Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/750 E. 2021/235 K. 16.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/750 Esas
KARAR NO : 2021/235

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/07/2017
KARAR TARİHİ : 16/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize ibraz ettiği 06/07/2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; şirketin cari hesaptan kaynaklanan alacağının tahsili amacıyla İzmir … İcra Müdürlüğü … icra dosyası ile borçlu hakkında 15.12.2016 tarihinde ilamsız icra yoluyla takibe başlanılmış, borçlunun borca itiraz ederek takibi durdurmuş olduğunu, borçlu şirketin itirazlarının haksız ve dayanaksız olduğunu, davalı borçlu ile cari hesap tutulması şeklinde çalıştıklarını, Alacaklı ile borçlu arasında Türk Ticaret Kanunu anlamında yazılı bir cari hesap sözleşmelerinin olmadığı, Davalı borçlunun aralıklarla ödeme yaptığını fakat mal almaya devam etmesine rağmen borcunu tamamen kapatmadığını, müvekkili şirketin borçluya sattığı malların faturalarının mevcut olduğunu, ticari defterlere işlendiğini, alacak miktarının likit olduğunu, davalının ödemesi gereken borç miktarının sabit olduğunu, müvekkili şirketin daha fazla ve telafisi mümkün olmayan zararlara uğramaması adına teminatlı yada teminatsız olarak ihtiyati haciz niteliğinde ihtiyati tedbir kararının verilmesini istediklerini ifade ederek, haksız ve dayanaksız olarak yapılan itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize ibraz ettiği 22/09/2017 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin merkezinin İstanbul olduğu, Davanın İzmir Mahkemelerinde görülmesine yetki itirazında bulundukları, İcra Takibi yetkisiz icra müdürlüğüne yapıldığını, yetkili icra müdürlüğünün İstanbul Merkez icra Müdürlüğü ve yetkili mahkemeninde İstanbul Merkez Mahkemelerin olduğu, davacı müvekkil şirkete maden suyu şişelerinde kullanılmak üzere etiket satmış, etiketlerin bir kısmının beklenen kalite de olmadığı anlaşılınca derhal iade faturası keserek davacı şirkete gönderildiği, konuyla ilgili davacı şirket bir exper göndererek konuyu inceletmiş ve yapılan inceleme de etiketlerin yeterli kalitede olmadığı, uygulama sırasında yırtıldığının anlaşıldığını, bunun üzerine davacı şirketin ısrarla ürünlerin müvekkili tarafından imha edilmesini istediği, davacı tarafın bu ısrarcı tutumdan rahatsız olan müvekkili şirketin davacı tarafından müvekkile gönderilen işe yaramaz nitelikteki etiketleri muhafaza ettikleri bu etiketler üzerinde inceleme yapıldığında, etiketlerin uygulama yapmaya yeterli nitelikte olmadığının anlaşılacağı, bu etiketlerle ilgili olarak müvekkili tarafından davacıya gönderilen iade faturası da dikkate alındığında, müvekkilinin ticari defterlerine işlenen iade faturasında belirtilen malların bedelini talep etmekte, davacının haklı olmadığının anlaşılacağını, davacının cari hesap alacağı olduğunu belirterek icra takibine konu ettiği miktar ile bozuk çıkan malların fatura bedellerinin aynı olduğunu, davacının talep ettiği alacağın müvekkiline sattığı bozuk malların bedelinin olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili tarafından sunulan 01/11/2017 havale tarihli cevaba cevap dilekçesinin incelenmesinde; davalının yetki itirazının reddindin gerekmekte olduğu, Türk Borçlar Kanunu md. 89 gereğince kural olarak para alacağı alacaklının yerleşim yerinde ifa edilmesinin gerektiği, cari hesap ektresinden ve bilirkişilerce yapılacak ticari defter ve belgelerin incelenmesi ile tespit edileceği üzere davacı müvekkil ile davalı taraf arasında uzun zamandır süre gelen ticari ilişkinin mevcut olduğu, ibraz ettikleri cari hesap ekstresinde hiçbir iade faturasının bulunmamakta olduğu, davalı tarafından iade edilen bir ürün ve iade faturası da bulunmamakta olduğu, davalı tarafından, davacı müvekkil tarafından tanzim edilen faturaların da itirazsız ve şartsız olarak kabul edildiği görülmüştür.
Dilekçelerin teatisi aşaması usulüne uygun tamamlanmış, taraf teşkili sağlanmış ve usulüne uygun olarak tahkikat aşamasına geçilmiştir.
DELİLLER:
İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası, faturalar, cari hesap dökümü, bilirkişi raporları ve tanık beyanları ile davacı şirket yetkilisi …’ın alınan beyanı dosyamız içerisindedir.
İzmir …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 23.128,19 TL alacak üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, takip dayanağının “15/02/2016 faiz başlangıç tarihli, 23.128,19 TL tutarındaki (Faturaya dayalı cari hesap borcunuz)” olarak belirtildiği, yapılan itiraz üzerine takibin durdurulduğu ve iş bu davanın yasal 1 yıllık süresi içerisinde açıldığı görülmüştür.
Mahkememizin 11/09/2018 tarihli duruşmasında verilen ara karar ile Manisa Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak davalının ticari defterlerini sunması veya bulunduğu yeri bildirmesi konusunda ihtarlı davetiye tebliğ olunarak defterler sunulduğunda veya bulunduğu yer bildirildiğinde bir SMM bilirkişi görevlendirilerek dava konusu ticar ilişkinin defterlere yansıma şekli davacı faturalarının davalı defterinde kayıtlı olup olmadığı, davalı defterlerine göre davacının cari hesap alacağı olup olmaması konusunda rapor düzenlenmesi yönünde yazılan talimat gereği Alaşehir … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Talimat sayılı dosyası üzerinden hazırlanan 04/03/2019 havale tarihli bilirkişi raporunun dosyamıza sunulduğu, taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edildiği görülmüştür. Söz konusu raporda aynen “Davalı … San. ve Tic. A.Ş.’ ne ait incelenen 2014 ve 2015 yıllarına ait ticari defterlerin sahibi lehine delil teşkil ettiği, davalı … A.Ş.’ nin davacı … San. Ve Tic. A.Ş.’ ne, takip tarihi olan 15.02.2016 tarihi itibariyle 0,43 TL borcunun olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davalı şirket tarafından davacı şirkete kesilen 08.04.5015 tarihli 372567 seri nolu 23.127,75 TL tutarındaki iade faturası olduğu tespit edilmiştir. Söz konusu iade faturasının davalı … San. ve Tic. A.Ş. nin yasal defterlerine 08.04.2015 tarihinde 3767 yevmiye numarası ile kayıt edildiği tespit edilmiştir” şeklinde kanaat belirtildiği görülmüştür. Adı geçen rapora karşı davacı vekili tarafından beyan ve itiraz dilekçisinin sunulduğu ve fakat davalı vekili tarafından beyan ya da itiraz dilekçesinin sunulmadığı görülmüştür.
Mahkememizce 20/11/2018 tarihli duruşmada verilen ara karar uyarınca davalı tanıklarının beyanının alınması için mahal Mahkemesine talimat yazılmış, Alaşehir … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Talimat sayılı dosyasında tanık … beyanında aynen” Ben davalı şirkette genel müdür yardımcısı olarak çalışıyorum. Davacı firma çalışmış olduğum şirkete etiket tedariki yapıyordu. Etiket üretir. Aralarında devam eden ticari ilişkileri nedeniyle cari hesap ilişkileri mevcuttur. Bildiğim kadarıyla davacı firmanın bize son dönemde gönderdiği son parti mal için bir alacağı vardı. Davacı firma ile aramızdaki ilişkide bizden bekleyen alacağı yoktu. Mal gönderir göndermez kayıtlara işlenir, bir hafta içerisinde çek ya da nakit olarak ödemesi gerçekleşirdi. Ancak son olarak gönderdiği mal kalite standartlarının dışında kabul edilemeyecek şekilde geldi. Bu durumu kendilerine ihbar ettik, malın ayıplı olduğunu söyledik. Bu ayıp bildirimini mal bize teslim edildikten sonra bir hafta içerisinde yaptık. Onlarda buna bize kağıt tedarikçilerini gönderdiler. Gelen kağıt tedarikçisi üründe kullanılan kağıdın standartlara uygun olmadığını açıkça söyledi. Bizde bunun üzerine yazılı kağıt istedik, ancak bize böyle bir kağıt vermedi, bu yazının davacı firma tarafından verileceğini söyledi, davacı firmada bu zamana kadar böyle bir yazı vermedi. Bizi sürekli bu sorunu çözeceğine dair oyaladı, bizde yaklaşık 5-6 ay sonra iade faturası kestik. Davacı firma bize malı imha edin diye söyledi, ancak biz malı imha etmedik, depomuzda bekledik, halen malın depoda olduğunu zannediyorum. Davacı firma 1,5-2 yıl sonra böyle bir icra takibi başlattı. Ancak ürün kabul edilebilir standartlarda değildi, çalıştığım firmanın davacı firmaya borcu yoktur. Tanıklık ücreti istemiyorum” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık … beyanında aynen “Ben uzun zamandır davalı firmada çalışıyorum.2013 yılından öncesinden beri ticari ilişkileri mevcuttu. Ben 2013 yılında göreve başladığım için o tarihten sonrasını biliyorum. 2014 yılının sonu 2015 yılı başında maden sularında kullanılmak üzere davacıdan aldığımız son parti etiketin kullanım sırasında yırtılma yaptığını fark etmemiz üzerine aynı gün telefonla durumu davacı şirkete bildirdik. Davacı firma bize bir eleman gönderdi, ürünü kontrol ettirdi. Ürünün üretim sırasında yırtılma yaptığını kendileri de gördü. Hatalarını kabul ettiler. Ancak gelen kişiler yazıyı kendilerinin veremeyeceklerini davacı firmanın vermesi gerektiğini söyleyip ayrıldılar ancak davacı firma bize böyle bir yazı vermedi. Hatırladığım kadarıyla 4. Ayda iade faturası kestik, bu süreye kadar bizi oyaladılar, gelip tekrar bakacaklarını söylediler, ancak gelmediler. İade faturasını teslim aldıktan sonra davacı firma yetkilileri ürünü imha etmememizi söylediler, ancak biz ürünü imha etmedik. Ürün halen depoda bekliyor. Ürünü kullanmadan ayıplı olduğunu anlayamadık, üretim sırasında maden suyu şişelerine yapıştırıldığında yırtılmayı fark eder etmez hiç beklemeden durumu davacı firmaya bildirdik. Bildiğim kadarıyla bu son parti mal öncesinde borcumuz yoktu, bu son parti malda ayıplı çıktığı i,çin iade faturası kesip ödeme yapmadık, ürün kabul edilebilir değildi. Şu anda halen bu firma ile çalışıyoruz. 2016 yılında davacı firmanın bu icra takibi ile karşılaştık, ancak az evvelde dediğim gibi ayıplı ürün davacının da kabulünde olduğu halde icra takibi başlatılmıştır. Davalı firmanın davacı firmaya borcu yoktur. Tanıklık ücreti istemiyorum,” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkememizin 14/01/2020 tarihli duruşmasında verilen ara karar ile davacı tarafın ticari defter ve belgeleri üzerinde yerinde inceleme yetkisi de verilmek sureti ile davalının davacıya borçlu olup olmadığı ve ayrıca davalı defterinde kayıtlı görülen iade faturasının davacı defterinde kayıtlı olup olmadığının rapor halinde mahkememize sunulması için dosyanın SMMM Bilirkişisi ….’e tevdine, karar verilmiş olup bilirkişi tarafından hazırlanan 11/02/2021 havale tarihli bilirkişi rapor dosyaya sunulmuş ve taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edildiği görülmüştür. Adı geçen raporun sonuç kısmında aynen “… Matbaa San. ve Tic. A.Ş.’nin 2014 yıllına ait defter ve belgeleri incelendiğinde açılış kayıtlarını zamanında yaptırdığı, 2015 yılı Defterlerini e defter olarak tuttuğu, 2014 Yılında Kapanış tasdikini yaptırmadığı, … San. ve Tic. A.Ş.’nin Davalı … San. ve Tic. A.Ş.’den 23.128,19 TL Alacaklı olduğu, davalı defterinde kayıtlı görülen 08.04.2015 tarihli … seri nolu 23.127,75 TL tutarındaki iade faturasının, davacı defterlerinde ve Nisan 2015 dönemi BA Bildiriminde görülmediği tespit edilmiş olup bu konuda takdir Sayın Mahkemenize aittir.” şeklinde görüş ve kanaat bildirildiği görülmüştür. Adı geçen rapora karşı davacı tarafça bilirkişi raporuna beyan ve itiraz, davalı tarafça bilirkişi raporuna beyan ve itiraz dilekçesinin sunulduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların iddia ve savunmaları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Taraflar arası uyuşmazlık konusu hususun; Davacı şirket tarafından davalı şirket için etiket basıldığı, bu nedenle oluşturulan faturalara dayalı 23.128,19 TL cari hesap alacağının ödenmediği, davalı aleyhine İzmir … İcra Dairesinin … Esas sayılı takibine girişildiği, davalının haksız borca itirazı nedeniyle takibin durduğu ileri sürülerek borca itirazın iptaline takibin devamına ve inkar tazminatına hükmedilmesi talebine karşılık davalı tarafça davacı tarafa borçlarının olmadığı, üretilen bir kısım etiketin beklenen kalitede olmadığından derhal davacıya iade faturası kesildiği, bu etiketlerin halen saklandığı ve üzerinde inceleme yapılabileceği ileri sürülerek davanın reddine ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin savunulduğu, böylelikle uyuşmazlığın davacının … İcra Dairesinin … Esas sayılı takibi nedeniyle davalının alacaklı olup olmadığı, alacaklıysa miktarı inkar tazminatı ve kötü niyet tazminatı taleplerinin yerinde olup olmadığı konusunda toplandığı görülmüştür.
Dosya kapsamına göre taraflar arasında davalı tarafından üretilen ve paketlenen maden sularının üzerinde kullanılacak etiketlerin temini konusunda ticari bir ilişkinin kurulduğu, bu ilişkinin her iki tarafça da cari hesap üzerinden takip edildiği ve ancak bu yönde yapılmış bir yazılı sözleşmenin bulunmadığı, taraf ticari kayıtlarına göre bu ilişkinin davacı tarafından davalı aleyhine düzenlenen 04/03/2014 tarih ve 5.182,56 TL tutarında fatura ile başladığı ve davalı tarafından yapılan 16.237,00 TL’lik ödeme ile son bulduğu, davacı kayıtlarına göre 2014 ve 2015 yıllarında davacı tarafından davalı aleyhine 2014 tarihide çeşitli miktarlarda fatura tanzim edildiği, bu faturalara mahsuben davalı tarafça davacı tarafa çeşitli tarihlerde ödemede bulunulduğu, davacı tarafın 2014 yılı ticari defterlerinin açılış onayı yapılmış ise kapanış onayının yapılmadığı, davacı tarafın 2014 yılı kapanış 2015 yılı açılış kaydına göre davacı tarafın davalı taraftan 56.385,71 TL tutarında alacaklı olduğu, davalı tarafından davacı tarafın düzenlemiş olduğu 2014 tarihli faturaların kayıtlara işlendiği, davalı tarafın 2014 yılı açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak yapıldığı, davalı tarafın 2014 yılı kapanış 2015 yılı açılış kaydına göre davacı tarafa 56.385,71 TL tutarında borcunun bulunduğu, davacı tarafın 2014 yılı ticari defterlerin kapanış tasdikinin yapılmamış olduğundan lehine delil kabul edilmeyeceği, davalı tarafın ticari defterlerinin lehine delil kabul edileceği kanaatine varıldığı ve ancak tarafların 2014 yılı kapanış 2015 yılı açılış kayıtları birbirlerini doğruladığından 2014 yılı kapanış 2015 yılı açılış kaydına göre davacının davalıdan 56.385,71 TL tutarda alacaklı olduğu, her iki tarafın 2015 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun olarak yapıldığı, 2015 tarihinde de davacı tarafından davalı aleyhine çeşitli tarihlerde toplam 5.979,48 TL tutarındaki düzenlenen faturaların tamamının davalı ticari defterlerinde de aynı tutarda kayıtlı olduğu gibi davalı tarafından 2015 yılında yapılan 39.237,00 TL tutarındaki ödeme tutarının da her iki taraf ticari defter ve kayıtlarda uyumlu olduğu, buradan hareketle taraf ticari defterlerine göre davacının icra takip tarihi itibariyle davalı taraftan 23.128,19 TL alacaklı olmasına rağmen davalının davacıya 0,43 TL borçlu olduğu, taraflar arası ticari kayıt ve defterlere göre uyumsuzluğun davalı tarafından davacı aleyhine düzenlenen 08/04/2015 tarihli, 372567 yevmiye numaralı ve 23.128,19 TL bedelli iade faturası olduğu ve bu faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olmasına rağmen davacı kayıtlarında bulunmadığı görülmüştür.
Dosya kapsamına göre taraf defterleri arasındaki uyumsuzluk yukarıdaki bahse konu iade faturasından kaynaklandığı ve bu fatura içeriğinin ayıplı ürün tesliminden kaynaklandığı anlaşıldığından ve tahkikat aşamasında taraf vekil beyanları ile ayıplı olduğu belirtilen etiketlerin davalı taraf nezdinde bulunduğu beyan edildiğinden söz konusu etiketlerin ayıplı olup olmadığının tespiti için Mahkememizce önce 10/10/2019 tarihli duruşmada verilen ara karar ile ya etiketlerin dosyaya sunulması ya da etiketlerin bulunduğu yerin bildirilmesi için davalı tarafa süre verilmiş daha sonrasında ise davalı vekili tarafından 21/10/2018 tarihli dilekçenin sunulduğunun görülmesi üzerine bu konuda daha fazlaca bir araştırma yapılmasının mümkün olmadığı kanaatiyle etikteler üzerinde inceleme yönündeki karardan dönülmesine karar verilmiştir.
Mahkememizce 07/07/2020 tarihli duruşmada verilen ara karar gereği davalı tarafa iade faturasının davacı tarafa teslimi yönünde süre verilmiş, verilen kesin süre içerisinde herhangi bir kayıt bildirilmediğinin görülmesi üzerine teslimi yönünde yemin deliline dayanılıp dayanılmadığının sorulması üzerine dayanıldığının belirtilmesi ve sunulan yemin metni uyarınca davacı tarafa tebligat çıkarılması neticesinde 16/03/2021 tarihli duruşmada davacı temsilcisi olduğu ticaret sicil kaydından tespit edilen …’ın beyanı alınmıştır. Adı geçen 16/03/2021 tarihli duruşmada aynen “dosya tarafları halen daha çalışmaktadır biz ayıplı olarak ürün teslimi yapsaydık bunu geri alırdık ancak böyle bir durum taraflar arasında yaşanmamıştır tarafıma yemin metninde belirtilen 08/04/2015 tarihli ve … yevmiye nolu 23.127,75 TL bedelli iade faturasını biz teslim almadık bu fatura bize gelmedi” şeklinde yemin etmekle beyanı okunarak imzası alınmıştır.
Her ne kadar davalı ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi yönündeki rapora karşı davacı vekili tarafından, davacı kayıtlarının incelenmesi yönündeki rapora karşı her iki taraf vekilince itiraz dilekçesi sunulmakla birlikte davalı taraf vekilince sunulan itiraz dilekçesinde iade faturasına konu malların ayıplı olması nedeniyle düzenlenen faturanın davacı tarafa gönderdiği belirtilmiş ise davacı tarafından düzenlenen tüm faturaların davalı defterinde itiraz olmaksızın kayıtlı olması hususunun fatura içeriği malların davalı tarafa teslim edildiği yönünde adi karine oluşturduğu bu hususun aksinin ispatının davalı tarafta olduğu, bu kapsamda söz konusu faturanın davacı taraf ticari kayıtlarında bulunmadığı, teslimi yönünde de davalının ispat külfetini yerine getiremediği, davalı tanık beyanlarında etiketlerin ayıplı olduğunun anlaşılması üzerine bu durumun davacı tarafa 6102 sayılı TTK’nın 23/1-c maddesine göre belirlenen süre içerisinde bildirildiği beyan edilmekte ise de bu hususun varlığının davacı tarafından kabul edilmediği, ayıba ilişkin iddianın faturaya yansıtıldığı, yine tanık beyanlarına göre söz konusu ayıplı olduğu iddia edilen ürünlere yönelik iade faturasının ayıbın ortaya çıkışından çok sonra düzenlendiği anlaşıldığından ürünlerin ayıplı olduğuna ve bunun neticesi olarak düzenlenen faturanın gerçeği yansıttığına ilişkin ispat külfetinin davalı tarafından yerine getirilemediği kanaatine varılmıştır.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; taraflar arasında davalı tarafça üretilen ve ambalajlanan maden suyu şişelerinin üzerine yapıştırılacak etiketlerin davacı tarafından üretilmesine yönelik yazılı olmayan bir anlaşmanın bulunduğu, söz konusu bu ilişkinin her iki tarafın da ticari kayıtlarına göre cari hesap üzerinden takip edildiği, 2014 yılından başlayan bu ilişki nedeniyle davacı tarafından davalı aleyhine 2014 ve 2015 tarihlerinde çeşitli tutarlarda fatura tanzim edildiği ve faturaların tümünün her iki tarafın da kayıtlarında aynı tutarda olduğu, davalı tarafından söz konusu faturalara yönelik olarak ödemeler yapıldığı ve ödeme tutarlarının da her iki tarafın kayıtlarında olduğu, taraflar arası uyumsuzluğun davalı tarafından davacı taraf aleyhine düzenlenen 8/04/2015 tarihli, … yevmiye numaralı ve 23.128,19 TL bedelli iade faturasından kaynaklandığı, söz konusu faturanın davacı tarafından davalı tarafa fatura karşılığı teslim edilen ürünlerin ayıplı olması nedeniyle düzenlendiğinin belirtildiği, ayıp olgusunun davacı tarafından kabul edilmediği gibi ayıbın ortaya çıkışından çok sonra bu iade faturasının düzenlendiğinin davalı tanık beyanları ve dosya kapsamı ile sabit olduğu, iade faturasının davacı kayıtlarında bulunmadığı gibi davalı tarafından da faturanın teslimi yönündeki ispat külfetinin yukarıda belirtildiği şekilde yerine getirilemediği, ürünler üzerindeki ayıp iddiasının ürünlerin davalı elinde iken imha edilmesi sebebiyle yerine getirilemediği anlaşılmakla açılı davanın kabulü ile İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin aynen devamına, asıl alacağın takip tarihinden itibaren yıllık %9 oranını geçmemek üzere yasal faiz uygulanmasına, şartları oluştuğu kanaatine varılmakla İİK 67/ son gereği hükmolunan tutarın % 20 si olarak hesaplanan 4.625,63 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine kararı vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1- Davanın KABULÜ ile İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin aynen devamına, asıl alacağın takip tarihinden itibaren yıllık %9 oranını geçmemek üzere yasal faiz uygulanmasına,
2- İİK 67/ son gereği hükmolunan tutarın % 20 si olarak hesaplanan 4.625,63 TL icra inkar tazminatının DAVALIDAN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE,
3- Karar tarihi itibariyle alınması gerekli 1.579,89 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 394,98 TL ( 279,34 TL peşin harç ile icra dosyasından alınan 115,64 TL’den oluşan) harcın mahsubu ile hazineye irad kaydına, bakiye 1.184,91 TL karar ve ilam harcının DAVALIDAN TAHSİLİ HAZİNEYE İRAD KAYDINA, söz konusu tutar ile ilgili 492 sayılı harçlar kanunu 28. Madde uyarınca kararın tebliğinden itibaren 1 ay içerisinde tahsil harç müzekkeresi düzenlenmesine,
4- Davacı tarafından yatırılan 310,74 TL ( 279,34 TL peşin harç ile 31,40 TL başvuru harcından oluşan) ile gider avansından kullanılan 1.016,18 TL (tebligat ücreti, posta masrafı ve bilirkişi ücretinden oluşan) yargılama giderinden oluşan toplam 1.326,92 TL’nin DAVALIDAN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE,
5- Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan 28,82 TL’nin 6100 sayılı HMK’nın gider avans tarifesinin 5. maddesi gereğince DAVACI TARAFA İADESİNE,
6- Davalı tarafından yatırılan gider avansından kullanılan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına, yatırılan avanstan arta kalan tutar olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihindeki A.A.Ü.T. gereğince hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin DAVALIDAN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE,
8- Dosya arasında bulunan İzmir … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra dosyasının kararın kesinleşmesinden sonra adı geçen mahkemeye İADESİNE,
9- Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İzmir Bölge Adliye mahkemeleri nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.

Katip …
e -imzalıdır

Hakim …
e imzalıdır