Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/167 E. 2023/354 K. 27.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA : Yargılamanın Yenilenmesi
DAVA TARİHİ : 27/12/2021
KARAR TARİHİ : 27/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Yargılamanın Yenilenmesi
davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Yargılamanın iadesini isteyen davacı vekilinin 07/02/2023 tarihli dilekçesinde özetle; davaya konu alacağın bilanço açıklarından kaynaklanmadığını, davalı vekilinin hukuk bürosunca davacı … ve … tarafından Çeşme Asliye (Ticaret) Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında alınan 26/01/2023 tarihli bilirkişi raporu kararın haksız ve mesnetsiz olduğunu yargılamanın iadesi talebinin kabulü gerektiğini ortaya koyduğunu, Çeşme Asliye (Ticaret) Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında 2020 yılında yapılan genel kurul kararlarının iptali davasında tarafları iddiaları doğrultusunda rapor alınmasına karar verildiğini, bu nedenle Ankara … Asliye Ticaret Mahkemesi … talimat sayılı dosyası ile alınan 26/01/2023 tarihli bilirkişi raporunda davacı tarafın iddialarının doğru olmadığı yani davanın reddi gerektiği yönünde kanaat belirtildiğini, Çeşme Asliye (Ticaret) Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyasına konu davada 2019 yılına ilişkin olarak 2020 yılında yapılan genel kurulda alınan kararlara ilişkin olduğunu, oysa dava dosyası alacağın 2018 yılına ait 2019 yılında genel kurulda toplanmasına karar verildiğini, bu karar karşı davanın açılmadığını ve dava konusu alacağın toplanması kararın kesinleştiğini, 2019 yılında yapılan genel kurulunda “sosyal tesislerin yıkılarak yenisinin yapılmasına” karar verildiğini, bu karar karşı iptal davası açılmadığından söz konusu kararın kesinleştiğini, müvekkilinin yapı kooperatifi olduğunu, ve müvekkili kooperatifinin 2015 üyeli olduğunu, müvekkili kooperatifinin amaçları içinde üyeler sadece konut yapmak olamayıp, aynı zamanda üyelerin sosyal amaçlarını gerçekleştirebilmesi için sosyal tesis de yapmakta olduğunu, bu amaç doğrultusunda üyelerden toplanan aidatlar ile sosyal tesislerin yapıldığını, bu üyelerden 15 üye dışında tüm üyeler bu vecibesini yerine getirdiğini, 15 üye ise eski yönetim kurulu başkanına destek vermek için bu ödemeyi yapmadıklarını, yeni yönetim kuruluna tepki için sürekli dava açtıklarını, müvekkili kooperatifin 2019 yılında yapılan genel kurulda toplanmasına karar verilen aidatları bu 15 üyenin ödememekte ısrar etmesi üzerine 2020 yılında yapılan genel kurulda ek aidatı ödemeyen üyelere aylık %1,5 gecikme tazminatı uygulanması konusunda karar alındığını, bu karara sadece faiz işletilmesine yönelik bir karar olduğunu, dava konusu aidatı ödenmeyen ve aleyhine yapılan takibe vaki itiraz üzerine açılan emsal davalarda davalının gider borcundan kaynaklanan borcu ödemesi gerektiğinin belirtildiğini, Çeşme Asliye (Ticaret) Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda davalı tarafın itirazlarının haksız olduğunun tespit edildiğini, “23.06.2018 tarihli genel kurulda alınarak 03.10.2020 tarihli genel kurulda gecikmesi halinde müeyyideye bağlanan ek aidat alınması kararının gerekli çoğunlukla alınıp alınmadığı hususunun değerlendirilmesi, Kooperatifler Kanunu’nun 52/1. maddesi “Ortakların şahsi sorumluluklarının ağırlaştırılması veya ek ödeme yükümleri ihdası hakkında alınacak kararlar için bütün ortakların 3/4’ünün rızası gereklidir.” hükmünü taşımaktadır. Madde hükmünde yer alan “ek ödeme yükümü” anılan Yasanın 31. Maddesinde:”Ana sözleşme, ortakları ek ödemelerle yükümlendirebilir. Ancak, ek ödemelerin yalnız bilanço açıklarını kapatmada kullanılması şarttır. Ek ödeme yükleme sınırsız olabileceği gibi belirli miktarlarla veya iş hacmi ile veya paylarla orantılı olarak sınırlandırılabilir.” denilerek tanım ve şartlara bağlandığını, Mahkeme kararı Çeşme Asliye (Ticaret) Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında alınan 26/01/2023 tarihli uzman raporu ile aynı yönde alınmış kesin kararlar nedeniyle kamu düzenine ve yasalara aykırı olduğundan yargılamanın iadesine karar verilmesini, 1163 sayılı kooperatifler kanun kooperatif tüzüğü ve emsal yargıtay kararlarına ve çeşme asliye (ticaret) … e sayılı dosyasında alınan 26.01.2023 tarihli bilirkişi uzman görüşü ile; dava konusu aynı alacak konusunda yukarıda açıkladığımız ve ekte sunduğumuz kesin karara bağlanmış mahkeme kararlarına istinaden yeniden yargılama yapılarak kamu düzenine aykırı kararın ortadan kaldırılarak 09.09.2022 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini, yargılama giderleri yönünden teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesine ve yargılama giderleri ile avukatlık ücretlerinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini müvekkil kooperatif adına talep etmiştir.
Davalı vekilinin yeniden yargılama talebine ilişkin cevap dilekçesinde özetle; Mahkemenizin … ve … karar sayılı dosyasında kesin olarak verilen kararın hukuka uygun olduğunu ve HMK’ya göre yargılamanın yenilenmesi nedenlerinin mevcut olmadığını, davacının talebinde HMK’nun 375/1-ı’ya dayanmakta olduğunu, ancak davanın dayandığı ı bendinde aranan koşulların somut olayda mevcut olmadığını, zira HMK’nun 375/1-ı hükmüne göre, bir dava sonunda verilen hükmün kesinleşmesinden sonra tarafları, konusu ve sebebi aynı olan ikinci davada, öncekine aykırı bir hüküm verilmiş ve bu hükmün de kesinleşmiş olması… yargılamanın iadesi nedeni olarak öngörülmüştür. Yani sonradan açılan davada verilen ve kesinleşen kararın “tarafları”, “konusu” ve “sebebi” aynı olmalıdır. Dikkat edilirse bu üç şart kümülatiftir. Ancak davacının dilekçesinde belirttiği kararların hiçbirinde davanın tarafları aynı olmadığını, tarafları aynı olmayan dosyaların konusu veya sebebi aynı veya benzer olsa da bu durum yargılamanın iadesine neden olmadığını, bu nedenle davacının konu veya sebebe dair yaptığı açıklamaların herhangi bir anlamının olmadığını, somut olayda mahkemece verilen karar, yargılama gideri ve vekalet ücretiyle birlikte toplamda beş bin lirayı geçmeyen bir hükme ilişkin olduğunu, dolayısıyla ihtiyati tedbir kararı verilmezse davacı bakınından telafisi güç zararların doğmayacağının açık olduğunu, zaten davacı parayı ödediğinde daha sonra mahkemece aksi yönde karar verildiği durumda parayı faiziyle alma imkanına haizdir dolayısıyla tedbir kararı verilmesinin şartlarının da oluşmadığını, ayrıca davacı ihtiyati tedbire ilişkin yaklaşık ispat faaliyetlerini yerine getirmediği gibi zaten yargılamanın yenilenmesi şartlarına dair ispat yükünü de yerine getirmediğini, belirterek şartları oluşmayan yargılanmanın yenilenmesi talebinin reddine, şartları oluşmayan ihtiyati tedbir talebinin reddine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Talep, HMK.nun 374 ve 375. maddeleri uyarınca yargılamanın yenilenmesi istemine ilişkindir.
Yargılamanın iadesi sebepleri 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 375. Maddesinde tahdidi olarak belirtmiş ve davacı vekili talebinin dayanağını; ” ı) Bir dava sonunda verilen hükmün kesinleşmesinden sonra tarafları, konusu ve sebebi aynı olan ikinci davada, öncekine aykırı bir hüküm verilmiş ve bu hükmün de kesinleşmiş olması.
i) Kararın, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması veya karar aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı verilmesi. ” olarak belirtmiştir. Yine aynı yasanın 379. Maddesinde talebin ön incelemesinde mahkemece resen incelenmesi gereken koşullar belirtilmiş ve koşullardan birinin eksik olması halinde hakimin davanın esasına girmeden talebin reddedilmesi gerektiği düzenlenmiştir.
Somut olayda, davacının yargılamanın yenilenmesi talebinin dayanağı olan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 375/1-ı ve i. Maddelerinde belirtilen şartların oluşmadığı dosyaya sunulan diğer mahkeme ilamlarında davanın taraflarının iş bu dava dosyasının tarafları ile aynı olmaması, mahkememizin 15/12/2022 tarihli hükmünün İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmediği, sunulan diğer belge ve delillerin ise HMK’ nun 375. Maddesinde sayılan sebeplerden olmadığı sabit görüldüğünden ön incelemede koşullar eksik olduğundan esasa girilmeden usulden red kararı verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nun 379/1- c ve 2. Maddeleri uyarınca talebin usulden REDDİNE,
2-Alınması gereken karara ve ilam harcının (179,90 TL) başlangıçta yatan peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan harcın davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
3-Yargılamanın iadesini talep eden tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinden bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan AAÜT m.7/2 uyarınca hesap ve takdir edilen 526,99-TLvekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Yargılama sonucunda ve re’sen yapılacak gider olmadığı takdirde, gerekirse re’sen yapılacak gider ve mahsup edilmek ve 6100 sayılı HMK’nun 333. Maddesi gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının yatırına iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/04/2023

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı