Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/659 E. 2022/799 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/659 Esas
KARAR NO : 2022/799

DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
DAVA TARİHİ : 15/08/2022
KARAR TARİHİ : 17/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILMA TARİHİ : 19/12/2022
Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesi ile; Müvekkilinin, 21/10/2021 tarihinde … plakalı aracını … poliçe nolu trafik sigorta poliçesi ile 21/10/2021 – 21/10/2022 tarihlerini kapsayacak şekilde davalı sigorta şirketine sigortalandığını, ancak müvekkilinin 25/01/2021 tarihinde yapılan kolluk çevirmesinde, 21/10/2021 başlangıç tarihli trafik poliçesinin başlangıç tarihinden bir ay geçtikten sonra iptal edildiğini ve aracını yaklaşık olarak iki ay boyunca sigortasız bir şekilde kullanmak zorunda bırakıldığını öğrendiğini, ne davalı sigorta şirketince ne de müvekkili trafik sigorta poliçesini yaptırdığı davalı sigorta şirketinin yetkili acentesi tarafından müvekkiline ZMMS trafik poliçesinin iptal edildiği hususunda hiçbir bilgi verilmediğini ve müvekkilinin iki ay boyunca aracını Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası olmaksızın kullandığını, aracının trafik poliçesinin iptal edildiğini öğrenen müvekkilinin, aynı gün içerisinde hiç vakit kaybetmeksizin aracını başka bir sigorta şirketine daha yüksek bir prim ödeyerek trafik sigorta poliçesi ile sigortalatmak zorunda kaldığını, trafik poliçesinin kendisine hiçbir şekilde bilgi verilmeksizin iptal edildiğini öğrenen müvekkilinin hemen davalı sigorta şirketi müşteri hizmetleri ile irtibata geçtiğini, müşteri hizmetleri tarafından kendisine poliçesinin neden iptal edildiğine ilişkin bilgi isteyen ve ödemiş olduğu poliçe priminin iadesini talep eden bir mail atmasının söylendiğini, bunun üzerine müvekkili tarafından davalı sigorta şirketine 28/01/2022 tarihinde poliçesinin iptal sebebine ve iptal edilen poliçe priminin iadesine dair mail atıldığını, davalı sigorta şirketinin müvekkiline 23/02/2022 tarihinde “… numaralı poliçeniz için iadeniz … adına kayıtlı **********8011 numaralı karta yapılmıştır.” şeklinde cevabi mail gönderildiğini, ancak müvekkilinin sonu **8011 ile biten bir kartının olmadığı gibi müvekkilinin poliçe primini ödediği karta da herhangi bir para iadesi de yapılmadığını, davacı müvekkilinin “… numaralı poliçe iadesinin … adına kayıtlı, sonu 8011 ile biten karta yapıldığı söylenmişse de tarafının bu kart numaralı bir kartı olmayıp; tarafına yapılan bir para iadesi bulunmadığını belirten” bir mail göndererek bu yanlışlığın düzeltilmesini talep ettiğini, bunun üzerine davalı sigorta şirketi tarafından 28/02/2022 tarihli mail ile bir kez daha poliçe iadesinin … adına kayıtlı **8011 numaralı karta yapıldığının belirtildiğini ve kimlik görüntüsü ve imzalı beyan iletilmesi durumunda inceleme yapılabilmesi için dekont gönderimi yapılacağının söylendiğini, müvekkilinin, gelen işbu cevabın üzerine davalı sigorta şirketine 28/02/2022 tarihinde bahsi geçen kartın hiçbir şekilde kendisine ait olmadığını, söz konusu iadenin tarafına yapılmadığını belirttiğini ve yapılan ödemeye ilişkin dekontu incelemenin kendisine bir yararı olmayacağını söyleyerek böyle bir talebi olmadığını elettiğini, müvekkilinin ayrıca işbu maille, davalı sigorta şirketine talebini ve yaşanan süreci ayrıntılı şekilde bir kez daha açıkladığını, prim ödemesinin 21/10/2021 tarihinde … adına kayıtlı … numaralı karttan yaptığını belirttiğini ve buna ilişkin ödeme dekontu ile banka hesap ekstresini bir kez daha mail ekinde göndererek prim iadesinin bu karta yapılmasını talep ettiğini, müvekkilinin, iptal edilen poliçesinin prim iadesi ile ilgili bir buçuk ayı aşkın süredir uğraşmakta olduğunu belirterek ödemenin yapılmaması durumunda artık yasal yollara başvuracağını da davalı sigorta şirketine bildirdiğini, davalı sigorta şirketinin, 25/01/2022 tarihinden itibaren acentenin siber saldırıya uğradığı ve sigorta şirketine ödenen bir prim olmadığı şeklinde bir iddiası olmadığı gibi 23/02/2022 tarihli mailde müvekkilinin …’a ait olduğu iddia edilen sonu 8011 ile biten karta poliçe bedeli iadesinin yapıldığının da sigorta şirketinin atmış olduğu mail ile sabit olduğunu, davalı sigorta şirketinin, 23/02/2022 tarihli mailinde söz konusu primin uhdesinde olduğunu ve müvekkiline iade ettiğini kabul etmekte ancak 04/03/2022 tarihinde bu paranın kendilerinde olmadığını iddia ederek ne acentesinin ne de kendilerinin baştan beri bu ödemeyi almadığını iddia ettiğini, müvekkilinin poliçesinin neden iptal edildiğini öğrenmek ve poliçe bedelinin iadesini talep etmek amacıyla davalı sigorta şirketine mail attığı 25/01/2022 tarihinden itibaren hiçbir şekilde iddia edilmeyen, müvekkiline ait olmayan karta bedel iadesi yapılırken gündemde olmayan siber saldırı iddiasının aradan iki ay geçtikten sonra ileri sürülmesinin kelimenin tam anlamıyla kötü niyetli olup bu iddianın asılsızlığını ve sigorta şirketinin basiretsizliğini de açıkça gösterdiğini, davalarının kabülü ile, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile kısmi dava olarak şimdilik 100,00 TL iptal edilen poliçe priminin sigorta şirketinin üzerine düşen ödeme yükümlülüğünü yerine getirmeyerek temerrüte düştüğü 07/02/2022 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile kısmi dava olarak şimdilik 10,00-TL iptal edilen poliçe nedeniyle düzenlenen yeni trafik sigorta poliçesinden kaynaklı fark bedelinin sigorta şirketinin üzerine düşen ödeme yükümlülüğünü yerine getirmeyerek temerrüte düştüğü 07/02/2022 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, cevap dilekçesinde; Öncelikle Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04/03/2020 tarih ve 2017/13-551 Esas, 2020/239 Karar sayili ve 24/06/2021 tarih ve 2017/(13)3-2234 Esas, 2021/830 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, belirsiz alacak davası şeklinde ileri sürülen alacak isteminde, talep tarihi itibariyle tüketici hakem heyetlerinin zorunlu görev sınırı dahilinde bir dava değeri gösterilmiş ise öncelikle tüketici hakem heyetine başvuruda bulunulması gerektiğini, Tüketici hakem heyetine başvurulmamışsa davanın tüketici hakem heyetine zorunlu basvurunun sağlanmasına ilişkin dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, talep tarihi itibariyle dava değerinin tüketici hakem heyetlerinin zorunlu görev sınırı dâhilinde olduğu ancak tüketici hakem heyetine başvurulmadan dava açıldığı anlaşılmakla, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesini talep ettiklerini, görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğunu, görevsizlik kararı verilmesini talep ettiklerini, esasa ilişkin olarak da; davacının taleplerinin yerinde olmadığını, Ekim 2021 tarihinde davalı şirketin acentesi olan

… partaj numaralı … Sigorta Aarac. Hiz. AŞ’nin siber saldırıya uğradığını ve internet üzerinden iradeleri dışında … numaralı poliçenin tanzim edildiğini ve primin tahsil edildiği 540037******8011 kredi kartının sahibinin bankasına yapmış olduğu banka harcama itirazı ile iptal talebinden haberdar olunduğunu, yapılan kontrollerde kredi kartı sahibinin bilgisi dışında kredi kartından … nolu poliçe priminin tahsil edildiği tespit edildiğini, Poliçenin Ekim ayı tanzim tarihli olup vadesinin Ekim ayında olması ve kredi kartı sahibinin banka harcama itirazına istinaden ilgili poliçe başlangıçtan iptal edilerek 1.844,79-TL prim iadesi 04.11.2021 tarihinde kredi kartına sağlandığını, davacının, müvekkili şirketten poliçe yaptırdığını düşünür iken aslında kötü niyetli 3. Kişiler tarafından müvekkili sigorta şirketinden başkasına ait kredi kartı ile davacı adına poliçe düzenlediklerini, haliyle müvekkili şirketin de olayda mağdur konumunda olup kimliği belirsiz 3. kişilerin saldırısına uğradığını, müvekkili şirket aşağıda anılan genelgeye istinaden prim iadesini kart sahibine sağlamakla yükümlülüğünü yerine getirdiğini başkaca sorumluluğunun bulunmadığını, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının Uygulanmasına İlişkin Genelge’de (2019/9) Değişiklik Yapılmasına İlişkin Genelge’ye (2020/5) göre zorunlu trafik sigortasının uygulanmasına ilişkin genelgeye poliçe iptali hakkında yeni bir madde eklendiğini, yeni maddeye göre; rızası olmayan kişinin hesap, kimlik veya kart bilgileriyle kesilen trafik poliçesi, bu kişinin başvurusu üzerine iptal edilecek ve iptal edilen poliçenin bilgisi iptal gerekçesiyle beraber Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi’ne (SBM) bildirileceğini, sigorta şirketi tarafından SBM’ye yapılan bildirim doğrultusunda SBM tarafından da poliçe iptaline ilişkin bilgi sigortalılara iletileceğini, iade sürecinin, ilgili prosedürlere uygun olarak primin tahsil edildiği 540037******8011 kredi kartına sağlandığını, prim iadesinin davacıya değil, primin tahsil edildiği kredi kartına yapıldığını, yukarıda da belirttiği üzere … nolu poliçenin prim tahsilinin, davacının kredi kartından değil, iyi niyetli 3. kişinin kredi kartından, hamilinin bilgisi dışında düzenlendiğinden bankasına yapmış olduğu “harcama itirazına” istinaden yapıldığını, müvekkili şirket tarafından prim iadesi primin tahsil edilen kredi kartına sağlanması sebebiyle sorumluluğunun sona erdiğini, davacının ödemiş olduğu prim ise kimliği belirsiz kötü niyetli 3. kişiler tarafından tahsil edilmiş olup müvekkili şirket tarafından tahsil edilmediğini, haliyle davacının müvekkili şirkete husumet yönlendirmemesi gerektiğini, izah edildiği üzere davacının talep etmiş olduğu prim tutarının, 540037******8011 numaralı kredi kartına iadesinin sağlanmış olduğunu, şirketi aleyhine yapılan haksız ve hukuki mesnetten yoksun olan ve konusuz kalmış talebinin reddinin gerektiğini, dava şartı yerine getirilmemiş olması ve görevsiz mahkemede davanın açılmış olması sebebiyle davanın reddine, husumet yokluğu sebebiyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
1-Dava, KZMSS poliçesinin vadesinden önce iptali nedeniyle poliçe bedelinin iadesi ve bakiye poliçe süresince daha yüksek ücretle yapılan poliçe ücret farkının tahsili talepli alacak davasıdır.
2-Görev hususu kamu düzeninden olup mahkeme tarafından her aşamada resen gözetilmesi gerekmektedir.
28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-(k) maddesinde, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiler “tüketici”; 3/1-(l) maddesinde ise, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemler “tüketici işlemi” olarak kabul edilmiş ve Tüketici Kanununun kapsamı esaslı şekilde genişletilmiştir. Aynı Kanunun 73/1. maddesinde “tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda” tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilirken; 83/2. maddesinde de “taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez” hükmüne yer verilmiştir.
Davanın tüketici mahkemesinde görülmesi ile ticaret mahkemesinde görülmesi arasında davacı açısından önemli farklılıklar oluşmaktadır. Davanın tüketici mahkemesinde görülmesi halinde hükmedilecek vekalet ücreti, dava sonunda harçtan sorumlu olmamak gibi önemli bir kısım avantajlardan faydalanma imkanı varken, davanın ticaret mahkemelerinde görülmesi halinde davacının tacirler hakkındaki hükümlere tabi olarak durumu tüketicilere göre oldukça dezavantajlı hale gelmektedir. Bu durumda davacının ticari amaçla mı yoksa tüketici ilişkisine dayanarak mı hareket ettiğinin titizlikle irdelenmesi gerekmektedir.
3-Bilindiği üzere her ne kadar sigorta sözleşmelerinden doğan davalar mutlak ticari davalar olsa dahi yukarıda açıklandığı üzere tüketici işlemi niteliğindeki işlemlerden doğan davalarda öncelikle Tüketici Mahkemesi görevli kılınmıştır.
Somut uyuşmazlıkta, Uyap sistemi üzerinden alınan 16/11/2022 tarihli Araç takyidat bilgisi raporuna ve dosyada bulunan poliçeye göre davacı araç malikine ait … plaka sayılı aracın ruhsat kaydı hususi olup, davacının kendisi de gerçek kişidir. Aracın niteliği hususi otomobil olduğu gibi davacının sigortalı aracı ticari amaçlı olarak kullandığına dair dosya kapsamında herhangi bir delil bulunmamaktadır. Bu durumda görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğu değerlendirilmiştir.
4-Ayrıntılı gerekçeleri yukarıda açıklandığı davacıya ait aracın ruhsat kaydının hususi olduğu, dosya kapsamında ise aracın ticari kullanımına yönelik herhangi bir kayıt, delil veya beyan bulunmadığı gözetildiğinde aracın ruhsat kaydına itibar edilerek hususi olarak nitelendirilmesi gerektiği, davacının trafik tescilini hususi olarak gerçekleştirerek kullanım amacına yönelik bu yönde bir irade açıklamasında bulunduğu, aksinin ispat edilmedikçe aracın hususi kabul edilmesi gerektiği anlaşıldığından görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olacağı değerlendirildiğinden mahkememizin görevsizliğine ve İzmir Tüketici Mahkemesi’nin görevli olduğuna dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN, HMK 114/1-c maddesi gereğince mahkememizin görevsiz olması nedeniyle dava şartı yokluğundan HMK 115/2 maddesi gereğince USULDEN REDDİ ile, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, İZMİR TÜKETİCİ MAHKEMESİNİN GÖREVLİ OLDUĞUNA,
2-HMK’nun 20.maddesi uyarınca bu karara karşı süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulması halinde bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize başvurularak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmesi halinde dava dosyasının yetkili ve görevli İzmir Tüketici Mahkemesine gönderilmesine, kesinleşmeden itibaren 2 haftalık süre içerisinde dosyanın yetkili ve görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmezse davanın açılmamış sayılacağının İHTARINA,
3-Yargılama giderlerinin görevli ve yetkili mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda, dava değerinin 6100 Sayılı HMK’nın 341/2. Maddesinde gösterilen İstinaf kanun yolu başvuru sınırının altında kalması nedeniyle kesin nitelikte olduğu ve kanun yoluna başvurulamayacağı açıklanmak sureti ile açık yargılama sonunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/11/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır

BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur”