Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/869 E. 2022/715 K. 26.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/391 Esas
KARAR NO : 2022/643

DAVA : İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/07/2016
KARAR TARİHİ : 04/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili verdiği dava dilekçesinde; müvekkilinin alacağının tahsili için borçlu davalılar aleyhine Kemalpaşa 1.İcra Müdürlüğü’nün……Esas sayılı dosyasında yasal takip başlattıklarını, icra dosyasından gönderilen 7 Örnek ödeme emrine karşı borçlunun itirazı sonucu takibin durdurulmuş olduğunu, davalıların söz konusu icra takibine müvekkiline hiçbir borcu bulunmadığı iddiası ile haksız yere ve kötü niyetli olarak icra takibini sürüncemede bırakmamak kaydı ile itiraz ederek takibi durdurduğunu, haksız ve kötü niyetli olan borçluların itirazlarının iptali için bu davayı açmak zorunda kaldıklarını, davalıların müvekkiline 09/05/2012 ödeme tarihli 15.000,00.-TL bedelli bonoyu 09/04/2014 tarihinde verdiklerini, alacaklarının ödenmesi için davalı yana yapılan tüm ihtarların sonuçsuz kaldığını ve takibi başlatmak zorunda kaldıklarını , bonoya dayalı kambiyo senetlerine özgü takip yolunda zamanaşımı süresinin 3 yıl olduğunu, davalıların ödeme emrine dayanak gösterilmemiş itirazı da ödeme emri incelendiğinde gerçeğe aykırı olduğunun ortaya çıkacağını, davalıların itirazlarında hukuki ilişkiye herhangi bir şekilde somut olarak itirazda bulunmadıklarını, davalıların borca itirazlarının haksız ve kötü niyetli olduklarını iddia ederek davalıların Kemalpaşa 1.İcra Müdürlüğü’nün ……. Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile muris babasının davacıya takibe dayanak olarak gösterilen senede ilişkin herhangi bir borcu bulunmadığını, takibe dayanak senedin müvekkil davacının tefecilik yaptığı iddiası ile Kemalpaşa Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayette bulunmasından sonra ortaya çıkmış ve müvekkilini şikayetinden vazgeçirme maksadı ile davacı yanca işleme konulmuş olduğunu, müvekkili ve babasının dönem dönem davacıdan borç para almışsa da bu borçlarının tamamını gerek elden gerekse banka kanalı ile ödediğini, davacıya herhangi bir borçları bulunmadığını, ancak davacı yanca kasten ve kötüniyetli olarak verdiği borç paradan daha yüksek miktarlarda imzalattığı senetlerin iade edilmediğini, davacı yan hakkında Kemalpaşa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ….. soruşturma no ……. Esas no,…… iddianame nolu dosyası ile şüpheli …’ın tefecilik yaptığı hususunda kovuşturma yapılması için 13.07.2016 tarihinde iddianame düzenlenmiş olup Kemalpaşa 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 26.07.2016 tarihli kararı ile usuli eksiklikler nedeniyle reddedilmiş ve savcılığın …….Soruşturma sayılı dosyası ile soruşturmanın halen devam ettiğini, savcılığın yaptığı soruşturma neticesinde davacının tefecilik yaptığı hususunda şüphe kanaati ile yargılama yapılması için kamu davası açmış olduğunu, yapılacak ceza yargılaması ile işbu davaya konu olan senetler yönünden de inceleme yapılacak olup ceza yargılamasının sonucunun beklenmesi gerektiğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, zamanaşımına uğramış bono dayanak yapılarak başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davaya konu Kemalpaşa 1. İcra Müdürlüğü’ nün ……. Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı tarafından davalıların murisi ve davalı … aleyhine 09/04/2012 düzenleme, 09/05/2012 ödeme tarihli, keşidecisinin …, avalistin muris, lehtarın davalı, 15.000,00 TL bedelli bonoya dayanak gösterilerek toplam 21.813,50 TL üzerinden icra takibinin yapıldığı, ödeme emrinin borçlulara tebliğ edildiği, borçlular tarafından itiraz edildiği ve itiraz üzerine takibin durduğu görülmüştür.
Dava 1 yıllık hakdüşürücü süre içerisinde açıldığından işin esasına geçilmiştir.
Davalılardan … yetki itirazında bulunmuş ise de; Kemalpaşa adli yargı sınırları içerisinde bakılması gereken ticaret mahkemesinin görev alınan giren davaların İzmir Ticaret Mahkemeleri tarafından çözümlenmesi gerektiğinden yetki itirazı kabul edilmemiştir.
Senedin tanzim tarihi itibariyle yürürlükte bulunan mülga TTK m.644 uyarınca bonolarda zamanaşımı süresinin üç yıl olduğu, davacının, itirazın iptaline konu yaptığı bononun09/04/2012 düzenleme, 09/05/2012 vade tarihini taşıması ve bu bono için vadeden itibaren 3 yılın geçmesi üzerine zamanaşımına uğradığı; davacının lehtar olması sebebiyle bonoyu zamanaşımına uğramadığı dönemde de yetkili hamil olduğunun kabulünün gerektiği; kaldı ki, TTK’nun 644. maddesi uyarınca hamilin keşideciye karşı sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak bononun zamanaşımı süresi (09.05.2015) dolduktan sonra bir yıl içerisinde (09.05.2016) yalnızca keşideciye karşı talep ve dava hakkının bulunduğu, icra takibinin ise 07.01.2016 olduğu gözetildiğinde, sürenin dolmadığı görülmüştür.
Davacı alacaklı aleyhine yürütülen Kemalpaşa 2. Asliye Ceza Mahkemesi’ nin …….Esas ve …… Karar sayılı ilamı incelendiğinde sanık …’ a Tefecilik suçundan ötürü mahkumiyet verildiği, kararın istinaf edildiği ve İzmir BAM. 10. Ceza Dairesi’ nin…… Esas …… Karar sayılı ilamı ile ilk derece mahkemesi tarafından verilen hükmü kaldırarak TCK’ nın 241/1. Maddesi uyarınca Tefecilik suçundan 2 yıl 10 ay hapis ve 1.600 gün karşılığı adli para cezası ile cezalandırıldığı, TCK’ nın 43/2-1 maddesi uyarınca arttırımın yapıldığı, takdiren TCK’ nın 62. Maddesi gereği indirimin uygulandığı ve neticeten 2 yıl 10 ay hapis cezası ve 33.320 TL adli para cezası ile kesin olarak cezalandırıldığı görülmüştür.
Tüm bu nedenler ile; davacı lehtar tarafından davalılardan …’ ın keşideci, murisin avalist olarak imzaladığı bono dayanak yaparak takip başlatıldığı, takibe dayanak bononun 3 yıllık süre geçmesi sebebiyle zamanaşımına uğradığı, ancak takibin yukarıda açıklandığı üzere 1 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde başlatıldığı, bu sebeple sebepsiz zenginleşmediğinin davalılardan … tarafından ispat edilmesi gerektiği, tarafa yemin hakkının hatırlatıldığı ve davacı asil tarafından yeminin eda edildiği, kaldı ki keşideci davalı … tarafından da davacıdan borç para alındığının ikrar edildiği, ancak ödemeye yönelik kesin delillerin dosyaya ibraz edilmediği, her ne kadar lehtar davacı hakkında tefecilik suçundan kesinleşmiş mahkumiyet hükmü mevcut ise de yapılan ceza yargılamasında dava konusu bononun yer almadığı, bu hususta tarafların ifadelerinin olmadığı gibi gerekçeli kararda da bononun bulunmadığı anlaşıldığından … aleyhine açılan davanın kabulüne, kabul edilen bedel likit olduğundan davalı lehine tazminata hükmedilerek aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
Avalist yönünden yapılan incelemede;
Bonodan doğan borç tam olarak ifa edilince, temel borç ilişkisinden doğan borç da sona erer, Buna karşılık bononun zamanaşımına uğraması sebebiyle kambiyo hukukuna dayalı talep hakkının kaybedilmesi hâlinde temel borç İlişkisinden doğan talep hakkı varlığını sürdürmeye devam eder. Bu durumda hamil, uğradığı zararın tazmini amacıyla TTK’nin 732. maddesi gereğince sebepsiz zenginleşme davasından yararlanabileceği gibi kendi cirantası İle arasındaki temel borç ilişkisine de dayanabilmektedir.
Temel borç ilişkisine dayalı olarak talebin ileri sürülmesi sadece doğrudan doğruya ilişkide bulunanlar arasında mümkün olduğu için temel borç ilişkisine dayalı olarak düzenleyene talepte bulunabilecek tek kişinin lehtar olduğunu belirtmek gerekir. Buna karşılık lehtar dışındaki bono hamilleri düzenleyen ile temel ilişkiye taraf olmadıkları için bu kapsamda talep hakkına sahip değildir. Zira ciro ile temel borç ilişkisi ciro edilene geçmemektedir. Başka bir deyişle zamanaşımına uğrayan bir bonoya ciro yoluyla hamil olan bir kimse düzenleyene karşı temel borç ilişkisine dayanarak talepte bulunamaz. Fakat bono, her ciro edildiğinde yeni bir kambiyo taahhüdü ve bu kambiyo taahhüdüne ilişkin yeni bir borç ilişkisi söz konusudur. Bu nedenle her hamil ancak kendi temel borç ilişkisine dayanabilir.
Temel borç ilişkisi kambiyo hukukunun dışında kalan bir husustur. Bu sebeple kambiyo senetlerine mahsus zamanaşımı hükümleri temel borç ilişkisine uygulanmaz. Temel borç ilişkisine dayanılabilecek hâllerde o ilişkinin tabi olduğu zamanaşımı süresi uygulanır. Başka bir deyişle temel ilişkiye dayanıldığı durumlarda bonoya dayalı bir kambiyo talep hakkının ileri sürülmesi söz konusu olmadığından, zamanaşımı hakkında da TTK’nin 749. maddesi değil, temel borç ilişkisinin tabi olduğu zamanaşımı süreleri uygulama alanı bulacaktır.
Hemen belirtilmelidir ki, bonoya ilişkin zamanaşımı süresinin geçmesi ile birlikte bonoya dayalı talep hakkı kendiliğinden sona ermemektedir. Bu itibarla hamil, bonoya ilişkin zamanaşımı süresinin geçmesi hâlinde dahi, bonoya dayanarak borçluya karşı takip yapabilir veya genel mahkemelerde alacak davası açabilir. Ancak borçlunun zamanaşımı definde bulunması hâlinde, alacaklı kambiyo hukukundan kaynaklanan haklarını yitirecektir. Bu durum, bonoya ilişkin zamanaşımı süresinin geçmesi ile değil, borçlunun zamanaşımı definde bulunması ile ortaya çıkmaktadır. Borçlu süresi içinde zamanaşımı definde bulunmazsa söz konusu bono, hamile, zamanaşımına uğramamış bir bononun sağladığı tüm imkânları sağlayacaktır.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında: Dava,6102 sayılı TTK’nın 732. (6762 sayılı TTK’nın 644.) maddesine dayalı sebepsiz zenginleşme davası işbu dava poliçenin zamanaşımına uğradığı veya müracaat hakkının yitirildiği anda yetkili hamil durumunda bulunan kişi ile müracaat hakkı nedeniyle poliçe bedelini ödemiş olan lehdar, ciranta veya avalist tarafından, keşideciye ve kabul etmiş muhataba karşı açılabilir.
Davacının takibe konu ettiği senet de davalılardan miras bırakanın aval veren sıfatıyla sorumlu olduğu TTK’nın 702 maddesi gereği aval veren kişinin kim için taahhüt altına girmişse onun gibi sorumlu olacağının düzenlendiği, zaman aşımına uğramış bonoda, kambiyo hukukundan kaynaklanan hakların yitirileceği, TTK’nın 702. maddesine göre lehine aval verilen kişinin borcu batıl olsa bile, avalistin sorumluluğu devam eder. Buna karşılık lehine aval verilen kişinin borcu zamanaşımına uğramışsa avalistin borcu da sona erer. Aval ancak senet nedeniyle borçlu olan kişi lehine verileceğinden o kişinin sorumluluğu zaman aşımı nedeniyle ortadan kalkınca, artık avalistin de borcundan kurtulması gerekir.
Takip ve dava konusu senet zamanaşımına uğradığından senet hamili davacı TTK hükümlerine dayanarak aval verenin senettin dolayı sorumlu tutulması talep edemez.
Vade tarihinden itibaren 3 yıllık zamanaşımı süresi dolduğundan bonolar kambiyo vasfını takip tarihi itibari ile kaybetmiştir. TTK m. 700 vd. uyarınca, avalistin kambiyo senedinden doğan aval sorumluluğu ortadan kalkmış, bu nedenle mirasçılar yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken mahkememizce mirasçılar lehine veya aleyhine hüküm tesis edilmemiştir. Bu durum istinaf aşamasında yada hükmün tamamlanması yolu ile giderilebileceğinden mahkememizce hükümde değişiklik yapılmamıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile; Kemalpaşa 1. İcra Müdürlüğü’ nün …… Esas sayılı takip dosyasına davalı/borçlunun yapmış olduğu itirazın asıl alacak üzerinden iptali ile, takibin asıl alacak üzerinden devamına,
2-Takip miktarının (talep ile bağlı kalınarak asıl alacak) %20 si oranında hesap edilen icra inkar tazminatı olan 3.000,00 TL’ nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 1.024,65 TL karar ve ilam harcının yatan 263,46 TL peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 761,19 TL’ nin davalı …’ tan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
4-Yargılama sırasında davacı tarafından yatırılan ve harcanan 263,46 TL peşin harç, 29,20 TL başvurma harcı, 579,00 TL posta ve diğer giderler olmak üzere toplam 871,66 TL yargılama giderinin davalı …’ tan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan A.A.Ü.T. uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesap ve takdir edilen 9.200,00 TL vekâlet ücretinin davalı …’ tan alınarak davacıya ödenmesine,
6-Davalı … tarafından yatırılan ve harcanan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
7-Yargılama sonucunda ve re’sen yapılacak gider olmadığı takdirde, gerekirse re’sen yapılacak gider de mahsup edilmek ve 6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesine hitaben mahkememize verilecek istinaf dilekçesi ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.04/10/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır