Emsal Mahkeme Kararı İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1069 E. 2021/1022 K. 28.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1069 Esas
KARAR NO : 2021/1022

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 28/09/2017
KARAR TARİHİ : 28/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA;
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; 21/05/2017 tarihinde … plakalı aracın yaya …’a çarpması neticesinde yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, meydana gelen kazada yaya olan davacının ağır şekilde yaralandığını, kaza sonucunda davacının İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde tedavi gördüğünü, … plakalı aracın kaza tarihini kapsar ZMMS poliçesi bulunmadığı için Güvence Hesabına karşı davayı ikame ettiklerini, davacının kazadan kaynaklı geçici ve kalıcı maluliyetinin tespiti ile bu maluliyete tekabül eden maddi zararının davalı sigorta şirketinden tazminini talep ettiklerini, sigortaya başvuru yaptıklarını ancak her hangi olumlu bir sonuç alamadıklarını, açıklanan nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 100 TL kalıcı iş göremezlik tazminatı, 100 TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 200 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP;
Davalı cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddi gerektiğini, dava öncesinde müvekkil kuruma öncelikle başvuru yapılmış olması şartı getirildiğini, ancak, davacı tarafından maluliyeti sebebiyle tazminat talebine ilişkin olarak, dava öncesinde müvekkil kuruma başvuru yapıldığını, başvuru sırasında müvekkile sunulmamış olan ve tazminat hesabı için zaruri olan, davacının davaya konu kazaya bağlı maluliyet oranını gösterir Sağlık Kurulu Raporu ve kazaya ilişkin bir kısım evrak davacı vekilinden yazılı olarak talep edildiğini, davacı tarafın bu belgeleri müvekkili kuruma sunmadığını, bu nedenle de, usulüne uygun başvuru şartı yokluğu nedeniyle davanın reddi gerektiğini, Sağlık Kurulu raporu Trafik Sigortası Genel Şartlarına göre, ibraz edilmesi gereken belgeler arasında yer aldığını, bu belge ibraz edilmeden açılacak olan bir dava, dava şartları yerine getirilmediğinden yok hükmünde sayılacağını, kazaya sebebiyet veren ve sigortasız olduğu iddia edilen araç sürücüsüne ve işletenine davanın ihbarını talep ettiklerini, kazaya sebebiyet veren aracın kaza tarihini kapsar şekilde geçerli trafik sigorta poliçesinin olup olmadığının tespiti gerektiğini, Güvence Hesabı’nın sorumluluğu kapsamında bulunan, zorunlu sigortaların sağladığı teminatlara ilişkin olarak; sigortalının belirlenememesi, rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli sigortanın bulunmaması veya çalınmış veya gasp edilmiş araçlarla kazaya sebebiyet verilmesi durumlarında, kazalarda zarar gören kişilerin, sigorta güvencesinden yoksun kalmaları nedeniyle uğrayacakları bedeni zararların karşılanmasından ibaret olduğunu, bu sebeple öncelikle Türkiye Sigortalar Birliği’nden kazaya karışan aracın kaza tarihi ve saatini kapsar şekilde geçerli sigorta poliçesinin olup olmadığı sorulmalı, ilgili kurumdan gelecek cevabi yazı neticesince müvekkil kurumun sorumluluğu tespit edilmesi gerektiğini, davaya konu kazanın oluşumundaki kusur oranlarının tespitinin adli tıp vasıtasıyla yapılması gerektiğini, davaya konu maluliyet tazminatının uzman bilirkişilerce hesaplanması gerektiğini, huzurdaki dosya için uzman “aktüer” bilirkişilerce hesaplama yapılmasını, yapılacak hesaplamada, hesaba esas teşkil edecek bilgilerin ve davacının kazanç durumunu gösterir belgelerin tartışmasız şekilde ispat edilmesi zorunlu olduğundan söz konusu belgeler dosyanıza geldikten sonra dosyanın aktüer bilirkişisine verilmesini talep ettiklerini, geçici iş göremezlik nedeni ile doğan zararlara ilişkin maddi tazminat ve rücu talepleri teminatı dışında olup müvekkili kurumun bu talepler nedeniyle sorumluluğu bulunmadığını, sosyal güvenlik kurumu tarafından davacıya ödenmiş veya ödenen rücuya tabi tazminat miktarının tespit edilerek müvekkili kurum tarafından ödenecek tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini, güvence hesabı’nın sorumluluğu kaza tarihinde poliçedeki teminat limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu, davacı tarafın olay tarihinden itibaren faiz talebi haksız olduğunu, müvekkili aleyhine karar verilmesi halinde ancak dava tarihinden itibaren ve ancak yasal faiz oranlarına hükmedilmesi gerektiğini, tazminata konu olay haksız fiilden kaynaklanmakta olduğunu ve ticari herhangi bir unsur taşımadığını, müvekkili kurum haksız fiilin gerçekleşmesinde taraf olmadığını, sorumluluğunun kanundan kaynaklandığını, Güvence Hesabı aleyhine karar verilmesi halinde ancak dava tarihinden itibaren ve ancak yasal faiz oranlarına hükmedilmesi gerektiğini, açıklanan nedenlerle, haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER;
Mahkememizce dosyanın tüm ekleri ile birlikte resen seçilen kusur bilirkişisi …’e tevdii ile tarafların kusur durumu hakkında rapor ibraz etmesi istenilmiş, bilirkişi tarafından sunulan 04/10/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; ”2009 doğumlu çocuk yaya …’ın %75 oranında asli kusurlu olduğunu, dava dışı …’in %25 oranında tali derecede kusurlu olduğu” kanaatinin bildirildiği görülmüştür.
Kusur raporunun taraflara tebliğ edildiği, davacı vekilinin bilirkişi raporuna karşı itiraz ve beyan dilekçesini dosyaya sunduğu görüldü.
Mahkememizce dosyanın davacı vekilinin itirazları da dikkate alınarak Ankara Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderildiği, davaya konu kazanın oluşumunda davacının ve sürücüsü tespit edilemeyen tarafın kusur durumunun oransal olarak tespiti ile rapor düzenlenmesinin istendiği, ilgili kurumun 20/02/2019 tarihli raporunda özetle; ” sürücü …’in yönetimindeki aracı ile seyrettiği olay yeri yol üzerinde çocuk yaya …’ a çarpması sonucu yaralanmayla neticelenen kazanın meydana geldiği, olay günü Trafik Kazası Tespit Tutanağının tanzim edilmediği anlaşılmış, dosya içerisindeki verilerden durum değerlendirilmesi yapılamadığından sağlıklı rapor tanzim edilebilmesi için olay mahallinde çizilecek kroki ile kazanın meydana geldiği yol şartları, kaza mahallinde bulunan trafik işaret levhalarının tespiti, aracın ve yayanın istikameti, aracın hasar durumu, sürücünün ifadesinde ‘kavşağı geçtikten sonra’ kazanın gerçekleştiği belirtildiği üzere çarpma noktasının kavşağa uzaklığı, çarpma noktasının yeri, yol kenarında park halinde araçlar olup olmadığı, yaya kaldırımı bulunup bulunmadığı, çevre ve mahal özellikleri vb. verilere bu kez gönderilen dosya ile birlikte teminine ihtiyaç duyulduğu, istenilen hususların ikmali bakımından dosya işlem görmeksizin mahalline iade edilmiştir” şeklinde rapor düzenlendiği anlaşılmıştır.
Delillerin takdiri amacıyla mahallinde bilirkişi … refakate alınarak keşif yapılmış, yapılan keşif sonrasında düzenlenen 17/05/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; ” Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığı, Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığının yazısına istinaden kazanın yolun neresinde ve nasıl meydana geldiğini gösteren ölçekli kaza krokisinin düzenlenmesi ve kroki üzerinde çarpma noktasının belirtilmesi esas alınarak keşif mahallinde bulunan tarafların kendi vekilleri huzurunda göstermiş oldukları aracın seyir durumu ve çarpma noktasının belirtilmesi ile mevcut bilgiler dahilinde olay mahallinde çekilen resimler krokilenmiş ve ölçümlü basit krokinin çizilmiş olduğunu ve ekde gönderildiğini” belirterek rapor düzenlenmiştir.
Dosyanın yeniden ek rapor ile birlikte Ankara ATK Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderildiği, ilgili kurumun 07/08/2019 tarihli raporunda özetle: ”Çocuk yaya … yaşı nedeniyle davranış faktörleri üzerine asli etken olduğu, sürücü …’ in kusursuz olduğu” kanaatini bildirdiği görülmüştür.
Rapordan birer suret taraflara tebliğ edilmiş, davacı vekilinin rapora karşı itiraz ve beyan dilekçesi sunduğu görülmüştür.
Mahkememizce dosyanın Ankara Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yolu ile gönderilmesine, Karayolları Fen Heyetinden seçilecek 3 kişilik uzman bilirkişi heyetine tevdi ile, meydana gelen trafik kazası sebebiyle tarafların kusur oranlarının tespiti ile rapor düzenlenmesinin istendiği, düzenlenen 27/01/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle : ” araç sürücüsü …’in olayda %20 oranında kusurlu olduğunu, davacı yaya …’ın olayda %80 oranında kusurlu olduğu” görüş ve kanaatinin bildirildiği anlaşılmıştır.
Rapordan birer suret taraflara tebliğ edilmiş, davacı vekilinin ve davalı vekilinin rapora karşı beyan ve itiraz dilekçesi sunduğu görülmüştür.
Mahkememizin 17/12/2020 tarihli celsesinde davacı ve vekilinin duruşmaya katılmadığı, her hangi bir mazeret sunmadığından taraflarca takip edilmeyen dava dosyasının HMK’nun 150. Maddesi uyarınca yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verildiği görülmüştür.
Davacı vekili 01/03/2021 tarihli dilekçesi ile dava dosyasının yenilenmesini, duruşma günü verilmesini ve duruşma gününün taraflara tebliğini talep etmiş, duruşma günü taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, mahkememizce 25/05/2021 tarihli celsenin 1 nolu ara kararı uyarınca davacı vekiline ” 04/05/2020 tarihli 562 TL’ lik ATK fatura bedelini ikmal etmek üzere son kez 2 haftalık kesin süre verilmesine, bu süre içerisinde delil avansı yatırılmadığı takdirde HMK 324/2 maddesi uyarınca bu delil ikamesinden vazgeçmiş sayılacağı hususunun ihtarına” dair ara karar kurulmuş, davacı vekili tarafından kesin süre içerisinde eksik harç ikmal edilmemiş, mahkememizin 21/09/2021 tarihli duruşmasında davacı ve vekili duruşmaya katılmamış, her hangi, bir mazeret de bildirilmemiş, bu nedenle 21/09/2021 tarihli duruşmada taraflarca takip edilmeyen dava dosyasının HMK’nun 150. maddesi uyarınca yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına kararı verildiği anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava; 21/05/2017 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu, davacının sürekli iş göremezlik oranı ile geçici iş göremezlik süresi nedeniyle uğramış olduğu maddi zararlarının kazaya sebebiyet veren aracın ZMMS sigortacısı bulunmadığından bahisle davalı Güvence Hesabından tahsili istemine ilişkin tazminat davasıdır.
Mahkememizin 21/09/2021 tarihli celsesinde, davacı vekilinin davayı takip etmediği, mazeret de bildirmediği bu nedenle dava dosyasının HMK 150 maddesi uyarınca yenileninceye kadar işlemden kaldırıldığı, ancak yasal 3 aylık süre içerisinde yenilenmediği anlaşılmakla 21/12/2021 tarihi itibariyle açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın HMK.’nın 150/5 maddesi gereğince 21/12/2021 tarihi itibari ile, AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
2- Harçlar kanunu gereğince karar tarihi itibarı ile alınması gereken harç peşin alındığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalının kendisini duruşmalarda vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir ve tayin edilen 300,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,
5-Kararın kesinleşmesi halinde, ayrıca karar yazmaya gerek görülmeden, kalan gider avansının derhal davacıya iadesine,
Dair, yapılan inceleme sonunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize yahut başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamını ödemek suretiyle İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi. 28/12/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