Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/640 E. 2022/911 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/640 Esas
KARAR NO : 2022/911
DAVA : Tazmina
DAVA TARİHİ : 04/08/2022
KARAR TARİHİ : 22/12/2022
YAZIM TARİHİ : 22/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; 28/02/2018 tarihinde meçhul sürücü sevk ve idaresinde bulunan ve plakası tespit edilemeyen motosikletin … Mah. … sokak üzerinde arkadaşlarıyla oynayan müvekkilime çarpması sonucu sonucu meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını, müvekkilinin Gaziantep Dr. Ersin Arslan Eğitim ve Araştırma Hastanesi ve Büyükşehir Belediye Hastanesinde tedavi gördüğünü, kaza ile ilgili olarak Gaziantep C.Başsavcılığınca soruşturma yapıldığını, kazaya sebebiyet veren plakası tespit edilemeyen motosiklet sürücüsü olduğunu ve müvekkilinin meydana gelen kazada kusursuz olduğunu, kazaya sebebiyet veren sürücüsü ve plakası tespit edilemeyen motosikletin sigortası bulunmadığından husumetin güvence hesabına yönetildiğini, hukuk uyuşmazlıklarından dava şartı arabuluculuğa başvurulduğunu, davalı Güvence Hesabı ile görüşmelerinin olumsuz sonuçlandığını ve anlaşma sağlanmadığını belirterek fazlaya ilişkin hak ve alacaklarımız saklı kalmak kaydı ile müvekkili için 100 TL kalıcı iş göremezlik tazminatının başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkilimize ödenmesine, dava masrafları ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına, dava şartı olan arabuluculuk aşamasında davacı müvekkili temsil ettiğinden ötürü tarafımız lehine arabuluculuk vekalet ücretininde hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili mahkememize verdiği cevap dilekçesinde özetle; davacı yan tarafından müvekkili kuruma yapılan müracaatta kazanın oluşuma yönelik sunulan belgeler arasında yalnızca davacıya ait kolluk birimlerince alınan ifade tutanaklarının yer aldığını, kazanın meydana geliş şekline ilişkin kamera kaydı, tanık vesair somut ve şüpheye mahal vermeyecek nitelikte hiçbir delil sunulmadıklarını, müvekkili kuruma başvuru sırasında sunulan evraklara ve dava dosyasına, davacının tek taraflı beyanlarına ilişkin tutanakları dışında, davacının müvekkili kurumdan tazminat talebine dayanak olan, işbu kazanın gerçekleşip gerçekleşmediğine ve gerçeklemiş ise meydana gelme biçimine ilişkin ispatlayıcı hiçbir delil sunulmadığını, trafik kazası ile ilgili, davacı tarafça, müvekkili kurum aleyhine tazminat talebi ile Sigorta Tahkim Komisyonu’nu da başvuru yapıldığını, Sigorta Tahkim Komisyonu …, K-… sayılı ve 19/01/2021 tarihli karara karşı kanun yoluna başvurulduğunu, dosyanın halen istinaf incelemesinde olduğunu, söz konusu dosyada müvekkili kurum aleyhine tazminata hükmedilmiş olduğunu, söz konusu kararın Gaziantep İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibine konulduğunu belirterek öncelikle huzurdaki davanın usulden reddine, usule ilişkin itirazlarımızın kabul edilmemesi halinde haksız ve mesnetsiz açılan işbu davanın esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan kalıcı iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Davacı 28/02/2018 tarihinde meydana gelen kaza neticesinde yaralandığından bahisle cismani zarar nedeniyle maddi tazminat talep etmiş, davalı taraf ise müvekkili aleyhine önce Sigorta Tahkim Komisyonu’na da müracaat edildiğini ve kararın istinaf incelemesinde olduğunu belirtmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 115. maddesi “(1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Yine 6100 sayılı HMK’nın kesin hükmü düzenleyen 303. maddesinde; “(1) Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir…” hükmüne yer verilmiştir. Yine aynı Kanun’a göre kesin hüküm itirazı dava şartlarından olup 6100 sayılı HMK’nın 115. maddesi gereği dava şartının her zaman ileri sürülmesi mümkündür.
Öte yandan, Sigorta Tahkim Heyeti tarafından esastan verilen kararlar da kesin hüküm oluşturur. Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından yapılan yargılamada, talebin esastan reddine karar verilmiş ve kararın kesinleşmiş olması durumunda da verilen karar kesin hüküm sonucu doğuracağından, zarar gören dava yolu ile de olsa aynı zarara yönelik yeniden talepte bulunamaz. Nitekim Yargıtay 4. Hukuk Dairesi de 2021/2969 E. 2021/3503 K. sayılı emsal kararında; “Somut olayda; davacı iş bu davadan önce aynı olaya ilişkin davalı aleyhine aynı taleple uyuşmazlık hakem heyetine başvuruda bulunmuş, K-2018/62558, 2019/İHK-1253 dosyası ile yargılama yapılmıştır. İlgili dosya itiraz hakem heyeti kararı incelendiğinde; ‘davacı vekilinin dosyaya ibraz edilen maluliyet raporunun ilgili yönetmelik hükümlerine göre hazırlanmadığından usule uygun olmaması sebebi ile, kaza tarihindeki yönetmeliğe uygun rapor alınması amacıyla davacıya 20 gün süre verildiği, ara kararın davacıya e posta yoluyla tebliğ edildiği, davacı vekilinin raporun yeterli olduğunu beyan ederek ara karardan rücu edilmesi talebini içeren dilekçe sunduğu, davacı talebinin uygun görülmemesi üzerine talebin reddine ilişkin ara karar verilip tebliğ edildiği, ara kararda verilen sürenin dolduğu ancak buna rağmen davacı tarafça cevap verilmediği, davacı vekiline son bir e posta gönderilerek hastaneye başvuru yapıp yapmadığı hususunda bilgi verilmesinin istenildiği ancak herhangi bir dönüş yapılmadığı bu nedenle mevcut delillerle değerlendirme yapıldığı , davacı vekilince mevzuata uygun rapor alınmadığı ve 3 kez uyarılmasına rağmen yeni rapor temini için hastaneye başvuru yapıldığına dair belge sunulmaması nedeniyle ispat edilemeyen başvurunun reddine’ karar verildiği anlaşılmaktadır. Ancak taraflarca karara karşı süresinde itiraz ya da temyiz yoluna başvurulup başvurulmadığı, kararın kesinleşip kesinleşmediği anlaşılamamaktadır.
İş bu dava ise 29.05.2019 tarihinde bu kez usule uygun rapor ile aynı başvuran tarafından aynı davalıya karşı,aynı kaza nedeniyle meydana gelen maluliyetine ilişkin olarak herhangi bir gelişen durum iddiası olmaksızın açılmıştır. Yukarıda bahsi geçen aynı olaya ilişkin yapılan yargılamada verilen karar raporun usule uygun olmayışı nedeni ile verilen usulden ret kararı olmayıp, davacı tarafça yargılama yapılabilmesi amacıyla gerekli raporun verilen süre içerisinde sunulmaması ve bu nedenle ispatlanamayan davanın esastan reddine yönelik bir karardır. İlgili karar kesinleşmiş ise esastan verilen ret kararı İş bu dosya için kesin hüküm teşkil etmektedir. Bu durumda İtiraz Hakem Heyetince, 05.02.2019 tarihli, 2019/İHK-… sayılı Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı taraflarca süresinde temyiz yoluna başvurulup başvurulmadığı, kararın kesinleşip kesinleşmediği araştırılarak yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olayda kesin hüküm bulunup bulunmadığı tartışılarak kesinleşmesi durumunda 6100 sayılı HMK’nın 114/1-i maddesine göre, aynı davanın daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması dava şartlarından olup, bu durumda mahkemece, HMK’nın 115/2. maddesi gereği dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulması doğru görülmeyerek bozmayı gerektirmiştir.” denilerek, esastan ret karar verilmesi halinde de Sigorta Tahkim Komisyonu kararlarının sonrasında açılan davada kesin hüküm oluşturacağı kabul edilmiştir.
Somut olayda da; davacının 19/06/2020 tarih ve 2020.E…. başvuru sayılı dilekçesi ile Uyuşmazlık Heyetine başvuru sonrasında verilen karara karşı yapılan itiraz üzerine, İtiraz Hakem Heyeti tarafından verilen kararda ” davacı vekilinin itirazının kabulü ile UHH kararının kaldırılmasına; davanın kısmen kabulü ile 42.311,72 TL sürekli işgücü kaybı ve 507,38 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 42.819,10 TL tazminatın 15/04/2020 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, davacının geçici işgöremezlik tazminatı talebinin reddine” karar verildiği anlaşılmaktadır. İlgili karar temyiz edilmiş olup, Yargıtay 4. H.D.’ nin … Esas, … Karar sayılı ilamı ile: ” (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı Güvence Hesabı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararının 5. bendinde yer alan “6.366,48 TL.” rakamı çıkartılarak yerine “4.080,00 TL.” rakamının yazılmasına ve kararın bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA” karar vermiştir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olayda Yargıtay 4. H.D.’ nin … Esas, … Karar sayılı ilamı ile denetimden geçen karar sonucu kesin hükmün bulduğu, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-i maddesine göre, aynı davanın daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması dava şartlarından olup, bu durum resen araştırılacağından mahkememizce davanın usulden reddine karar vermesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davada HMK’ nun 114/1-i maddesinde düzenlenen kesin hüküm dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nun 115/2. maddesi gereğince DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken karar ve ilam harcının (80,70 TL) başlangıçta yatan peşin harçtan mahsubuna,
3-Davacı tarafından yatırılan ve harcanan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan AAÜT uyarınca hesap ve takdir edilen 100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-6325 sayılı HUAK uyarınca, suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.560,00 TL arabuluculuk giderinin davacıdan alınarak Hazine’ ye irat kaydına,
5-Yargılama sonucunda ve re’sen yapılacak gider olmadığı takdirde, gerekirse re’sen yapılacak gider de mahsup edilmek ve 6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının yatırana iadesine,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesine hitaben mahkememize verilecek istinaf dilekçesi ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.22/12/2022

Katip
¸

Hakim
¸

BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur”