Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/53 E. 2023/656 K. 18.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/53 Esas
KARAR NO : 2023/656
DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/01/2022
KARAR TARİHİ : 18/07/2023
Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafça müvekkili aleyhine İzmir … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile 7 örnek takip yapıldığını, takibin dayanağı olarak; faturalardan kaynaklanan cari hesap alacağı gösterildiğini, müvekkilinin söz konusu hacizleri kaldırabilmek için haciz baskısı dolayısı ile borçlu olmadığı halde takip konusu tutarı davalı vekilinin hesabına yatırmak durumunda kaldığını ve bu şekilde dosyanın kapatıldığını, icra dosyası için davalı alacaklı vekiline haksız olarak ödenen 12.000,00-TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile iadesi için sayın mahkemeye başvurma zarureti hasıl olduğunu, dava açılmasından önce arabuluculuk yoluna başvurulmuş ise de anlaşma sağlanmasının mümkün olmadığını, davalı yan tacir olup basiretli tacir olma yükümlülüğüne aykırı olarak gerçekte alacaklı olmadığını bildiği halde müvekkile haksız takip yaptığından %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına da hükmedilmesi gerektiğini. Bu nedenlerle davamızın kabulü ile haksız takip dolayısı ile ödenen 12.000,00-TL’nin ödeme tarihi olan 17/11/2021 den itibaren işleyecek reeskont faizi ile müvekkiline istirdadına, alacaklı davalı aleyhine %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına, masraf ve vekalet ücretinin davalı yedinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; davacının istirdat davasına konu ettiği davasında harca esas değeri belirtilmeksizin ikame ettiği davasında öncelikle karşı yana harca esas değeri belirtmesi için süre verilmesi gerektiğini, aksi takdirde davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı yan dilekçesinde müvekkili ile bu takibe esas tutarlı bir ticaretinin mevcut olmadığını belirtmişse de bu husus gerçeği yansıtmamakta olup davacının işbu davayı kötü niyetli şekilde ikame ettiğini de ortaya koyduğunu, zira müvekkili şirket ile bu cari hesabın oluşmasına neden olan bir husus olmadığını belirtmesine karşın davacı ile müvekkili arasında icra dosyasına konu edilmiş alacağın varlığının ticari işe dayandığını, şöyle ki, müvekkili şirket İzmir merkezli olarak çimento, alçı, harç, kireç, mozaik vb. inşaat malzemeleri toptan ticareti konularında uzun yıllardır sektörde hizmet vermektedir. İzmir dahilinde tanınan ve güvenilen bir şirket olan müvekkil şirket ile davacı yan birden çok kez ticari ilişkide bulunduğunu, bu tanışıklıkları nedeniyle davacı yanın müvekkili şirket yetkilisini arayarak bir dükkan ile anlaştığını ve buraya öncelikle beton dökülmesi gerektiğini belirterek şap gibi bir beton dökümü istediğini ancak kendisinin Menemen Merkezli çalışması sebebiyle İzmir Bornova’da hizmet vermekte olan kişileri tanımadığını, bu konuda yardımcı olup olamayacağını sorduğunu, müvekkili şirket yetkilisinin ise ticari hayatta uzun yıllardır sektörel çalıştığından ve beton dökmesi için anlaşılacak firmanın betonu hazırladıktan bunu çok bekletmeden dökmesi gerektiğinden ve oluşturulan karışımın iadesi gibi bir durum da söz konusu olamayacağından mütevellit güvendiği firmalarla iş yaptıklarını bildiğinden davacının işinin görülmesi adına yardımcı olabileceğini söylediğini, kendisinin de iş yapmakta olduğu … İnş Yapı Mal. Ve Sportif … AŞ ile görüşerek davacının belirttiği … Bornova/ İZMİR adresinde bulunan … isimli dükkana beton dökülmesi hususunda 8641,14-TL bedelle anlaştığını, ardından davacı … Yener’i arayarak beton alımı konusunda firma ile anlaşma sağlandığını, ertesi gün beton döküleceğini ve mikserin saat 10 gibi dükkanın önünde olacağını tüm hazırlıklarını yapması gerektiğini belirttiğini, davacı yanın ise kabul ettiğini gerekli hazırlıkları yapacağını belirterek beton dökümü konusunda mutabık kalındığını, ertesi sabah Mikser ile beton döküme hazır bir şekilde davacının belirttiği adrese gidildiğinde dükkanın beton dökümü için hazır hale getirilmemiş olduğu görüldüğünü, oysaki beton dökümü yapılacak alanda döküm yerinin azami döküm şartlarının yerine getirilmesi gerektiğini, aksi halde ise beton dökümü gerçekleştirilemeyerek kullanıma elverişsiz bir hale gelmesi her zaman sorun teşkil ettiğini, davacının da beton dökümü için azami şartları yerine getirmediğinden ve döküm yerini hazır etmemesi sebebiyle 1,5-2 saat süresince davacının burayı hazır hale getirmesi beklenmişse de bir sonuç alınamadığını, bunun üzerine davacı yan 3-4 saat daha beklenmesini istemiş gerekli hazırlığı yapabileceğini söylemişse de betonun bir karışım olması ve miksere konulduktan sonra dökülmemesi halinde en fazla 2 saate yapısı gereğince kullanılamaz hale gelmesi nedeniyle kendisine daha fazla beklemenin imkansız olacağının ifade edildiğini, davacı tarafından beton dökülecek yerin beton dökümüne hazır hale getirilmemesi ve dolayısıyla kabule hazır olunmaması sebebiyle Beton dökümü yapacak firma … … AŞ anlaşılan beton döküm işini gerçekleştirilemeden geri dönmek durumunda kalındığını, yukarıda da belirtildiği üzere betonun yapısı gereği … ..AŞ’nin döküm için miksere hazırlanan beton harcını tekrar kullanma ihtimali bulunmadığından ve betonun dökülememesinde kendi hatalarının da söz konusu olmadığından beton dökülmüş gibi fatura kesilerek davacı için firma ile anlaşan müvekkili şirket olduğundan mütevellit faturanın da müvekkili şirket adına kesildiğini, müvekkili şirket kendisi adına kesilen fatura bedelini ise işlemin gerçekleştirilememesinde hiçbir kusuru bulunmayan şirkete ödediğini, akabinde ise bu faturanın kesim nedeni teşkil eden, daha doğru anlatımla, davacının ricası üzerine belirttiği adrese beton döküm için anlaştığı… .. AŞ.ye 8.641,14-TL beton alım bedeli ödeyen müvekkili şirket, bu gibi bir olay yaşanması sebebiyle zararına olarak aldığı betonu davacıya 8.400,00-TL’ye sattığını, esasen müvekkili şirketin en azından davacının işi nedeniyle ödediği meblağı zararına da olsa tahsil edebilmek istediğini, davacının yaşanan bu problem nedeniyle müvekkili şirkete olan borcunu ödeyeceğini 2 -3 ay kendisine süre tanınmasını istemişse de davacı ısrarla bu bedeli ödemediğinden müvekkili şirket alacağını tahsil için cebri icra yoluna başvurmak durumunda kaldığını, Dolayısıyla başlatılan takibin dayanağını davacı ile gerçekleştirilen ticari işin oluşturduğu somut olayda davacının bu borcun doğumuna sebebiyet veren bir ilişkinin mevcut olmadığını bildirmesi açıkça kötü niyetli olduğunu, kaldı ki davacının borçlu olmadığını kesinlikle kabul anlamına gelmemekle beraber, davacı tarafından ”borç olmadığını bildiği icra takibine konu talebi kendiliğinden ödediği” beyan edilmiş olmakla, kanun kapsamında borç olmadığını bile bile ödenmiş edimin geri istemesinin mümkün olmadığını, davacı tarafından kabul edilmiş, üstlenilmiş kayıtsız şartsız yapılan ödemenin ödeme geri istenmesi de davacının kötüniyetli davranışının bir sonucu olduğu gibi kanun kapsamında “borçlu olmadığını” belirten davacının ihtirazi kayıt sunmaksızın yaptığı ödemeyi talep edebilmesinin mümkün olmadığından davacının istirdat talebinin herhalde REDDİ gerektiğini, öncelikle harca esas değer üzerinden harcın tamamlatılması adına davacıya süre verilmesini aksi takdirde davanın usulden reddi ile açılmamış sayılmasına karar verilmesini, aksi kanaat halinde davacının haksız ve kötü niyetli olduğu davasının esastan reddine, kötü niyeti aşikar olan davacı aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir,
DELİLLER: İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası, ticari defter ve kayıtlar, bilirkişi raporu, yemin delil olarak değerlendirilmiştir.
