Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/609 E. 2022/790 K. 15.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/609 Esas
KARAR NO : 2022/790

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 25/07/2022
KARAR TARİHİ : 15/11/2022

Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesinde; müvekkili firma ile davalı şirket arasında müvekkile ait hurma ürününün İstanbul-… limanında teslim alınarak Mersin’de bulunan … Antrepo’ya teslim edilmesi hususunda anlaşmaya vardıklarını, Navlunun … Denizcilik A.Ş’ye ait 4 adet konteynerle taşınması kararlaştırıldığını, … A.Ş’ye ait konteynerlerin ,taşımacılık faaliyetinde kullanılmasında ise dava dışı … … Ltd. Şti aracılık etmiştir. Müvekkiline ait ürünler 23.03.2022 tarihinde Mersin’e gitmek üzere yola çıktığını ve 25.03.2022 tarihinde dört konteyner ürün Mersin-… antrepo’ya teslim edildiğini, taraflar arasında kararlaştırıldığı üzere navlunun ve boş konteynerlerin 25.03.2022 tarihinde teslim edilmesi gerektiğini, davalı tarafın, konteynerlerin üç tanesini 25.03.2022 tarihinde boş olarak dava dışi … A.Ş’ ye’ teslim ettiğini, ancak davalı-taşıyanın dördüncü-son konteyneri iade etmediğini ve sözleşmeden kararlaştırılan süreden çok sonra, 07.04.2022 tarihinde dava dışı … A.Ş’ye iade ettiğini, davalının dava konusu konteynerin neden geç iade edildiğinin bilinmediğini, müvekkili firmanın, taşıma işi için meydana gelebilecek olası zararlara karşılık dava dışı … … Ltd. Şti’ye 8.000-USD depozito ücreti gönderdiğini, fiili taşıyan-davalı … firmasının navlunu ve konteyneri geç teslim etmesi sebebiyle konteynerlerin sahibi olan dava dışı … A.Ş’nin taşıma sözleşmesine istinaden kiralanan konteynerlerin geç teslimi sebebiyle … … firmasına 11.04.2022 tarihli demuraj bedelini içerir fatura keşide ettiğini ve dava dışı … … Uluslararası Taşımacılık Ltd. Şti’nin de taşıma sözleşmesinin tarafı olan müvekkili adına 3850,00 USD demuraj (gecikme) bedelinin ödenmesi talebiyle müvekkili firma adına fatura düzenlidiğini, müvekkilinin konteynerlerin geç teslimi ve iadesi yönünden hiçbir kusuru olmadığı halde 8.000-USD depozitio ücretine ek olarak ödeme yapmak zorunda kaldığını, müvekkili aleyhine, davalı fiili taşıyanın kusuru sebebiyle haksız olarak tahakkuk ettirilen 3850,00-USD demuraj bedelinin davalı şirketten tahsili amacıyla İzmir 23. İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, ödeme emrini tebellüğ eden davalı, takibe borç yönünden itiraz ettiğini ve takip durduğunu, oysa ki davalı-borçlunun TTK 873.maddesi uyarınca fiili taşıyan olarak eşyayı makul sürede teslim etme yükümlülüğünün bulunduğunu, yine TTK 875.maddesi ” Taşıyıcı, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde, eşyanın zıyaindan hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlardan sorumludur” hükmünün ön görüldüğünü, Türk Ticaret Kanunu ilgili hükümleri uyarınca davalı borçlunun-fiili taşıyan olarak eşyanın gönderilene geç teslimi ile meydana gelen zararlardan sorumluluğunun doğduğunu davalının sözleşmede kararlaştırılan teslim süresini aşması ve konteynerin bekletildiği süre içerisinde müvekkili aleyhine demuraj bedeli tahakkuk ettirilmesinde asli ve tam kusurlu olduğunu, davalı borçluya müvekkili aleyhine tahakkuk ettirilen 3850 Dolar demuraj bedelinin ödenmesi için İzmir 11.Noterliği’nin … yevmiye numaralı 25.04.2022 tarihli ihtarnamesi keşide edildiğini, ancak davalının, ihtarnamenin tebliğinden itibaren müvekkiline hiçbir ödeme yapmadığını, Davalı-borçlunun takip aşamasında yaptığı itirazlarının hiçbir geçerliliğinin bulunmadığını, yapılan itirazın, alacağın tahsilini geciktirmeye yönelik olduğunu, müvekkili firmanın davalı-borçludan alacaklı olduğunu, taraflar arasında akdedilen navlun sözleşmesi, davalının taşıma faaliyetine istinaden müvekkili adına düzenlediği fatura suretleri ve yapılacak ticari defter incelemesi, cari hesap dökümleri, fatura ve bilirkişi incelemesi sonucunda ortaya çıkacağını, taraflar, dava aşamasından önce zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, ancak anlaşamadığını, davamızın kabulü ile davalının İzmir 23. İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı dosyasına ilişkin alacağın varlığının tespiti suretiyle itirazının iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatı hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, cevap dilekçesinde; davacı tarafın taleplerinin ve iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, usule, yasaya ve hakkaniyete aykırı işbu davanın reddinin gerektiğini, öncelikle işbu davaya konu olan İzmir 23. İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı dosyasında ödeme emrine yapılan müvekkili şirket itirazında da belirtildiği üzere; müvekkili şirket adresinin Beylikdüzü/İstanbul olup, İzmir İcra Müdürlükleri değil, Büyükçekmece İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğunu, müvekkili şirket adresinin “… Mah. … Cad. … … No:…/… Beylikdüzü/İstanbul” şeklinde olup, itirazın iptali davasında da yetkili mahkemenin İzmir Asliye Ticaret Mahkemelerinin değil, Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemeleri olup, huzurdaki davanın da Bakırköy Asliye Ticaret mahkemesinde açılması gerektiğini, işbu sebepler gereğince de yetki itirazında bulunduklarını, esasa ilişkin olarak da davacı tarafın öncelikle müvekkili ile aralarında var olduğunu söylediği navlun sözleşmesini ibraz etmesi ve müvekkilinin demuraj bedelini ödemek zorunda olduğunun sözleşme hükümleri ile davacı tarafından ispatının gerektiğini, zira davacı taraf dava açan ve talepte bulunan olarak iddialarını ispat ile yükümlü olup, davacı tarafın dava dilekçesinde ve delillerinde yazan belgelerden iddialarının muhatabının müvekkil olduğu sonucunun çıkmadığını, davacı tarafın afaki bir şekilde müvekkilinin sorumlu olmadığı bir bedeli ödemesini talep etmekte olup, bu durumun kabulünün mümkün olmadığını, yine davacı tarafın iddia ettiği geç teslimin kimden kaynaklı olduğunun da meçhul olduğunu, bu şekilde boşluklar barındıran bir olaydan müvekkili aleyhine yorum ve kanaatlere varılmasının usule, yasaya ve hakkaniyete aykırı olduğunu, zira limana gelen malın ne kadar süre içerisinde yükleneceğini ve boşaltılacağını, taşıma işleminin ne kadar süreceği ve konteynerlerin kime, hangi sürede teslim edeceği hususlarının meçhul olup, bu durumları ispat etmeyen ve somutlaştırmayan davacı tarafın iddialarının afaki iddialardan öteye gitmediğini, davacı tarafın delillerinde yer alan ve müvekkili tarafından tarafına kesildiği belirtilen 21.03.2022 tarihli fatura incelendiğinde de toplam 99.120,00-TL bedelli faturanın açıklamasının “Taşıma hizmetini alt yükleniciler tarafından yapılmıştır” şeklinde olduğu ve dört adet konteynerin tanesinin mal hizmet bedelinin KDV dahil 24.780,00 TL olduğunun görülmekte olup, bu durumda söz konusu taşımaların alt taşıyıcılar tarafından yapıldığını bilen ve kabul eden davacı tarafın ne şekilde müvekkilinin sorumlu tuttuğunun da ispata muhtaç olduğunu, zira taşıma işinin müvekkilinin değil alt taşıyıcılar tarafından gerçekleştirildiğini ve müvekkiline izafe edilebilecek bir kusur durumunun olmadığının anlaşıldığını, yine söz konusu faturanın ibraz edilmiş olsa da davacı tarafın bu faturayı ödediğine dair ödeme makbuzunu da ibraz etmesi gerekmekte olup, bu husustaki eksikliğin de giderilmesinin hakkaniyet açısından elsem olduğunu, dava dışı … … LOGISTICS tarafından davacı tarafa “DEMURAJ” adı altında kesilen 20.04.2022 tarihli 3.850,00 USD bedelli fatura incelendiğinde de faturanın açıklamasının “… NOLU KONTEYNER İÇİN KESİLMİŞTİR.” şeklinde olduğunu ve 14.6343 Uygulama kur üzerinden 56.342,06 TL olarak düzenlendiğini, müvekkili tarafından davacı tarafa kesildiği beyan edilen 21.03.2022 tarihli faturada ise “Ambarlı-Mersin, …, …-…, …” açıklamalı taşıması yapılan konteyner için KDV dahil 24.780,00 TL hizmet tutarı düzenlendiğini, davacı tarafın iddialarının muhatabı ve sorumlusunun müvekkili olmamakla birlikte müvekkilinin taşıma işlemi için 24.780,00 TL olarak belirlediği bir konteyner için hizmet miktarının üzerinden bir demuraj bedeli ödemesinin de mümkün olmadığını, davacı tarafın talebi bu açıdan da hukuka ve hakkaniyet aykırı olup, mahkemece bu hususun da nazara alınmasının hakkaniyet açısından elzem olduğunu, usule, yasaya ve hakkaniyete aykırı işbu davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir,
DELİLLER: İzmir 23. İcra Müdürlüğü’nün …/… E sayılı dosyası, 20/04/2022 tarihli, 3.850,00-USD demuraj bedelli fatura, 23.03.2022 tarihli 99.000-TL nakliye bedelini içerir fatura sureti, Dava dışı … Ltd’ye gönderilen depozito ücretine ilişkin dekont, gecikme bedeli faturası, 11.04.2022 tarihli 4.180 USD demuraj bedelli fatura, ihtarname delil olarak değerlendirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
1-Dava, İİK 67.Maddesi uyarınca açılmış itirazın iptali davasıdır.
2-Dava dilekçesinde davacı ile davalı arasında davacıya ait ürünlerin konteynerlar ile taşınması hususunda sözleşme bulunduğunu, 4 adet konteyner ile İstanbul ilinden Mersin iline taşıma gerçekleştirildiğini, taşıma sonrasında 3 adet konteynerin dava dışı … A.Ş.’ye 25/03/2022 tarihinde teslim edildiği ancak 1 adet konteynerin tesliminin 07/04/2022 tarihine kadar geciktirildiğini, gecikme nedeniyle dava dışı … … Lojistik Ltd.Şti.’ne 3.850,00-USD demuraj bedeli ödendiğini, bu bedelden TTK 875. Maddesi uyarınca davalı taşıyıcının sorumlu olduğunu ileri sürerek itirazın iptalini talep etmiştir.
3-Davalı şirkete dava dilekçesi ve tensip zaptı usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davaya cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunmuş olup icra dairesinin yetkisine yönelik itirazlarını tekrar etmiş, esasa yönelik olarak ise taşımanın alt taşıyıcılar tarafından gerçekleştirildiğini, gecikmenin davalıya izafe edilemeyeceğini, ödendiği ileri sürülen demuraj bedelinin taşıma bedelinden yüksek olmasının hakkaniyete aykırı olduğunu, davacının ödediği Türk Lirası bedeline karşılık USD takip başlatmasının da hukuki dayanağının bulunmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
4-Davalı şirket tarafından icra takibinin yetkisine itirazda bulunulmuş ve yetkili icra dairesinin Büyükçekmece İcra Dairesi olduğu belirtilmiş olup esasa yönelik inceleme yapılmadan önce yetki hususunun değerlendirilmesi gerekmektedir.
5-Davacı tarafça dava dilekçesinde sözleşmeden doğan davalarda sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin yetkili olacağı, ayrıca para borcunun alacaklının yerleşim yeri mahkemesi ve icra dairesinde takip edilebileceği belirtilmiştir.
6-Dosyaya sunulan bilgi ve belgelerin incelenmesinde, taraflar arasında yazılı bir sözleşme veya yetki sözleşmesi bulunmadığı, davacı şirketin yerleşim yerinin Konak/İzmir, davalı şirketin yerleşim yerinin ise Beylikdüzü/İstanbul olduğu, sözleşmenin İstanbul ve Mersin illeri arasında gerçekleştirilecek taşımaya ilişkin olduğu ve sözleşmenin İstanbul ve Mersin’de ifa edildiğinin kabulü gerektiği görülmüştür.
7-6100 sayılı HMK’nın 10/1.maddesi uyarınca sözleşmeden doğan davalarda sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesi yetkili olarak belirlenmiştir. Taraflar arasında bir satış sözleşmesi bulunduğu ileri sürülmekte ve borçlu tarafından sözleşme ilişkisi inkar edilmemektedir. Davacının iddiası doğrultusunda davacının sözleşmede taşıtan, davalı borçlunun ise taşıyıcı olarak yer aldığı görülmüştür. Taşıma Sözleşmesi 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 850. Ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup Taşıyıcı, taşıma sözleşmesiyle eşyayı varma yerine götürmeyi ve orada gönderilene teslim etmeyi veya yolcuyu varma yerine ulaştırmayı; buna karşılık, eşya taşımada gönderen ve yolcu taşımada yolcu, taşıyıcıya, taşıma ücretini ödemeyi borçlanır
6100 sayılı HMK’nın 10/1.maddesi uyarınca sözleşmeden doğan davalarda sözleşmenin ifa edileceği yer icra dairesi ve mahkemeleri yetkili olmakla birlikte sözleşmenin ifa edileceği yer kavramının taşıma sözleşmesi açısından irdelenmesi gerekmektedir.
Tarafların sözleşmedeki rolü açısından, taşıyıcının edimi eşyayı bir yerden başka bir yere götürmek olup ona karşı açılacak davaların genel yetkili mahkemelerin yanında eşyanın yüklenmesi ve boşaltılması yeri mahkemelerinde de açılması mümkündür. Taşıtanın edimi ise taşıma ücretini ödemek olup, bir para alacağı olarak taşıyıcının kendi yerleşim yeri mahkemesinde bu para borcunu talep etme hak ve imkanı bulunmaktadır.
Dava konusu sözleşmede davacı taşıtan, davalı ise taşıyıcıdır. Davacının sözleşme kapsamında üstlendiği edim esasen bir para borcunun ödenmesi olup, davalı taşıyıcı bu para borcunun ödenmesini kendi yerleşim yerinde talep edebilir ise de davacı taşıtanın sözleşmenin ifası nedeniyle uğradığı zararları dahi temelde bir para borcu olarak değerlendirmek mümkün değildir. Zira para borcu sözleşmenin asli nitelikte bir unsuru değil, sözleşmenin gereği gibi ifa edilmemesinden doğan sonuç olarak karşımıza çıkmaktadır. Davacının esas iddiası 1 adet konteynerin geç tesliminden doğan zararının karşılanması olup uyuşmazlık konusunun sözleşme kapsamında davacı taşıyıcıya ödenecek bir para borcundan ziyade, sözleşmenin ifasına yönelik oluşan uyuşmazlık neticesinde ortaya çıkan zararın tazminine yönelik olduğu düşünüldüğünde davacı taşıtanın yerleşim yeri mahkemesinin bu hususta yetkili olduğu kabul edilemez. Aksi durumda bir sözleşme ilişkisi içerisinde bulunan herkesin her türlü tazmin talebine yönelik olarak kendi yerleşim yeri mahkemesi ve icra dairelerinde talepte bulunmasına cevaz verilmiş olunur, ki Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ve yargısal uygulamanın bu yönde bir yetki belirlemesini amaçlamadığı açıktır. Kural olarak genel yetkili mahkeme davalının yerleşim yeri mahkemesi olup kanunda hal ve şartlara göre bunun istisnası öngörülen haller tahdidi olarak sayılmıştır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda davalının yerleşim yeri mahkemesi dışında ayrıca sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesi de yetkili kılınmakla, sözleşme ile bir borç altına giren kişinin, o borcu, o yerde ifa etmeyi göze alarak girdiği sözleşme ilişkisinin bir sonucu olarak yine o yerde davanın görülebileceğini düzenlemiştir. Sözleşme ile üstlendiği edim açısından kişinin edimini ifa edeceği yer mahkemesinde yargılanma külfetine katlanması beklenilir bir durum olmakla birlikte, kişinin sözleşme ile üstlenmiş olmadığı bir edim yönünden karşı tarafın salt bu iddiasından dolayı karşı tarafın kendi yerleşim yerinde yargılanma külfeti altında bırakılması mümkün değildir. Somut olay açısından davalı şirket davalıya bir para borcu ödemeyi üstlenmemiş olup davacının bu yöndeki alacak iddiasından dolayı kendi yerleşim yerinde takipte bulunmasının kabulünün mümkün olmadığı değerlendirilmiştir.
Davacı tarafça takibin para borcuna dair olması nedeniyle alacaklının yerleşim yeri icra dairesinin yetkili olduğu ileri sürülmüş ise de konusu bir miktar paranın ödenmesi talepli olan tüm icra takiplerinde alacak iddiasında bulunan kimsenin yerleşim yerinin yetkili kılınmasının söz konusu olamayacağı, para borcunun sözleşme kapsamında üstlenilen bir edim niteliğinde olması halinde bu kuralın uygulama alanı bulabileceği, örneğin faturaya dayalı alacak takiplerinde satıcının satış sözleşmesi kapsamında düzenlediği faturaya dayalı olarak satıcı sıfatıyla kendi yerleşim yeri icra dairesinde takibe geçebildiği, oysa ki alacak talebinde bulunan tarafın alıcı ve borçlu tarafın satıcı olduğu bir ilişkide alıcının ödemiş olduğu para karşılığında borçlu satıcının mal teslim etmemiş olmasının, satıcının sözleşme kapsamındaki edim türünü değiştirmeyeceği, satıcı borçlunun teslim etmediği mallara karşılık kalan satış bedeli bulunmakta ise bedeli alıcıya iade etmesi gerekmekte ise bu hususun satıcının borcunu doğrudan para borcu haline getirmeyeceği, davacı alıcının kendisine mal teslim edilmemesi halinde sözleşmeden dönerek ödemiş olduğu bedelin iadesini talep edebileceği, bu halde dahi satıcının mal tesliminde temerrüte düştüğünün değerlendirilmesi gerekeceğinden borçlu satıcının edimini ifa edeceği yere ilişkin yetkinin geçerli olmaya devam edeceği, bu nedenle salt mal teslim edilmemesi iddiasına dayalı olarak açılan takip ve davada satıcının sözleşme kapsamındaki edimini ifa edeceği yer mahkeme ve icra dairelerinin yetkili olacağı, somut olay açısından ise davacının ileri sürdüğü alacak iddiasının konteynerin geç teslimi olgusuna dayandığı, bu hususta da yine para borcunun doğrudan sözleşmeden doğmayıp konteynerin geç teslim edilip edilmediğine yönelik değerlendirme sonrası para alacağı talebinin söz konusu olabileceği, bu itibarla davalının icra dairesinin yetkisine yönelik yaptığı itirazının yerinde olduğu, davacı taşıtanın yerleşim yeri mahkemesinin ve icra dairelerinin yetkili olmadığı, yetkili icra daireleri arasında seçim yapma yetkisinin davalı borçluya geçtiği ve borçlunun yetkili icra daireleri arasından Beylikdüzü ilçesinin adli yönden bağlı olduğu Büyükçekmece İcra Daireleri’ni tercih ederek yetkili mahkemeyi belirlemiş olduğu, bu itibarla yetkili icra dairesinde açılmış geçerli bir takip bulunmadığı değerlendirildiğinden davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı aleyhine başlatılan icra takibinde yetkili icra dairesinin Büyükçekmece İcra Daireleri olduğu ve HMK 15/2 maddesi gereğince davaya konu takip yetkisiz icra dairesinde başlatılmış olmakla geçerli bir takip bulunmadığından dava ön şartı bulunmaması nedeniyle davanın USULDEN REDDİNE
2-Harçlar Yasası gereğince alınması gereken 80,70-TL harçtan peşin olarak alınan 725,01-TL harcın mahsubu ile fazla yatırılan 644,31‬-TL’nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatırana iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı yararına takdir edilen 9.200,00-TL. vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Davacının sarf ettiği yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Fazla yatırılan gider avansının, karar kesinleştiğinde ve resen ilgili taraflara iadesine,
6-Dava şartı arabuluculuk kapsamında hazine tarafından karşılandığı anlaşılan 1.560,00TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına, bu hususta harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekiline e-duruşma yoluyla, diğer tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya tutanağa geçirilmek kaydıyla mahkememiz zabıt katibine beyanda bulunmak ve bu beyanın mahkememiz Hakimi tarafından onaylanması sureti ile istinaf kanun yoluna gidilebileceği, yasal süre içinde istinaf kanun yoluna başvurulmadığı taktirde kararımızın kesinleşeceği, yasal sürede istinaf kanun yoluna gidilmesi halinde dosyanın ilgili İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne istinaf konusunda karar verilmek üzere gönderileceği açıklanmak sureti ile açık yargılama sonunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/11/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır

BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur”