Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/921 E. 2022/661 K. 14.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/921 Esas
KARAR NO : 2022/661

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/11/2022
KARAR TARİHİ : 14/11/2022

Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesi ile; müvekkili … tarafından işbu dosya davalıları olan …, … ve … aleyhinde başlatılmış olan İzmir 15. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası ile müvekkilinin daha önce davalılara ödemiş olduğu ancak karşılığını alamadığı araç satın alma ve plaka kiralama bedellerinin kendisine faizi ile iadesini talep ettiğini, 70.000,00 TL havale ödemesi ve 50.000,00 TL elden ödeme olmak üzere müvekkilinin daha önce gerçekleştirdiği ödemelerin karşılığı olarak toplam 120.000,00-TL’nin taraflarına ödenmesi talebi ile açtıkları işbu icra dosyasına borçlular ayrı ayrı itirazlarını sunduklarını ve icra takibini durduklarını, ne var ki işbu itirazların haksız ve kötüniyetli olup itirazların iptali ile icra takibinin devamına karar verilmesi gerektiğini, Uyuşmazlık halinde İzmir icra ve mahkemeleri yetkili kılındığını, İzmir icra müdürlüklerinin takipte yetkili olduğunu, Kaldı ki işbu sözleşmenin ifa yeri de İzmir olduğunu ve davalı … ile Mercedes-Benz markalı aracın satın alınması amacıyla yapılan ve müvekkilinin de bu kapsamda 120.000,00 TL ödeme yaptığını ancak aracı da üstüne devralamadığını, sözleşmenin de ifa yeri İzmir olduğunu, bu kapsamda HMK m.10’da yer alan “Sözleşmeden doğan davalar sözleşmenin ifa yeri mahkemesinde de açılabilir.” hükmü gereği de yetkili icra müdürlükleri İzmir icra müdürlükleri olduğunu, görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, müvekkilinin okul servis işletmeciliği yaptığını, işi gereği servis aracına ihtiyaç duyduğu için satılık kasa(araç) ve kiralık plaka (servis ruhsatı alınarak servis işi yapılabilmesi için ihtiyaç duyulan S Plaka) aramakta iken 11.09.2021 tarihinde internette “Minibüs satılık, plaka kiralık” şeklindeki ilanı gördüğünü ve davalı … ile iletişime geçtiğini, yapılan görüşmede ise …, müvekkiline Mercedes-Benz marka aracın kendisine ait olduğunu ancak üzerindeki … plakanın (Servis işletmeciliği yapılabilmesi izni olan “S” Plaka) ise yakinen tanıdığını söylediği …’a ait olduğunu söylediğini, özellikle taksi, dolmuş, servis aracı gibi ticari araçlarda fiziki olarak araç(kasa) başka birine ait olabilirken özel ruhsatlı plaka (mevcut durumda servis olarak çalışma izni olan “S” plaka) başka birine ait olabildiğini, Bu hallerde ise aracın, kasa sahibinin değil plaka sahibinin üzerine yapıldığını, …’in ise yakın arkadaşı olan ve birlikte iş yapmakta olduğu …’ın onayı ve imzasını bizzat alarak plakayı müvekkiline kiralayabileceğini ifade ettiğini, bu kapsamda müvekkili ile görüşmede aracın şimdiki durumuyla personel servisi olarak kullanabileceği fakat kendisine okul servisi gerektiğini belirttiğini, ruhsatın okul servisine dönüştürülmesi halinde anlaşabileceğini dile getirdiğini, ruhsatın okul servisine çevrilmesi taahhüdünün alınmasından sonra … ile bedel olarak 120.000,00 TL üzerinden anlaşıldığını, … bir süre sonra durumu ve anlaşmayı …’a anlatıp onay aldığını ve sözleşmeyi …’a imzalattığını söyleyip kendisinin tanık, …’ın ise kiraya veren olarak imzasının bulunduğu sözleşmeyi imzalaması için müvekkiline sunduğunu, müvekkilinin de imzaladığını, Sözleşmenin kurulmasına ve tarafların anlaşmasına doğal olarak güven duyan müvekkili …’in kendi tabiriyle “işlerin (ruhsat dönüştürmesinin) daha hızlı halledilebilmesi için” elden talep ettiği 50.000,00 TL’yi elden ödediğini, kalan 70.000,00 TL ise mesajlaşmalardan da görüleceği üzere yine …’in talebi üzerine …’in babası davalı …’in Türkiye İş Bankası’ndaki…… IBAN numaralı hesabına havale yoluyla ödediğini, anlaşma yapıldığının ve bu kapsamda (her ne kadar gerçeğe aykırı biçimde 50.000,00 TL’lik kısmın ödenmediği iddia edilse de) 70.000,00 TL’lik ödemenin müvekkili tarafından gerçekleştirildiğinin davalılar tarafından dahi kabul edildiğini, müvekkilinin üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirmesine rağmen kendisine verilen sözün tutulmadığını, …, … ve …’in, parayı almasına rağmen ruhsatın müvekkiline tesliminin sağlanmadığını, borçlu olduklarını bilmelerine rağmen takibe itiraz eden davalıların kötüniyetli olduklarını, İzmir 15. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı icra takip dosyası yapılan haksız itirazının iptaline ve takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesin talep ve dava etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE;
1-Dava İİK 67. Maddesi uyarınca açılmış itirazın iptali davasıdır.
2-Dava dilekçesinde davalılardan araç satın alımı ve kiralaması için bir kısım ödemelerde bulunulduğunu ancak davalıların kötü niyetli olarak sözleşme ile kararlaştırılan edimlerini yerine getirmedikleri ileri sürülerek itirazın iptali talep edilmiştir.
3-Görev hususu kamu düzeninden olup mahkeme tarafından her aşamada resen gözetilmesi gerekmektedir.
4-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Sulh Hukuk Mahkemelerinin Görevi” başlıklı 4. Maddesinde; “ (1) Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın;
a) Kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları,
b) Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davaları,
c) Taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları,
ç) Bu Kanun ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hâkimini görevlendirdiği davaları görürler” amir hükmüne yer verilmiştir.
5-Görüldüğü üzere, mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’ndan (HUMK) farklı olarak bu düzenlemede miktar ayrımı yapılmaksızın tahliye, alacak, tazminat, kiracılık sıfatının tespiti gibi tüm kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözüm yeri sulh hukuk mahkemesi olarak gösterilmiştir.
6-Kira sözleşmesi, tam iki tarafa borç yükleyen rızaî bir sözleşme olup sözleşmenin kurulması için kiraya veren ile kiracının sözleşmenin esaslı noktaları üzerinde anlaşmaları, irade beyanlarının karşılıklı ve birbirine uygun olması gerekir. Sözleşmede bir şeyin kullanılmasını devretmeyi üstlenen kişiye kiraya veren, buna karşılık bir bedel ödemeyi üstlenen kişiye de kiracı denir. Kiraya veren, kiralanan şeyin maliki olabileceği gibi o şey üzerinde sınırlı bir aynî hak sahibi veya kiracı da olabilir.
7-Davacı tarafça dava dilekçesi ekinde dosyaya sunulan bila tarihli “Oto kiralama sözleşmesi” ve “S PLAKA KİRA KONTROTOSU” başlıklı kira sözleşmesinin incelenmesinde taraflar arasındaki uyuşmazlığın Mercedes-Benz marka … plaka sayılı aracın kasası ve araç plakasının kiralanmasına ilişkin olduğu, davacı tarafça her ne kadar araç kasasının satın alınması için anlaşıldığı ileri sürülmekte ise de dosya kapsamında bulunan taraf beyanlarında araç kasasının kiralanması için sözleşme bulunduğu yönünde kabullerin yer aldığı, nitekim davacı vekili tarafından Kemalpaşa Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunulan şikayet dilekçesinde de bir bütün halinde kira sözleşmesinden bahsedildiği, davacı tarafın iddiaları ve banka dekont ödemesinde “satın aldım” ibaresiyle düzenlenen tek taraflı beyan dışında taraflar arasında satış sözleşmesi bulunduğunu gösterir bir delil bulunmadığı, bu haliyle taraflar arasındaki uyuşmazlığın kira sözleşmesinden kaynaklandığı anlaşıldığından uyuşmazlığın görevli Sulh Hukuk Mahkemesi’nce incelenip değerlendirilmesi gerektiğinden mahkememizin görevsizliğine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN, HMK 114/1-c maddesi gereğince mahkememizin görevsiz olması nedeniyle dava şartı yokluğundan HMK 115/2 maddesi gereğince USULDEN REDDİ ile, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, İZMİR SULH HUKUK MAHKEMESİNİN GÖREVLİ OLDUĞUNA,
2-HMK’nun 20.maddesi uyarınca bu karara karşı süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulması halinde bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize başvurularak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmesi halinde dava dosyasının yetkili ve görevli İzmir Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, kesinleşmeden itibaren 2 haftalık süre içerisinde dosyanın yetkili ve görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmezse davanın açılmamış sayılacağının İHTARINA,
3-Yargılama giderlerinin görevli ve yetkili mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
Dair, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya tutanağa geçirilmek kaydıyla mahkememiz zabıt katibine beyanda bulunmak ve bu beyanın mahkememiz Hakimi tarafından onaylanması sureti ile istinaf kanun yoluna gidilebileceği, yasal süre içinde istinaf kanun yoluna başvurulmadığı taktirde kararımızın kesinleşeceği, yasal sürede istinaf kanun yoluna gidilmesi halinde dosyanın ilgili İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne istinaf konusunda karar verilmek üzere gönderileceği ihtarı ile, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi. 14/11/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır