Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/98 E. 2022/924 K. 27.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/98 Esas
KARAR NO : 2022/924
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/01/2022
KARAR TARİHİ : 27/12/2022

Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından, davalı-borçlu şirket aleyhine İzmir 17.lcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasıyla başlatılan icra takibi sebebiyle davalıya 7 örnek ödeme emri gönderildiğini, davalı-borçlu şirket 05.10.2021 tarihli dilekçesi ile, alacaklı müvekkile borçlu olduğunu kabul ettiğini ancak bu borcun vadelerinin gelmediği gibi herhangi bir şekilde muaccel hale geldiği hususunun da söz konusu olmadığını belirtilerek borcun tamamına, faizine ve tüm fer’ilerine itiraz ettiğini, davalı-borçlu şirketin işbu İtirazı neticesinde İzmir 17.İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra takibinin durdurulduğunu, Davalı-borçlu şirketin, aleyhine başlatılan icra takibine yapmış olduğu itirazın; haksız, mesnetsiz, kötüniyetle, müvekkilin alacağının tahsilini zorlaştırmak ve geciktirmek amacıyla yapıldığını, Öyle ki; davalı-borçlu şirketin itirazında borcu olduğunu açıkça kabul ettiğini, dosyada bulunan takibe dayanak fatura suretlerinde de açıkça anlaşılacağı gibi borcun muaccel hale geldiğinin sabit olduğunu, gerçekten de cari hareket dökümündeki borçların davalı-borçlu şirket tarafından belirli bir vadede ödeneceğine ilişkin taraflar arasında düzenlenmiş herhangi bir sözleşme de bulunmadığını, tarafların ticari defterlerinin incelenmesi neticesinde müvekkilin başlatmış olduğu takibin haklı olduğu ve müvekkilin, davalı-borçlu şirketten takip ve davada belirtilen miktar kadar alacaklı olduğunun anlaşılacağını, müvekkilinin yine ticari ilişki nedeniyle davalı-borçlu şirket tarafından kendisine verilen Türkiye Garanti Bankası A.Ş.’nin Ege Ticari Şubesi’ne ait keşide ederek verdiği 149.890,69 TL. bedelli, 20.09.2021 keşide tarihli çekin ödenmediğini ve müvekkil tarafından 20.09.2021 tarihinde karşılıksız kaşesi vurulduğunu, bunun üzerine de 01.10.2021 tarihinde davaya konu icra takibinin başlatıldığını , bu nedenlerle davalı-borçlu şirketin icra takibine yapmış olduğu haksız, mesnetsiz, kötüniyetli itirazının iptaline, icra takibinin devamına, haksız ve kötüniyetli itiraz nedeniyle %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalı-borçlu taraftan alınarak davacı müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davacıdan ürünler almakta olup, uzunca bir süredir bu şekildeki ticari ilişkisinin devam ettiğini, davacının 01.10.2021 tarihli ödeme emri ile, İzmir 17.İcra Müdürlüğünün … esasına kayden 84.350,90 TL tutarlı cari alacağı için takip başlatmış olup, Müvekkili şirket tarafından bu takibe yasal itiraz süresi içinde olmak üzere 05.10.2021 tarihli dilekçe ile, “ödeme emrinin düzenlendiği tarihte, cari borç vadesinin gelmemiş olması ve herhangi bir şekilde Muacceliyet de kazanmamış olması” nedeni ile itiraz edilmiş olup, takip itirazları üzerine durdurulmuş, müvekkili şirketin uzun yıllardır davacı ile çalışmakta olduğunu ve bu ilişkilerinde açık hesap tutulduğunu, açık hesap (Cari hesap) işlemleri uygulamada taraflar arasında yapılacak yazılı veya sözlü bir anlaşmaya göre yapılabileceğini, muhasebe uygulamaları açısından taraflar arasında açık hesap ilişkisi herhangi bir yazılı sözleşmenin varlığına bağlı olmadığını, diğer bir ifadeyle ticari hayatta ve bunun kayıtlara yansıtılması noktasında muhasebe uygulamalarında açık hesap çalışmanın daha çok karşılıklı güven unsuruna dayalı olarak işleyen bir müessese olduğunu, açık hesap çalışan işletmelerin, başlangıçta birbirlerini tanıyıncaya veya güven unsuru oluşuncaya kadar işlemlerini peşin olarak yapabileceklerini, işletmeler zamanla birbirlerine karşı güven duymaya başladıklarında açık hesap işlemlerinin başladığını, satıcının satış bedelini ileri bir tarihte tahsil etmek koşuluyla alıcıyla gerçekleştirdiği mal ya da hizmet satışıyla açık hesap işleminin başlatılmış olduğunu, yapılan açık hesap işlemlerinde her zaman taraflardan birisi alacaklı olurken diğerinin borçlu olduğunu, gerçekleşen satışların bedelinin alıcı ve satıcı arasında yapılan anlaşmaya göre tahsil edildiğini, satıcı alıcıdan olan alacağını nakit para, çek veya senet olarak tahsil edebileceğini, Satıcının banka hesabına havale veya EFT yoluyla para aktarabileceğini, bu kapsamda müvekkil şirket ile davacı şirket arasındaki uzun süreli ticari ilişki kapsamında, alınan mal ve hizmet karşılığı davacı tarafça düzenlenen faturalar açık hesaba işlenmekte ve ortalama üç-dört aylık periyotlarla hesaplanan borç kısmen nakit ve kısmen de vadeli çeklerle ödenmekte olduğunu, ek’te sunulan 2021 yılına ait, müvekkil şirketle, davacı şirketin açık hesap dökümünden anlaşıldığı üzere, 01.01.2021-12.07.2021 tarihleri arasındaki dönem itibariyle oluşan borç 09.07.2021 tarihinde ödenen 10.00,00 TL, 12.07.20221 tarihinde ödenen 30.000,00 TL ve 15.07.20221 tarihinde verilen 20.09.2021 vadeli 149.890,69 TL tutarlı çek ile ödendiğini, 19.07.2021 tarihinden itibaren açık hesapta oluşan 84.350,90 TL tutarlı borcun ödenmesi, 16.11.20211 tarihinde başlayacak şekilde vadelendirilmiş iken davacı tarafça vade tarihi başlamadan içra takibi başlatılmış olduğunu, Ek’te sunulu 2021 yılı cari hesap dökümünde açıkça görüleceği üzere, müvekkil şirketçe 15.07.2021 tarihli son hesap kesimine göre verilen çekten sonra, davacı tarafça kesilen ilk fatura tarihi 19.07.2021 günü olup 2.754,71 TL tutarlı olduğunu, bu faturanın vade tarihinin 16.11.2021 günü olarak belirlendiğini, davacı şirketin bu 19.07.2021 tarihli faturası sonrası kesilen faturaları da 16.11.2021 tarihinden sonrasında ödemek üzere vadelenmiş olmasına rağmen davacı tarafça 01.10.2021 tarihli ödeme emri ile, İzmir 17.İcra Müdürlüğünün … esasına kayden icra takibi başlatılmış olduğunu, 01.10.2021 tarihi itibarıyla ödeme vadeleri gelmemiş olduğunu, kaldı ki davacı taraf, aralarındaki bu mutat uygulamaya rağmen, 19.07.2021 tarihli faturası ve sonrası kesilen faturaları da içerecek şekilde, toplam 84.350,90 TL tutarlı alacağının derhal ödenmesi talepli bir ihtarnameyi müvekkile keşide ederek bildirimde de bulunmadığı ve bu suretle aralarındaki teamüle uygun ödeme dışında bir ödeme şekli talep etmediği halde, icra takibine konu tutarda bir alacak için icra takibi başlatmış ve üstelik bu alacağa takip tarihinden itibaren ticari reeskont faizi uygulanmasını talep etmiş olduğunu, davacı tarafça başlatılan icra takibi tarihinde takibe konu borcun vadesinin gelmediği davacı tarafça da bilinmekte olup nitekim ek’te sunulan takibe konu faturala incelendiğinde, vadesinde ödenmeyen faturalar için 963 vade farkı uygulanacağı” yönünde, fatura altında, şart bulunduğunun anlaşılmakta olduğunu, Oysa davacı tarafça başlatılan icra takibinde alacaklı olduklarını ileri sürdükleri ana alacak üzerine, faturada düzenlenen vade farkının uygulanmadığını, talep dahi edilmediğinin görülmekte olduğunu, Bunun nedeni davacı tarafın da icraya koyduğu faturaların ilki itibarı ile ödeme vadesinin 16.11.2021 tarihinde başlayıp takip eden diğerleri yönünden de bu tarihten sonra olduğunu bilmeleri olup, icra takibinin başlatıldığı 01.10.2021 tarihi itibarı ile bu faturaların ödeme vadelerinin gelmemiş olduğunu, bu hali ile gerek muaccel hale getirilmemiş borç ve talep edilen faiz gibi ferileri yönünden, icra takibine yapılan itiraz haklı ve geçerli olduğunu, icra konusu yapılan tutarın vadesinin gelmemiş ve muacceliyet kazanmamış olması nedeni ile davanın reddine karar verilmesi ile konunun yargılamayı gerektiren bir hususa dayalı olması da göz önüne alınarak, müvekkili şirketin kötü niyetinden bahsedilemeyecek olması nedeni ile aleyhe bir tazminata hükmolunmasını talebininde reddine karar verilmesini talep etmiştir,
DELİLLER: İzmir 17. İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası, ticari defter ve kayıtlar, bilirkişi raporu, yemin, delil olarak değerlendirilmiştir.
Bilirkişi heyetinden alınan raporun sonuç kısmına göre; “…Sayın Mahkemenizin verdiği talimat doğrultusunda; taraf ticari defterleri ve dayanağı belgeleri üzerinde yapılan inceleme ve Raporun “İnceleme Ve Değerlendirmeler” bölümünde yapılan açıklamalar doğrultusunda;
* Dosyada taraflar arasında TTK 89.mad. göre düzenlenmiş yazılı bir cari hesap sözleşmesinin bulunmadığı, tarafların ticari defterlerinde açık hesap şeklinde çalıştıkları, takdirinin sayın mahkemenizde olduğu,
Davacının Ticari Defter Tasdikine İlişkin İnceleme;
* Davacının 2020-2021 yılına ait ticari defterlerin 213 sayılı VUK. 221. ve 222.maddeleri uyarınca ve 6102 sayılı TTK’nun 64/3. maddesi uyarınca noter açılış onaylarının süresinde – yaptırıldığı, 6100 sayılı H.M.K 222. Maddesine göre delil vasfı değerlendirmesinin takdiri Sayın Mahkeme’nizde olmak üzere; 6102 sayılı T.T.K 64/3. Madldesi uyarınca yapılması gereken kapanış tasdikinin 2020-2021 yılı yevmiye defterleri için süresinde yaptırıldığı, ticari defterlerini usulüne uygun tutulduğu ve birbirini doğruladığı, Davacı ticari defter kayıtlarında;
* Davacının davalıya ait cari hesabı hem 120 hem 320 hesapta takip ettiği, 2020 yılından 2021 yılına 120 Alıcılar hesabında 3.191,90 TL davacı alacağının, 320 Satıcılar hesabında 2.100,40 TL davacı borcunun devrettiği, (aradaki fark olan 1.091,90 TL ‘nin davalı borcu olduğu)
* Davacının davalıya 2021 yılında toplamı 273.150,09 TL olan 43 adet fatura düzenlediği, davalının davacıya 40.000,00 Tlsı Eft, 149.890,69 TL’sı çek olmak üzere toplam 189.890,69 TL ödemede bulunduğu, 2020 yılından devreden davacı alacağı olan 3.191,90 TL ile 2020 yılından devreden davacı borcu olan 2.100,40 TL’nin mahsup edilmesi ile ( 273.150,094 3.191,90 — 2.100,40 – 189.890,69 – 84.350,09 TL ) 84.350,09 TL davacı alacağının kaldığı, ancak 149.890,69 TL tutarındaki çekin karşılıksız çıktığı, bu çeke ait takibin bu davanın konusu olmadığı ve ticari defterlerde 128-Şüpheli Alacaklar hesabına aktarıldığı, bu dava konusu olan 84.350,09 TL tutarındaki davacı alacağının da 128-Şüpheli Alacaklar hesabına aktarıldığı,
* Takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 84.350,09 TL alacaklı olduğu, takibin de bu tutar üzerinden başlatıldığı,
Davalının Ticari Defter tasdikine İlişkin İnceleme
* Davalının 2021 yılında e-defter kapsamında olduğu, 1 Sıra Nolu Elektronik Defter Genel Tebliği’nde hüküm altına alındığı üzere; Açılış Onayı: Hesap döneminin ilk ayına ilişkin olarak alınan elektronik defter beratını, Kapanış Onayı: Hesap döneminin son ayına ilişkin olarak alınan elektronik defter beratını ifade ettiği, buna göre davacının açılış onayı yerine geçen 2021-0cak ayı E-defter beratlarını ve kapanış onayı yerine geçen 2021 yılı Aralık ayı yevmiye e-defter beratlarını yasal süresinde aldığı, envanter defterinin incelemeye sunulmadığı, 2021 yılına ait yevmiye ve defteri kebirin 213 sayılı VUK. 221. ve 222. maddeleri uyarınca ve 6102 sayılı TTK’nun 64/3. maddesi uyarınca noter açılış onaylarının süresinde yaptırıldığı, 6100 sayılı H.M.K 222. Maddesine göre delil vasfı değerlendirmesinin takdiri Sayın Mahkeme’nizde olmak üzere; 6102 sayılı T.T.K 64/3. maddesi uyarınca yapılması gereken kapanış tasdikinin 2021 yılı yevmiye defterleri için süresinde yaptırıldığı, incelemeye sunulan ticari defterlerin (yevmiye ve defteri kebirin) usulüne uygun tutulduğu ve birbirini doğruladığı,
Davalıya ait Ticari Defter Kayıtlarında;
* 2020 yılından 2021 yılına 1.091,50 TL davalı borcunun devrettiği, davacının 2021 yılında davalıya düzenlediği toplamı 273.150,09 TL olan 43 adet faturanın davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalının toplamı 189.890,69 TL ödemede bulunduğu (149.890,69 TL çek * 40.000,00 TL Eft) bu ödemeden sonra davalının davacıya 84.350,90-TL tutarında borcunun kaldığı, ( davacı defterlerinde bulunan karşılıksız çek kaydının davalı ticari defterlerinde bulunmadığı)
* Takip tarihi itibariyle davalı ticari defterlerinde 84.350,90 TL tutarında davacıya borcunun bulunduğu, takibin de bu tutar üzerinden başladığı tespit edilmiştir…” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
1-Dava İİK 67.Maddesi uyarınca açılmış itirazın iptali davasıdır.
2-Taraflar arasında dava konusu fatura alağının mevcudiyeti konusunda bir ihtilaf bulunmamakta olup uyuşmazlık icra takip tarihi itibariyle fatura bedellerine ilişkin alacakların muaccel olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
3-Davalı tarafça icra takibine itirazda ve davaya cevap süresi içinde sunulan cevap dilekçesinde davacı ile süren ticari ilişkide vadeli ödeme uygulaması bulunduğunu, önceki dönemlerde oluşan borçların fatura tarihinin uzun süre sonrasında ödendiğini, taraflar arasında bu yönde bir teamül bulunduğunu savunmuştur.
4-Davacı tarafça taraflar arasında vadeli ödeme yönünde bir sözleşme veya uygulama bulunmadığı ileri sürülmüş, davalının bu yöndeki savunmaları kabul edilmemiştir.
5-Mahkememizce tarafların ticari defter ve kayıtları SMMM bilirkişi aracılığı ile incelenmeiş, dosyaya sunulan 09/09/2022 tarihli bilirkişi raporunda her iki tarafın ticari defterlerinde yer alan kayıtların bakiye alacak miktarı yönünden uyumlu olduğu, açık hesap ilişkisinde davacının takip konusu 84.350,90-TL tutarında alacaklı göründüğü yönünde görüş bildirilmiştir.
6-Yukarıda da değinildiği üzere davalı tarafça borcu oluşturan alacağa yönelik bir itirazda bulunulmamış olup, nitekim davacının alacaklı olduğu miktar davalı ticari defter kayıtlarında da mevcut olduğu görülmüştür. Ancak davalı tarafça takip tarihinde alacağın muaccel olmadığı yönünde savunmada bulunulmuştur.
Taraflar arasındaki ilişki satış sözleşmesinden kaynaklanmakta olup kural olarak malın teslimi anında alıcının mal bedelini satıcıya ödeme borcu doğmaktadır. Taraflar arasında ödemenin belirli bir vadede veya talep üzerine yapılacağı yönünde bir anlaşma var ise vadeden önce veya alacaklının talebi olmaksızın borcun muaccel hale gelmeyeceği açıktır. Böyle bir vade sözleşmesinin yazılı olarak yapılmış olması gerekmemekte, taraflarca artık teamüle dönüşmüş bir uygulama varsa bunun da vade sözleşmesi gibi borçluya hak tanıdığı değerlendirilmektedir. Genel kuralın istisnası niteliğinde olan vade uygulamasında ispat külfeti borçlu üzerindedir.
Somut olayda davalı borçlu bu yönde bir anlaşma bulunduğuna dair yazılı delil sunmamıştır. Yukarıda da değinildiği üzere yazılı delil bulunmasa dahi taraflar arasında ticari teamüle dönüşmüş bir vade uygulaması mevcut ise bunun da taraflara hak ve yükümlülükler yüklediğinin kabulü gerekmektedir. Bu nedenle mahkememizce tarafların ticari defter ve kayıtlarında yer alan fatura tarihleri ve ödeme tarihleri incelenmiş, vade uygulaması bulunup bulunmadığı yönünde değerlendirme yapılmıştır. Buna göre, tarafların ticari ilişkilerinin 20/08/2020 tarihinde davalıya düzenlenen davacı faturası ile başladığı, 20/10/2020 tarihine kadar çeşitli miktarlarda faturalar düzenlendiği ve davalının 20/10/2020 tarihinde 79.000,00-TL tutarlı çeki ile ödeme yapıldığı, sonraki süreçte yine faturaların kesildiği ve bir sonraki ödemenin 20/05/2021 tarihli 80.460,85-TL bedelli çek ile yapıldığı, 2021 yılı içerisinde yine farklı tarih ve tutarlarda faturalar düzenlendiği ve davalı tarafından 09/07/2021 tarihinde 10.000,00-TL tutarlı EFT, 12/07/2021 tarihli 30.000,00-TL tutarlı EFT ve 20/09/2021 tarihli 149.890,69-TL tutarlı çek ile ödemede bulunulduğu, sonraki süreçte de faturalar düzenlendiği, 149.890,69-TL tutarlı çekin karşılıksız çıkması üzerine yeni fatura düzenlenmediği ve çekin icra takibine konu edildiği, ayrıca açık hesapta bulunan alacak miktarının da icra takibine konu edildiği görülmüştür.
Tüm bu hususların birlikte değerlendirilmesinde, davacı ile davalı arasındaki ticari ilişkinin 1 yıl civarında sürdüğü, bu süre zarfında düzenlenen faturaların bedellerinin açık hesapta derhal ödenmediği ve üzerinden farklı süreler geçtikten sonra çek ile veya nakit-EFT yoluyla ödemeler bulunduğu görülmekte ise de taraflar arasında fatura bedellerinin belirli bir vadenin sonrasında ödemeye konu edileceği yönünde teammülleşmiş bir uygulamanın varlığı için uzun sürelerde aynı şekilde uygulama yapılmasının gerekli olduğu, davacı ile davalı arasındaki ticari ilişkinin toplam süresi ile düzenlenen fatura bedellerinin miktarı dikkate alındığında ödemelerin belirli aralıklarla toplu olarak yapılmış olmasının taraflar arasında vadeli ödeme teamülü oluştuğu yönünde değerlendirilemeyeceği, zira yukarıda da değinildiği üzere taraflar arasındaki ticari ilişkinin toplam süresi dikkate alındığında satıcının ödeme kolaylığı sağlamış olmasının fatura bedelini mal teslim anında talep etme hakkından vazgeçme şeklinde yorumlanması için uygulamanın daha uzun ve süreklilik göstermesi gerektiği değerlendirildiğinden taraflar arasında bu yönde bir uygulama bulunmadığı, takip tarihinde takibe konu edilen miktardaki alacağın muaccel olduğu değerlendirilmiştir.
Kaldı ki bir an taraflar arasında vadeli ödeme uygulaması bulunduğu düşünülse dahi davalı tarafça davalıya ödeme aracı olarak verilen 149.890,69-TL tutarlı çekin karşılıksız olduğu Türkiye Garanti Bankası A.Ş.’nin 14/05/2022 tarihli müzekkere cevabı ile sabit olup, hem çek bedeli hem de açık hesaptaki bakiye alacak miktarının 01/10/2021 tarihinde takibe konu edildiği, takibe konu faturaların Haziran 2021-Eylül 2021 tarihleri aralığında düzenlendiği ve takibin fatura tanzim tarihlerinin üzerinden oldukça zaman geçtikten sonra, çekin karşılıksız çıkması sonrasında takibe konu edildiği dikkate alındığında, davacının vadeli ödeme yönünde teamül bulunsa dahi somut olayın şartlarına göre gerek fatura düzenleme tarihlerinin üzerinden geçen zaman gerekse açık hesap borcuna istinaden düzenlenen çekin karşılıksız çıkmış olması nedeniyle bakiye alacak için icra takibinde bulunabileceği değerlendirilmiştir.
7-Davalı taraf delil olarak yemin deliline dayanmış olup, davalının vadeli ödeme uygulamasına yönelik savunmasını diğer delilleriyle ispat edemediği değerlendiğinden yemin delili hatırlatılmış, davalının davacıya yemin teklifi üzerine davacı mahkememiz huzurunda taraflar arasında vadeli ödeme teamülü bulunmadığı hususunda yemin etmiştir. Davalı taraf yemin deliliyle de savunmasını ispat edememiş olup takip konusu alacağın her iki taraf ticari defterleriyle sabit olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacı tarafça takipte yasal faiz talep edilmiş olup mahkememizce taleple bağlı kalınarak asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi yönünde hüküm kurulmuştur.
8-Dava konusu alacak faturaya dayanmakta olup her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olan fatura miktarlarının aynı miktarda alacak-borç bakiyesi verdiği, davalının borçlu olduğu miktarı tespit edebilecek olduğu görülmüştür. Her ne kadar davalı tarafça alacağın muaccel olmadığı ileri sürülerek itirazda bulunulmuş ise de davalının vadeli ödeme yapılacağına dair somut bir delilinin bulunmadığı ve ödeme için davacıya verilen çekin karşılıksız çıkması neticesinde başlatılan takibe karşı itirazın niteliği dikkate alındığında davalının itirazına konu savunmasının yargılamayı gerektirir nitelikte olmadığı, davalının düzenlenen fatura bedellerine konu miktar kadar vadesi gelmiş borcu olduğunu bilebilecek durumda olduğu ve alacağın likit nitelikte olduğu değerlendirilmiş ve dava değerinin %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
9-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13. Fıkrası uyarınca arabuluculuk ücreti yargılama giderlerinden olup, 1.320,00TL maktu arabuluculuk ücretinin hazine tarafından karşılandığı anlaşıldığından bu tutarın davalı üzerine yükletilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile, davalının İzmir 17.İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazının iptali ile takibin itiraz öncesi koşullarda devamına, asıl alacak miktarına takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine,
2-Alacak likit nitelikte görülmekle hükmedilen dava değerinin %20’si oranında hesaplanan 16.870,18-TL inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 5.762,00-TL harçtan peşin olarak alınan 1.18,91-TL harcın mahsubu ile bakiye 4.743,09-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı yararına takdir edilen 13.496,14-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 1.018,91-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafça sarf edilen 80,70-TL başvuru harcı ile 89,25-TL posta ve tebligat ücreti, 600,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 769,95‬-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve resen ilgili taraflara iadesine,
8-Dava şartı arabuluculuk kapsamında hazine tarafından karşılandığı anlaşılan 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına, bu hususta harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
Dair, davacı …, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya tutanağa geçirilmek kaydıyla mahkememiz zabıt katibine beyanda bulunmak ve bu beyanın mahkememiz Hakimi tarafından onaylanması sureti ile istinaf kanun yoluna gidilebileceği, yasal süre içinde istinaf kanun yoluna başvurulmadığı takdirde kararımızın kesinleşeceği, yasal sürede istinaf kanun yoluna gidilmesi halinde dosyanın ilgili İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne istinaf konusunda karar verilmek üzere gönderileceği açıklanmak sureti ile açık yargılama sonunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.27/12/2022

Katip
e-imzalıdır

Hakim
e-imzalıdır

BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur”