Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1396 E. 2022/256 K. 29.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1396
KARAR NO : 2022/256

DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 27/11/2018
KARAR TARİHİ : 29/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından Mahkememize sunulan dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı şirketin uzun suredir cari hesap ilişkisi içerisinde bulunan iki firma olduğunu, müvekkilinin davalı/borçludan olan cari hesap alacağının tahsili için İzmir 27. İcra Müdürlüğünün …/… e.sayılı icra takibi başlatıldığını, davalının icra takibine yetki ve borcun tamamı için itiraz ederek takibin durdurulduğunu, davalının yetki itirazının haksız ve mesnetsiz olduğunu, müvekkili alacaklı arasında yapılmış sözleşmeler ile ticari faaliyet İzmir’de icra edilmekte olup BK 89. Maddesi gereğince takibe yetkili icra müdürlüğünün İzmir İcra Müdürlüğü olduğunu, müvekkili ile davalı borçlu cari hesap İilişkisi içerisinde ticaret yapmakta olup müvekkilinin cari hesaptan kaynaklanan alacağının ödenmesi hem defalarca telefonla hemde noter kanalı le ihtarname ile bildirilerek talep edildiği halde ödenmediğini, davalının borca itirazı haksız ve mesnetsiz olup müvekkili alacaklıya cari hesap ilişkisi gereğince borçlu olduğunu, alacağın likit olduğunu beyan ederek davanın kabulü ile İzmir 27. İcra Müdürlüğü …/… esas sayılı dosyasına yapmış olduğu yetki ve borca itirazının iptaline, takibin devamına, alacak likit olduğundan asıl alacağın 420’sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili tarafından Mahkememize sunulan cevap dilekçesinde özetle; Davacının dava dilekçesine yazılı delillerini eklemediğini ve kendilerine tebliğ edilmediğini, müvekkili şirketin davacıya hiçbir borcu bulunmadığını, davacı şirketin alacak talebinin hiçbir hukuki dayanağı bulunmadığını, müvekkili şirketin davacı şirkete muaccel olup ödenmemiş bir borcu bulunmadığını beyan ederek davacının müvekkli şirketten hiç bir alacağının bulunmaması nedeni ile haksız ve versiz acılan isbu davanın reddine, davacı tarafından haksız ve hukuka aykırı olarak talep edilen 420 icra inkar tazminatı talebinin hiçbir hukuki dayanağının bulunmaması nedeniyle reddine, davacı tarafından müvekkili şirket aleyhine başlatılan icra takibi ve huzurdaki davanın kötü niyetle ikame edildiği sarih olduğundan davacı şirketin takip tutarının 420’inden az olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Taraf teşkilinin sağlandığı ve usulüne uygun olarak tahkikat aşamasına geçildiği anlaşılmıştır.
DELİLLER:
İzmir 27. İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı dosya aslı, davacı ve davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi neticesi sunulan bilirkişi raporları dosyamız arasındadır.
İzmir 27. İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı dosyasının dosyamız içerisinde olduğu görülmüştür. İncelenmesinde; Mahkememiz davacısı tarafından davalı aleyhine 120.980,33 TL asıl alacak ve 1.163,40 TL işlemiş faizi olmak üzere toplam 122.143,73 TL alacağın tahsili bakımından ilamsız takip başlatıldığı, takip dayanağının taşıma sözleşmesinden kaynaklanan cari hesap olarak belirtildiği, davalı yanca borca geniş anlamda yapılan itiraz üzerine takibin durdurulduğu, söz konusu itirazda ayrıca yetki itirazında da bulunulduğu görülmüştür.
Mahkememizce taraflara defter ve kayıtların bulunduğu adresin bildirilmesine yönelik verilen süre içerisinde bu hususun taraf vekillerince ikmalen yerine getirildiği, bu kapsamda 10/12/2019 tarihli duruşmada verilen ara karar gereği davacı vekilince bildirilen adreste yerinde inceleme yetkisi de verilmek suretiyle davacı kayıtlarının tetkiki ile davacının davalıdan alacaklı olup olmadığının tespitine yönelik rapor tanzimi için dosyanın SMMM bilirkişisi …’a tevdi edildiği, adı geçen bilirkişi tarafından hazırlanan 21/02/2020 havale tarihli raporun dosyaya sunulduğu, taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edildiği görülmüş, raporun incelemesinde özetle “davacı tarafa ait 2014 yılına dair ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin yapıldığı, 2015 – 2018 yıllarına dair ticari defterlerin e – defter olarak tutulduğu, taraflar arasındaki ticari ilişkinin sözleşme tarihi olan 01/04/2014 tarihinden önce de var olduğu, davacının icra takip tarihi itibariyle davalıdan 117.732,75 TL tutarında alacaklı olduğu ayrıca işlemiş faiz hesabının da yapıldığı” şeklinde kanaat belirtildiği, davalı tarafça rapora itiraz edildiği, davacı tarafça ise itiraz ya da beyan dilekçesinin sunulmadığı görülmüştür.
Mahkememizce bu sefer 29/09/2020 tarihli duruşmada davalı taraf defterleri üzerinde davacı taraf defterlerine ilişkin rapor ile karşılaştırmak suretiyle ve uyuşmazlık tespiti göz önüne alınarak davacının davalıdan alacaklı olup olmadığının tespiti açısından yeniden önceki rapor sunan bilirkişiye tevdine karar verilmiş, bilirkişi tarafından hazırlanan 01/12/2020 havale tarihli raporun dosyaya sunulduğu ve taraflara usulüne uygun tebliğ edildiği görülmüş, incelenmesinde özetle “yine davalının da 2014 yılı defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin olduğu, 2015 – 2018 yıllarına ait ticari defterlerin e – defter olarak tutulduğu, davalı kayıtlarına göre de ilişkinin sözleşme tarihi olan 01/04/2014 tarihinden önce de var olduğu, davalı kayıtlarına göre ise davalının davacıdan 1.1.145,70 TL tutarında alacaklı olduğu, taraf defterlerine arasındaki bakiye farklılığın raporda belirtilen ve kayıt altına alınmayan fatura ve ödemelerden kaynaklandığı” şeklinde kanaat belirtildiği görülmüş, davacı vekilince rapora beyan ve itiraz, davalı vekilince ise beyan dilekçesinin sunulduğu görülmüştür.
Mahkememizce yukarıda belirtilen raporlara yapılan itirazlar göz önüne alındığında itirazların esasen davalı kayıtlarının incelendiği raporda taraf kayıtları arasındaki farklılığın birbirleri ile karşılaştırılmak suretiyle rapor tanziminin talep edilmesine rağmen bilirkişi tarafından bunun genel ifadelerle açıklamaya çalışıldığı ve ortaya çıkan durum itibariyle yeniden aynı bilirkişiden rapor alınmasının dosyayı sürüncemede bırakacağı düşüncesi ile bu sefer dosyasının SMMM bilirkişisi …’e tevdisi yönünde kurulan 23/02/2021 tarihli ara karar neticesi adı geçen bilirkişi tarafından hazırlanan 26/04/2021 havale tarihli raporun raporun dosyaya sunulduğu ve taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edildiği görülmüş, raporun incelenmesinde özetle “davalı tarafça bilirkişinin rapor tanzimine yönelik cari hesap ilişkisinin hangi tarihten başladığı ve bu başlangıç tarihinden en son tarihe kadarki cari hesap ekstreleri ve resmi defterlerin sunulmasının istenilmesi üzerine davalı yanca 2007 – 2018 yılları arası kayıtların sunulduğu, davacı yanca ise 2011 – 2013 yılları arasındaki kayıtların incelemeye sunulmadığı, buna göre taraflar arasındaki ilişkinin 2007 tarihinde başlayıp 2018 tarihinde sona erdiği, 2011 yılı itibariyle taraflar arasındaki cari hesap bakiye farklılığının 1.109.883,47 TL tutarında olduğu ve ancak bunun davacı tarafça bilgi ve belge sunulmaması sebebiyle neden kaynaklı olduğu ve ne kadar olduğu tespitinin yapılamadığı belirtilerek icra takip tarihi itibariyle davacının alacak bedelinin tespit edilemediği” kanaatine varıldığı, rapora karşı davacı vekilince itiraz ile ek rapor alınmasının talep edildiği görülmüştür.
Mahkememizce önceki rapor sunan …’e dosya tevdi edilmekle itirazları karşılar mahiyette ek rapor alınmasına yönelik ara karar neticesi bilirkişi tarafından hazırlanan 30/07/2021 havale tarihli ek raporun dosyaya sunulduğu, incelenmesinde özetle davacının 2007 – 2011 yılları yasal defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, birbirlerini doğruladığı ancak yevmiye defterlerinin yıl sonu kapanış tasdikinin bulunmadığı, davalının ise açılış ve kapanış tasdiklerinin tam olduğu, cari hesap ekstrelerinin karşılaştırılması sonucu raporda teker teker tespiti yapılan farklılığın davacının 134 adet davalının ise 145 adet bulunan kayıtlarından ortaya çıktığı, tüm bu kayıtların ayrıntısının dosyaya sunulmadığı, bu kapsamda alacak ya da borç tutarının net tespitinin yapılmasının mümkün olmaması ve dolayısıyla bu kapsamda birbirlerine kesilen faturalara yönelik Mahkemeye sunulması halinde inceleme yapılabileceğinin belirtildiği görülmüş, rapora davalı vekilince itirazda bulunulmuş, davacı yanca beyan ve itirazda bulunulmamış, Mahkememizce bu sefer 30/07/2021 tarihli ek raporda taraf kayıtları arasındaki bakiye farklılık yönünden bilirkişi tarafından tespit edilen hususlara yönelik taraf vekillerine 1 aylık kesin süre verilerek ek raporda taraf kayıtlarının alacak ve borç durumu açısından farklılık oluşturan tutarları yönünden birden fazla ödemelerin aynı ödeme olup olmadığı yahut tek ödemenin esasında birden fazla olup olmadığı durumlarına göre ödemenin ve alacağı oluşturan faturaların rapordaki kayıtlardan farklı olduğu yönünde itirazların değerlendirilebilmesi bakımından taraf kayıtlarında alacak ve ödeme şeklinde belirtilen tutarların bir bir taraflarca eşleştirmesi yapılmak suretiyle Mahkememize beyanda bulunmalarının istenilmesine, aksi takdirde sunulmaktan ve ayrıca eşleşmeyen kayıtların bulunduğunun iddia edilmesine yönelik olarak da ayrıca yine aynı kesin süre içerisinde kayıtların ödeme makbuzu, dekont, fatura, sevk irsaliyesi vb belgelerin Mahkememize bildirilmesi ile sunulmasının istenilmesine, aksi takdirde sunulmaktan imtina edilmiş ve bilgi ve belgenin olmadığının sayılacağının ihtarı hususlarındaki kesin süreyi belirtir ihtaratlı davetiye gereği dosya yeniden önceki bilirkişiye gönderilerek 2. ek rapor alınması yönündeki karar üzerine bilirkişi tarafından hazırlanan 17/01/2022 havale tarihli 2. ek raporun dosyaya sunulduğu ve taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edildiği görülmüştür. Söz konusu raporun incelenmesinde özetle; önceki raporlarda sunulan bir takım kanaatlerin yeniden belirtilmesi ile 2007-2018 yılları arasındaki ticari faaliyetten kaynaklı olarak davacının kendi kayıtlarına göre davalıdan 117.732,75 TL tutarında, davalı kayıtlarına göre ise davacıdan 1.145,70 TL tutarında alacaklı olduğu, böylece taraf defterleri arasındaki farklılığın 118.878,45 TL olduğu, davalının kayıtlarında olmasına rağmen davacıda kayıtlı olmayan ve 30/07/2021 tarihli raporda belirtilen 145 adet belgenin Mahkemeye sunulmadığı, davacının kayıtlarında olup davalının kayıtlarında olmayan ( 30/07/2021 tarihli raporda tespiti yapılan ) toplamı 2.888.298,28 TL’lik 47 adet