Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/189 E. 2021/301 K. 26.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/189
KARAR NO : 2021/301

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 27/06/2014
KARAR TARİHİ : 26/03/2021

Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24.02.2015 tarihli yetkisizlik kararı Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin …-… E-K ve 24.11.2016 tarihli kararı ile onanarak kesinleşmiş ve dosya 21.02.2017 tarihinde mahkememize tevzi edilmiş olup yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Samsun ATM’ne sunduğu tarihli dava dilekçesi ile; müvekkilinin davalılardan ….’nden 31.12.2012 tarihinde 1 adet çekici araç satın aldığını, davalı satıcı şirketin aracın 10 gün içinde teslim edileceğini bildirdiğini, müvekkilinin söz konusu araç için belirlenen 157.000,00-TL bedeli …. Bankasından ticari taşıt kredisi kullanmak suretiyle temin edip …’ne ödediğini, ancak aracın müvekkiline teslim edilmediğini, aracın teslim edilmemesi nedeniyle müvekkilinin pek çok yönden zarara uğradığını, müvekkili şirketin nakliye işi ile iştigal ettiğini, davaya konu aracın teslim edileceğine güvenerek … ile nakliye sözleşmesi imzalandığını, aracın teslim edilmemesi nedeniyle bu sözleşme ile üstlendiği edimi gereği gibi yerine getiremediğinden feshetmek zorunda kaldığını, yine davalıdan satın alınan araç ile birlikte kullanılmak üzere 04/01/2013 tarihinde 49.000,00-TL bedelle römork satın aldığını, ancak satıma konu çekicinin teslim edilmemesi nedeniyle römorkun atıl kaldığını, aracın işletilmesi için şoför istihdam edildiğini ancak dört aylık bekleme sonunda tüm yasal hakları ödenmek suretiyle işten çıkarılmak zorunda kalındığını, aracın vergi, muayene ve sair borçla ile karşı karşıya kaldığını, satıma konu araç ve dorse için kasko ve Trafik Sigorta primleri ödediğini, aracın işletilmesi dolayısıyla elde edeceği gelirden mahrum kaldığını, davalıların edimlerini yerine getirmemeleri ve aracın teslim edilmemesi nedeniyle davacının ödemelerinde sıkıntıya düşerek başka bir aracını değerinin çok altında acilen satmak zorunda kaldığını, davalıların temerrüde düştüğünü, teslim edilmeyen aracın rayiç değerine karşılık şimdilik 100.000,00-TL bedelin ve sözleşmenin gereği gibi ifa edilmemesi nedeniyle uğradığı zararlarına mahsuben şimdilik 50.000,00-TL alacağın 31.12.2012 tarihinden itibaren uygulanacak reeskont avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılardan … vekili 01.09.2014 havale tarihli cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin 17.05.2013 tarihinde TMSF’ye devredildiğini,TMSF tarafından 23/05/2013 tarihinde ticari iktisadi bütünlüğü oluşturularak ihalesinin 30/04/2013 tarihinde gerçekleştirildiğini ve ticari ve iktisadi bütünlüğün ihale alıcısına devredildiğini, müvekkilinin ticari ikametgahı itibariyle davayı görmeye İzmir ATM’nin yetkili olduğunu, davaya konu sözleşmeye müvekkili şirketin taraf olmadığını, aleyhlerine açılan davanın husumetten reddi gerektiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalılardan … vekili 02/10/2014 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacının borcun ifasının gecikmesinden dolayı davalıları temerrüte düşüren ve seçimlik haklarını kullanacağına dair ihtarnamesinin bulunmadığını, müvekkilinin diğer davalı … şirketinin mallarının satışına aracılık yaptığını, teslim tarihini diğer davalı … şirketinin belirlediğini, diğer davalı şirkete TMSF’nin 23.05.2013 tarihli yazısından anlaşıldığı üzere el konulduğunu, aracın bu nedenle diğer davalı şirket tarafından müvekkiline tesliminin sağlanamadığını, bu durumun müvekkili açısından BK 138 maddesinde tanımlanan aşırı ifa güçlüğünü oluşturduğunu, müvekkilinin ifanın gecikmesinde kusurunun bulunmadığını buna rağmen iyiniyetli tacir olarak davacının ödemelerine katkı sağlamak amacıyla 60.175,00-TL ödeme yaptığını, aracın tesliminin TMSF’den 21.06.2013 tarihli ihtarname ile istendiğini, aracın diğer davalıdan Aralık 2013 tarihinde teslim alındığını, davacı şirkete 27/12/2013 tarihinde gönderilen ihtarname ile aracı teslim almaları ve 60.175,00-TL’yi geri ödemelerinin talep edildiğini, çekilen ihtarnameye itiraz edilerek davacı şirketin zararlarının tazminini talep ettiğini, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, davacının temerrüde düştüğünü, bu nedenle aracın teslim edilmiş sayılması gerektiğini, davacının iddia ettiği zararlarının dava konusu araca bağlanamayacağını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Davalı …’nin başlangıçta kendisini vekille temsil ettirmekte iken vekilin 24/04/2017 tarihinde çekildiği çekilmenin asile tebliğ edildiği çekilmeden sonra davalı şirketin kendisini yeni bir vekil görevlendirmediği belirlenmiştir.
Davacı vekili 15/09/2014 tarihli dilekçesi ile; … şirketinin dava konusu aracın üreticisi olup davalı … şirketinin … şirketinin bayisi olduğunu, onun üretmeyi taahhüt ettiği araçları satabildiğini, müvekkilinin bu alımı … markasına ve imalatçısının ad ve ünvanına duyduğu güven nedeniyle gerçekleştirdiğini, dolayısıyla … şirketinin de zararlarından sorumlu olduğunu ileri sürmüştür.
Samsun ATM’nin 24/02/2015 tarihli … esas … karar sayılı kararı ile davayı görmeye İzmir ATM’nin yetkili olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. Bu karara karşı temyiz yoluna başvurulmuş, Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 24/11/2016 tarihli … esas … karar sayılı kararı ile yetkisizlik kararının onanmasına karar verilmiş böylece yetkisizlik kararı kesinleşmiştir. Davacı tarafın dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi üzerine dosya mahkememize tevzi olunmuştur.
Davacı şirket bu davadaki tüm hak ve alacaklarını …’a temlik etmiş olmakla temlik tarihinden sonra temlik alan …’ın katılımıyla davaya devam olunmuştur.
Taraflarca bildirilen deliller toplanmış, ihtarname içerikleri, ticari defter ve belgeler, sözleşme içerikleri incelenmiş, bilirkişi görüşüne başvurulmuştur.
Bilirkişi bağımsız denetçi … 18.05.2018 tarihli bilirkişi raporunda; davacı şirketin 2012, 2013 ve 2014 yılları ticari defterlerini usulüne uygun olarak bilgisayar ortamında tuttuğunu defter üzerinden herhangi bir silinti kazıntı karalamanın bulunmadığını, davacı … ile satıcı firma olan … arasında yapılan 31/12/2012 tarihli araç satış sözleşmesi ile davalı … Şirketinin 157.000-TL karşılığında … nolu fatura ile … marka … şase nolu çekici aracı davacıya sattığını satış işlemlerinin resmiyette tamamlandığını, 157.000-TL satış bedelinin … Bankası hesabından banka kredisi çekilerek ödendiğinin ancak 31/12/2012 tarihinde aracın fiilen teslim edilmediğinin tespit edildiğini, bu aracın 31/12/2012 tarihinde davacının defter kayıtlarında aktifinde gösterildiğini, aracın 16/01/2013 tarihinde … plakaya tescil edildiğini, araç faturasının incelenmesinden 31/11/2011 tarihli … nolu faturaya istinaden kesildiği yazısının bulunduğunu, bu nedenle … şirketinin kayıtlarının da incelenmesi gerektiğini, 31/12/2012 tarihi ile 17/12/2013 teslim tarihi arasında 352 gün gecikmenin bulunduğunu, davacının satıma konu araç için 10/01/2013 – 10/01/2014 tarihleri arasında kasko sigortası yaptırarak 5.351,19-TL, 10/01/2014 – 10/01/2015 tarihleri arasında kasko yaptırarak 5.100,00-TL zarara uğradığını, araç bedeli için çekilen 157.000-TL kredi için fiilen teslim almadığı dönemde 27.537,00-TL faiz ödendiğini, aracın teslim edilmediği 352 gün için 49.944,53-TL faaliyet zararı oluştuğunu, toplam davacı zararının 87.932,72-TL olduğunu bildirmiştir. Bu rapora itiraz edilmekle ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi … 26.11.2018 tarihli raporu ile; … isimli çalışanın 4 ay sigortalı olarak dava konusu aracı kullanmak üzere istihdam edildiğinin kabulü durumunda 4 ay süreyle işverene maliyetinin 4.560,28-TL olarak hesaplandığını, üretici firmanın aracın teslim edilmemesinden zincirleme sorumluluğunun olduğunu, davacının … marka aracının satışı ile dava konusu aracın teslim edilmemesi arasında illiyet bağı kurmanın mümkün olmayacağını, bu nedenle bu konuda hesaplama yapılmadığını, davalı tarafın temerrrüdü konusunda ihtarname gönderdiği 17/12/2013 tarihi itibariyle hesaplama yapılmış olduğunu, aracın fiilen teslim tarihinin 03/03/2017 tarihi olarak tespit edilmesi durumunda bu tarih itibariyle …’nin 2014-2015-2016-2017 yıllarına ilişkin defter kayıtlarının incelenmesiyle zarar tespiti yapılabileceğini bildirmiştir. Bu bilirkişi raporuna karşı da taraflarca itirazda bulunulmuştur.
Davacı vekili 08/12/2018 tarihli dilekçesi ile davaya konu aracın 03/03/2017 tarihinde müvekkiline teslim edildiğini dolayısıyla bilirkişi tarafından bu tarihe göre hesaplama yapılmasını bildirmiştir. Davacı vekilinin dilekçesi ekindeki tutanaktan satıma konu … plakalı çekicinin davacı şirkete 03/03/2017 tarihinde teslim edildiği anlaşılmıştır.
Bilirkişi … 15/05/2019 tarihli raporunda; aracın teslim tarihi olan 03/03/2017 tarihine kadar davacı şirketin zararının 453.584,92-TL olduğunu ortaya koymuştur.
Davacı vekili 05/08/2019 tarihli ıslah dilekçesinde; dava dilekçesi ile araç bedeli olarak 100.000-TL ve maddi tazminat alacağı olarak 50.000-TL talepte bulunulmuşsa da, aracın davalı şirket tarafından teslim edilmek suretiyle aynen ifanın söz konusu olduğunu, aracın ifa yoluyla davanın kabul edilmesi nazara alınarak davalı aleyhine yargılama giderine hükmedilmesini talep ettiklerini dava dilekçesindeki 50.000-TL maddi tazminat tutarını 403.584,92-TL daha artırdıklarını, 453.584,92-TL’nin 31/12/2012 tarihinden itibaren reeskont avans faiziyle davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ettiklerini bildirmiştir.
Dava dilekçesindeki maddi tazminat talebine konu her bir kalemde ne kadar talep edildiği ıslahen artırılan tazminat tutarının her bir kalemde ne kadar olduğunun açıklanması için davacı vekiline süre verilmiştir. Davacı vekili 27/11/2019 tarihli dilekçesi ile; 453.584,92-TL tazminat taleplerinin 5.351,19-TL’sini … Sigorta’ya ödenen kasko bedeli, 5.100,00-TL’sinin … Sigorta’ya ödenen kasko bedeli, 27.537,00-TL’sinin … Bankasından çekilen kredi faizi, 4.560,28-TL’nin … isimli şahsın 4 aylık ücreti 471.211,45-TL’sinin 2013-2014-2015-2016-2017 yıllarında davaya konu aracın teslim edilmemesinden kaynaklı tazminat olduğunu, bundan … tarafından ödenen 60.175,00-TL’nin mahsubu ile 403.584,00-TL’nin ıslahen talep edildiğini, davaya konu aracın müvekkili şirketin 03/03/2017 tarihinde teslim edildiğini, … şirketi tarafından kendilerine 60.175,00-TL ödeme yapılmışsa da bu miktarın ıslah sırasındaki taleplerinden mahsup edildiğini bildirmişlerdir.
Dava konusu ticari ilişkinin davalı … şirketinin ticari defterlerine yansıma şeklinin tespiti bakımından bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi … 02.03.2020 tarihli raporunda; davalı … ‘ne ait ticari defterlerin sahibi lehine delil niteliği taşıdığını, davacı şirket ile ticari bir ilişkisinin bulunmadığını, diğer davalı şirketin sadece tedarikçisi durumunda bulunduğu tespit edilmiştir.
Dava konusu çekicinin teslimi gereken 11/01/2013 tarihinden dava tarihi olan 27/06/2014 tarihine kadar davacının dava konusu çekici ile elde edebileceği kazancın hesaplanması konusunda ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi … 18.08.2020 tarihli ek raporunda; davacı şirketin 11.01.2013 ve 27.06.2014 tarihleri arasında dava konusu çekici ile elde edebileceği kazancının (gelir belirlenip gider belirlenip gelirden gider düşülerek) 147.241,58-TL olduğunu tespit etmiştir. Bu rapor dosyadaki delillere ve mevzuata uygun bulunmakla hükme esas alınmıştır.
Toplanan tüm deliller karşısında; Davacı … ‘nin davalı …nden diğer davalı … tarafından üretilen bir adet çekiciyi 10 gün içinde teslim edilmek kaydıyla 157.000-TL bedelle31/12/2012 tarihinde satın aldığı, araç bedeli 157.000-TL için … Bankasından kredi kullanarak araç bedelini aynı gün …ne ödediği, satıma konu çekicinin satıcı davalı şirketin kestiği faturaya dayanılarak 16/01/2013 tarihinde … plakaya tescil edildiği, aracın davacı şirkete ancak 03/03/2017 tarihinde teslim edildiği davacının bu davayı açtığı 27/06/2014 tarihi itibariyle aracın henüz teslim alınmamış olduğu, bu dava ile gerek satıcı …nin gerek üretici …’nin müteselsil olarak davacı zararından sorumlu olduğu ileri sürülerek aracın piyasa rayiç değerine karşılık şimdilik 100.000-TL’nin ve aracın teslim edilmemesi nedeniyle davacının uğradığı ileri sürülen zarara mahsuben şimdilik 50.000-TL’nin 31/12/2012 tarihinden itibaren faiziyle tahsilinin talep edildiği anlaşılmıştır.
Davalılardan … satıma konu aracın üreticisi konumundadır, davacı …’nin kabulünde olduğu üzere satış sözleşmesi … ile akdedilmiş olup satıma konu fatura … tarafından düzenlenmiştir. … satış sözleşmesinin tarafı olmadığından uyuşmazlığın satıcının temerrüdü hukuki nedenine dayalı olduğundan davacı alıcının …’ne husumet yönelterek ondan talepte bulunması mümkün olmadığından … aleyhindeki davanın pasif husumet yokluğundan HMK 114/1-d ve HMK 115/2 maddeleri uyarınca usulden reddine karar verilmiştir.
Davacı yan davalı … şirketinin 6102 sayılı TTK’nun 209 hükmü karşısında güven sorumluluğu olduğunu ileri sürmüş ise de anılan düzenleme uyarınca sorumluluktan bahsedebilmek için öncelikle şirketler topluluğunun varlığından söz edilebilmesi gerekmektedir. Davalılar arasında 6102 sk m. 195/1-b düzenlemesi kapsamında bir hakim ve bağlı şirket ilişkisinden söz edebilmek imkanı bulunmamaktadır. Zira bu maddeye göre yapılan sözleşmeyle bir ortaklığın yönetiminin başka bir ortaklığa bırakılması söz konusu olmaktadır. Oysa davalı … şirketinin diğer davalı … şirketinin tedarikçisi konumunda olduğu aralarında 6102 sk m.195 anlamında bir ilişki bulunmadığı anlaşılmıştır. Kaldı ki TTK 209’da düzenlenen sorumluluk bir kusur sorumluluğudur, bağlı ortaklığın alacaklıları, hakim ortaklığın, kendilerine yönelik özel ölçüde güven sağlamaya, somut beklenti uyandırmaya elverişli davranış ve açıklamaları olmaksızın, salt bağlı ortaklığın ticari itibarı yüksek bir ortaklıklar topluluğuna dahil olması gerekçesine dayanarak ondan tahsil edemedikleri alacaklarını hakim ortaklıktan talep edemezler, keza yapılan incelemede davalı … ‘nin davaya konu sözleşmeye taraf olmadığı, davacı şirket ile ticari ilişkisinin bulunmadığı anlaşıldığından bu yöndeki savunmaya değer verilmemiş ,davanın … yönünden husumetten reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı … Aleyhine açılan davanın değerlendirilmesinde;
Dava, satıcının temerrüdü nedeniyle oluşan zarar ve ziyanın giderilmesine ilişkindir.
Davalı … Şirketi cevap dilekçesinde davacı şirkete aracı teslim almaları için 27.12.2013 tarihli ihtarname çekildiğini, davacının bu ihtarnameye itiraz ederek zararının tazminini talep ettiğini ve aracı teslim almaya yanaşmadığını belirtmiş ise de 6098 sayılı TBK m.107 uyarınca ardiyeye tevdi ile davalı borcundan kurtulabilecektir. “Tevdi” külfetinin yerine getirilmediği tüm dosya kapsamından anlaşıldığından davalının teslim borcunun sona erdiğinin kabulüne imkan bulunmamaktadır. Kaldı ki aracın fiilen teslim tarihi olan 03.03.2017’de … servisi tarafından düzenlenen tutanakta aracın mevcut haliyle çalışmaz durumda olduğu, çalışabilmesi için bir kısım yağ-filtre değişimleri ve bakım yanında akünün değiştirilmesi, el freni arızasının giderilmesi gerektiği belirlenmiştir. Dolayısıyla davalı …’ın aracı teslimi önerdiği 27.12.2013 tarihinde teslime hazır olmadığı değerlendirilmiştir. Anlatılan sebeplerle davalının, davacı şirketin temerrüde düştüğüne dair savunmasına itibar edilmemiştir.
Davacı dava tarihi itibariyle kendisine teslim edilmeyen araç bedeli olarak 100.000 TL talep etmiş ise de davanın devamı sırasında 03.03.2017 tarihinde satıma konu çekicinin alıcı davacıya teslim edildiği, teslimin alıcı tarafından kabul edildiği dikkate alınarak araç bedeline ilişkin uyuşmazlığın ortadan kalktığı anlaşılmakla araç bedeline ilişkin taleple ilgili karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Davacının aracın kendisine teslim edilmemesi nedeniyle başlangıçta 50.000. TL talep ettiği ve daha sonra ıslah yolu ile 453.584,92 TL ye yükselttiği zarar kalemlerinin satıma konu çekici için ödenen kasko sigorta primi , satıma konu araç için çekilen kredi faizi, satıma konu teslim edilmeyen araç için istihdam edilen şoför ücreti ile 2013-2014-2015-2016-2017 yıllarından davaya konu aracın teslim edilmemesinden kaynaklı kazanç kaybına ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Öncelikle davacının hangi zarar kalemlerini talep edebileceğinin değerlendirilmesi bakımından satım sözleşmesinin fesh edilip edilmediğinin takdiri gerekmiştir. Bu dava tarihinden evvel satım sözleşmesi alıcı davacı tarafından fesh edilmemiş bu dava ile satış bedeli istenmesi ile feshedildiği düşünülse bile yargılamanın devamı sırasında aracın alıcı davacı tarafından teslim alınması karşısında satış sözleşmesinin feshinden dönüldüğü ve ayakta tutulduğu sözleşme gereğince satılanın alıcıya teslim edildiği kanaatine varılmıştır.
Satış sözleşmesine konu çekicinin satıcının temerrütü nedeniyle bu davanın açıldığı tarihten sonra alıcıya teslim edilebildiği bu durumda alıcının müspet zararını satıcıdan talep edebileceği, davamıza konu zarar taleplerinden yoksun kalınan karın müspet zarar kapsamında olduğu, diğer zarar taleplerinin menfi zarar niteliğinde olduğu satıcının temerrütü halinde menfi zarar ve müspet zarar kalemleri bir arada talep edilemeyeceği değerlendirilmiştir.
Her bir dava. dava tarihine kadar gelişen durumları ve hukuki ihtilafları konu alır, bu kapsamda yargılama yapılarak karar verilir. Dava tarihinden sonraki gelişmeler aynı dava içerisinde değerlendirilemez. Bu nedenle davacının dava tarihinden sonraki döneme ilişkin ıslah ile ortaya koyduğu zarar taleplerinin bu dava içerisinde değerlendirilemeyeceği ancak dava tarihine kadar olan zarar talepleri ile ilgili karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Dava konusu aracın bu davanın açıldığı tarihten sonra 03/03/2017 tarihinde teslim edildiği anlaşılmakla, davacının aracın teslim edilmesi gereken 11/01/2013 tarihinden dava tarihi olan 27/06/2014 tarihine kadar oluşan dava konusu araca ilişkin kazanç kaybı zararının 147.241,58 TL olup bundan davalının davacıya ödediği ve davacının mahsubunu talep ettiği 60.175,00 TL nin mahsubu ile geriye kalan 87.066,58 TL nin bu dava kapsamında davacının talepte haklı olduğu kanaatine varılmakla 87.066,58 TL nin davalı satıcının temerrüt tarihi olan 11.01.2013 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalı …’den alınarak temlik alan davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.
Davacının aracının teslim edilmemesi yada geç teslim edilmesi nedeniyle talep ettiği zarar kalemlerinden teslim edilmeyen araç için sarf ettiğini bildirdiği sigorta primleri, kredi faizi, şoför ücreti menfi zarar kapsamında talepler olup taraflar arasındaki sözleşmenin feshedilmediği ayakta tutulduğu bu durumda sadece müspet zararın talep edebileceği menfi zarar talep edilemeyeceği anlaşılmakla dava tarihine kadar olan bu konudaki zarar taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Davacının dava tarihinden sonraki dönemi için ıslah ile ortaya koyduğu talepler bu dava kapsamında değerlendirilemeyeceğinden bu taleplerle ilgili karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıdaki açıklandığı üzere;
1-Davalı … ‘nin pasif husumet ehliyet bulunmadığından aleyhine açılan davanın HMK 114/1-d HMK 115/2 maddesi uyarınca usulden reddine,
2-Davalı … aleyhindeki davada
a)Satıma konu çekicinin rayiç bedeli olarak talep edilen 100.000,00-TL’nin tahsili talebiyle ilgili olarak yargılamanın devamı sırasında çekici davacıya teslim edilmekle dava konusu ortadan kalktığından karar verilmesine yer olmadığına,
b)Davacının aracın zamanında teslim edilmemesi nedeniyle müspet zarar kapsamında gelir kaybı tazminat talebinin kısmen kabulüne, 27/06/2014 dava tarihine kadar oluşan zarar nedeniyle 87.066,58-TL maddi tazminatın 11/01/2013 tarihinden itibaren avans faiziyle davalı …’nden alınarak davacı temlik alan …’a verilmesine,
Islah yoluyla ortaya konulan dava tarihinden sonraki döneme ilişkin gelir kaybı maddi tazminat talebi konusunda karar verilmesine yer olmadığına,
c)Davacının gelir kaybı talebi dışında teslim edilmeyen araç için sarf ettiğini bildirdiği sigorta primleri, kredi faizi şoför ücretine ilişkin menfi zarar kapsamındaki maddi tazminat taleplerinin reddine,
3-Hüküm altına alınan tazminat tutarı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan tarife uyarınca alınması gerekli 5.947,51-TL karar ve ilam harcının peşin alınan 2.561,65-TL ile ıslah nedeniyle alınan 6.892,00-TL harçtan mahsubu ile bakiye fazla kalan 3.506,13-TL harcın karar kesinleştiğinde 492 sk m.31 uyarınca talep halinde davacı temlik alan …’a iadesine,
4-Davacı kendini bir vekil ile temsil ettirdiğinden yargılamanın devamı sırasında teslim edilmesi sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilen 100.000-TL’lik araç bedeli ve davacı lehine hükmedilen tazminat tutarı toplamı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi dikkate alınarak takdir olunan 21.544,66 TL avukatlık ücretinin davalı …’den alınarak temlik alan davacıya verilmesine,
-Davacının dava tarihinden sonraki döneme ilişkin ıslah ile ortaya koyduğu ve karar verilmesine yer olmadığına karar verilen gelir kaybı üzerinden avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
-Davacının reddedilen maddi tazminat talebi nedeniyle karar tarihinden yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesine göre 6.331,30 TL avukatlık ücretinin davacı temlik alandan alınarak, davalı …’ne verilmesine,
-Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesine göre takdir olunan 4.080,00-TL avukatlık ücretinin davacı temlik alandan alınarak, bu davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarf olunan yargılama giderinden hakkındaki dava pasif husumet yokluğu nedeniyle reddedilen … yönünden sarf ettiği yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılarak davalı … aleyhindeki dava nedeniyle sarf ettiği 1.987,55-TL yargılama giderinden davanın kabul edilen kısmı ve karar verilmesine yer olmadığına karar verilen araç bedeli dikkate alınarak takdiren 1.619,25-TL yargılama gideri ile 25,20-TL başvurma harcı, 5.947,51-TL karar ve ilam harcı olmak üzere toplam 7.591,96-TL yargılama giderinin davalı …’den alınarak davacı temlik alana verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
-Davalı … tarafından sarf olunan 100,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak, bu davalıya verilmesine,
-Taraflarca yatırılan ancak kullanılmayıp artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, oybirliği ile verilen karar davacı temlik alan vekili ile davalı … vekilinin yüzüne karşı tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/03/2021

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır