Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1417 E. 2021/443 K. 25.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1417 Esas
KARAR NO : 2021/443

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 29/11/2018
KARAR TARİHİ : 25/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından sunulan 29/11/2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin meslekte kazanma gücü kaybına dayalı maddi tazminat istemiyle davalıya sunulan … Kargo şirketinin 21/12/2016 tarihli faturasıyla başvuruda bulunulduğu, başvuru dilekçesinin davalıya 22/12/2016 tarihinde tebliğ edildiği, davalı sigorta şirketinin 03/01/2017 tarihinde “Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporu” istendiği ancak davalı sigorta şirketince kaza tarihi itibariyle meslekte kazanma gücü kaybına dayalı rapor ile ödeme yapmalarının istendiği ve bu konuya havi itiraz dilekçesinin 09/01/2017 tarihli … Kargo faturası ile davalıya yollandığı, dilekçenin 10/01/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalı sigorta şirketince taraflarına bu zamana kadar bir ödeme yapılmadığı ve bu davanın açılmak zorunda kaldığı, 19/10/2012 tarihli yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazasında müvekkili Osman Şahin’in yaralandığı ve davalıya … ZMMS ile sigortalı bulunan … plakalı araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğunun tespit edildiği, ayrıca Urla … ASCM’nin … Esas numaralı dosyasında bilirkişi raporu alındığı, Urla … Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas ve … Karar sayılı Mahkeme kararında sanık olarak bulunan davalı sigorta şirketinin sigortalısına Mahkemece ceza verilmediği, davalıya gönderilen 21/06/2016 tarihli İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Sağlık Kurulu Raporu’na göre müvekkilinin meslekte kazanma gücü kayıp oranın %9,1 olduğu, müvekkilinin kaza tarihi itibariyle evli ve iki çocuklu olup çalışmadığı, gelirinin asgari ücret düzeyinden hesaplandığı, davalı sigorta şirketinin itiraz dilekçesinin tebliği tarihinden bu yana hiçbir şekilde bilgi vermediği ve ödeme yapmadığı, ayrıca davalının başvuru tarihi olan 22/12/2016 tarihinden 8 iş günü sonrası olan 04/01/2017 tarihinde temerrüte düştüğü belirtilerek açıklanan nedenlerle davanın kabulüne, müvekkilinin maddi tazminatının davalıdan tahsiline, davanın belirsiz alacak davası olması nedeniyle gerçek maddi tazminatın belirlenmesiyle harcı tamamlama hakları saklı kalmak üzere davalının temerrüte düştüğü 04/01/2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte sürekli sakatlık tazminatı için 10.000,00 TL’lik fark ve bakiye niteliğindeki maddi tazminatın davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
Davalı vekili tarafından sunulan 09/01/2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki dava öncesi Sigorta Tahkim Komisyonu’nun … sayılı dosyası ile işbu davaya konu taleple aynı talebi içerir şekilde başvuru yapıldığı, söz konusu başvurunun reddine karar verilmiş olup Tahkim dosyasına ilişkin kararın kesinleşip kesinleşmediğinin bu aşamada taraflarınca bilinmediği, bu halde ilgili başvuruya konu kararın kesinleşmemiş olması halinde derdesttik itirazlarının bulunduğu, ilgili kararın kesinleşmesi halinde ve kararın esasa ilişkin nitelikte olması durumda bu defa kesin hüküm itirazlarının bulunduğu, zamanaşımı itirazlarının bulunduğu, zira zarar kaza tarihi itibariyle öğrenilmiş olup 2 yıllık sürenin dolduğu, HMK 121. maddesi gereğince, başvuruya ilişkin bütün delil örneklerin taraflarına tebliğ edilmediği, bir kısmının tebliğ edilmiş olup sadece başvuru dilekçesindeki davacı ifadeleriyle poliçenin geçerliliği ve teminat kapsamı, rücu imkânımız vs. yönünden başvuruya cevap verme imkanlarının olmadığı, işbu sebeple delillerin tebliğine kadar davaya cevap verme hakları saklı kalmak kaydı ile söz konusu başvuru dilekçesi kapsamında başvuruya itiraz etme zarureti doğduğu, başvuruyu kabul manasında olmamak üzere, kaza ile sakatlık arasındaki illiyet bağının tespit edilmesi gerektiği, başvuruyu kabul manasında olmamak üzere, kusur oranlarının tespiti bakımından dosyanın Adli Tıp Trafik İhtisas Kurumuna sevk edilmesi gerektiği, müvekkili şirketin ancak sigortalısının kusuru oranında sorumlu olduğu, müvekkili şirket nezdinde sigortalı aracın kusurunun bulunmadığı, davayı kabul manasında olmamak üzere geçici iş göremezlik tazminatının 6111 sayılı yasa ve trafik sigortası genel şartları gereğince teminat dışı olduğu, başvuranın işbu tazminat kalemi için talebi bulunmadığı, talep olmadığı için bu hususta inceleme yapılmaması ve hüküm kurulmaması gerektiği, davacının çalışma gücünü kısmen veya tamamen yitirmesi sonucunda kalıcı işgöremezlik tazminatı içerisinde değerlendirilmeyen giderlerin, yani geçici iş göremezliğe ilişkin taleplerin gideri kapsamında bulunduğu ve işbu giderlerden davalı müvekkilinin sorumluğunun bulunmadığı, yukarıda belirttikleri nedenlerden ötürü, bakıcı giderinin tedavi gideri kapsamında sayılması durumunda SGK tarafından karşılanması gerektiği, davacı tarafın talebine konu geçici iş göremezlik ve sair tedavi masraflarından da SGK’nın sorumlu olduğu, işbu nedenle davanın reddinin gerektiği, açıklanan nedenlerle haksız ve mesnetsiz açılan davanın usulden ve esastan reddine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
Dilekçelerin teatisi aşaması usulüne uygun tamamlanmakla yine usulüne uygun olarak tahkikat aşamasına geçilmiştir.
DELİLLER:
Davalı … Sigorta A.Ş.’nin, İzmir Trafik Tescil Şube Müdürlüğü’nün, Urla … Asliye Ceza Mahkemesi’nin, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimliği’nin, İzmir SGK İl Müdürlüğü’nün, Sigorta Tahkim Komisyonu’nun yazı cevapları ile Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi ve İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu tarafından hazırlanan rapor dosyamız arasındadır.
Mahkememizce 04/04/2019 tarihli duruşmada verilen ara karar gereği dosyanın İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilerek kusur ve kusur oranı konusunda rapor alınmasının istenmesi üzerine İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından tarafından hazırlanan 31/07/2019 tarihli raporun dosyaya sunulduğu ve taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edildiği görülmüştür. Söz konusu raporun sonuç kısmında aynen “Sürücü …’nun %40 (yüzde kırk) oranında kusurlu, otomobilde meydana gelen lastik patlaması şeklindeki teknik arızanın sonuç üzerinde %60 (yüzde altmış) oranında etken olduğu” şeklinde kanaat belirtildiği görülmüştür. Söz konusu rapora karşı davacı vekilince itiraz dilekçesinin sunulduğu, davalı vekilince beyan ya da itiraz dilekçesinin sunulmadığı görülmüştür.
Mahkememizce 23/01/2020 tarihli duruşmada verilen ara karar gereği davacının Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Kurumu’na sevki ile poliçe tarihi itibariyle uygulanması gereken çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybı oranı tespit işlemleri yönetmelik hükümleri uygulanmak suretiyle maluliyet raporu alınmasının istenmesi üzerine Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Kurumu tarafından tarafından hazırlanan 19/02/2020 tarihli raporun dosyaya sunulduğu ve taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edildiği görülmüştür. Söz konusu raporun sonuç kısmında aynen “Alınan anamnez, yapılan muayene ve incelenen tıbbi evrak birlikte değerlendirildiğinde; … doğumlu …’in 19/10/2012 tarihli trafik kazasına bağlı yaralanmaları nedeniyle oluşan Meslekte Kazanma Gücünde Meydana Gelen Azalma Oranı, olay tarihinde yürürlükte olan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine” göre (11 Ekim 2008 tarihli, 27021 Sayılı Resmi Gazete) incelendiğinde; …’de olaya bağlı kalıcı fonksiyon kaybının bulunmadığı, dolayısıyla ilgili yönetmelikte meslekte kazanma gücünde azalma oranına neden olabilecek bir arıtasının bulunmadığı, dolayısıyla meslekte kazanma gücünde azalma oranının %0 (sıfır) olduğu mütalaasına varılmıştır. Tıbbi iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 2 (iki) hafta olarak kabulünün uygun olacağı ancak varsa iş göremezlik/sağlık kurulu raporlarının göz önünde bulundurulmasının daha uygun olacağı mütalaasına varılmıştır. İncelenen evrakta yer alan olay tarihli lezyonlar tarafımızca yapılan muayene bulguları ile birlikte değerlendirildiğinde, şahsın vücudunda ilgili yönetmelikte belirtilen “Yanıklar, Vücut yüzeyinin %10’unu kaplayan ve plastik ameliyatla giderilemeyen keloid ve hipertrofik sikatrisler” şeklinde bir skar dokusu bulunmadığından, ayrıca belirtilen skar dokusunun ilgili yönetmeliğe göre “Yanıklar” sonrası meydana gelmesi gerektiği belirtildiğinden Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi’nce hazırlanan raporda bu arızadan verilen oranın uygun olmadığı kanaatine varılmıştır. Yine Dokuz Eylül Tıp Fakültesi’nce verilen raporda omuz ve kolda çalışmayı zorlaştıran tendosinovit, bursit, periostitler” kapsamında değerlendirme yapıldığı görülmüştür. Ancak incelenen evrakta şahsın omuz yaralanması (kırık, bağ yaralanması, hematom vs.) olduğunu gösterir bir belge olmadığı gibi şahsın tarafımızca yapılan muayenesinde her iki omuz eklem hareket açıklıkları da normal saptanmıştır. Dolayısıyla belirtilen bu arızadan da oran verilmesi tarafımızca uygun görülmemiştir” şeklinde kanaat belirtildiği görülmüştür. Söz konusu rapora karşı davacı vekilince itiraz dilekçesinin sunulduğu, davalı vekilince beyan ya da itiraz dilekçesinin sunulmadığı görülmüştür.
Mahkememizce 20/10/2020 tarihli duruşmada verilen ara karar gereği dosyanın İstanbul Adli Tıp Kurumu’na sevki ile maluliyet yönünden dosyamıza sunulu Ege Adli Tıp Kurumu raporu ile dosyada mübrez Dokuz Eylül Üniversitesi raporunun birlikte incelenerek davacı asilin sürekli maluliyetinin olup olmadığının kaza tarihi itibari ile yürürlükte olan çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybı oranı tespit işlemleri yönetmeliğine göre rapor tanzim edilmesinin istenilmesi üzerine İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu tarafından hazırlanan 23/11/2020 tarihli raporun dosyaya sunulduğu ve taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edildiği görülmüştür. Söz konusu raporun sonuç kısmında aynen “Mevcut tıbbi belgelere göre; … ve … oğlu, … doğumlu, …’in 19/10/2012 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında fonksiyonel araz bırakmadan iyileşmiş olduğu, sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı” şeklinde kanaat belirtildiği görülmüştür. Adı geçen İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu raporuna karşı davacı vekili tarafından itiraz dilekçesinin sunulduğu, davalı tarafça itiraz yada beyan dilekçesinin sunulmadığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların iddia ve savunmaları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın 19/10/2012 tarihinde meydana gelen kazada tarafların kusur durumları ve oranları bu kaza nedeniyle kaza sonucu yaralanan davacıda sürekli maluliyet oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise oranı davacının sürekli maluliyet tazminatı talebinde haklı olup olmadığı haklı ise miktarı ile davalı sigorta şirketinin teminatı kapsamında olup olmadığı hususlarında açılan tazminat davası olduğu anlaşılmıştır.
Her ne kadar yukarıda belirtilen gerekçeler doğrultusunda Mahkememiz davcısı tarafından davalı aleyhine kalıcı maluliyetten kaynaklanan iş bu maddi tazminat davası açılmış ise de 19/10/2012 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde gerek dosyaya kazandırılan EGE ATK raporu, gerekse yine dosyaya kazandırılan İstanbul ATK raporunda tazminata konu edilen kalıcı maluliyetin davacı asil nezdinde oluşmadığı hususlarına davacı vekilince itiraz edilmiş ise de dosyaya sunulan İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu tarafından hazırlanan 23/11/2020 tarihli raporun dosya kapsamına sunulan ve kazandırılan bilgi ve belge raporların tetkiki sonucu hazırlandığı ev ayrıca kaza tarihi göz önüne alındığında doğru yönetmelik hükümleri uygulanmak sureti ile oluşturulduğu görülmekle bu kapsamda yapılan itirazların yerinde olmadığı ve raporun hükme esas alınması gerektiği kanaatine varılmıştır.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde 19/10/2012 tarihinde dava dışı … sevk ve idaresindeki … plakalı otomobilin yolda seyri sırasında sol ara tekerinin patlaması neticesinde hakimiyetini kaybetmesi ve yine seyir halinde olan iki ayrı araca çarpması ve takla atması sonucu araçta yolcu olarak bulunan Mahkememiz davacısının yaralandığı, bu olaydan ötürü Urla ASCM’nin … Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılamada … E. … K. Sayılı ve 07/10/2016 tarihinde kesinleşen ilamına göre araç sürücüsü …’nun taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma suçundan cezalandırılmasına karar verildiği, Mahkememizce somut olay göz önüne alınarak yapılan kusur incelemesine esas dosyaya kazandırılan rapor neticesinde dava dışı …’nun % 40 oranında kusurlu olduğu ve ayrıca lastik patlaması şeklindeki teknik arızanın sonuç üzerinde % 60 oranında etken olduğunun anlaşıldığı, kazaya sebebiyet veren aracın ZMMS’nin davalı şirket olduğu, istem konusu edilen kalıcı maluliyetin tespitine esas yapılan inceleme neticesinde Mahkememiz davacısının kalıcı maluliyetinin bu kazadan kaynaklı oluşmadığının yukarıda belirtildiği şekilde anlaşıldığı göz önüne bulundurularak açılı davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1- Davanın REDDİNE,
2- Karar tarihi itibariyle alınması gerekli 59,30 TL karar ve ilam harcının evvelce alınan 35,90 TL peşin harçtan mahsubu ile hazineye irad kaydına, bakiye 23,40 TL karar ve ilam harcının DAVACIDAN TAHSİLİ HAZİNEYE İRAD KAYDINA, söz konusu tutar ile ilgili 492 sayılı harçlar kanunu 28. Madde uyarınca kararın tebliğinden itibaren 1 ay içerisinde tahsil harç müzekkeresi düzenlenmesine,
3- Davacı tarafından yatırılan başvuru harcı ile mahsubuna karar verilen harç ile gider avansından kullanılan kısmın DAVACI ÜZERİNDE BIRAKILMASINA, gider avansından arta kalan 125,41 TL’nin 6100 sayılı HMK’nın gider avans tarifesinin 5. maddesi gereğince DAVACIYA İADESİNE,
4- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihindeki A.A.Ü.T. gereğince hesaplanan 4.080,00 TL nispi vekalet ücretinin DAVACIDAN ALINARAK DAVALIYA VERİLMESİNE,
5- Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İzmir Bölge Adliye mahkemeleri nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.25/05/2021

Katip …
e -imzalıdır

Hakim …
e -imzalıdır