Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/929 E. 2023/633 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/929 Esas
KARAR NO : 2023/633
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/11/2022
KARAR TARİHİ : 13/07/2023
Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıdan 30.09.2021 tarih … numaralı fatura nedeniyle toplamda 3.729,19 TL’lik bakiye alacağı bulunduğunu, işbu faturanın konusu motorin satışı olduğunu, müvekkilinin karşı yana satmış olduğu mallara istinaden fatura kestiğini, söz konusu faturalarının usulüne uygun tebliğ edildiğini, bahsi geçen fatura, davalı yana tebliğ edildiğini, davalı yan faturalara yasal süresi olan 8 gün içerisinde itiraz etmeyerek faturanın içeriğini ve böylelikle borcunu kabul etmiş faturadan kaynaklı borcunun bir kısmını da ödediğini, davalı borçlunun söz konusu fatura nedeniyle bakiye kalan 3.729,19 TL’lik borcunu ödemediğini, müvekkili şirketin faturadan kaynaklı bakiye alacağının tahsili için İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası ile icra takibi başlatıldığını, iş bu icra takip dosyasından borçluya ödeme emri gönderilmiş olup borçlunun haksız itirazı sonucu takibin durduğunu, borçlu yanın fatura konusu hizmeti almasına rağmen hiçbir dayanak sunmadan hukuka aykırı olacak şekilde kötüniyetli olarak borcun tamamına itiraz ettiğini ve haksız yere takibin durmasına sebebiyet verdiğini, söz konusu takip dayanağındaki bakiyeyi ve bu bakiyeyi doğuran vakıayı davalı yan defterlerine işlemiş olmasına karşın takibe dayanak sunmadan itiraz ettiğini, davalı yan tarafından yapılan itirazın dayanaksız ve kötü niyetli olduğunu, borçlunun İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibine yaptığı haksız itirazın iptali ile takibin devamına, takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, haksız, hukuka aykırı ve kötü niyetli olarak açılan davanın reddi gerektiğini, müvekkili ile davacı taraf arasındaki sözleşmeden kaynaklanan 1 değil 3 adet fatura bulunduğunu, müvekkili ile davacı … Ürünleri İnşaat Tah. Tic. A.Ş. arasında, 2021 yılı eylül ayının başında motorin satışı konusunda sözlü bir anlaşma yapıldığını, bu anlaşmaya göre müvekkilinin o bölgede yapacağı işte kullanmak için, iş bitene kadar, davacı şirketten motorin alacağını, alınan motorinin bedelini peşinen ödemek için de davacı şirkete çek verilecek ve iş bittiğinde motorin bedeli hesaplanıp işbu çek ile ödeneceğini, bu anlaşmaya göre müvekkili tarafından … Bankası A.Ş. … Şubesi’ne ait 11/11/2021 tarihli 50.000,00TL bedelli çeki davacı şirkete teslim tutanağı düzenlenerek teslim edildiğini, yine Eylül 2021 itibariyle müvekkili davacıdan motorin almaya başladığını, davacının bu mal alışları sebebiyle müvekkiline 3 adet fatura kestiğini, 14/09/2021 tarih ve … no’lu 3.850,08TL bedelli fatura, 21/09/2021 tarih ve … no’lu 24.012,76TL bedelli fatura, 30/09/2021 tarih ve … no’lu 15.866,35TL bedelli fatura, müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, davacı tarafından müvekkiline, toplam 43.729,19-TL bedelli 3 adet fatura gönderildiğini, işbu faturaların müvekkili tarafından kayıtlarına işlendiğini, davacının da bu faturalar karşılığı olarak, müvekkili tarafından kendisine verilen 50.000,00TL bedelli çeki sorunsuz bir şekilde tahsil ettiğini, … Bankası’nda tahsile ilişkin kayıt ve bilgiler mevcut olduğunu, davacının müvekkilinin borcundan 6.270,81TL fazla meblağı bankadan aldığı ortaya çıkacağını, . müvekkili hakkında açılmış bulunan işbu itirazın iptali davasının esastan reddine, İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra takibinin iptaline karar verilmesine, ayrıca 6.270,81TL fazla ödemenin tespitine, takibinde haksız ve kötü niyetli olan davacının takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkûm edilmesini talep etmiştir,
DELİLLER: İzmir …. İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası, ticari defter ve kayıtlar, bilirkişi raporu delil olarak değerlendirilmiştir.
Bilirkişi heyetinden alınan bilirkişi raporunun sonuç kısmına göre; “…Sayın Mahkemenizin verdiği talimat doğrultusunda; davacı ticari defterleri ve dayanağı belgeleri üzerinde ve dosya kapsamında yapılan inceleme ve Raporun “İnceleme Ve Değerlendirmeler” bölümünde yapılan açıklamalar doğrultusunda;
Davacı Ticari Defterlerinin Tasdikine ilişkin Yapılan İncelemede;
Davacının 2020-2021-2022 yılına ait incelemeye sunduğu ticari defterlerinin 213 sayılı VUK. 221. ve 222.maddeleri uyarınca ve 6102 sayılı TTK’nun 64/3. maddesi uyarınca noter açılış onaylarının süresinde yaptırıldığı, 6100 sayılı H.M.K 222. Maddesine göre delil vasfı değerlendirmesinin takdiri Sayın Mahkeme’nizde olmak üzere; 6102 sayılı T.T.K 64/3. maddesi uyarınca 2020-2021 yılı yevmiye defterine yapılması gereken kapanış tasdikinin süresinde yaptırıldığı, 2022 yılı kapanış tasdiği için sürenin bulunduğu,
Davacıya ait ticari defter kayıtlarında ve taraflara ait Ba/Bs Formları üzerinde Yapılan İncelemede;
Dosya kapsamında bulunan davalıya ait 2021 yılı Ba formunda; davacının davalıya düzenlediği kdv hariç toplamı 37.058,64 TL tutarındaki 3 adet faturanın Ba formu ile beyan edildiği, davacı tarafca da 2021 yılı Bs formu ile düzenlenen faturaların beyan edildiği,
Davacının davalıya 2021 yılında toplamı 43.729,19 TL olan 3 adet fatura düzenlediği, davalının davacıya 2021 yılında 50.000,00 TL tutarında çek ile ödeme yaptığı, defter kayıtlarında dava dışı “…” firmasının davacıya olan 10.000,00 TL tutarındaki borcunun da davalı tarafından ödendiği, bu nedenle davalı cari hesabının 10.000,00 TL tutarında borçlandırıldığı, bu borçlandırmadan sonra davacının davalıdan 3.729,19 TL tutarında alacağının kaldığı, bu alacağın 2022 yılına devrettiği, 2022 yılında davacının davalıya 581,83 TL tutarında vade farkı faturası fatura düzenlediği, bu fatura ile birlikte davacının davalıdan 4.311,02 TL tutarında alacağının olduğu, 50.000 TL tutarındaki çek ödemesinden 10.000,00 TL … firması borcu mahsup edilmiş, dolayısıyla davalının ödeme tutarı 40.000,00 TL üzerinden hesaplamaya dahil edilmiş)
Davacı ticari defterlerinde Takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 4.311,02 TL tutarında alacaklı olduğu, takibin 3.729,19 TL asıl alacak üzerinden başlatıldığı tespit edilmiştir.
Davalının cari hesabına borç olarak kaydedilen ve dava dışı “…” firmasının borcundan mahsup edilen 10.000,00 TL ödemeye ilişkin dosyada bir belge bulunmadığı, bilirkişiliğime de bir belgenin ibraz edilmediği,
Sayın mahkemenizce davalı tarafca yapılan ve dava dışı firmanın borcuna mahsup edilen 10.000,00 TL ödemenin kabul edilmesi halinde takip tarihi itibariyle davacının davalıdan takipteki asıl alacak tutarı kadar alacaklı olduğu, kabul edilmemesi halinde davacının bu tutarda bir alacağının olmayacağı görüş ve kanaatine varılmıştır…” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
1-Dava, İİK 67.maddesi uyarınca açılmış itirazın iptali davasıdır.
2-Davacı vekili dava dilekçesinde davacı ile davalı arasında ticari ilişki bulunduğunu, davacı şirketin 30/09/2021 tarihli 15.866,35-TL bedelli fatura nedeniyle bakiye 3.729,19-TL alacağı bulunduğunu, davalıya faturanın tebliğ edildiğini ancak ödeme gerçekleştirilmediğini ileri sürerek davalının itirazının iptali ile %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
3-Davalı vekili cevap dilekçesinde taraflar arasında 3 adet faturanın düzenlenmesinden dolayı ticari ilişki bulunduğunu, davalının İzmir bölgesinde gerçekleştireceği işinde kullanılmak üzere anlaşma gerçekleştirildiği ve davacıya 50.000,00-TL bedelli çek verildiğini, davacının 3.850,08-TL, 24.012,76-TL ve 15.866,35-TL bedelli olmak üzere toplam 43.729,19-TL bedelli 3 adet fatura düzenlediğini, buna karşılık 50.000,00-TL bedelli çekin davacıya verildiğini ve davalının 6.270,81-TL fazla ödeme yapmış olduğunu ileri sürerek davanın reddi ile %20’den az olmamak üzere davalı lehine tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
4-Kural olarak alacaklı, alacağın kaynağını oluşturan fatura içeriğinde yer alan mal veya hizmetin davalı borçluya verildiğini ispat külfeti altındadır. Alacaklı bu husustaki ispatı imzalı fatura veya sevk irsaliyesi ile sağlayabileceği gibi mal veya hizmetin borçluya verildiğini ispat eden diğer yazılı, görsel delillerle ispat edebilebilir. Yine kendi ticari defterlerinde lehine olan kayıtların davalı ticari defterleri ile doğrulanması veya davalının ticari defterlerini ibraz etmemiş olması halinde de alacağın varlığı ispat olunabilir. Zira Yargıtay’ın artık istikrar kazanmış uygulamasına göre bir tacirin ticari defterlerine bir faturayı kaydetmiş olması, fatura içeriği mal veya hizmetin kendisine sağlandığının ispatı olarak kabul edilmektedir.
Mahkememizin 02/02/2023 tarihli celsesinin 2 nolu ara kararı ile her iki tarafa ticari defter ve belgelerin ibrazı hususunda süre verilmiş, davacı tarafın ticari defterlerinin yerinde incelenmesini talep ettiği, ancak davalı tarafça ticari defterler mahkememize ibraz edilmediği gibi yerinde inceleme talebinde de bulunulmadığı görülmüştür.
6-Davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarının SMMM Bilirkişi aracılığı ile yapılan incelemesi neticesinde düzenlenen bilirkişi raporunda
“.Davacı ticari defterlerinde Takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 4.311,02 TL tutarında alacaklı olduğu, takibin 3.729,19 TL asıl alacak üzerinden başlatıldığı tespit edilmiştir.
Davalının cari hesabına borç olarak kaydedilen ve dava dışı “…” firmasının borcundan mahsup edilen 10.000,00 TL ödemeye ilişkin dosyada bir belge bulunmadığı, bilirkişiliğime de bir belgenin ibraz edilmediği,
Sayın mahkemenizce davalı tarafca yapılan ve dava dışı firmanın borcuna mahsup edilen 10.000,00 TL ödemenin kabul edilmesi halinde takip tarihi itibariyle davacının davalıdan takipteki asıl alacak tutarı kadar alacaklı olduğu, kabul edilmemesi halinde davacının bu tutarda bir alacağının olmayacağı görüş ve kanaatine varılmıştır…”
şeklinde kanaat bildirildiği görülmüştür.
7-Ticari defterlerin ibrazı ve delil olmasına ilişkin yasal düzenleme 6100 sayılı HMK’nın 222.maddesinde yer almaktadır.
“1-Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
2-Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
3-İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.”
Madde metninde de açıklandığı üzere ticari defterlerin bir tarafın kendi lehine delil olarak kabul edilmesi için öncelikle usulüne uygun tutulmuş, açılış ve kapanış onaylarının süresinde yaptırılmış olması gerekmektedir. Bunun yanında ticari ilişkinin karşı tarafının aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterindeki kayıtların bu deftere aykırı olmaması veya karşı tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir.
8-Somut olayda davacı tarafın ticari defterleri incelenmiş, davalı taraf ise ticari defterlerini ibraz etmemiştir. Taraflar arasında 3 adet faturanın düzenlenmesi ve içeriğinin davalıya sağlanması, buna karşılık davalının verdiği 50.000,00-TL bedelli çekin davacı tarafça tahsil edilmiş olduğu hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Nitekim davalı taraf cevap dilekçesinde davacının ticari defterlerinde kayıtlı bulunan 3 adet fatura içeriğinin alındığını ikrar etmekle birlikte bunların bedelinin ödendiğini savunmuştur. Taraflar arasındaki temel uyuşmazlık davacı ticari defterlerinde 14/09/2021 tarihli … yevmiye nolu işlem ile kayıtlı olan “… Virman” açıklamasıyla işlenen 10.000,00-TL tutarlı borç kaydının davalı açısından geçerli bir borçlandırıcı işlem olarak değerlendirilmesinin gerekip gerekmediği noktasındadır.
Davalı tarafça bilirkişi raporuna itiraz süresi içerisinde sunulan beyan ve açıklamalar ile duruşma sırasında davalı ile … adlı kişi arasında hiçbir ilgi ve bağ bulunmadığı, 3.kişinin borcunun davalı tarafça üstlenilmediği, davacının da böyle bir iddiasının bulunmadığını ileri sürmüştür.
Davacı taraf davasında açık hesap ilişkisine değil yalnızca 1 adet faturaya dayanmış ise de ticari defter incelemesinde açık hesap şeklinde bir çalışma bulunduğu görülmüştür. Açık hesap ticari ilişkisinde cari hesaptan farklı olarak alacak bakiyesinin takibinde TBK’nın 102.maddesinde yer alan “Kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel borç için yapılmış sayılır. Birden çok borç muaccel ise ödemenin, borçluya karşı ilk olarak takip edilen borç için yapılmış olduğu kabul edilir. Takip yapılmamış ise ödeme, vadesi ilk önce gelmiş olan borç için yapılmış olur.
Birden çok borcun vadesi aynı zamanda gelmişse, mahsup orantılı olarak; borçlardan hiçbirinin vadesi gelmemişse ödeme, güvencesi en az olan borç için yapılmış sayılır.”
Hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir.
Buna göre, davacı ticari defterlerine göre son muaccel olan borç 15.866,35-TL bedelli faturadan kaynaklanmakta olup dava dilekçesinde salt bu faturaya dayanılmış olması, ticari defterlerde yer alan diğer alacak kayıtlarıyla ilgili hak ileri sürülmesine ve davalının yaptığı ödemeden diğer alacakların düşülmesine engel olmayacaktır.
10.000,00-TL tutarlı … adına yapılmış borç kaydının davalı açısından bağlayıcı olup olmadığı noktasında yapılan incelemede, 6100 sayılı HMK’nın 222/3. Maddesinde “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir” şeklinde belirtildiği üzere davacının kendi ticari defterlerinde kayıtlı bir hususun kendi lehine delil kabul edilebilmesi için davalının ticari defter kayıtlarını sunmamış olması yeterlidir. Tarafın tuttuğu ticari defter kayıtlarının doğrudan davalıya sağlanmış bir menfaat olarak kayıtlarda yer almasının gerekip gerekmediği noktasında yasal bir düzenleme bulunmamakla birlikte ticari hayatın akışı içinde 3.kişi adına düzenlenmiş bir faturanın da davalıya teslim edilebileceği ve davalının bu faturayı kendi defterlerine işlemek suretiyle borç kaydı oluşturabileceği açıktır. Kaldı ki davalı tarafça … ile davalının bir ilgi ve bağı bulunmadığı savunulmuş ise de davalının celp edilen Form BA kayıtlarında 2021 yılı içerisinde KDV hariç 18.645,00-TL bedelli mal veya hizmet alındığı yönünde beyanının vergi dairesine iletildiği görülmüş olup davalının … adlı şirkete borçlandırıcı bir mal veya hizmet alımı yapmış olduğu da anlaşılmaktadır. Bu durumda davalının ticari defterlerini ibraz etmiş olsaydı ve 10.000,00-TL bedelli borcun defterinde davacı adına alacak oluşturacak şekilde kayıtlı olduğu görülseydi bu davacı lehine delil kabul edilebilecek olduğuna göre, davalının ticari defterlerinin sunulmaması halinde de davacının defterinde kayıtlı olan alacak kaydının kendi lehine delil kabul edilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenle, davalının ticari defterlerini ibraz etmemiş olduğu gözetilerek davacının kendi ticari defterlerinde yer alan 3 adet fatura kaydı ve 10.000,00-TL tutarlı alacak kaydı davacı lehine delil kabul edilmiş ve davacının son muaccel olan faturasından dolayı 3.729,19-TL alacaklı olduğu değerlendirilmiştir.
9-Davacı alacağı faturaya dayanmakla birlikte uyuşmazlık konusunu alacağın açık hesap ilişkisinde 3.kişi namına kayıtlı olan alacaktan kaynaklandığı, davalının bu miktardan sorumlu olup olmayacağı ve açık hesap ilişkisinde bu miktarın davacı lehine alacak olarak kabul edilip edilmeyeceği yargılamayı gerektirdiğinden alacak likit nitelikte görülmemiş ve inkar tazminatına hükmedilmemiştir.
10-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13. Fıkrası uyarınca arabuluculuk ücreti yargılama giderlerinden olup, İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun sarf kararı ile 1.560,00-TL arabuluculuk ücretinin hazine tarafından karşılandığı anlaşıldığından bu tutarın yargılama giderlerine dahil edilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM:
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE, İzmir ….İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra takip dosyasına yapılan davalı itirazının iptaline, takibin alacak miktarı ve faiz oranı yönünden itiraz öncesi koşullarda devamına,
2-Alacak likit nitelikte görülmediğinden inkar tazminatı talebinin reddine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 254,74-TL harçtan peşin olarak alınan 80,70-TL harcın mahsubu ile bakiye 174,04-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı yararına takdir edilen 3.729,19-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 80,70-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafça sarf edilen 80,70-TL başvuru harcı ile 159,25-TL posta ve tebligat ücreti ve 1.200,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.439,95‬-TL yargılama giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve resen ilgili taraflara iadesine,
8-Dava şartı arabuluculuk kapsamında hazine tarafından karşılandığı anlaşılan 1.560,00-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına, bu hususta harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda, dava değerinin 6100 Sayılı HMK’nın 341/2. Maddesinde gösterilen İstinaf kanun yolu başvuru sınırının altında kalması nedeniyle kesin nitelikte olduğu ve kanun yoluna başvurulamayacağı açıklanmak sureti ile açık yargılama sonunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.13/07/2023
Katip…
e-imzalı
Hakim…
e-imzalı