Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/47 E. 2022/764 K. 08.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/47 Esas
KARAR NO : 2022/764

DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/06/2017
KARAR TARİHİ : 08/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILMA TARİHİ : 14/12/2022
Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesinde; 30/01/2017 tarihinde, olay yerini terk eden sürücü …’in sevk ve idaresindeki aracın müvekkiline ait … plakalı araca çarması sonucunda maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkiline ait araçta meydana gelen hasar, değer kaybı ve kazanç kaybının tespiti için Büyükçekmece 2. SHM’nin … D.iş sayılı dosyası ile tespit yapıldığını, davalı sigorta şirketine başvurduklarını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100,00-TL hasar, 100,00-TL değer kaybı, 100,00-TL kazanç kaybı zararının davalılardan tahsiline karar verilmesini karar ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … Sigorta AŞ vekili, cevap dilekçesinde; kazaya sebebiyet verdiği öne sürülen … plakalı aracın, müvekkil sigorta şirketi nezdinde trafik poliçesiyle sigortalı olduğunu, müvekkil şirket sigortalının kusuru oranında, teminat kapsamı dahilinde uğranılan ve tespit edilen gerçek zarar miktarı kadar sorumlu olduğunu, haksız ve yersiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan tazminat davası olup, Mahkememizin 06/11/2018 tarih ve … Esas … karar sayılı kararı ile; davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiş, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesinin 29/12/2021 tarih ve … Esas … Karar Karar sayılı ilamı ile; “… Dava; zorunlu trafik sigorta poliçesinden kaynaklanan maddi tazminatın tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Mahkemece; hükme esas alınan 23/06/2018 tarihli bilirkişi heyet raporunda, dava dışı araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğunun tespit edildiği anlaşılmış, davacı vekilince rapora itiraz edilerek İstanbul ATK’ dan yeni bir rapor alınması istenmiş, mahkemece itiraz konusunda ek rapor veya yeni bir bilirkişiden rapor alınmadan, itirazlar hakkında olumlu veya olumsuz bir değerlendirme yapılmaksızın, itiraza uğramış rapora göre karar verildiği anlaşılmıştır.
HMK 266.maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.
HMK’nun 281. maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme yaptırabileceği açıklanmıştır.
Bu nedenlerle; davacı vekilinin bilirkişi raporuna ciddi ve somut itirazları konusunda yeni bir rapor aldırılmadan ve itirazları karşılanmadan karar verilmesi, hak arama hürriyeti, savunma hakkı ve hukuki dinlenilme hakkına aykırılık teşkil ettiğinden, mahkemece verilen karar usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Mahkemece yapılacak iş; İstanbul ATK Trafik İhtisas Dairesinden davaya konu kazanın oluşumundaki kusur durumu, hasar bedeli, değer kaybı ve ikame araç zararı konusunda davacının bilirkişi raporuna itirazlarını da karşılar nitelikte yeni bir rapor alınmasından ve sonucuna göre bir karar verilmesinden ibarettir.
Açıklanan tüm bu gerekçelerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulüne; kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353-(1)-a)-6) maddesi gereğince; dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir…” gerekçesi ile kaldırılmıştır.
Mahkememizce aldırılan 23/06/2018 tarihli rapora göre; “….Sürücüsü tespit edilemeyen firari sürücünün olayda %100 oranında kusurlu olduğu, … plakalı araç sürücüsü davalı …’in kusursuz olduğu, … plakalı araç sürücüsü

…’ın kazanın oluşumunda kusursuz olduğu, araç piyasa değerinin 72.000,00-TL, aracın Sovtaj (hurda) değerinin -30.000,00-TL olduğu, toplam maddi gerçek hasarın 42.000,00-TL olduğu, aracın pert olarak değerlendirmesi halinde değer kaybı oluşmayacağı, araç mahrumiyet zararının taktiren 3.000,00-TL olduğu,…” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
İstanbul Adli Tıp kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınan 29/06/2022 tarihli rapora göre; “… a) Sürücü

…’in kusursuz olduğu
b) Sürücü …’ın kusursuz olduğu,
c) Plakası tespit edilemeyen araç sürücüsünün %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu… ” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
1-İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20.Hukuk Dairesi’nin yukarıda gösterilen kaldırma kararı doğrultusunda mahkememizce öncelikle davalı araç sürücüsü …’in kazanın gerçekleşmesi hususunda isticvabına karar verilmiş, davalı mahkememiz huzurunda alınan beyanında kazanın gerçekleşme şekline ilişkin olarak “Ben dava konusu kaza gerçekleşmeden önce davacıya ait aracın seyrettiği aracın sol şeridin bir sağındaki şeritte aracımla seyrediyordum. Hızım şaklaşık 70-80 civarındadır. Tahmini olarak bu rakamı söylüyorum üzerinden zaman geçtiği için net hatırlamıyorum. Trafik akıcı bir trafik vardı. Kendi şeridimde giderken plakasını bilmediğim ancak büyük ve geniş bir araç olduğunu hatırladığım bir araç benim aracımın sol arka tamponundan çarparak aracın dengesini bozdu. Aracın önü sola doğru davacıya ait araca doğru döndü ve o araca çarptı daha sonra benim çarptığım araç soldaki bariyerlere çarparak kaza gerçekleşti ayrıca benim aracım soldaki araca çarptıktan sonra sekerek sağdan geçen başka bir aracada çarptı onun aracında kamyonet olması nedeniyle bir hasar oluşmamıştı o yüzden durmadan devam edip gitti. Kazanın gerçekleşmesine benim aracıma arkadan sol köşesinden çarparak seyrinin bozulmasına yol açan plakasını alamadığım araç sürücüsü sebep olmuştur. Kaza sırasında yaşanan karmaşa sırasında yola devam edip gitti. Çarpma sırasında hangi yönde manevra yaparken bana çarptığını görmedim ancak benim aracım sola doğru geçince hiç durmadan benim aracımın sağına doğru manevra yapıp yola benim sağ şeridimden devam edip gitti. Kaza bu şekilde gerçekleşmiştir” şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür.
2-İstinaf bozma ilamında her ne kadar “Mahkemece yapılacak iş; İ İstanbul ATK Trafik İhtisas Dairesinden davaya konu kazanın oluşumundaki kusur durumu, hasar bedeli, değer kaybı ve ikame araç zararı konusunda davacının bilirkişi raporuna itirazlarını da karşılar nitelikte yeni bir rapor alınmasından ve sonucuna göre bir karar verilmesinden ibarettir.” şeklinde tahkikat yürütülmesi yönünde görüş bildirilmiş ise de, kaldırma kararı öncesi dosyaya sunulan 23/06/2018 tarihli bilirkişi raporuna karşı davacı vekilinin 10/07/2018 tarihli itiraz dilekçesi ile yalnızca kusur yönünden itirazda bulunulduğu; hasar, değer kaybı ve ikame araç zararı yönünden yapılan değerlendirmelere bir itiraz bulunmadığı, bu zarar miktarının tespiti hususlarında yeniden rapor alınmasında tarafların hukuki yararı bulunmadığı gözetilerek yalnızca kusur değerlendirmelerine yönelik olarak ATK Trafik İhtisas Dairesi’nden itirazları karşılar rapor düzenlenmesi istenilmiş, dosyaya sunulan 29/06/2022 tarihli kusur raporuna göre dava konusu kazanın gerçekleşmesinde dava dışı plakası belirsiz araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğu, davalı araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığı yönünde görüş bildirildiği görülmüştür.
3-Trafik kazaları sonucu uğranan zararın tazmini hususunda temel dayanak haksız fiil sorumluluğudur.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun;
91/1. maddesinde, “İşletenlerin, bu kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”;
85/1. maddesinde, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”;
85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiştir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A-3. maddesinde: “Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde bu Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür. Sigortanın kapsamı üçüncü şahısların, sigortalının Karayolları Trafik Kanunu çerçevesindeki sorumluluk riski kapsamında, sigortalıdan talep edebilecekleri tazminat talepleri ile sınırlıdır. ” düzenlemesi ile sorumluluk sınırları gösterilmiştir.
4-Yukarıda açıklanan ve alıntılanan hükümler doğrultusunda Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’nın; motorlu bir aracın işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
5-Sigortacının sorumluluğu, yukarıda izah edilen sorumluluk esasları dahilinde işletilen aracın işleteninin veya işletenin kusurundan sorumlu olduğu sürücünün kusurlarından kaynaklanan zararlarla sınırlıdır. Bu noktada aracın işleteninin veya sürücüsünün kusur durumunun incelenmesi gerekmektedir.
6-Haksız fiil sorumluluğu, “Haksız Fiilden Doğan Borç İlişkileri” başlığı altında, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.
49. maddesi “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.”
50. maddesi, “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.”
7-Haksız fiil, bir kimsenin hukuka aykırı ve kusurlu bir davranışı ile başka bir kimsenin zarara uğramasına yol açmasıdır. Yargısal içtihatlar ve doktrine göre haksız fiilin unsurları;-Fiil, davranış,
-Fiilin hukuka aykırı olması
-Zararın meydana gelmesi,
-Kusur,
-Fiil ve zarar arasında illiyet bağı bulunması, olarak sıralanmaktadır.
Yine TBK’nın 50. maddesi ile “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.” hükmü düzenlemesidüzenlemesi uyarınca zarar gören zararı ile zarar verenin kusurlu olduğunu ispatla mükellef kılınmıştır.
7-Somut olayda her ne kadar davacı tarafça davalı araç sürücüsü-maliki ile aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısına karşı maddi zararların karşılanması talepli dava ikame edilmiş ise de dosyaya sunulan bilirkişi raporu ve ATK Trafik İhtisas Dairesi raporlarına göre davalı araç sürücüsünün kazanın gerçekleşmesinde kusurunun bulunmadığı yönünde görüş bildirildiği, dava konusu kazanın gerçekleşmesinde davalı tarafın kendisine ait araca dava dışı 3.kişinin çarpması nedeniyle kazanın gerçekleştiği yönünde aşamalarda tutarlı beyanlarda bulunduğu, davacı tarafın davalının bu savunmasının aksini gösterir somut bir delil sunmadığı, bu haliyle davalının kusurlu olduğu hususundaki ispat külfetinin davacı üzerinde olduğu ve davalı savunmasının aksinin ispat edilemediği anlaşıldığından kusur yönünden davalıların sorumluluğunu gerektirir kusurlu bir davranışın bulunduğu ispat edilemediğinden davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70-TL harçtan peşin olarak alınan 31,40-TL harcın mahsubu ile fazla yatırılan 49,3‬0-TL’nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalılar yararına takdir edilen 300,00-TL. vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine,
4-Davacının sarf ettiği yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … tarafından posta ve tebligat ücreti olarak sarf edilen 100,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak iş bu davalıya verilmesine,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve resen ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin, davalı … vekilinin ve davalı … Sigorta vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya tutanağa geçirilmek kaydıyla mahkememiz zabıt katibine beyanda bulunmak ve bu beyanın mahkememiz Hakimi tarafından onaylanması sureti ile istinaf kanun yoluna gidilebileceği, yasal süre içinde istinaf kanun yoluna başvurulmadığı takdirde kararımızın kesinleşeceği, yasal sürede istinaf kanun yoluna gidilmesi halinde dosyanın ilgili İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne istinaf konusunda karar verilmek üzere gönderileceği açıklanmak sureti ile açık yargılama sonunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/11/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır
BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur”