Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/591 E. 2022/805 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

DOSYA NO: 2022/591 Esas
KARAR NO : 2022/805

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 16/06/2020
KARAR TARİHİ : 17/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
İDDİA : Davacı vekilinin mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; müvekkil idare 25/10/2017 tarihli … sayılı “pos kurulum hk.” başlıklı yazısı ile aralarında davalının … Şubesi’nin de bulunduğu bankalara çağrıda bulunduğunu, bahse konuya yazıya, davalı 27/10/2017 tarihli yazısı ile cevap verdiğini ve bu bağlamda müvekkilinin davalı nezdinde olan hesabına yönelik pos cihazları kurulumuna yönelik akdi ilişki bu yazıdaki teklifin kısmen müvekkil belediyece 27/10/2017 tarih ve … tarihli yazısı ile kabul edilmesiyle kurulduğunu, bu akdi ilişki sonucu müvekkili belediyenin, davalı nezdinde hesap açılışı 31/10/2017 tarihine gerçekleştiğini, müvekkil belediye veznelerinde tahsilat işlemlerinde kullanılmak üzere pos cihazları kurulumu da hesap açılışıyla birlikte sağlandığını ve davalının pos cihazlarıyla belediyece tahsilatlar yapılmaya başlandığını, devam eden süreçte davalının, taraflar arasında bu yönde bir akdi ilişki olmamasına rağmen, hesaba yatan paralarda “eft, masraf tutarı, hesap işletim ücreti, verimsizlik ücreti vs.” adlar altında kesintiler yaptığı tespit edildiğini, 04/05/2018 tarih … sayılı, 25/09/2018 tarih … ve 20/12/2019 tarih ve … sayılı yazılar ile davalı bu meblağların iadesi için uyarıldığını, bugüne kadar ise herhangi bir ödeme yapılmadığını belirterek, 2.494,33 TL tutarındaki alacağın kesinti tarihlerinden itibaren devlet bankalarınca uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; bankanın tacir, davacının da Belediye olması ve uyuşmazlığın ticari ilişkiden kaynaklanıyor olması nedeniyle, mahkemenin görevsiz olduğunu, görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, dava arabuluculuğa gidilmeden açıldığını, bu nedenle dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle söz konusu işlem/eylem tarihlerinden itibaren 1 yıllık süre geçmekle zaman aşımına uğradığını, her ne kadar davacı, taraflar arasında davaya konu ettiği eft, masraf tutarı, hesap işletim ücreti, verimsizlik ücreti gibi masraf kalemlerinin alınmayacağı yönünde anlaşma olduğunu beyan etmişse de taraflar arasında böyle bir sözleşme olmadığını, müvekkil bankanın verdiği bu hizmet için sözleşmeye konu ücretleri almaya hakkı olduğunu, davacının herhangi bir itirazi kayıt ileri sürmeden bu sözleşmeyi imzalayarak bu ücretleri ödeme yükümlülüğünü kabul ettiğini, davacı yana hesap açılırken imzalatılmış bulunan Ticari Bankacılık Hizmet Sözleşmesi de hem üye iş yeri çalışmasını hem de bunun dışında hesap işlemlerini düzenlemekte olduğunu, alınan bir kısım masraflar da bu sözleşmede düzenlendiğini, davacı yan basiretli davranma yükümlülüğünde olup, imzaladığı sözleşmenin şartlarına uymakla mükellef olduğunu, davacı kendisi ile akdedilen sözleşmeler uyarınca gerek sözleşmelerde yer alan gerek müvekkil banka şubelerinde ve internet sitesinde ilan edilen masraf kalemlerini ödemekle mükellef olduğunu belirterek, davanın öncelikle usuli itirazlarlarının değerlendirilmesine ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Davacı davasını ilk olarak İzmir 6. Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde açmış olup, İzmir 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10/03/2022 tarih …/… esas, …/… sayılı kararı davacı vekili tarafından istinaf edilmekle İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin 20/06/2022 tarih ve …/… esas,…/… karar sayılı ilamı ile görevsizlik kararı verilerek dosya mahkememiz yukarıdaki esasına kaydedilmiştir.
1-.Dava, davacı … Belediye Başkanlığının davalı banka nezdinde bulunan hesabına yönelik Pos cihazları kurulumuna dair akdi ilişki sonrası hesaba yatan paralarda muhtelif isimler altında yapılan kesinlerin tahsili istemine ilişkindir.
2- 6100 sayılı HMK’nın 115/1. Maddesi uyarınca “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.”
3- 06/12/2018 tarihli, 7155 sayılı Kanun’un 20. Maddesiyle TTK’ya eklenen 5/A maddesi uyarınca, “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.”
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’ nun 18/A maddesi uyarınca, “(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.”
TTK’nın 5/A maddesine göre, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Davanın konusu (müddeabih), dava dilekçesindeki talep sonucu, yani netice-i talep esas alınarak belirlenir. Neticei talebin bir para alacağının tahsili veya tazminata ilişkin olduğu durumlarda, arabulucuya başvuru yapılmış olması dava şartıdır.
4- Görülmekte olan dava tazminat davası olup davanın TTK 5/A maddesi ile düzenlenen zorunlu arabulucuya başvuru şartı kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
5- Dava dosyasının ve Uyap kayıtlarının incelenmesinden davacı tarafça davanın 16/06/2020 tarihinde İzmir 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açıldığı, anılan mahkemenin …/… Esas …/… Karar sayılı dosyasında görevsizlik kararı verildiği, görevsizlik kararının kesinleşmesi sonrasında davacı vekilinin 15/06/2022 tarihli talep dilekçesi doğrultusunda dosyanın Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderildiği ve 19/07/2022 tarihinde mahkememize tevzi edilerek 2022/591 Esas sırasına kaydı yapıldığı görülmüştür.
İhtilafın bankacılık işlemlerinden kaynaklı olduğu ve TTK 4 maddesi gereğince mutlak ticari dava olduğu kanaatiyle uyuşmazlığın Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiği değerlendirilmiş ve mahkememizin görevli olduğu kabul edilmiştir.
6- Mahkememizce yargılamanın ilk celsesinde zorunlu arabuluculuk son tutanağının sunulması hususunda 1 haftalık kesin süre verilmiş, ancak işbu süre zarfında tutanak ibraz olunmamıştır.
7- Dava açılış anında uyuşmazlık konusu davanın arabuluculuğa tabi olmadığı düşüncesi ile arabuluculuk süreci tamamlanmaksızın dava açılıp, mahkemenin görevsizlik kararı üzerine davanın arabuluculuğa tabi bir dava olduğunun anlaşılması halinde arabuluculuk dava şartının ne şekilde uygulanacağına dair yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin yerleşik uygulamasına göre (Bkz: Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2022/4240 Esas 2022/6367 Karar) görevsiz mahkemeye dava açılmadan önce arabuluculuk sürecinin tamamlanmamış olması durumunda, dosyada dava görevli mahkemeye tevzi edilmeden önce arabuluculuk dava şartının yerine getirilmiş olması halinde dava şartı noksanlığı giderildiğinden usulden reddine karar verilemeyeceği yönündedir.
Mahkememizce Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin bu görüş ve uygulaması doğrultusunda değerlendirme yapılmakta olup, gerçekten de görevsiz mahkemede dava açılmış olması halinde davacının uyuşmazlığın ticari nitelikte olduğunu bilebilecek durumda olmaması da dikkate alındığında, görevsizlik kararının kesinleşmesi sonrasında, ancak dava görevli Asliye Ticaret Mahkemesi’ne tevzi edilmeden önce arabuluculuk sürecinin tamamlanarak dosyanın Asliye Ticaret Mahkemesi’ne tevzii aşamasında dava şartı noksanlığının tamamlanmış olması gerekmektedir.
8- Somut uyuşmazlıkta dosya mahkememize tevzi edilmeden önce arabuluculuk süreci başlatılmadığı gibi ancak mahkememizce anlaşamama son tutanağının sunulmasına yönelik 1 haftalık kesin süre verilmesinden sonra arabuluculuk bürosuna başvurmadığı anlaşılmaktadır.
Buna göre, davacı tarafça gerek görevsiz mahkemede görülen dava öncesinde gerekse dosyanın mahkememize tevzi edilmesinden önce arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediği, dava şartının tamamlanabilir nitelikte bir dava şartı olmadığı, bu haliyle davanın usulden reddi gerektiği değerlendirilmekle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-,Dava şartı yokluğu nedeniyle DAVANIN USÜLDEN REDDİNE,
2- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70-TL harçtan peşin olarak alınan 54,40-TL harçtan mahsubu ile bakiye 26,30-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 7/2.maddesi uyarınca hesaplanan 399,09-TL Vekalet Ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça posta masrafı olarak sarf edilen 50,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6- Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 Hafta İçerisinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Yolu Açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı .17/11/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸ e-imzalıdır

BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur”