Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/475 E. 2023/494 K. 05.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/475 Esas
KARAR NO : 2023/494
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 01/06/2023
KARAR TARİHİ : 05/06/2023
Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesi ile;15/08/2021 tarihinde İzmir istikametinden Torbalı istikametine ilerlemekte olan …’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile kırmızı ışık kuralına uymayarak geçtiği esnada, müvekkili …’in içerisinde yolcu olarak bulunduğu … plaka sayılı … sevk ve idaresindeki araca çarpışması sonucunda yaralamalı trafik kazasının meydana geldiğini, gerçekleşen kaza neticesinde müvekkili …’in kazadan dolayı ciddi şekilde yaralandığını, … 27.07.2021 doğumlu olup kazanın gerçekleştiği tarihte bir aylık bile olmayan yeni doğmuş bir bebek olduğunu, yeni doğmuş olması sebebiyle çok kırılgan bir yapıya sahip olup gerçekleşen kaza sebebiyle de ciddi zarar gördüğünü, müvekkili henüz bir aylık bebek olduğundan bu aşamada yaşamış olduğu travmalar ve vücudunda oluşan yaralanmalar ile sakatlıkların ileriki yaşamını etkileme ve kısıtlama ihtimali ile ömrü boyunca hayatının başında yaşamış olduğu davaya konu kaza sebebiyle gördüğü zararı taşıyacağını, iş bu dava ile talep ettikleri tazminat her ne kadar müvekkilinin yaşamından bu kazayı çıkartamayacaksa da ileriki yaşamını daha sağlıklı ve rahat yaşamsına bir miktar yardımcı olacağını, kaza hakkında düzenlenen kaza tespit tutanağı uyarınca … plakalı kamyonun sürücüsü … K.T.K Md. 47/1-B; “Kırmızı ışık kuralına uymamak” hükümlerini ihlal etmiş bulunduğundan davaya konu kazanın oluşmasına asli ve tek kusurlu olarak sebep olduğunu, müvekkili gerçekleşen kazanın akabinde Buca Eğitim ve Araştırma Hastanesinde, Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesinde ve Torbalı Özel Medifema Hastanesinde ve Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde tedavi gördüğünü, müvekkilinin gerçekleşen kaza sonucunda hayati tehlike geçirdiğini, yapılan tedavi sonucunda Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığınca düzenlenen Adli Tıp Raporunda müvekkilinin %5 engelli olduğu belirtildiğini, müvekkilinin gerçekleşen kazanın izlerini taşıyarak hayatına devam etmek zorunda kaldığını, müvekkilinin uğramış olduğu manevi zarar bakımından kazaya karışan … plakalı aracın sürücüsü olan … ile sahibi ve işleteni konumunda bulunan … Özel Sağlık Hizmetleri’nin sorumlu olduğunu, müvekkilinin henüz 18 yaşından küçük olup herhangi bir geliri bulunmadığını, anne babasının katkılarıyla geçimini sürdürebildiğini, adli yardım taleplerinin kabul edilmesini, ihtiyati tedbir/ihtiyati haciz taleplerinin kabulünü, davalı araç sahibi ve işleteni olan … Özel Sağlık Hizmetleri adına kayıtlı ve uyap kanalıyla tespit edilecek taşınmaz ve araçların ve davalı kurum adına kayıtlı olan … plaka sayılı araçların dava sonucunda verilecek kararın kesinleşmesine kadar geçecek sürede 3. kişilere devrinin engellenmesi amacıyla uygun görülecek şekilde ihtiyati tedbir veya ihtiyatı haciz kararı verilerek kayıtlarına şerh edilmesini, dava konusu trafik kazasında müvekkilinin yaralanması sebebiyle uğramış olduğu zararların tazmini için toplam 500.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsilini ve müvekkili davacıya ödenmesini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte davalıdan tahsilini karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE;
1-Dava, haksız fiilden kaynaklanan manevi tazminat davasıdır.
2-Dava, gerçek kişi zarar görene velayeten anne ve babası tarafından zarar veren aracın sürücüsü gerçek kişi ile ticaret şirketi araç sahibine karşı açılmıştır.
3-Mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece resen göz önüne alınır.
Bir davanın Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülmesi için davanın mutlak ticari dava niteliğinde olması gerekmektedir.
Ticari davalar; mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olayda davacı ile davalılar arasındaki uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmaktadır. Davacının tacir olmadığı, maluliyete bağlı olarak davanın açıldığı, davada sigorta şirketinin taraf olmadığı, davalı araç maliki ticaret şirketi olmakla birlikte davacının tacir olmaması nedeniyle davanın mutlak ticari dava niteliğini haiz olmadığı, genel hükümler dairesinde görülmesi gerektiği anlaşıldığından görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu değerlendirilmiştir.
HÜKÜM:
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN, HMK 114/1-c maddesi gereğince mahkememizin görevsiz olması nedeniyle dava şartı yokluğundan HMK 115/2 maddesi gereğince USULDEN REDDİ ile, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, İZMİR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNİN GÖREVLİ OLDUĞUNA,
2-HMK’nun 20.maddesi uyarınca bu karara karşı süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulması halinde bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize başvurularak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmesi halinde dava dosyasının yetkili ve görevli İzmir Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, kesinleşmeden itibaren 2 haftalık süre içerisinde dosyanın yetkili ve görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmezse davanın açılmamış sayılacağının İHTARINA,
3-Yargılama giderlerinin görevli ve yetkili mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
4-Adli yardım ve tedbir talebinin görevli mahkemede dikkate alınmasına,
Dair, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya tutanağa geçirilmek kaydıyla mahkememiz zabıt katibine beyanda bulunmak ve bu beyanın mahkememiz Hakimi tarafından onaylanması sureti ile istinaf kanun yoluna gidilebileceği, yasal süre içinde istinaf kanun yoluna başvurulmadığı taktirde kararımızın kesinleşeceği, yasal sürede istinaf kanun yoluna gidilmesi halinde dosyanın ilgili İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne istinaf konusunda karar verilmek üzere gönderileceği ihtarı ile, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi.05/06/2023
Katip…
e-imzalı

Hakim…
e-imzalı