satış faturasının örneği ve içeriğinin verildiğini yahut teslimi ispata yarayacak sevk irsaliye örneklerinin sunulmaması sebebi ile bunların davalı tarafa teslim edilmemiş olduğu kanaatine varıldığında bu 47 adet satış faturasının çıkarılması neticesinde davacının 2.770.565,53 TL tutarında borçlu hale gelebileceği şeklinde kanaat belirtildiği görülmüştür. Söz konusu rapora karşı davacı vekilince beyan ve itiraz ile birlikte başka bir bilirkişiden aksi halde mevcut bilirkişiden ek raporun alınmasının talep edildiği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların iddia ve savunmaları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Dosya kapsamında yapılan inceleme neticesinde taraflar arasında 2007 yılında başlayan ticari bir ilişkinin bulunduğu daha sonrasında 01/04/2014 tarihinde taraflar arasında taşıma sözleşmesinin akdedildiği, söz konusu sözleşmeye göre davacının taşıyan sıfatına davalının ise taşıtan sıfatına sahip olduğu, taraflar arasındaki ilişkinin 2018 yılında davalı tarafça kesilen son fatura ile sona erdiği, söz konusu ilişki kapsamında davacı tarafça cari hesaptan kaynaklı asıl alacak ve işlemiş faiz yönünden davalı aleyhine davaya dayanak İzmir 27. İcra Müdürlüğü’nün …/… E. Sayılı dosyası üzerinden ilamsız takip başlatıldığı, davalı tarafça yetkiye ve geniş anlamda borca itiraz üzerine takibin durduğu konularında bir uyuşmazlık olmadığı tespit edilmiştir.
Yukarıda yapılan tespit göz önüne alındığında; uyuşmazlığın İzmir 27. İcra Müdürlüğü’nün …/… E. Sayılı takip dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın haklı olup olmadığının tespiti ile taraflarca istem konusu edilen icra inkar ve kötü niyet tazminat taleplerinin yerinde olup olmadığının tespit ve değerlendirilmesine esas açılan itirazın iptali davası olduğu anlaşılmıştır.
Uyuşmazlığın değerlendirilmesine geçmeden evvel şu hususun değerlendirilmesine fayda vardır; Her ne kadar davalı tarafça icra Müdürlüğünün yetkisine itirazda bulunulmuş ise de taraflar arası akdedilen sözleşmeden ihtilaf halinde İzmir mahkemeleri ve İzmir icra dairelerinin yetkili olduğu yönünde kayıt bulunduğundan tarafların her ikisinin de tacir olduğundan davaya konu edilen takibin yürütüldüğü icra müdürlüğünün yetkili olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Her ne kadar dosyaya taraf kayıtlarının tetkikine esas birden fazla rapor sunulmuş ise de davacı kayıtlarının incelendiği 21/02/2020 havale tarihli raporda incelemeye konu edilen dönem ve davalı kayıtlarının incelendiği raporda incelemeye konu edilen dönemlerin dava dayanağı takibin cari hesaptan kaynaklı olması sebebi ile esasen taraflar arası tüm ticari ilişki yönünden konunun değerlendirilmesi bakımından eksik değerlendirmeye neden olacağı bu kapsamda ayrıca taraflarca 21/02/2020 havale tarihli ve 01/12/2020 havale tarihli raporlara yapılan itirazların taraf kayıtlarının birbirleri ile karşılaştırılmak sureti ile incelenmesi yönünde ara karar gereğinin karşılanmaması nedeni ile önceki rapor sunan bilirkişiden bu ara kararın gereğinin yerine getirilmesi beklenmeksizin doğrudan yeni bir bilirkişiye dosyanın tevdisine 23/02/2021 tarihli ayrıca kurulan ara karar ile kanaat edinildiğinden dosyaya bu anlamda kazandırılan 26/04/2021 tarihli raporda ise yine inceleme konusu tüm kayıtlar yönünden tarafların defter ve belge ibrazında bulunmamış olduğu anlaşıldığından bu raporun değerlendirilmesinin de sonuçta eksik değerlendirmeye neden olacağı, daha sonra Mahkememizce söz konusu bu 26/04/2021 tarihli rapora yapılan itirazların karşılanmasına dair yeniden bilirkişiden alınan 30/07/2021 havale tarihli rapora yine taraflarca itirazlarda bulunulduğundan ve Mahkememizce taraflara inceleme konusu defterlerin ve kayıtların tümü yönünden ve ayrıca taraf kayıtlarının farklılığını oluşturan fatura ve ödemeler yönünden 30/07/2021 tarihli rapor neticesi ortaya çıkan duruma yönelik kesin ve ihtaratlı süre verilip bu anlamda dosyaya 17/01/2022 havale tarihli ek rapor kazandırıldığından kazandırılan son rapor olan 17/01/2022 havale tarihli ek rapor öncesi raporlar üzerinden değerlendirmenin de az önce açıklanan eksikliğe yönelik verilen kesin süre göz önüne alındığında eksik değerlendirmeye neden olacağı göz önüne alınarak kazandırılan tüm raporların bir bütün olarak değerlendirilmesi ile taraf kayıtlarının tümüne dair verilen ara kararlara ve bu ara kararların yaptırımına yönelik ihtaratlı kesin süre neticesi oluşan durum göz önüne alındığında SMMM Bilirkişisi … tarafından hazırlanan kök ve ek raporlar üzerinden dosyanın değerlendirilmesi ile sonuca varılması gerektiği kanaatine varılmış bu anlamda dosyanın yeniden başka bir bilirkişiye tevdisine gerek olmadığı ve raporun yeterli teknik inceleme ile oluşturulduğu ispat hususunun ayrıca aşağıda belirtilecek kanaat haricinde rapordaki kanaatin yerine ve isabetli olduğu görülerek kazandırılan son raporun hüküm kurmaya elverişli olduğu anlaşılmıştır.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; her ne kadar davacı tarafından cari hesaba dayanak ticari asıl alacak ve işlemiş faiz üzerinden davalı aleyhine davaya dayanak icra takibi ile ilamsız takip başlatılmış ise de taraflar arası ticari ilişkinin başlangıcı olan 2007 ile 2018 dönemleri arasında gerek 2014 tarihli sözleşme öncesi gerekse 2014 tarihli sözleşme sonrası oluşan duruma dair dosya kapsamının incelenmesinde; davalı yanın 2007-2018 yılı ticari defter ve kayıtları incelemeye sunulduğu gibi lehine delil teşkil eden vaziyette olduğu davacının ise 2007-2011 yılları arasındaki tuttuğu yevmiye defterlerin kapanış tasdikinin bulunmaması sebebi ile lehine delil teşkil edemeyeceği ve fakat 2012-2018 yıllarına yönelik ticari defter ve kayıtların lehine delil teşkil edeceği, taraflar arasındaki ticari ilişkinin uzun bir döneme yayılmış olması ve yoğun bir şekilde karşılıklı ticari hacimlerinin olması hususu göz önüne alındığında davacı tarafın cari hesap ilişkisi adı altındaki alacağına konu ettiği tutarın varlığını ispatlaması ayrıca bu alacağa yöneli,k alacağın neyden kaynaklandığının da yine davacı yanca ispatlanması gerekli olduğu gibi söz konusu döneme yönelik davalının alacağının da yine davalı yanca ispatlanması gerektiği ve bütün bunlardan ayrı olarak taraflarca yapılan ödemelerin de yine ödemeyi iddia eden tarafça ispatlanması gerektiği bu anlamda 30/07/2021 tarihli rapor üzerinden yapılan inceleme neticesinde davacı kayıtlarına göre davacının alacaklı olduğu, davalı kayıtlarına göre ise davalının alacaklı olduğu davacı tarafta kayıtlı olup davalıda kayıtlı olmayan ödeme ve faturalara dair cari hesap kalemleri ile davalı tarafta kayıtlı olup davacıda kayıtlı olmayan ödeme ve faturalara dair cari hesap kalemlerinin birbirleri ile karşılaştırılması sonucunda farkın 118.879,01 TL olduğu ve bu farklılığa yönelik miktarın aynı raporda neyden kaynaklandığının ayrıntısı ile bildirilmesi üzerine Mahkememizce yukarıda da belirtildiği gibi 09/11/2021 tarihli duruşmada ayrıntılı ve ihtaratlı ara karar kurulmak sureti ile dosya taraflarına ihtaratta bulunulması üzerine sunulan yazılı beyanlar üzerine kazandırılan 17/01/2022 havale tarihli raporda neticesinde de taraflar arası bakiye farklılığın aynı 30/07/2021 tarihli raporda belirtildiği gibi olduğu yeniden belirtilerek bu farklılığın kayıtlar üzerinden karşılaştırılmasına yönelik tarafların sunmuş olduğu yazlı beyanlar neticesi oluşan durumun yeterince açıklanamadığı yani bakiye farklılığa yönelik ispata yarar bi,lgi ve belgenin sunulmadığı, dolayısıyla davacının alacağının dayanağının ne olduğunu ve neyden kaynaklandığını ispat edemediği gibi davacının davalıdan alacaklı olduğuna dair davalı nezdinde de bir kaydın bulunmadığı bu hususun ispatı zımmında davacının yemin deliline de dayanmamış olduğu göz önüne alındığında alacağın varlığının davacı tarafça ispatlanamaması nedeni ile açılı davanın reddine karar vermek gerekmiş davacı tarafın kötü niyeti sübut bulmadığından davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-İzmir 27. İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline yönelik davanın REDDİNE,
– Davacı tarafın kötü niyeti sübut bulmadığından davalının kötü niyet tazminat talebinin REDDİNE,
2- Karar tarihi itibariyle alınması gerekli 80,70 TL harcın evvelce alınan 1.475,19 TL peşin harçtan mahsubu ile hazineye irat kaydına, fazladan alınan 1.394,49 TL harcın kararın kesinleşmesinden sonra ve talep halinde DAVACIYA İADESİNE,
3- Davacı tarafından yatırılan başvuru harcı ile peşin harçtan mahsup edilen harcın ve gider avansından kullanılan yargılama giderinin DAVACI ÜZERİNDE BIRAKILMASINA, arta kalan gider avansının 6100 sayılı HMK’nın Gider Avans Tarifesinin 5. maddesi uyarınca davacı tarafa İADESİNE,
4- Davalı tarafından yatırılan gider avansından kullanılan 3,70 TL avansın DAVACIDAN ALI NARAK davalıya verilmesine, kullanılmayan gider avansının 6100 sayılı HMK’nın Gider Avans Tarifesinin 5. maddesi uyarınca davalı tarafa İADESİNE,
5- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihindeki A.A.Ü.T. gereğince ret tutarı üzerinden hesaplanan 15.553,65 TL vekalet ücretinin DAVACIDAN ALINARAK DAVALIYA VERİLMESİNE,
6- Dosya arasında bulunan İzmir 27. İcra Dairesi’nin …/… esas sayılı icra dosyasının kararın kesinleşmesinden sonra adı geçen Müdürlüğe İADESİNE,
7- Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İzmir Bölge Adliye mahkemeleri nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 29/03/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır