Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/886 E. 2023/293 K. 30.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/886 Esas
KARAR NO : 2023/293
DAVA : Alacak (Taşınmaz Alım-Satımı Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 19/09/2022
KARAR TARİHİ : 30/03/2023
Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesi ile; müvekkilinin 02/09/2022 tarihinde davalı firmadan 40.000-TL bedel ile … fatura numaralı … üç tekerlekli ve … kabin satın aldığını, müvekkilin anılı malları satın alırken davalı firma tarafından aracın süt taşımak için kullanılabileceğini, aracın tam şarjlı hali ile yüklü vaziyette 54 km mesafe gidebileceği en kötü ihtimalle 45 km yol kat edebileceği şeklinde bilgi verildiğini, müvekkilinin aracı satın aldığı gün araza yaptığını, müvekkilinin aracı tamir edilmesi için … Servise götürdüğü burada da aracını tamir ettiremediğini, yetkili olduğu bildirilen servisler müvekkili ile ilgilenmediğini, müvekkilinin servis bulmaya çalışırken araçla yolda kaldığını, müvekkili tarafından yetkili servis bulunamadığından aracın dava tarihi itibariyle satıcı firmada bulunmadığını, müvekkilinin aracın iade alınmasını istediğini ancak firma tarafından kabul edilmediğini, davalı tarafından müvekkile herhangi bir ödeme yapılmadığını, müvekkilinin satın almış olduğu malların iadesini ve ödemiş olduğu 40.000-TL bedelin tarafına iadesini talep ettiğini, davalı firma tarafından müvekkiline ayıplı mal satılmış olduğunu, bu sebeple taraflar arasındaki satış sözleşmesinin iptalini, fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydı ile müvekkili tarafından ödenen 40.000-TL bedelin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. ile vekalet ücreti ve yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, cevap dilekçesinde; davacı tarafın dilekçesinde müvekkili yönünden ileri sürdüğü hususların ve istemlerin hiçbirinin kabulünün mümkün olmadığını, bütün beyanların haksız, mesnetsiz, yersiz ve gerçeğe aykırı olduğunu, bahis konusu talepler yasaya ve usule aykırılık teşkil ettiğinden işbu davanın reddedilmesi gerektiğini, TKHK m.8 uyarınca ayıplı mal, taraflarca kararlaştırılmış örnek ya da modele uygun olmayan ya da objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımayan mal olarak tanımlandığını, çeşitli mecralarda ürün ile ilgili tanıtımlarda yer alan özelliklerinden bir veya birkaçını taşımayan, satıcı tarafından bildirilen veya teknik düzenlemesinde tespit edilen niteliğe aykırı olan veya muadili olan malların kullanım amacını karşılamayan, tüketicinin makul olarak beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar da ayıplı mal olarak kabul edileceği düzenlendiğini, somut uyuşmazlık konusu olayımız açısından işbu tanıma göre ürünün ayıplı olmadığını, davacı tüketici satış merkezinde, satın alacağı elektrikli moped olan ürünü görüp beğenip test ederek satın almış olup ürünün kendi ihtiyaçlarını ne ölçüde karşılayacağını bilmesi kendi yükümlülüğü olduğunu, Türk Medeni Kanunu ilgili düzenlemesine göre hayatın normal akışına uygun durumlarda ayrıca bir ispat aranmaz hükmü açık şekilde davalının herhangi bir yükümlülük altında olmadığını, davacı taraf dava dilekçesinde 02.09.2022 tarihinde … sanayi ve ticaret a.ş. üreticili … marka … model ürünü satın aldığını belirttiğini; sonrasında ne kadar uzunca bir süre sorunsuz kullandığını belirtmeden, hangi tarihte nasıl bir problem ve/veya sorun yaşadığını dahi belirtmeden, dava dilekçesinde belirtilen durumların bir kusur ya da sorun olmadığı aşikar olup hayatın olağan akışına, akla, mantığa tamamen aykırı olacak şekilde ve daha önce hiç rastlanılmayan biçimde herhangi bir sebep ya da hangi durumlarda sorun yaşandığını dahi belirtme gereği duyulmadan yalnızca üründe problem olduğu haksız, mesnetsiz, yersiz ve gerçeğe aykırı beyanı ile yetinildiğini, İlgili ürünün sorunu nedir, hangi durumlarda kusur ortaya çıkmıştır, ürün bu sorunu ne zamandır yaşıyor, bu sorun üründe bir kere mi yaşanmıştır, ürün çalışır hale geldikten ne kadar sonra bu durum yaşanıyor, kaç deneme neticesinde bu düşünceye hakim olunmuştur vb. gibi hiçbir açıklama ya da izaha dahi gerek duyulmadan açıklama dahi sayılmayacak haksız, mesnetsiz, yersiz ve gerçeğe aykırı bir beyanda bulunulduğunu, davacı tüketicinin aslında ürünün menzilini 100 km’ye çıkarmak istediğini, bu husustan vazgeçince ürünün ayıplı olduğu iddiası ile iş bu davayı açtığını, bilirkişi incelemesi yapıldığında ürünün ayıplı olmadığı açıkça ortaya çıkacağını, müvekkili firma aleyhinde açılmış olan huzurdaki davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı yana yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
1-Dava satılanın ayıplı olduğu iddiasına dayalı açılmış satıştan dönme ve satış bedelinin iadesi talepli alacak davasıdır.
2-Görev kamu düzeninden olup mahkeme tarafından yargılamanın her aşamasında resen gözetilmesi gerekmektedir.
3-İzmir …Tüketici Mahkemesi’nin … Esas … Karar sayılı ilamında davacının Takbis kayıtlarında “karayolu ile şehir içi yük taşımacılığı” işi ile iştigal ettiği gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiş ise de, mahkememizce yapılan araştırmada davacının bu işle ilgili olarak 27/06/2002 tarihinde mükellefiyet kaydının terk edildiği, bu tarihten itibaren taşımacılık ile ilgili olarak herhangi bir faaliyetinin bulunmadığı görülmüştür.
4-Bir davanın Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülmesi için davanın mutlak ticari dava niteliğinde olması gerekmektedir.
Ticari davalar; mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Dava konusu tescilsiz 3 tekerlekli elektrikli taşıt niteliği itibariyle ticari araç kabul edilemeyeceği gibi, dosya kapsamında celp edilen vergi kayıtları, ticaret sicili kayıtları ve esnaf odası kayıtlarına göre davacının tacir niteliğini haiz olmadığı görülmüştür. Davacının beyan ve açıklamalarına göre dava konusu araç davacının satışını gerçekleştirdiği sütlerin taşınmasında kullanılmakta olup, davacının asıl işi süt satışına göre değerlendirme yapılması gerekmektedir. Zira davacının kendi faaliyetine yönelik olarak kendi sütlerini taşıması, TTK’da düzenlenen taşıma sözleşmesini oluşturmamaktadır. Zira sözleşme en az 2 taraflı bir hukuki işlem olup, davacının kendi sütlerini kendisini taşımasıyla taşıma sözleşmesinin kurulamayacağı açıktır. Bu nedenle davacının yürüttüğü ve tacir sınırlarını aştığına dair somut bir delil de bulunmayan süt satışı nedeniyle tacir kabul edilemeyeceği, işin niteliği itibariyle de mutlak ticari dava oluşturabilecek bir uyuşmazlığın bulunmadığı, somut verilere göre esnaf niteliğinde olan davacı ile ticaret şirketi olan davalı arasındaki uyuşmazlığın genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülmesi gerektiği değerlendirilmiş ve mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN, HMK 114/1-c maddesi gereğince mahkememizin görevsiz olması nedeniyle dava şartı yokluğundan HMK 115/2 maddesi gereğince USULDEN REDDİ ile, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, İZMİR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNİN GÖREVLİ OLDUĞUNA,
2-HMK’nun 20.maddesi uyarınca bu karara karşı süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulması halinde bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize başvurularak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmesi halinde dava dosyasının yetkili ve görevli İzmir Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, kesinleşmeden itibaren 2 haftalık süre içerisinde dosyanın yetkili ve görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmezse davanın açılmamış sayılacağının İHTARINA,
3-Yargılama giderlerinin görevli ve yetkili mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
Dair, davalı vekilinin e-duruşma yoluyla yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya tutanağa geçirilmek kaydıyla mahkememiz zabıt katibine beyanda bulunmak ve bu beyanın mahkememiz Hakimi tarafından onaylanması sureti ile istinaf kanun yoluna gidilebileceği, yasal süre içinde istinaf kanun yoluna başvurulmadığı taktirde kararımızın kesinleşeceği, yasal sürede istinaf kanun yoluna gidilmesi halinde dosyanın ilgili İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne istinaf konusunda karar verilmek üzere gönderileceği açıklanmak sureti ile açık yargılama sonunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/03/2023
Katip…
e-imzalı
Hakim…
e-imzalı