Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/277 E. 2023/598 K. 06.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/277 Esas
KARAR NO : 2023/598
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/03/2023
KARAR TARİHİ : 06/07/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; şirketin piyasaya süreceği bir kısım baharatların ışınlamasının yapılması için davalıya gönderdiğini, davalının hizmet bedelinin ödendiğini, ışınlanacak baharatın 15.11.2022 tarihinde davalıya teslim edildiğini, 25.11.2022 tarihinde ışınlama işleminin tamamlanarak müvekkiline teslim edildiğini, ürün teslim formunun amatörce düzenlendiğini, firma şoförünün ürün teslim formunda yer almayan baharatları da görmesine rağmen teslim aldığını, baharatların şirkete ulaşmasından sonra 7 paket yenibahar ve 1 paket toz defnenin eksik çıktığının görüldüğünü, 21.12.2022 tarihinde davalıya ihtarname gönderilerek eksik ürünlerin iadesini veya ürünlerin bedeli, ısıl işlem ücreti ve nakliye giderlerinin ödenmesini talep ettiklerini, davalının talebe olumsuz cevap verdiğini, ihtarname için taraflarının süre sınırına tabi olmadıklarını, “Endüstriyel Işınlama Hizmetleri Bilgi Dokümanı”nın e-devlet üzerinden görüntülenemediğini, okunamadığını ancak işaretleme yapmadan da hizmet alımı yapılamadığını, davalının bu doküman için zorla imza aldığını, davalının düzenlediği “Ürün Teslim Formu”nun Gıda Işınlama Yönetmeliğine aykırı olduğunu, dava konusu uyuşmazlığın davalının ticari işinden kaynaklanması sebebiyle ticari nitelikte ve davanın da ticari dava olduğunu, davalının dava konusu olay sebebiyle piyasaya verdiği sözleri tutamadığını, baharatların bedelinin yanı sıra faiz ve itibar kaybının bulunduğunu, ısıl işlem ücreti ödemesi sebebiyle bunun da zarar kalemine eklendiğini, ürünlerin davalıya teslimi ve alımı için başka bir nakliye firmasıyla çalışması sebebiyle nakliye masrafı yapıldığını, yedi torba yenibahar ve bir torba toz defnenin reeskont faizi ile birlikte bedelini, kısmi davaya esas olmak üzere ışınlama hizmet bedelinin şimdilik 1.000,00-TL’sinin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizle birlikte nakliye masraflarının şimdilik 1.000,00-TL’sinin yasal faizi ile ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; davanın yetkili mahkemede açılmadığını, yetkili mahkemenin ankara mahkemeleri olduğunu, … ışınlama tesisi ışınlama hizmet alım sözleşmesi” ve “endüstriyel ışınlama hizmetleri bilgi dokümanının e-devlet üzerinden görüntülenemediği iddiasının gerçek dışı olduğunu, davacının taleplerini süresi içinde bildirmediğinden davanın süre aşımından reddi gerektiğini, davacı taraf ışınlanan baharatların eksik teslim edildiği iddiası ile işbu davayı ikame ettiğini, davacıya ait ürünler, 15.11.2022 tarihinde 335 çuval olarak Tesis Operatörü tarafından teslim alındığını, 22.11.2022 tarihinde …ve … işlem/ışınlama numaralarıyla … Işınlama Tesisinde ışınlama işleminden geçirildiğini, 25.11.2022 tarihinde de 1 çuval yenibahar, 1 çuval defne yaprağı toz, 80 çuval acı toz biber, 52 çuval tatlı toz biber ve 209 çuval çeşitli baharat olmak üzere toplam 343 çuval ürünün … plakalı araca yüklendiğini ve Tesis Operatörü tarafından teslim edildiğini, teslim edilen ürünlerin toplam 343 çuval olduğunu, teslim alınan çuvaldan sekiz adet fazla olup tutanakta ışınlanmak üzere taraflarına teslim edilen ürünlerden sekiz çuval fazla teslim etmelerinin karşısına davacı taraf da eksik teslim edildiğine dair herhangi bir belge veya delil de sunamadığını, davacı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190 ıncı ve 200 üncü maddesleri uyarınca eksik ürün teslim edildiği iddiasını senetle ispata mükellef olduğunu, kurumlarının kayıtlarında davacıya eksik ürün teslim edildiğine ilişkin bir belge bulunmadığı gibi kurumlarının hizmet verdiği diğer firmalara da eksik veya fazla ürün teslim edildiğini gösterir başkaca bir belge veya bildirim de mevcut olmadığını, davacı tarafından gönderilen ürünlerin boyutlarının farklı olması nedeniyle bazı ürün çuvallarının ışınlama kutularına birer birer, bazıları ise ikişer ikişer yüklendiğini, defne ve yenibahar çuvallarının baharatın tek cins olması sebebiyle 1 çuvalmış gibi yazılması ve tüm çuvallar yüklenip toplandıktan sonra ortaya çıkan fazlalığın nedeni yapılan toplama işlemi hatası/maddi hata olduğunu, davacıya kurumlarının tarafından eksik ürün teslim edilmediğini, davanın reddini talep ettiklerini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 2. maddesi ile değişik TTK’nın 5/1. maddesinde, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesinin tüm ticarî davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu belirtilmiştir.
Ticari davalar ise aynı Kanunun 4/1 maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969. maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580. maddelerinde; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen, uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nın 3. maddesi hükmüne göre bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Bir işin ticari veya adi olması, farklı kuralların uygulanmasını gerektirir. Bir işin ticari olup olmadığını kanunda öngörülen kurallar uyarınca saptamak gerekir. Eğer iş ticari ise özel ticari kuralların uygulanması zorunlu olur. Ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işler, yani, haklı veya haksız fiil yahut işletmeyi ilgilendiren her iş ayrık durumlar dışında, ticari iş sayılır. Bu işler, eğer bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari iş sayılmazlar.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Bu açıklamalara göre, somut olayda davacı taraf tacir ise de, davalı Bakanlıklara Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum Ve Kuruluşlar İle Diğer Kurum Ve Kuruluşların Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi (15/7/2018 tarih, 30479 sayılı )ile kurulan kamu tüzel kişisi olduğundan tacir sıfatını taşımadığı anlaşılmakla eldeki davada nispi ve/veya mutlak ticari dava bulunmadığından yargılamanın bahsedilen temel hukuki ilişki kapsamında genel mahkemeler olan asliye hukuk mahkemesinin görevi kapsamında bulunan eser sözleşmesine ilişkin olduğu görülmekle mahkememizce görevsizlik kararı verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davada HMK’ nun 114/1-c maddesinde düzenlenen göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nun 115/2. maddesi gereğince DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesine müteakip süresinde müracaat halinde yetkili ve görevli İzmir Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ ne gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonda davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece hüküm altın alınmasına, görevsizlik kararından sonra davaya başka mahkemede devam edilememesi halinde talep üzerine mahkememizce dosya üzerinden de bu durumun tespiti ile yargılama giderlerine ilişkin karar verilmesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi ilgili dairesine hitaben mahkememize verilecek istinaf dilekçesi ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/07/2023
Katip …
e-imzalı
Hakim …
e-imzalı