00 TL ıslah harcından oluşan) harcın mahsubu ile hazineye irad kaydına, bakiye 6.924,09 TL karar ve ilam harcının DAVALIDAN TAHSİLİ HAZİNEYE İRAD KAYDINA, söz konusu tutar ile ilgili 492 sayılı harçlar kanunu 28. Madde uyarınca kararın tebliğinden itibaren 1 ay içerisinde tahsil harç müzekkeresi düzenlenmesine,
3- Davacı tarafından yatırılan 2.894,53 TL (358,63 TL peşin harç ile 35,90 TL başvuru ve 2.500,00 TL ıslah harcından oluşan) ile gider avansından kullanılan 3.801,00 TL (tebligat ücreti, posta masrafı ve bilirkişi ücretinden oluşan) yargılama giderinden oluşan toplam 6.695,53 TL’nin ret kabul oranına göre hesaplanan 5.871,45 TL’nin DAVALIDAN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
4- Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan 274,00 TL’nin 6100 sayılı HMK’nın gider avans tarifesinin 5. maddesi gereğince DAVACI TARAFA İADESİNE,
5- Davalı tarafından yatırılan gider avansından kullanılan 80,00 TL’nin ret kabul oranına göre hesaplanan 9,85 TL’sinin DAVACIDAN ALINARAK DAVALIYA VERİLMESİNE, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan gider avansı olan 20,00 TL’nin 6100 sayılı HMK’nın gider avans tarifesinin 5. maddesi gereğince DAVALI TARAFA İADESİNE,
6- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihindeki A.A.Ü.T. Gereğince maddi tazminatın kabul edilen bölümü üzerinden hesaplanan 17.554,99 TL vekalet ücretinin DAVALIDAN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE,
7- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihindeki A.A.Ü.T. gereğince;
-Maddi tazminatın ret edilen bölümü üzerinden hesaplanan 100,00 TL vekalet ücretinin DAVACIDAN ALINARAK DAVALIYA VERİLMESİNE,
-Manevi tazminat üzerinden hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin DAVACIDAN ALINARAK DAVALIYA VERİLMESİNE,
8- Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İzmir Bölge Adliye mahkemeleri nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.
23/03/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır