Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/987 E. 2023/164 K. 03.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

DOSYANO : 2022/987 Esas
KARAR NO : 2023/164

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/12/2022
KARAR TARİHİ : 03/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA : Davacı vekilinin mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; Davalı taraf, tarafımızca ilamsız takip yoluyla başlatılan İzmir 12. İcra Müdürlüğünün … Es. Sayılı icra dosyasına 13.10.2022 tarihli dilekçe ile itiraz ettiğini ve bunun üzerine icra takibinin durduğunu, Müvekkilinin mali müşavirlik mesleğini icra ettiğini, Davalı tarafın ise müvekkilden mali müşavirlik hizmeti aldığını, davalı tarafın bu hizmetlerinin bir kısmının ücretlerini ödemeyerek ve haklı bir nedene dayanmadan aralarındaki mali müşavirlik hizmet sözleşmesini tek taraflı olarak İzmir 25. Noterliğinin 12/08/2022 tarih ve …yevmiye numaralı ihtarnamesi ile feshettiğini, Müvekkilin ise İzmir 14. Noterliğinin 16/08/2022 tarih ve… yevmiye numarası ile ihtarnameye cevap verdiğini, bu cevabında her türlü alacak hakkını saklı tutmak kaydı ile e-birlik sözleşmesini ve vergi dairesi sözleşmesini mükellefin talebi doğrultusunda iptal ettiğini ve defter ile belgelerini iş yerinden teslim alınabileceğini bildirdiğini, müvekkilinin 16/08/2022 tarih ve… yevmiye numaralı ihtarname ile bakiye alacağını talep ederek süre verdiğini, verilen sürede davalı tarafın ödeme yapmadığı için temerrüde düştüğünü, borçlunun İzmir 12. İcra Müdürlüğünün … sayılı icra takibine yaptığı itirazının iptali ile icra takibinin devamı ile Davalı tarafından haksız ve kötü niyetli şekilde borca itiraz edildiğinden %20’den aşağı olmamak üzere müvekkil lehine tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIĞIN TESPİTİ, DELİL DEĞERLENDİRMESİ ve GEREKÇE :
Dava, mali müşavirlik ücreti alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı, davalı şirketin mali müşaviri olarak hizmet verdiğini, Mayıs 2022 dönemine ait KDV iadesi dosyasından kaynaklanan 49.179,39-TL hizmet bedeli alacağı ile Haziran 2022 dönemine ait KDV iadesi dosyasından kaynaklanan 37.093,64-TL hizmet bedeli alacağı ve haksız fesihten dolayı alamadığı 6 aylık (2022/Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım, Aralık) muhasebe ücreti olan 12.000,00-TL ücret alacağı olmak üzere toplamda 98.273,06-TL’lik mali müşavirlik ücretinin ödenmediğini, tahsili için başlattığı icra takibine de davalının haksız itiraz ettiğini ileri sürerek vaki itirazın iptali ile % 20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davacının alacak iddiasının dayanağının serbest mali müşaviri konumunda bulunduğu davalı tarafından dava dilekçesinde belirtilen dönemler için ödenmesi gereken mali müşavirlik ücreti alacağının ödenmemesinden kaynaklı alacak iddiası için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali davası olup taraflar arasındaki ilişkinin bir ticari ilişki olmadığı gibi, 4857 Sayılı Yasa kapsamında değerlendirilmesi gereken bir hizmet akdi ilişkisi de söz konusu değildir (Yargıtay 13. HD, 04.03.2015 tarih, 2014/22076 E, 2015/6667 K).
Davadaki istem ve davacının sıfatı gözönüne alındığında davanın mutlak ticari dava olmadığı da belirgindir. O halde davanın görev ve çözüm yerinin somut olayda davanında mutlak ticari dava niteliğinde bulunmaması ve 4857 Sayılı yasa kapsamında değerlendirilmemesi nedeniyle de davanın görülmesi Asliye Hukuk Mahkemesine aittir (Yargıtay 13. HD, 04.03.2015 tarih, 2014/22076 E, 2015/6667 K).
Her ne kadar davalı vekili görevli mahkemenin Tüketici Mahkemeleri olduğunu öne sürmüşse de; bilindiği üzere 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun “Amaç” başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra, “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde “Bu kanun her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” hükmüne yer verilmiştir. 3/ı maddesinde Satıcı “Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi kapsar.” 3/k maddesinde Tüketici ise “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi ifade eder” şeklinde tanımlanmış, aynı kanunun 3/l Maddesinde de Tüketici İşlemi “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” ifade eder şeklinde tanımlandığı görülmektedir. Bir hukuki işlemin, 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilebilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımı verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerektiği, somut olayda ise, ihtilafın davacı tarafın, davalının mali müşaviri olarak hizmet vermesi ve bu hizmetinin karşılığını alamamasından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
Bir hukuki işlemin sadece 6502 sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmeyip, bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir. Eldeki davada ise, davacı tarafın davalı şirketin mali müşaviri olarak hizmet vermesi ve müşavirlik hizmetinin karşılığını alamamasından kaynaklandığı ve bu şekilde davacının mesleki amaçla hareket ettiği ve 6502 sayılı yasa kapsamında Tüketici olarak kabülüne imkan bulunmadığı, bu nedenle taraflar arasındaki uyuşmazlığın Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamı dışında kaldığı kanaatiyle ve de Yargıtay 13. HD, 27.04.2017 tarih, 2016/26285 E, 2017/5095 K. Sayılı ilamı nazara alınarak mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-.Davacının davalıya karşı açmış olduğu dava da HMK.114/1-c,115/2 madddesi gereği GÖREVE İLİŞKİN DAVA ŞARTI YOKLUĞU NEDENİYLE DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2- HMK’nun 20. maddesi uyarınca bu karara karşı süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulması halinde bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde kararı veren mahkememize başvurularak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmesi halinde dava dosyasının görevli İZMİR NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE,
3- Bu karara karşı süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulması halinde bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden 2 hafta içinde kararı veren mahkememize başvurularak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde Mahkememize davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
4- Harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli Mahkemede nazara alınmasına,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 Hafta İçerisinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Yolu Açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 03/03/2023

Katip …
¸e-imza

Hakim ….
¸e-imza