Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/486 E. 2023/568 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DOSYA NO : 2022/486 Esas
KARAR NO : 2023/568
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/06/2022
KARAR TARİHİ : 22/06/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
İDDİA : Davacı vekilinin mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin, davalıdan cari hesaba göre 5.996,17-TL alacaklı olduğunu, Müvekkil, davalıya kimyasal madde sattığını, faturalarını kestiğini fakat ödemesinin yapılmadığını, Borcun ödenmemesi sebebiyle davalı taraf aleyhine İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın, 5.997,00 TL müvekkile icra takibi açıldıktan sonra haricen ödediğini, geri kalan alacağının tahsili amacıyla başlatıldığını, İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasına haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ederek takibi durdurduğunu, yapılmış olan itiraz, sürecini uzatmaktan başka bir gayesinin bulunmadığını, borçlunun yaptığı ödemenin kısmi olduğunu ve takipten sonra yapıldığını TBK 100 gereği öncelikle faiz, vekalet ücreti ve takip masraflarının düşülerek bakiye borç üzerinden takibe devam edilmesi gerektiğini, Davalı borçlunun takibe itiraz etmesinin nedenin takip aşamasını yargılama sürecini uzattığını Borçlunun kötü niyetli olduğunu, borca haksız yere itiraz edildiğini borcu ödemede zaman kazanma çabasında olduğunu ve mal kaçırma ihtimalinin bulunduğunu, İtirazın iptal edilebilmesi için geçecek yargılama sürecinde davalı borçlunun mal kaçırma ihtimali ve şansının daha da arttırdığını Davalı borçlunun mal kaçırabileceğini, müvekkilin uğrayacağı zararın daha da artacağını İcra ve İflas Kanunu’nun 258/1 hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin alacağın varlığı konusunda kanaat getirmiş olmasının yeterli olduğunu açıklanan sebeplerle, alacaklarının karşılığında borçlunun taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini .Diğer yandan 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu m.17 ve 18/A ile 7155 Sayılı Kanun ile 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesi uyarınca yapılan zorunlu arabuluculuk görüşmesi sonucunda davalı taraf ile anlaşma sağlanamadığını, tüm bu hususlar sebebiyle ve res’en gözetilecek sair nedenlerle öncelikle alacağının karşılığında borçlunun taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasını, akabinde haklı davalarının kabulü ile davalı borçlunun itirazının iptali ile takibin devamına ; davalı borçlunun, haksız ve kötü niyetli olarak takibin durmasına neden olduğu için alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra-inkar tazminatına mahküm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı tarafın verdiği cevap dilekçesinde İzmir … İcra müdürlüğü … E. dosyasında icra dosyası içersindeki takibe, ödeme emrine, işlemiş faize, faiz oranına ve borcun tamamına itiraz etmiştir. Dava dilekçesine mukabil cevap dilekçesi sunmadığı görülmektedir.
UYUŞMAZLIĞIN TESPİTİ, DELİL DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE:
Dava İİK 67. Maddesi uyarınca açılmış İtirazın İptali Davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, İzmir … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına dayanak yapılan açık hesap ilişkisinde (dava dilekçesinde her ne kadar cari hesap olarak adlandırmış ise de dosyaya sunulmuş bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığından ilişki açık hesap olarak nitelendirilmiştir) davacının takip miktarınca alacaklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Kural olarak alacaklı, alacağın kaynağını oluşturan fatura içeriğinde yer alan mal veya hizmetin davalı borçluya verildiğini ispat külfeti altındadır. Alacaklı bu husustaki ispatı imzalı fatura veya sevk irsaliyesi ile sağlayabileceği gibi mal veya hizmetin borçluya verildiğini ispat eden diğer yazılı, görsel delillerle ispat edebilebilir. Yine kendi ticari defterlerinde lehine olan kayıtların davalı ticari defterleri ile doğrulanması veya davalının ticari defterlerini ibraz etmemiş olması halinde de alacağın varlığı ispat olunabilir. Zira Yargıtay’ın artık istikrar kazanmış uygulamasına göre bir tacirin ticari defterlerine bir faturayı kaydetmiş olması, fatura içeriği mal veya hizmetin kendisine sağlandığının ispatı olarak kabul edilmektedir.
Ticari defterlerin ibrazı ve delil olmasına ilişkin yasal düzenleme 6100 sayılı HMK’nın 222. maddesinde yer almaktadır:
“1- Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
2- Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
3- İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle: 22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.”
Madde metninde de açıklandığı üzere ticari defterlerin bir tarafın kendi lehine delil olarak kabul edilmesi için öncelikle usulüne uygun tutulmuş, açılış ve kapanış onaylarının süresinde yaptırılmış olması gerekmektedir. Bunun yanında ticari ilişkinin karşı tarafının aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterindeki kayıtların bu deftere aykırı olmaması veya karşı tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir.
Somut olayda; Ödeme emrinin borçlu/davalı … Pazarlama …. AŞ’ye 21.04.2022 tarihinde tebliğ olduğu, borca karşı yapılan itirazın 25.04.2022 tarihinde yapıldığı, takibin 28.04.2022 tarihinde durdurulduğu, itiraza ilişkin alacaklı dilekçesinin borçluya tebliğe çıkarıldığına dair takip dosyası kapsamında her hangi bir belge, bilgi veya tebliğ mazbatasının bulunmadığı, ancak mahkememizde görülmekte olan işbu itirazın iptali davasının 07.06.2022 tarihinde açılmış olduğu ve her halukarda İcra İflas Kanunu md. 67’de öngörülen 1 yıllık süre içerisinde açılmış olduğu anlaşılmaktadır.
Talimat Mahkemesince (Manisa ATM) Davacı Tarafın defterleri incelenerek aldırılan 05/01/2023 tarihli Bilirkişi Raporunda; Dosya muhteviyatı ve Davacının defterleri üzerinde yerinde yapılan incelemelerde; “Davacı tarafından bilirkişiliğimize sunulmuş olan ticari defterlerinin yasal süresi içinde açılış tasdikini yaptırdığı, ticari defterlerinin usul ve esaslara uygun tutulduğu, yapılan incelemelerde Davalının Davacıdan mal aldığı, tarafların aralarında ticari ilişki bulunduğu, takip tarihi itibariyle Davacının Davalıdan 5.997,00-TL ALACAKLI olduğu, takip tarihinden sonra Davalının Davacıya 5.997,00-TL ödeme yaptığı böylelikle Dava tarihi itibari ile borç kapanmış olup, Dava tarihi itibarı ile Davacının Davalıdan alacağının bulunmadığı tespit edilmiştir” şeklinde görüş ve kanaatini bildirmiştir.
Cari Hesap Sözleşmesi; her iki tarafın karşılıklı birbirine uygun irade beyanıyla kurulur. TTK m. 89/2; “Bu sözleşme yazılı yapılmadıkça geçerli olmaz.” hükmünü haizdir. Cari hesap sözleşmesinin yazılı olarak yapılması bir geçerlilik şartı olup ispat şartı değildir.
Taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesine rastlanmamıştır. Taraflar arasında cari hesap benzeri ticari bir münasebet bulunmakta olup bu ticari münasebet Açık Hesap ilişkisidir.
Açık Hesap İlişkisi; önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıkları bir ticari münasebet türüdür. Taraflar arasındaki bu münasebette davacının 2022 yılı ticari defterleri TTK’nın ilgili hükümlerine göre delil niteliğini haizdir. Davalı Tarafın ticari defter ve belgelerinin belirlenen gün ve saatte ibraz edilmemiş olması nedeniyle incelenemediği ve bu nedenle davalının ticari defterleri ile ilgili raporun düzenlenmediği görülmüştür.
Denetime elverişli ve dosya kapsamı ile uyumlu bilirkişi raporuna göre, davacının ticari defter ve kayıtlarının takibe konu fatura alacağını doğruladığı ve davalının usulüne uygun ihtar içerir tebliğe rağmen ticari defterlerini ibraz etmediği, bu nedenle davacının kendi ticari defterlerinde kayıtlı olan hususların yine kendi lehine delil kabul edilebileceği değerlendirilerek davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak dosya kapsamından takip tarihinin 14.04.2022 olduğu, 15.04.2022 tarihli dekont ile borçlu/davalı tarafça 5.997,00-TL ödeme yapılmış olduğu anlaşılmaktadır. Mahkememizce icra dairesinden istenen kapak hesabına göre bakiye 1.205,48-TL bakiye borç bulunduğu anlaşılmakla kabul edilen işbu davada davalının İzmir … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından icra takibine yaptığı İtirazın Kısmen İptaline, takibin 1.205,48-TL asıl alacak üzerinden devamına hükmolunmuştur.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13. Fıkrası uyarınca arabuluculuk ücreti yargılama giderlerinden olup 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin hazine tarafından karşılandığı anlaşıldığından bu yargılama giderleri kapsamında davalı üzerine yükletilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-.Davanın KABULÜ İLE;
Davalının İzmir … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından icra takibine yaptığı İTİRAZIN KISMEN İPTALİNE, takibin 1.205,48-TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa ödeme tarihi olan 15.04.2022 itibaren Avans Faizi işletilmesine,
2- İİK madde 67 gereğince hüküm altına alınan alacağın % 20’si oranında hesaplanan 241,09-TL İcra İnkar Tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3- Karar tarihinde Yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 179,90-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4- Arabuluculuk Kanunu Madde 18/A fıkra 13,14 gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.560,00-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
5- Davacı tarafından yatırılan 80,70-TL Başvurma Harcı, 80,70-TL Peşin Harç, 11,50-TL Vekalet Harcı olmak üzere toplam 172,90-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 1.205,48-TL Vekalet Ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7- Davacı tarafından yapılan 1.000,00-TL bilirkişi ücretinin ve 562,50-TL tebligat ve posta ücreti olmak üzere toplam 1.562,50-TL Yargılama Giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8- Taraflarca yatırılan Gider Avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair; Taraf vekillerinin yüzüne karşı, HMK 341 maddesi gereğince miktar itibariyle Kesin Olarak verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 22/06/2023
Katip …
¸e-imzalı
Hakim …
¸e-imzalı

BU BELGE e-İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR.