Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1289 E. 2021/358 K. 13.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1289 Esas
KARAR NO : 2021/358

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 06/11/2018
KARAR TARİHİ : 13/04/2021

Mahkememizde görülen Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;
Davacı vekili 06/01/2018 tarihli dava dilekçesi ile özetle; Davalı borçlunun, davacı müvekkilinden muhtelif elektrik malzemeleri satın aldığını, ancak ödemeye dair sözlerinde durmaması üzerine hakkında Ankara … İcra Müdürlüğünün …E. sayılı dosyası ile icra takibine başlanıldığını, borçlunun yetkiye ve borca itiraz ettiğini, borçlunun itirazlarının haksız ve yasak dayanaktan yoksun olduğunu beyan ederek davalının 24.367,81.-TL.’na olan haksız ve mesnetsiz itirazının iptali ile yasal faiziyle takibin devamına, %20 icra inkar tazminatı, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, davacı vekili 14/01/2019 tarihli dava dilekçesi ile özetle;Davacı müvekkili ile davalı borçlu arasında cari hesap ilişkisi olduğunu, davalı borçlunun davacı müvekkilinden satın aldığı muhtelif elektrik malzemelerinin bedellerinden kalan 24.367,81.-TL bakiye borcunu ödemediğini, müvekkilinin mağdur olduğunu beyan ederek bakiye 24.367,81.-TL cari hesap alacağının davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiş, davacı vekili 14/01/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile ise; İtirazın iptali davasını, HMK.nun 180.maddesine göre cari hesap alacağının tahsili davası olarak ıslah ettiklerini beyan ile ıslah taleplerinin kabulü ile davacı müvekkilinin 24.367,81.-TL cari hesap alacağının davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP;
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Davacı yan tarafından başlatılan icra takibinin yetkisiz yerde başlatıldığını, icra takibinin yetkisiz yerde başlatılması sebebiyle davanın usulden reddi gerektiğini, itirazın iptali davasının görülebilmesi için ön şartın, davaya dayanak geçerli bir icra takibinin olması gerektiğini, bu aşamada geçerli bir icra takibi mevcut olmadığından davanın reddi gerektiğini, taraflarca akdedilen bir cari hesap sözleşmesi olmamakla birlikte müvekkili şirketin davacı yana bir borcu da bulunmadığını, maktadır. Davacı yanın takibe konu ettiği cari hesap bakiyesine dayanan herhangi bir ürünün müvekkili şirkete teslim edilmediğini, teslim alınmayan ürün veya mala ilişkin borçtan dolayı borçlu olunduğunun ileri sürülmesi halinde ispat külfetinin davacı yana ait olduğunu beyan ederek davanın öncelikle usule ilişkin itirazları göz önünde bulundurularak usulden reddine, mahkeme aksi kanaatte ise esastan reddine, takibinde haksız ve kötü niyetli olan alacaklının takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Her ne kadar mahkememizce davalının yetki itirazı hususunda ara karar tesis edilmese de TBK 89 . Maddesi nazara alınarak davalının yetki itirazı yerinde görülmemiştir.
DELİLLER;
Mahkememizce celp edilen Ankara … İcra Dairesi’ne ait … Esas sayılı dosyanın incelenmesinde; Davacı/alacaklı şirket tarafından davalı/borçlu şirket aleyhine 24.367,81 TL asıl alacak üzerinden ilamsız icra takibi başlatmıştır.
Mahkememizce taraf vekillerine müvekkillerine ait ticari defter ve kayıtların yerlerini bildirmek üzere kesin süre verilmiş, davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarının Ankara ilinde olduğu anlaşıldığından, defter ve kayıtlar üzerinde SMMM bilirkişi aracılığıyla inceleme yaptırılarak rapor tanzim edilmesi için Ankara Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmış, bilirkişi … 03/04/2019 tarihli raporunda özetle; “Davaya konu alacağın, incelenen davacı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, kayıtların davalı … adına düzenlenmiş faturalarla uyumlu olduğu, ancak, söz konusu faturalardan 4 tanesine ait malzemelerin davalıya teslimine ilişkin belgelerin ibraz edilemediği, teslime ilişkin ibraz edilen 10 faturaya ait 11 belgenin de … Kargo Şirketinin kargo takip formunun ekran çıktısı olduğu, 11 faturadaki malzemelerin de nakliye şirketleriyle taşındığının görüldüğü, nakliye şirketleriyle taşınmış olanlara ait Ambar Tesellüm Fişleri üzerinde alıcı davalı şirketin kaşesi ve imza bulunduğu, nakliye şirketi ile taşınmış 8 faturadaki malzemelerin göndericisinin ….’ olduğu, Ambar Tesellüm Fişleri üzerinde alıcıya ait kaşe-imza bulunduğu, ancak teslim alan kişinin adı ve teslim tarihinin bulunmadığı, davalı taraf defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılma talebinin de kabul edilmiş olduğu, sağlıklı incelemenin her iki tarafa ait ticari defter kayıt ve belgelerinin incelenmesiyle mümkün olabileceği, bu nedenle konuyla ilgili nihai değerlendirmenin Mahkemenin takdir etmesi halinde bu incelemenin de tamamlanması sonrasında yapılmasının uygun olacağı,” yönünde görüş bildirilmiştir.
Davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarının İzmir ilinde olduğu anlaşıldığından mahkememizce dosya SMMM bilirkişisi …’a tevdii edilerek rapor ibraz edilmesi istenilmiş ise de bilirkişi tarafından, davalı vekilinin 06/03/2019 tarihli dilekçesi ile bildirmiş olduğu adreste davalının faaliyet göstermediği anlaşıldığından davalı şirkete ait defter ve kayıtların incelenemediğine dair rapor ibraz edilmiştir.
Mahkememizce Ege Vergi Dairesine müzekkere yazılarak, davalı şirkete ait uyuşmazlık konusu döneme ait BA formları celp edilmiş, dosya yeniden SMMM bilirkişisi …’a tevdii edilerek rapor ibraz edilmesi istenilmiş, bilirkişi 30/10/2019 havale tarihli raporunda özetle; “Davacı tarafın davalıya 2018 cari hesap döneminde davacı tarafın davalı tarafa keşide ettiği 25 adet fatura kdv hariç tutarı olan 104.803,34 TL nin BS bildirim olarak 104.615 TL olarak beyan ettiği zira 01.06.2018 tarihinde 186,91 TL fatura Aylık bildirim sınırı olan 5.000,00 TL altında olduğundan beyan edilmediği, davalının bağlı bulunduğu Konak Vergi Dairesinden gelen Form BA bildirgelerinde ise davalının davacı taraftan herhangi bir mal alım beyanında bulunmadığı “Sorgulanan mükellefin BA bildirimi vermediği” yönünde mahkemeye bildirildiği, diğer taraftan davacı ticari defterlerinde davacının davalıya 104.803,34 TL fatura keşide ettiği karşılığında ise davalının davacıya yukarıda görüleceği üzere 99.300,00 TL çek karşılığı ödeme yaptığı hesaplandığı, davalı tarafın Konak Vergi Dairesinden gelen BA bildirimlerinde davacı faturalarını her ne kadar beyan etmese de iş bu faturaların davalı tarafa nakliye ve kargo firmaları ile gönderdiğinin talimat yoluyla alınan bilirkişi raporunda tespit edildiği, dolayısı ile davacı tarafından davalıya keşide edilen 25 adet faturanın davalının kendi ticari defterlerinde kayıtlı olduğu kanaat edilmiş olup takdirin mahkemeye ait olduğu, davalı tarafın bildirdiği adreste davalı tarafın faaliyet göstermediği, mahkemece davalı tarafın bağlı bulunduğu Vergi Dairesine müzekkere yazılmış olup gelen cevap dilekçesinde davacı tarafın davalıya keşide ettiği faturaları davalının beyan etmediği, davacı ticari defterlerini inceleyen Sayın Bilirkişinin dosyaya sunulu raporunda davacı tarafından davalıya keşide edilen 25 adet faturanın davalının kendi ticari defterlerinde kayıtlı olduğu kanaat edilmiş olup davacının davalı tarafa 25 adet fatura toplamı olan 123.667,87 TL fatura keşide ettiği davalının ise davacı tarafa karşılığında 99.300,00 TL çek ile ödeme yaptığı ve 24.361,81 TL davacının davalıdan alacaklı olduğu tespit edildiği” yönünde görüş bildirilmiştir.
Davacının vergi dairesine yapmış olduğu 2018 yılı Mayıs ayı BS bildirimine göre davacının 21.885,00-TL bedelli 8 adet belgeye dayalı bildirimde bulunduğu, davalının ise 7 adet belgeye dayalı olarak 21.333,00-TL mal bildiriminde bulunduğu, aradaki farkın 552,00-TL ye tekabül ettiği, buna göre davacı tarafından bildirilmesi gereken faturanın KDV dahil 651,30-TL olması gerektiği, ancak davacının ticari defterlerinde bu miktarlı bir fatura olmadığı anlaşıldığından mahkememizce yeniden Ankara Nöbetçi ATMne talimat yazılarak dosyanın bilirkişi …’e tevdii edilerek davacının ticari defter ve kayıtlarında yer alan hangi faturalara ilişkin davacının BS, davalının BA bildiriminde bulunduğu hususlarında ek rapor düzenlenmesi istenilmiş, bilirkişi 22/12/2020 havale tarihli ek raporunda özetle; “2018 Mayıs dönemi açısından davacının ticari defter ve kayıtlarında yer alan hangi faturalara ilişkin davacının BS, davalının BA bildiriminde bulunduğunun tespitine yönelik gerçekleştirilen inceleme ve tespitler ışığında; Davacının toplam 24 adet BS; davalının 23 Adet BA bildiriminde bulunduğu, ayrıca davacının aşağıdaki tabloda gösterilen faturalara yönelik 2018/Mayıs ayında BS bildiriminde bulunduğu, sözkonusu fatura tutarlarının KDV Hariç kısımlarının BS bildirimlerine konu edilmekte olduğu dikkate alındığında davacının 8 adet faturanın bedelini 21.885,00 TL olarak BS bildirimlerine tam olarak yansıtmış olduğu,
Sıra No Tarih Fatura No Matrah KDV Toplam Tutar
1 2.05.2018 908921 2.016,00 362,88 2.378,88
2 9.05.2018 909067 4.008,00 721,44 4.729,44
3 12.05.2018 909198 1.228,55 221,14 1.449,69
4 14.05.2018 909211 11.513,39 2.072,42 13.585,81
5 15.05.2018 909265 1.052,45 189,44 1.241,89
6 16.05.2018 909305 1.359,86 244,77 1.604,63
7 18.05.2018 909333 206,5 37,12 243,62
8 26.05.2018 909541 500,54 90,1 590,64
TOPLAM 21.885,29 3.939,31 25.824,60
Davalı …. firmasının yasal defterlerinde hangi faturaları kullandığına dair … tarafından yerinden inceleme yapılmaya çalışıldığı, ancak iş yerine gidildiğinde firmanın adreste olmadığının, çevrede tanınmadığının tespit edildiği, ayrıca tanzim edilen raporun sonuç kısmında davalı avukatı ile yapılan görüşme sonucunda defterlerin ibraz edilmeyeceğinin bilirkişiye ifade edildiğinin raporda görülmesi ve davalı şirketin yasal defterlerine kaydettiği faturalara ilişkin detay bilginin dosyaya ibraz etmemesi karşısında BA bildirimlerine konu ettiği tutar olan 21.333,00 TL bedelinin 7 adet faturaya denk geldiğini belirleme imkanının dosya mündericatında mümkün olmadığı,” yönünde görüş bildirilmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde yemin deliline dayandığı anlaşıldığından yemine başvurup başvurmayacağı ve yemin deliline başvuracağını belirtmesi halinde yemin metnini hazırlayıp mahkememize ibraz etmek üzere kesin süre verilerek kesin süre içinde beyanda bulunulmadığı takdirde ve yemin metni ibraz edilmediği takdirde yemin deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağı hususu ihtar edilmiş, davalı vekili 26/02/2020 tarihli dilekçesi ile yemin deliline başvurmayacaklarını, yemin teklif etme haklarından feragat ettiklerini beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava; taraflar arasındaki ticari ilişkiye dayalı alacak istemine ilişkindir.
Tüm dosya bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacı, cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsilini talep etmiş; davalı, davacıya borcu bulunmadığını ileri sürmüştür. Her ne kadar fatura düzenlenmesi alacağın tek başına varlığını ispat etmeye yeterli değilse de mahkememizce celp edilen davalıya ait BA formlarının incelenmesinde, davacının davalıya düzenlediği toplam 24 adet faturadan, 23 adet KDV hariç 104.063,00 TL’lik fatura konusunda BA formu ile mal alımı olarak bildirimde bulunulduğu, TTK 21/2 maddesinde yer alan karineye göre fatura alan kişinin sekiz gün içinde faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamış ise içeri kabul etmiş sayılacağı hususundaki karineye göre davacının toplam 23 adet faturalara konu malı davalıya teslim ettiğini usulüne uygun delillerle ispat ettiğinin kabul edilmesi gerektiği anlaşılmıştır. Ayrıca olayda uygulanması gereken 6102 sayılı TTK’nın 83/2. maddesinde “HMK’nın senetlerin ibrazı zorunluluğuna ilişkin hükümlerinin ticari işlerde de uygulanacağı” düzenlenmiş olup 6100 sayılı HMK’nun 222. maddesinde ise ticari defterlerin sunulması ve delil olması hususları ayrıca hüküm altına alınmıştır. Bu maddeye göre ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmaları, açılış ve kapanış onaylarının yaptırılması ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamaları gerekmekte olup bu şartlara uygun biçimde tutulmuş defter kayıtlarının, sahiplerinin lehine delil olarak değerlendirilmesi ise diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması şartlarına bağlıdır. Bu çerçevede mahkememizce davalıya uyuşmazlık dönemine ilişkin ticari defterlerini ve dayanağı belgeleri bilirkişi incelemesi yaptırılmak üzere mahkememize sunması konusunda HMK’nın 222. maddesi gereğince süre verilmiş, davalı vekilinin bildirmiş olduğu adreste ticari defter ve belgelerin bulunmadığı ve bilirkişi ile yapılan görüşmede davalı vekilinin ticari defter ve belgelerini sunamayacağını beyan ederek incelenmelerinin ve davacı defterleri ile karşılaştırmasının yapılmasının önüne geçmiştir. Davacı defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda “davacı defterlerinin usulüne uygun tutulduğu ve yasal tasdiklerinin bulunduğu, davacı defterlerine göre davacının davalıdan 24.367,81 TL tutarında alacaklı olduğu, hususlarının belirlendiği, buna gören haklı görülen davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda yazılı bulunan gerekçeye göre;
1-Davanın kabulü ile 24.367,81 TL alacağın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar Yasası gereğince karar tarihi itibariyle alınması gereken 1.664,56-TL nispi ilam harcından, başlangıçta alınan 416,15-TL peşin harç indirildikten sonra bakiye 1.248,41-TL harcın davalıdan alınarak, Hazineye gelir olarak kaydına,
3-Davacı tarafından iş bu davada sarf edilen 35,90-TL başvurma harcı ve 416,15-TL peşin harcı olmak üzere toplam 452,05-TL yargılama harç giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından iş bu davada sarf edilen 1.150,00-TL bilirkişi ücreti, 100,00-TL talimat gideri ve 228,00-TL tebligat-posta masrafı olmak üzere toplam 1.478,00-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
5-Davacının kendisini duruşmalarda vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan ancak sarf edilmeyen gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde resen davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek dilekçe ile İzmir BAM İlgili Hukuk Dairesi Nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.13/04/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır