Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/818 E. 2023/786 K. 06.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/818 Esas
KARAR NO : 2023/786
DAVA : Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin)
DAVA TARİHİ : 04/10/2023
KARAR TARİHİ : 06/10/2023
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalının yönetim kurulu üyesi olduğunu, 30.05.2023 tarihinde görüş ayrılığı ve başka nedenlerle istifayı düşünmüşse de müvekkil … ile yönetim kurulu başkanı … ve diğer üyeler arasında yapılan istişare ve mutabakat sonucunda istifa etmeme konusunda mutabakata varıldığını, bu şekilde müvekkilin üyeliğinin devam ettiğini, fakat imha edildiği, atıldığı sanılan ve söylenen, geçerliliği kalmayan bu dilekçenin yönetim kurulu başkanı … tarafından kötü niyetli olarak saklandığının görüldüğünü, müvekkilin istifa etmediği ve etmeyeceği konusunda diğer bütün yönetim kurulu üyeleri huzurunda anlaşıldığını, buna bütün yönetim kurulu üyelerinin şahit olduğunu, usul gereği bütün toplantılara ait ses kaydı alınmış olup durumun tüm açıklığıyla ortada olduğunu, hatta müvekkilin bu mutabakatla beraber daha sonrası da olmak üzere birçok kez yönetim kurulu toplantılarına katıldığını, yani müvekkilin yönetim kurulu üyeliğinin devam ettiğini ve istifasının söz konusu olmadığını, müvekkil bu dilekçenin atıldığını veya yönetim kurulu başkanı tarafından imha edildiğini zannederken böyle keyfi bir şekilde ve keyfi bir tarihte müvekkilin iradesini yansıtmayan ve geçerliliği kalmayan 30/05/2023 tarihli eski dilekçenin yasaya, usule ve gerçeğe aykırı olarak işleme konulduğunu, müvekkile 26.09.2023 tarihli ve İzmir …. Noterliği kanalıyla … yevmiye no’lu bir ihtar ile tebliğ edildiğini, müvekkil kendisine 26.09.2023 tarihinde gönderilen ihtara cevaben 28.09.2023 tarihinde İTOB OSB Yönetim Kurulu Başkanlığı’na bir ihtar çekerek Yönetim Kurulu Üyeliği ve Başkan Vekilliğinden istifasının mevzu bahis olmadığını, görevinin başında olduğunu bildirdiğini, müvekkilin göndermiş olduğu ihtarın ilgililerce dikkate alınmadığını ve yasaya, usule, hakkaniyete aykırı olarak yapılan işlem durdurulmayıp müvekkilin hak kaybına uğratıldığını, taraflarca mutabık kalınan ve işleme alınmayan , istifa iradesi ortadan kalkan bir istifanın dört ay sonra kabul edildiği ileri sürülerek müvekkilin görevine son verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, işbu süreç, başta dürüstlük kuralı ve iyiniyet kurallları olmak üzere hukukun temel ilkeleri ihlal edilmekte ve tarafları nezdinde bir mağduriyet oluşturma amacıyla müvekkile ihtarname gönderildiğini, maddi gerçekler karşısında işbu hususun bir hükmünün söz konusu olmadığını, müvekkilin 30.05.2023 tarihinden sonra da görevine devam ettiğini, fakat daha sonra yönetim kurulu başkanı görüş ayrılıkları nedeniyle müvekkile tavır almaya başladığını, 26.09.2023 tarihinde ise müvekkile İzmir …. Noterliği kanalıyla … yevmiye no’lu bir ihtar gönderilerek eski tarihli, artık hukuki hükmü bulunmayan ve müvekkilin iradesini yansıtmayan istifa dilekçesine dayanarak, istifasının kabul edildiğinin bildirildiğini, zaten herhangi bir hukuki hükmünün olmadığını, mevcut durumda da zaten müvekkilin istifa etmesi gibi bir durum söz konusu olmayıp görevini layıkıyla yerine getirdiği bundan sonra da getireceğinin açık ve ortada olduğunu, hatta 30.05.2023-26.09.2023 tarihleri arası dönemde yapılan yönetim kurulu toplantıları kayıt altına alınmış olup bu toplantılarda müvekkilin görevini layıkıyla yerine getirdiğinin görüldüğünü, kaldı ki bu istifa ile ilgili yeni bir yönetim kurulu kararı alındığının da belli olmadığını, alındı ise de hukuki anlamda geçersiz olduğunu, zaten yönetim kurulunca da böyle bir karar alınmadığını, usulsüz ve hukuka aykırı işleme rağmen yönetim kurulu başkanının bu haksız hukuksuz ve kötü niyetli işleme devam ederek yedek üyelerden birisini müvekkilin yerine atamaya ve geçirmeye çalıştığını öğrenmiş bulunduklarını, bu durumun telafisi mümkün olmayan zararların doğumuna sebep olacağını, müvekkilin yokluğunda alınabilecek kararlarla kurumun zarara sokulacağını, çünkü müvekkil ve diğer bazı yönetim kurulu üyelerinin haksız ve kuruma zararı olan işlemleri onaylamadıklarını, müvekkilin bu şekilde haksız sözde istifasıyla yerine atayacakları uygun üye ile çoğunluğu ele geçireceklerini ve amacın bu olduğunun görüldüğünü, açıklanan nedenlerle; öncelikle müvekkilin İTOB OSB Yönetim Kurulu Üyeliği ve Başkan Vekilliği görevindeki sözde istifasının ve bunun işleme konulması işleminin ihtiyati tedbir kararı verilerek durdurulmasına, müvekkil …’a İZMİR … NOTERİ kanalıyla gönderilen … yevmiye no’lu ihtar sonucu yapılan yasaya ve usule aykırı işlemin hukuki olarak geçersizliğinin tespitine ve geçersiz sayılmasını, yasaya ve usule aykırı olarak yapılan işlemin geçersizliğine ve hükümsüzlüğüne karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
DELİLLER :Davacı iddiasını ispata yönelik olarak; 30/05/2023 tarihli toplantı tutanağı ve bu tarihten sonra yapılan toplantı tutanakları, toplantı ses kayıtları, yönetim kurulu kararı defteri ve diğer defterler, yönetim kurulunun yaptığı her türlü yazışmalar, 26/09/2023 tarihli, İzmir … Noterliği, … Yevmiye no’lu davalı tarafın çektiği ihtarname, 28/09/2023 tarihli Torbalı … Noterliği’nden müvekkil tarafından çekilen ihtarname,29.09.2023 Tarihli Torbalı … Noterliği … yevmiye no’lu ihtarname, 03.10.2023 Tarihli Karşıyaka … Noterliği … yevmiye no’lu ihtarname ,Müvekkilin mail adresine gönderilen toplantı davet bildirimleri, toplantı karar defteri karar örnekleri,Tanık, Bilirkişi incelemesi ve karşı tarafın sunduğu delilere karşı delil sunma hakkımız saklı kalmak kaydıyla her türlü yasal delile dayandığı görülmüştür.
DEĞERLENDİRME :Dava; yönetim kurulu üyeliğinin tespiti ve devamı istemine ilişkin olduğu, yapılan yargılama, toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamından anlaşılacağı üzere,
TTK nun 5. maddesinde, aksine hüküm bulunmadıkça dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu düzenlenmiştir.
TTK nun 4. maddesinde ise, ticari davalar ve çekişmesiz yargı işlerinin, ..her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu kanunda… ön görülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işi sayılacağı hükmü düzenlenmiştir.
TTK nun 11. maddesinde, ticari işletme esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerinin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmeler olduğu düzenlenmiştir.
TTK nun 12. Maddesinde de, bir ticari işletmeyi kısmen de olsa kendi adına işleten kişiye tacir deneceği, TTK nun 16/2. maddesinde ise, devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri ile kamu yararına çalışan dernekler ve gelirinin yarısından fazlasını kamu görevi niteliğindeki işlere harcayan vakıflar, bir ticari işletmeyi ister doğrudan doğruya ister kamu hukuku hükümlerine göre yönetilen ve işletilen bir tüzel kişi eli ile işletsinler, kendileri tacir sayılmazlar hükmü düzenlenmiştir.
TTK nun 4. Ve 5. Maddelerine göre, Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin 15/06/2023 tarih … Esas … Karar sayılı emsal nitelikteki içtihadında da belirtildiği üzere, davalı …, 4562 sayılı kanunun 5. Maddesi uyarınca, özel hukuk tüzel kişisi olup, 6102 sayılı kanunun 11. Maddesindeki tanıma göre, esnaf işletmeleri için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı amaçlayan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız bir şekilde yürütüldüğü işletmeleri işletmedikleri için aynı kanunun 16. Maddesi uyarınca tacir olarak kabul edilmeleri mümkün olmadığı, OSB lerin ticaret şirketi olduğu yönünde herhangi bir yasal düzenleme de bulunmadığı, bu sebeple OSB lerin taraf olduğu davalarda, diğer taraf tacir olsun ya da olmasın, uyuşmazlığın mutlak ticari dava olmadığı hallerde yargılamanın asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği kanaatine varılmakla, uyuşmazlığın çözümünde mahkememizin görevli olmadığı, görevli mahkemenin genel yetkili asliye hukuk mahkemeleri olduğu, HMK 114/1-c maddesine göre, mahkemenin görevli olması dava şartı olup, yine HMK nun 115/1 maddesine göre dava şartlarının mevcut olup olmadığının davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden araştırılacağı, düzenlenmiş olup, iş bu yasal düzenlemeye göre uyuşmazlığın çözümünde mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla, davanın görev yönünden dava şartı yokluğundan reddine karar verilerek aşağıda yazılı hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi HMK 294/4 mad. gereğince bir ay içinde açıklandığı üzere;
Dava konusu uyuşmazlığın çözümünde Mahkememizin görevli olmadığı, görevli Mahkemenin İzmir Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu anlaşılmakla; davanın görev yönünden dava şartı oluşmadığından reddine,
6100 sayılı HMK’nın 20. maddesi uyarınca kanun yoluna başvurulmayarak hükmün kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuş ise bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ya da yetkili Mahkemeye gönderilmesinin talep edilmesi halinde dava dosyasının görevli ve yetkili Mahkemeye gönderilmesine, belirtilen süreler içerisinde talepte bulunulmaması halinde tarafların talebi üzerine davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
Yargılama harç ve giderleri hususunda görevli ve yetkili Mahkemece karar verilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.06/10/2023
Başkan …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Katip …
e-imzalı