Bilirkişi heyetinden alınan bilirkişi raporunun sonuç kısmına göre; “… Dava dosyası ve ekleri ile taraflardan temin edilen mali veriler üzerinde yapılan inceleme, tespit ve değerlendirmeler neticesinde, aksi delil ve belgelerle ispat
edilmediği sürece aşağıdaki görüşlere ulaşılmıştır;
1. Taraflar arasındaki hukuki anlaşmazlığın;
• Davalının davacı şirket aleyhine İzmir … İcra Dairesinde … Esas ile 06/09/2021 tarihinde ilamsız takip başlatıp, davacının icra dosyası için davalı alacaklı vekiline haksız olarak ödenen 12.000,00 TL nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile iadesi için dava açması üzerine başladığı,
• Davacının dava dilekçesine eklediği 17.11.2021 tarihli … Bankası dekontunda; davacının Ziraat Bankasında bulunan … Iban nolu hesabından İZMİR … İcra Dairesi … Esas sayılı dosya borcu açıklaması ile davalı vekili … adına … Bankası … Iban nolu hesaba 12.000,00 TL havale işlemi ile para gönderdiği,
2. Davacının yasal defter ve belgeleri üzerinde yapılan tespit ve incelemeler sonucunda;
• Davacının 2021 yılı yasal defterlerinin “Noter Açılış Onayları”, “Noter Kapanış Onayları” ve kayıt usullerine ilişkin vecibeleri yerine getirilmiş olduğu; söz konusu kayıtların 6100 sayılı HMK m.22 2/2’ye göre delil niteliğine haiz olabileceğinin takdirinin Sayın Mahkeme’nize ait olduğu,
• Davacının 2021 yılı ticari defterleri davalı taraf açısından incelendiğinde, davalının davacı adına düzenlediği ve icra konusu ettiği 06.04.2021 tarih ve B… sıra nolu KDV dahil 8.400,00 TL tutarlı faturayı yasal süresinde, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu ve Tek Düzen Hesap Planına uygun olarak defter kayıtlarına işlediği ve söz konusu faturayı FORM BA bildiriminde yasal süresinde beyan ettiği,
• Davacının 2021 yılı yasal ticari defterleri davalı açısından incelendiğinde 31/12/2021 tarihi itibariyle davalının cari hesap bakiyesinin 22.704,27 TL Alacak Bakiyesi verdiği (HESAP SAHİBİNİN ALACAKLI OLDUĞU),
3. Davalının yasal defter ve belgeleri üzerinde yapılan tespit ve incelemeler sonucunda;
• Davalının 2021 yılı yasal defterlerinin “Noter Açılış Onayları”, “Noter Kapanış Onayları” ve kayıt usullerine ilişkin vecibeleri yerine getirilmiş olduğu; söz konusu kayıtların 6100 sayılı HMK m.22 2/2’ye göre delil niteliğine haiz olabileceğinin takdirinin Sayın Mahkeme’nize ait olduğu,
• Davalının 2021 yılı ticari defterleri davacı taraf açısından incelendiğinde, davalının davacı adına düzenlediği ve icra konusu ettiği 06.04.2021 tarih ve … sıra nolu KDV dahil 8.400,00 TL tutarlı faturayı yasal süresinde, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu ve Tek Düzen Hesap Planına uygun olarak defter kayıtlarına işlediği ve söz konusu faturayı FORM BS bildiriminde yasal süresinde beyan ettiği,
• Davalının 2021 yılı yasal ticari defterleri davacı açısından incelendiğinde 31/12/2021 tarihi itibariyle davacının cari hesap bakiyesinin 0,00 TL bakiye verdiği (HESAP SAHİBİNİN BORÇLU OLMADIĞI),
Yukarıda tespit edilen hususların değerlendirilmesi sonucunda;
• Davalının davacı adına düzenlediği ve icra konusu ettiği 06.04.2021 tarih ve … sıra nolu KDV dahil 8.400,00 TL tutarlı faturayı davacının yasal ticari defter kayıtlarına işlediği, faturaya itiraz etmediği, BA formunda beyan ettiği, davalının davacı adına İzmir … İcra Dairesinde … Esas sayılı icra takibi borcunu 17.11.2021 tarihinde davalı vekiline 12.000,00 TL olarak ödediği,
• Davacının 2021 yılı yasal ticari defterleri davalı açısından incelendiğinde 31/12/2021 tarihi itibariyle davalının cari hesap bakiyesinin 22.704,27 TL Alacak Bakiyesi verdiği (HESAP SAHİBİNİN ALACAKLI OLDUĞU),
• Davalının 2021 yılı yasal ticari defterleri davacı açısından incelendiğinde 31/12/2021 tarihi itibariyle davacının cari hesap bakiyesinin 0,00 TL bakiye verdiği (HESAP SAHİBİNİN BORÇLU OLMADIĞI)..” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
1-Dava, cebri icra baskısı altında ödenen paranın istirdadı davasıdır.
2-Davacı vekili dava dilekçesinde davalının alacaklısı olduğu İzmir … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasında tebliğ edilen ödeme emrine itiraz süresinin geçirilmesi nedeniyle takibin kesinleştiği, davacının borçlu olmadığı halde davalıya 12.000,00-TL ödeme yaptığını ileri sürerek yapılan ödemenin faizi ile birlikte iadesini talep etmiştir.
2-Davalı vekili cevap dilekçesinde davacının talebi doğrultusunda gösterdiği adrese dava dışı … İnşaat Yapı Mal.ve Sportif.. A.Ş. Tarafından beton dökülmek üzere anlaşma yapıldığını, dava dışı şirketin zamanında beton dökülecek yere beton mikserini gönderdiği halde yerin döküme hazır olmaması nedeniyle betonun zayi olduğunu, davacının betonun zayi olması nedeniyle ödeme yapmadığını ancak dava dışı şirketin davalı şirkete fatura düzenlemesi nedeniyle kendisinin de davacı şirkete zayi olan betonla ilgili fatura düzenlediğini, borcun bundan kaynaklandığını ileri sürmüştür.
3-Taraflar arasındaki ihtilaf, dava dışı … … A.Ş. Tarafından düzenlenen 05/04/2021 tarihli 8.641,14-TL bedelli fatura içeriği hazır beton dökülmesi işinin davacının talebi ve davalının aracılığı ile gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği, davalı adına düzenlenen bu fatura nedeniyle davalının davacıya düzenlediği 06/04/2021 tarihli 8.400,00-TL bedelli faturadan dolayı davacının davalıya karşı sorumlu olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
4-Bir davada kural olarak davacı iddiasını ispat külfeti altındadır. İstirdat davalarında ise davalı alacaklının, davanın konusunu oluşturan alacağın varlığını ispat etmesi bekleneceğinden ispat külfeti yer değiştirir.
Somut uyuşmazlıkta davalı tarafça takip talebinde faturalardan kaynaklanan cari hesap ilişkisine dayanılmış ise de davalı vekili cevap dilekçesinde alacağın varlığı noktasında yalnızca 06/04/2021 tarihli 8.400,00-TL bedelli faturaya dayanmıştır. Davalı tarafın, taraflar arasında süregelen açık hesap ilişkisi nedeniyle oluşan borç bakiyesine dayanmadığı ve cevap dilekçesinde yalnızca 8.400,00-TL bedelli faturaya konu alacak yönünden savunmada bulunduğu gözetilerek dosya kapsamındaki inceleme bu faturayla sınırlı olarak gerçekleştirilmiştir.
5-Kural olarak alacaklı, alacağın kaynağını oluşturan fatura içeriğinde yer alan mal veya hizmetin davalı borçluya verildiğini ispat külfeti altındadır. Alacaklı bu husustaki ispatı imzalı fatura veya sevk irsaliyesi ile sağlayabileceği gibi mal veya hizmetin borçluya verildiğini ispat eden diğer yazılı, görsel delillerle ispat edebilebilir. Yine kendi ticari defterlerinde lehine olan kayıtların davalı ticari defterleri ile doğrulanması veya davalının ticari defterlerini ibraz etmemiş olması halinde de alacağın varlığı ispat olunabilir. Zira Yargıtay’ın artık istikrar kazanmış uygulamasına göre bir tacirin ticari defterlerine bir faturayı kaydetmiş olması, fatura içeriği mal veya hizmetin kendisine sağlandığının ispatı olarak kabul edilmektedir.
Mahkememizin 07/04/2022 tarihli celsesinin 2 nolu ara kararı ile her iki taraf vekiline ticari defter ve belgelerin ibrazı hususunda süre verilmiş, taraf vekillerince ticari defter ve kayıtlar ibraz edilmekle davacıya ve davalı şirkete ait ticari defterler SMMM bilirkişi aracılığı ile incelenerek rapor alınmıştır.
6-Davalı şirkete ait ticari defterlerin incelenmesi neticesinde düzenlenen 17/10/2022 tarihli bilirkişi raporuna göre taraflar arasında süregelen açık hesap ilişkisi bulunduğu, uyuşmazlık konusu 06/04/2021 tarihli faturanın her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu yönünde rapor sunulmuştur.
7-Ticari defterlerin ibrazı ve delil olmasına ilişkin yasal düzenleme 6100 sayılı HMK’nın 222.maddesinde yer almaktadır.
“1-Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
2-Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
3-İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.”
Madde metninde de açıklandığı üzere ticari defterlerin bir tarafın kendi lehine delil olarak kabul edilmesi için öncelikle usulüne uygun tutulmuş, açılış ve kapanış onaylarının süresinde yaptırılmış olması gerekmektedir. Bunun yanında ticari ilişkinin karşı tarafının aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterindeki kayıtların bu deftere aykırı olmaması veya karşı tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir.
8-Somut olayda davacı tarafça her ne kadar uyuşmazlık konusu 8.400,00-TL bedelli fatura içeriğinin davacıya sağlanmadığı, davacının bu yönde bir talimatı bulunmadığı ileri sürülmüş ise de yukarıda da açıklandığı üzere bir faturanın ticari defterlere kaydedilmesi o fatura içeriği mal veya hizmetin sağlandığının delili olarak kabul edilmektedir. Uyuşmazlık konusu fatura her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olmakla davalının faturadan kaynaklanan 8.400,00-TL tutarlı alacağının varlığını ispat ettiği, buna karşın davalı tarafça fatura bedelinin icra takibinden önce ödendiğine dair bir ispat sağlanmadığı gibi böyle bir iddianın da mevcut olmadığı görülmüştür.
Taraflar arasındaki ticari ilişkide her iki taraf ticari defterleri uyumlu olup davalının düzenlediği tüm faturalar davacı ticari defterlerinde kayıtlı ise de davalının cevap dilekçesinde yalnızca 8.400,00-TL bedelli faturaya dayanması nedeniyle inceleme bu fatura konusu alacak miktarınca davalının alacağını ispat ettiği kabul edilerek gerçekleştirilmiştir.
9-Davacı tarafça yemin deliline dayanılmış olup, davalının alacağın varlığını davacı ticari defterleri ile ispat ettiği anlaşıldığından davacı vekiline yemin delili hatırlatılmış, davacı tarafın yemin teklifinde bulunacağını belirtmesi ve süresinde yemin metni sunması üzerine yeminin edası için davalı şirket yetkilisi mahkememiz huzurunda dinlenilmiştir. 18/07/2023 tarihli celsede davalı şirket yetkilisi mahkememiz huzurunda uyuşmazlık konusu fatura içeriği beton döküm işinin davacının talimatı doğrultusunda ve davacı hesabına gerçekleştirildiği hususunda yemin etmiştir. Yemin kesin bir delil olup yemin konusu vakıayla ilgili olarak davalı şirket yetkilisinin yemini eda ettiği, bu itibarla davacı ticari defterlerinin yanında ayrıca yeminin edası ile de fatura bedeli miktarınca davalının alacaklı olduğu ispat edilmiştir.
10-Dava konusu takipte cari hesaba dayanılmış ve 9.116,75-TL asıl alacak ile 712,04-TL işlemiş faiz talebinde bulunulmuş ise de görülmekte olan davada davalı tarafça yalnızca 8.400,00-TL tutarlı asıl alacak yönünden ispat sağlanmıştır.
Bu durumda davacının 9.116,75-TL asıl alacak ve 712,04-TL işlemiş faiz alacağına istinaden gerçekleştirdiği 12.000,00-TL tutarlı ödemenin yerinde olup olmadığının ayrıca irdelenmesi gerekmektedir. Bu hususta icra hesaplamaları konusunda uzman bilirkişiden rapor alınması yönünde ara karar kurulmuş ve davacı vekiline delil avansının yatırılması için süre verilmiş ise de davacı tarafça süresinde delil avansının yatırılmadığı görülmüştür. Kural olarak bilirkişi incelemesinde kullanılacak delil avansının yatırılmaması o delile dayanılmamış sayılacağı anlamına gelmektedir. Mahkememizce bu doğrultuda gerekli gider avansı yatırılmadığı için bilirkişi incelemesi yaptırılmamış ise de mevcut delil durumuna göre fazla ödemenin tespiti mümkün ise bu çerçevede uyuşmazlığın incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
Mahkememizce asıl alacak miktarı, harç, vekalet ücreti, takip masrafları ve takip tarihi ile ödeme tarihi arasında işleyecek faiz dikkate alınarak resen yapılan hesaplamada;
Takipte kesinleşen asıl alacak : 8.400,00-TL
764,40-TL tahsil harcı,
5930-TL başvuru harcı,
1.260,00-TL vekalet ücreti,
Takip tarihi 06/09/2021 ödeme tarihi 17-11-2021 arası 260,98-TL işlemiş faiz,
ve 121,20-TL takip masrafı,
Olmak üzere ödeme tarihi 17/11/2021 tarihi itibariyle davalı alacaklıya ödenmesi gereken paranın 10.604,90-TL olduğu tespit edilmiştir.
Davacı tarafça 12.000,00-TL ödeme yapıldığı, buna karşın ödeme tarihinde davacının 8.400,00-TL bedelli fatura yönünden takip ferileriyle birlikte 10.604,90-TL ödemekle borcunun sona ereceği, bu itibarla 1.395,10-TL fazla ödeme gerçekleştirildiği anlaşıldığından fazla ödenen miktarın ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davacıya iadesi gerektiği değerlendirilmiş ve bu doğrultuda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
9-Yukarıda ayrıntıları izah edilen tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerin birlikte değerlendirilmesinde, davalının takip dayanağı ticari ilişkide bulunan birden fazla fatura olduğu halde cevap dilekçesi ile yalnızca 8.400,00-TL bedelli faturaya dayandığı ve bu faturadan kaynaklanan alacağın varlığını ticari defter kayıtları ile ispat ettiği, ancak takipte bu miktarın üzerinde asıl alacak ve işlemiş faiz talep edildiği, davacının yalnızca 8.400,00-TL asıl alacak sorumluluğu olduğu kabul edilerek yapılan hesaplamada 1.395,10-TL fazla ödeme yapıldığı anlaşıldığından bu miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
10-Davacı tarafça kötü niyet tazminatı talebinde bulunulmuş ise de davalının takipte fazla miktarda talepte bulunmasının kötü niyete dayanmadığı, açık hesap ilişkisinde alacaklı göründüğü miktar üzerinden takipte bulunduğu ancak görülmekte olan davada açık hesap ilişkisine dayanılmaması nedeniyle davanın kısmen kabulüne karar verildiği gözetilerek kötü niyet tazminatına hükmedilmemiştir.
11-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13. Fıkrası uyarınca arabuluculuk ücreti yargılama giderlerinden olup, İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun sarf kararı ile 1.560,00-TL arabuluculuk ücretinin hazine tarafından karşılandığı anlaşıldığından bu tutarın yargılama giderlerine dahil edilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE, 1.395,10-TL fazla ödemenin ödeme tarihi 17/11/2021 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlasına dair istemin reddine,
2-Kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85-TL harçtan peşin olarak alınan 100,93-TL harcın mahsubu ile bakiye 168,92-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı yararına takdir edilen 1.395,10-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı yararına takdir edilen 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 100,93-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafça sarf edilen 80,70-TL başvuru harcı ile 52,20-TL posta ve tebligat ücreti, 750,00-TL bilirkişi ücreti olarak sarf edilen toplam 882,9‬0-TL yargılama giderinin, davanın ret ve kabul oranına göre 102,64-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve resen ilgili taraflara iadesine,
9-Dava şartı arabuluculuk kapsamında hazine tarafından karşılandığı anlaşılan 1.560,00-TL arabuluculuk ücretinin davanın kabul ve ret oranında hesaplanan 181,36-TL’sinin davalıdan, 1.378,64‬-TL’sinin davacıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına, bu hususta harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yüzünü karşı ve davalı şirket yetkilisi …’un yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda, dava değerinin 6100 Sayılı HMK’nın 341/2. Maddesinde gösterilen İstinaf kanun yolu başvuru sınırının altında kalması nedeniyle kesin nitelikte olduğu ve kanun yoluna başvurulamayacağı açıklanmak sureti ile açık yargılama sonunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
18/07/2023
Katip …
e-imzalıdır
Hakim …
e-imzalıdır

BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur”