Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/619 E. 2023/666 K. 24.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/619 Esas
KARAR NO : 2023/666
DAVA : 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 02/06/2023
KARAR TARİHİ : 24/07/2023
Mahkememizde görülmekte olan 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA :Davacı vekilinin mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; müvekkil …’ya, Torbalı İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takip dosyası kapsamında takip borçlusu …’nın borcundan kaynaklı olarak sırasıyla haciz ihbarnameleri gönderilmiş olup müvekkil birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerine hukuki bilgi eksikliği ve tecrübesizliği nedeniyle itiraz edememiş olduğunu, ancak müvekkilin takip borçlusuna ve dolayısıyla takip alacaklısına hiçbir borcu bulunmaması nedeniyle borçsuzluğunun hukuken tespiti ve haciz ihbarnamelerinin iptali için işbu davayı açma zorunluluğunun doğmuş olduğunu, takip borçlusu … tarafından davalı takip alacaklısı … lehine düzenlenen senet nedeniyle açılan takipte davalı alacaklı tarafından, Yargıtay kararları doğrultusunda kişisel veri kapsamında bulunan nüfus sorgulamalarını yapma hakkı bulunmamasına rağmen nüfus sorgusu yapılmış ve tüm aile bireylerine haciz ihbarnamesi gönderilmiş olduğunu, takip borçlusunun aile nüfus kaydının sorgulanması usul ve yasaya aykırı olmasına rağmen takip alacaklısı, dosyada bu sorgulamaları yapmış ve aile bireylerine haciz ihbarnamesi göndermiş olduğunu, (Yargıtay … H.D.’ nin 05/05/2016 tarih ve …-… E.K. Sayılı kararı) takip borçlusunun aile bireylerinden alacağı olduğuna dair elinde hiçbir somut bilgi ya da belge bulunmayan takip alacaklısı davalı tarafından, icra dosyası kapsamında takip borçlusunun neredeyse tüm aile bireylerine haciz ihbarnamesi gönderilmesi, iyi niyetten oldukça uzak olduğunu, borca batık durumda olan bir kişinin ailesinden alacaklı olduğunu beklemek de hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müvekkilin …’ya hiçbir borcu bulunmadığını, dolayısıyla takip alacaklısı davalıya da herhangi bir borcu bulunmadığını belirterek öncelikle yargılama süresince İİK 89/3 maddesi gereğince cebri icra işlemlerinin durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davamızın kabulü ile müvekkilinin borçsuzluğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE;
1-Dava 3.şahıs tarafından İİK 89.maddesi uyarınca açılmış menfi tespit davasıdır.
2-Davacı vekili dava dilekçesinde, …’ya, Torbalı İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takip dosyası kapsamında takip borçlusu …’nın borcundan kaynaklı olarak sırasıyla haciz ihbarnameleri gönderilmiş olup müvekkil birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerine hukuki bilgi eksikliği ve tecrübesizliği nedeniyle itiraz edememiş olduğunu, ancak müvekkilin takip borçlusuna ve dolayısıyla takip alacaklısına hiçbir borcu bulunmadığını ileri sürerek borçlu bulunmadığının tespitini talep etmiştir.
3-İİK’nın 89. maddesi ; “Hamiline ait olmıyan veya cirosu kabil bir senetle müstenit bulunmıyan alacak veya sair bir talep hakkı veya borçlunun üçüncü şahıs elindeki taşınır bir malı haczedilirse icra memuru; borçlu olan hakiki veya hükmi şahsa bundan böyle borcunu ancak icra dairesine ödiyebileceğini ve takip borçlusuna yapılan ödemenin muteber olmadığını veya malı elinde bulunduran üçüncü şahsa bundan böyle taşınır malı ancak icra dairesine teslim edebileceğini, malı takip borçlusuna vermemesini, aksi takdirde malın bedelini icra dairesine ödemek zorunda kalacağını bildirir (Haciz ihbarnamesi).Bu haciz ihbarnamesinde, ayrıca 2, 3 ve 4 üncü fıkra hükümleri de üçüncü şahsa bildirilir.
Üçüncü şahıs; borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haciz ihbarnamesinin tebliğinden önce borç ödenmiş veya mal istihlak edilmiş veya kusuru olmaksızın telef olmuş veya malın borçluya ait olmadığı veya malın kendisine rehnedilmiş olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise, keyfiyeti, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra dairesine yazılı veya sözlü olarak bildirmeye mecburdur.
(Değişik üçüncü fıkra: 17/7/2003-4949/22 md.) Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde itiraz etmezse, mal yedinde veya borç zimmetinde sayılır ve kendisine gönderilen haciz ihbarnamesine süresinde itiraz etmediği, bu nedenle de malın yedinde veya borcun zimmetinde sayıldığı ikinci bir ihbarname ile bildirilir.
Bu ikinci ihbarnamede ayrıca, üçüncü şahsın ihbarnamenin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde ikinci fıkrada belirtilen sebeplerle itirazda bulunması, itirazda bulunmadığı takdirde zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmesi istenir. İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. Bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur. Bu süre içinde 106 ncı maddede belirtilen süreler işlemez. Bu davada üçüncü şahıs, takip borçlusuna borçlu olmadığını veya malın takip borçlusuna ait olmadığını ispat etmeye mecburdur. Üçüncü şahıs açtığı bu davayı kaybederse, mahkemece, dava konusu şeyin yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere bir tazminata mahkûm edilir. Bu fıkraya göre açılacak menfi tespit davaları maktu harca tabidir….” şeklindedir.
Görev hususu kamu düzeninden olup mahkeme tarafından her aşamada resen gözetilmesi gerekmektedir. Her ne kadar takip borçlusu … aleyhinde başlatılan Torbalı İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyası kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip niteliğinde ise de görülmekte olan davada belirtilen icra takibine yönelik herhangi bir inceleme yapılmayacağı, uyuşmazlığın davacı ile takip borçluları arasındaki alacak-borç ilişkisine yönelik olduğu, davacı ile takip borçluları arasında ticari ilişki bulunmadığı gibi davacının takip borçlusu …’nın akrabası olması nedeniyle kendisine haciz ihbarnamesi gönderildiğini beyan ettiği, bu haliyle uyuşmazlığın görülmesinde görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu değerlendirilmiştir. Nitekim İzmir Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin istikrarlı uygulaması da bu yöndedir;
“Her ne kadar davacı vekili anılan kararı yukarıda belirtilen nedenlerle istinaf etmiş ise de; dosyaya sunulan belgelere göre, alacaklının davalı şirket, borçluların ise dava dışı … Gıda Malzemeleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ve … olduğu, kambiyo senedine dayalı olarak 28.01.2020 tarihinde başlatılan takibin kesinleştiği, 1., 2. ve 3. haciz ihbarnamelerinin davacıya tebliği üzerine, İİK’nın 89/3. maddesi gereğince eldeki davanın açıldığı sabit olup, davanın takip konusu senetler ile ilgisi bulunmadığı gibi davanın da davacı adına açılmış olması nedeniyle görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olduğundan, mahkemece verilen kararda dairemizce de bir isabetsizlik görülmemiştir.” (İzmir B.A.M. … H.D. … … Karar sayılı ilamı)
4-Yukarıda ayrıntıları açıklandığı üzere uyuşmazlığın taraflar arasında süren ticari ilişkiden kaynaklanmadığı, İİK 89. Maddesi uyarınca gönderilen haciz ihbarnamesinden dolayı davacı tarafça takip borçlularına borcun bulunmadığının ispatı amaçlı görülmekte olan davanın açıldığı, benzer nitelikte kabul edilebilecek tasarrufun iptali davalarında olduğu gibi bu tür menfi tespit davalarının da esasen uyuşmazlığın kanundan kaynaklandığı ve davacı ile takip borçlusu arasındaki hukuki ilişkinin mahiyetine göre değerlendirme yapılması gerektiği, somut uyuşmazlıkta davacının ve takip borçlusunun gerçek kişi oldukları, aralarında ticari ilişki bulunduğuna dair bir delil bulunmadığı gibi davacıya takip borçlusunun aile çevresinden olması nedeniyle haciz ihbarnamesinin gönderildiği ileri sürülmekle uyuşmazlığın genel hükümler dairesinde Asliye Hukuk Mahkemesi görev alanına girdiği değerlendirildiğinden mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN, HMK 114/1-c maddesi gereğince mahkememizin görevsiz olması nedeniyle dava şartı yokluğundan HMK 115/2 maddesi gereğince USULDEN REDDİ ile, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, TORBALI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNİN GÖREVLİ OLDUĞUNA,
2-HMK’nın 20.maddesi uyarınca bu karara karşı süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde kararın kesinleşmesinden sonra, kanun yoluna başvurulması halinde bu başvurunun reddi kararı ile kararın kesinleşmesinden sonra, Torbalı … Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından da görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verildiğinden dosyanın yargı yeri belirlenmesi için İzmir Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesine gönderilmesine,
3-Yargılama giderlerinin görevli ve yetkili mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
Dair, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya tutanağa geçirilmek kaydıyla mahkememiz zabıt katibine beyanda bulunmak ve bu beyanın mahkememiz hakimi tarafından onaylanması sureti ile istinaf kanun yoluna gidilebileceği, yasal süre içinde istinaf kanun yoluna başvurulmadığı taktirde kararımızın kesinleşeceği, yasal sürede istinaf kanun yoluna gidilmesi halinde dosyanın ilgili İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne istinaf konusunda karar verilmek üzere gönderileceği hatırlatılarak, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu karar verildi. 24/07/2023
Katip …
¸e-imza
Hakim …
¸e-imza

BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur”