Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/387 E. 2022/603 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/387
KARAR NO : 2022/603

DAVA : Menfi Tespit (Abone Sözleşmesi)
DAVA TARİHİ : 06/05/2022
KARAR TARİHİ : 22/09/2022

Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesi ile; davacı yanın, “… Mahallesi … Sokak No:… … … ” adresinde … yaptığını, davacı yanın elektrik aboneliğine ilişkin tesisat numarasının … olduğunu, müvekkilinin belirtilen adresinde davalı yanca … tarihinde “…,yapılan kontrolde kullanıcı sayaç öncesi harici faz çekerek kaçak kullanım yapıldığı görüldü. Kaçak tutuldu. Bağlandı bozuldu…” gerekçesi ile kaçak elektrik kullanım tespit tutanağı düzenlendiğini, davacı yanın, iş bu tespitin yapıldığı tutanak tarihinden ve bu tutanağa dayanarak düzenlenen faturadan itibaren elektrik kullanamadığını, davacı yanın tutanakta belirtildiği gibi herhangi bir kaçak elektrik kullanımı söz konusu olmadığını, davacı yanın kullandığı elektriğin davalı yanın düzenlediği tutanak nedeni kesildiğini, davacı yanın davalı yanın düzenlediği tutanakta belirtildiği biçimde herhangi bir sayaç öncesi harici çekilmiş fazı ve kaçak tespiti yapılmasına neden olacak bir kullanımı söz konusu olmadığını, İİK hükmü uyarınca yargılama sonuçlanıp karar kesinleşinceye kadar teminat karşılığında icra takibinin durdurulması ve yargılama sonuçlanıp karar kesinleşinceye kadar iş bu davaya konu fatura borcu nedeni ile kesilmiş olan elektrik enerjisinin yeniden bağlanması hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davacı yanın … tarihli tutanak ve aynı tarihli … numaralı fatura nedeni ile davalı yana borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, cevap dilekçesinde; her ne kadar kaçak elektriğin kullanım alanı … restaurantı olsa da restaurant olarak davacı …’un sıfatının ne olduğunun önem arz ettiğini, nitekim, davacı yanın sıfatının gerçek kişi tacir olması durumunda huzurdaki davanın asliye ticaret mahkemesinin görev çerçevesinde olmayacağını, asliye hukuk mahkemesince görülmesi gerekeceğini, her ne kadar davacı yan abonelik sözleşmesini müvekkili … A.Ş. ile akdettiğini öne sürse de … A.Ş. kişilerle abonelik sözleşmesi yapmaya yetkili şirket olmadığını, … A.Ş. ve … A.Ş. birbirinden tamamen farklı şirketler olup şirketlerin her birinin üstlendiği görevin farklı olduğunu, görülebildiği üzere, iki şirket arasında görev dağılımı açık bir şekilde yapılmış olup abonelik sözleşmesi yapmaya yetkili şirket … A.Ş. değil … A.Ş. olduğunu, bu nedenledir ki davacı yanın dava dilekçesinde iddia ettiği gibi abonelik sözleşmesinin … A.Ş. ile yapıldığı iddiası gerçek dışı olduğunu, davacı tarafından her ne kadar tahakkuk ettirilen faturanın haksız olduğu iddia edilmişse de Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği 44. – 46. maddeleri gereği müvekkil şirket tarafından kaçak elektrik enerjisi tükettiği tespit edilen abonenin kaçak enerji tüketim bedeli hesaplanır ve kaçak elektrik enerjisi tüketiminin faturalandırıldığını, nitekim, kaçak elektrik tüketiminin faturalandırılmasında esas alınacak süre mezkur Yönetmeliğin 45. maddesinde düzenlenmiş olup müvekkili şirket tarafından tümüyle Yönetmeliğe uygun kaçak elektrik tüketim faturası tahakkuk ettirildiğinin sabit olduğunu, Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’nin ilgili maddeleri çerçevesinde … seri nolu kaçak elektrik tespit tutanağı düzenlenmiş olup tespit edilen … kurulu güç üzerinden ve çalışma saati … saat (… vardiya) üzerinden, … ile … tarih aralığına (… gün) …,00 kWh kaçak elektrik tüketimi mükerrer kullanım olması nedeniyle birim fiyatının 2 katı üzerinden hesaplanarak 26.691,92-TL’lık kaçak elektrik tahakkuku oluşturulduğunu, müvekkili şirket tarafından EPDK yönetmeliklerine uygun kaçak elektrik tüketim faturası tahakkuk ettirilmiş olup, Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği 47. maddesi gereği davacı tarafından mezbur faturanın müvekkil şirkete ödenmesi gerektiğini, davacı yan, dava dilekçesinde müvekkillerinin sayaca dışarıdan müdahale etmediğini iddia etmişse de işbu iddialara katılmamız hiçbir şekilde mümkün olmadığını, zira bilindiği üzere abone tarafından abonelik sözleşmesi iptal ettirilmediği sürece abonelik dönemindeki kullanım yerine ait elektrik sayacının muhafazasından sözleşmenin tarafı olan abone yani somut olaya göre davacı …’un sorumlu olduğunu, bu nedenledir ki, kaçak elektrik kullanımına ilişkin sayaca müdahalenin bizzat kendisi tarafından yapılmadığı bir anlığına kabul edilecek olsa dahi (ki kesinlikle kabul etmiyoruz) bu sorumluluğu ortadan kaldırıldığını, keza, sözleşmede abonenin aboneliğini tek taraflı olarak başkasına devir edilebileceğine dair bir öadde de bulunmadığını, haliyle, söz konusu abonelik davacı adına olduğu için sözleşme hukuku ilkeleri gereği sorumlu olacağının kabulü gereğinin şart olduğunu, öncelikle ihtiyati tedbir talebinin kabulü kararının kaldırılmasını; davacı yanın sıfatının belirlenmesi amacı ile esnaf odasına, tacirler odasına müzekkere yazılmasına karar verilmesini ve bu doğrultuda davacı yanın sıfatının gerçek kişi tacir olması durumunda huzurdaki davanın görevsiz mahkemede ikame edilmiş olması nedeni ile usulden reddini; sayın Mahkemenizce aksi kanaatte olunması durumunda esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE;
1-Dava, kaçak elektrik tespit ve tahakkuna dayalı düzenlenen fatura alacağına karşı menfi tespit davasıdır.
2-Davacı taraf davacıya ait “… ” faaliyetinin yürütüldüğü işyerinde 30/01/2021 tarihinde yapılan kontrol sonucu kaçak elektrik tutanağı düzenlenerek dava konusu faturanın tahakkuk ettirildiğini, davacının gerçekte böyle bir kullanımının bulunmadığını ileri sürerek borçlu bulunmadığının tespitini talep etmiştir.
3-Görev kamu düzenine ilişkin olup mahkemece her aşamada resen gözetilmesi gerekmektedir.
4-Somut olayda davacı tarafça her ne kadar abonelik grubunun ticarethane olduğu gerekçesiyle dava asliye ticaret mahkemesinde açılmış ise de kaçak elektrik tüketiminin haksız fiil niteliğinde olduğu, elektrik abonesi sahibinin gerçek kişi olduğu gözetildiğinde tacir olup olmamasına göre görevli mahkemenin değişeceği değerlendirilmiştir. Nitekim Yargıtay 3.Hukuk Dairesi’nin 2016/20355 Esas 2018/6970 Karar sayılı kararında da;
(Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında ise; taraflar arasındaki abonelik sözleşmesinde davacının abone grubu ticarethane olarak belirtilmekle birlikte, gerçek kişi olan davacının TTK hükümlerine göre tacir sıfatına haiz olup olmadığının araştırılarak, tacir olması halinde uyuşmazlığın çözümünün yukarıdaki yasa hükümleri de gözetildiğinde Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevi içinde olduğu, tacir sıfatını haiz olmadığında ise uyuşmazlığın 6502 sayılı Kanun kapsamında kalmadığından Asliye Hukuk Mahkemesi olarak davanın görülmesi gerekir.) aynı yönde görüş bildirilmiştir.
5-Somut olayda davacı hakkında tacir olup olmadığı yönünde yapılan araştırmada, davacının İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği’nde esnaf kaydının bulunduğu, … mesleği ile iştigal ettiği, vergi kayıtlarına göre tacirlik sınırı üzerinde bir iş hacminin bulunmadığı, davacının tacir olduğuna dair dosya kapsamında başkaca bir delil de bulunmadığı görülmüştür.
Toplanan delillerin değerlendirilmesinde, davacının … mesleği icra ettiği ve dava konusu kaçak elektrik kullanımı iddiasının davacının bu faaliyetine ilişkin olduğu, davacının mesleği ve iş hacmine göre tacir niteliğini haiz olmadığı, mesleğin esnaf faaliyeti boyutunda olduğu değerlendirilmiştir.
Tacirlik, kendi içerisinde katı sonuçları bulunan(iflas, basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğü, faiz türü, yükümlülükler vb.) bir hukuki durumdur. Aboneliğin salt ticarethane olarak kaydedilmiş olması, bu hususun kanunlarda mutlak ticari dava olarak nitelendirilmediği de gözetildiğinde davayı ticari dava haline getirmez. Uyuşmazlığın nedeni haksız fiile dayandığından gerçek kişi olan abonenin mesleki faaliyetini icra ettiği sırada bulunduğu hukuki duruma göre davanın türü belirlenmelidir.
Yukarıda izah edilen temel ilkeler çerçevesinde davacının mesleki faaliyeti sırasında meydana geldiği ileri sürülen kaçak elektrik tüketimine ilişkin davanın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülmesi gerekmektedir. Bu nedenle mahkememizin görevsizliğine, görevli ve yetkili mahkemenin İzmir Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN, HMK 114/1-c maddesi gereğince mahkememizin görevsiz olması nedeniyle dava şartı yokluğundan HMK 115/2 maddesi gereğince USULDEN REDDİ ile, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, İZMİR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNİN GÖREVLİ OLDUĞUNA,
2-HMK’nun 20.maddesi uyarınca bu karara karşı süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulması halinde bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize başvurularak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmesi halinde dava dosyasının yetkili ve görevli İzmir Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, kesinleşmeden itibaren 2 haftalık süre içerisinde dosyanın yetkili ve görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmezse davanın açılmamış sayılacağının İHTARINA,
3-Yargılama giderlerinin görevli ve yetkili mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere açık yargılama sonunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/09/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır

BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur”