Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/179 E. 2023/480 K. 30.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/179 Esas
KARAR NO : 2023/480
DAVA : Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/02/2023
KARAR TARİHİ : 30/05/2023
YAZIM TARİHİ : 30/05/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkile ait … plakalı, … marka araç 11.04.2022 tarihinde … Otoyolunda … ilçesinden … ilçesi istikametine sol şeritte seyir halindeyken … m ‘ye geldiğinde tek taraflı maddi hasarlı kaza yapıldığını, 11.04.2022 tarihli iş bu kazaya ilişkin kaza tespit tutanağında yolun bakım ve onarımından sorumlu davalı … Ve İşletme A.Ş’nin sol şeridi kaplattığını ve tahliye olmayan su birikintisi sebebiyle kusurlu olduğunu belirtiğini, davacı müvekkilinin aracı oto yoldaki tahliye edilmeyen su birikintisi nedeniyle kaza yaptığını, kaza sonrasında davacı müvekkilinin aracında bu kaza nedeniyle olaşan hasara ilişkin kesin ekspertiz raporu sonrasında araçta 117.355,63-TL’lik tamirat masrafının davacı vekilinin aracının kasko sigortası tarafından karşılandığını belirterek müvekkilinin … plakalı aracında 11/04/2022 tarihli kaza nedeniyle meydana gelen değer kaybı nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000-TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı müvekkiline verilmesini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı davasını Asliye Ticaret Mahkemesinde ikame ettiğini, ancak müvekkili şirketin işletmekte olduğu otoyol ve köprüden belirli bir ücret karşılığında geçildiğini, dolayısıyla ücret karşılığı müvekkili şirketten hizmet satın alındığını, bu durumda davalı tarafın tüketici konumunda olduğunu ve davanın Tüketici Mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, mahkememizin görevine itiraz ettiklerini, müvekkili aleyhine açılan haksız davanın öncelikle görevsizlik ve yetkisizlik nedeniyle reddine, esasa girilmesi halinde esastan reddine ,yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ve lehimize vekalet ücreti hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davacının maliki olduğu araçtaki değer kaybının istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın 2. maddesinin 1.fıkrası gereğince malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça Asliye Hukuk Mahkemesidir. Yine 2.maddenin 2.fıkrası uyarınca HMK’da ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, Asliye Hukuk Mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir. Göreve ilişkin bu genel düzenlemeler yanında bazı kanunlarda belirli kişiler arasında çıkan uyuşmazlıklara veya belli bir çeşit uyuşmazlıklara bakmak üzere kurulmuş özel olarak görevli mahkemeler de belirlenmiştir. Bu anlamda uyuşmazlıkla ilgili olması bakımından 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde ticari davalar ve ticari nitelikteki çekişmesiz işlerin Ticaret Mahkemesinin görev alanına girdiği, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davaların Tüketici Mahkemesinin görevine girdiği, düzenlenmiştir.
Ticari davalar TTK’nın 4/1.maddesinde tanımlanmıştır. Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
28/11/2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 2.maddesinde, kanun’un kapsamı “bu kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanun’un 83.maddesinde de taraflardan birinin tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Somut olayda görev hususu davacı ile davalı arasındaki ilişkiye göre belirlenecektir. Davacının maliki olduğu aracın kullanım amacı hususi olup davalının işlettiği otoyoldan geçiş yapıldığı sırada hasar aldığı ve hasar nedeniyle değer kaybının meydana geldiği iddia edildiğine göre taraflar arasındaki ilişki, yukarıda yapılan açıklamalar gereğince tüketici ilişkisidir (İstanbul BAM 8. H.D. 2023/292E. , 2023/182K. ). Az yukarıda yapılan açıklamalar gereğince dava nispi yada mutlak ticari davada olmadığından ve bu durumda görevli mahkeme Tüketici Mahkemesi olacağından görev hususu kamu düzenini ilgilendirdiğinden resen nazara alınması gerekmiş ve mahkememizce görevsizlik kararı verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davada HMK’ nun 114/1-c maddesinde düzenlenen göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nun 115/2. maddesi gereğince DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesine müteakip süresinde müracaat halinde yetkili ve görevli İzmir Nöbetçi Tüketici Mahkemesi’ ne gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2. maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya görevli mahkemede devam edilmesi hâlinde harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına, görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemesi halinde talep üzerine mahkememizce dosya üzerinden bu durumun tespiti ile yargılama giderlerine ilişkin karar verilmesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi ilgili dairesine hitaben mahkememize verilecek istinaf dilekçesi ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.30/05/2023
Katip…
e-imzalı
Hakim…
e-imzalı