Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/372 E. 2023/55 K. 26.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/372 Esas
KARAR NO : 2023/55
DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILMA TARİHİ : …

Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesinde; müvekkili şirketin davalı şirketten … tarihinde toplam 80,24 ton fındık ceviz ve portakal cinsi kömür satın aldığını, davacı müvekkilinni kömür bedelinin bir kısmını nakit olarak davalı şirkete ödediğini, bakiye kalan 125.000,00 TL için ise … tarihli … nolu çek keşide ederek teslim etmiştir. ancak davacı müvekkilin davalıdan satın almış olduğu kömürler müvekkil tarafından satılmaya başlandığında kömürlerin olması gereken değerlerden çok fazla duman ve is yaptığı, yanma sonucunda ortaya çıkan dumanın gerek kullananları gerekse çevreyi aşırı derecede rahatsız ettiği, bu konuda kullanılan yerlerin çevresinden belediyeye şikayetler yapıldığını, şikayetler üzerine İzmir BŞB Çevre Koruma Kontrol Şube Müdürlüğünce inceleme yapıldığını, yine bu kurumca tüm kömürlerin satıcı olan davacı şirketçe iadesi ve toplanması kararları verildiğini, müvekkili şirketçe satışı yapılan tüm kömürlerin geri alınmak zorunda kalındığını, ayrıca ilgili kurumca davacı müvekkiline idari para ceza işlemleri de yapılmakta olduğu bilgisinin verildiğini, yine davacının satın almış olduğu kömürlerde yoğun derecede benzin kokusu bulunduğunu, kömürlerin konulduğu depolarda dahi yanında ağır kokudan durmanın mümkün olmadığı kiralık depoların dahi kömürden şikayetçi oldukları ve kömürleri depodan alınmasının istenildiğini, sanayi tesislerini verilen kömürlerde de kömürün yanarken birbirine yapışarak katı halde kaldığını, küllenmediği, küllenmediği için ızgaralara çökerek alttan hava alınmasının engellendiğini, dolayısıyla ateş boyunun yükselmemesi nedeniyle sanayi için gerekli olan ısı derecesine yükselemediği şikayetleri geldiğini, satış yapılan sanayi tesislerinden de kömürlerin geri alınması talep edildiği için kömürler davacı şirketçe geri alınmak zorunda kalındığını, yukarıda açıklandığı üzere satış sözleşmesine konu olan kömürlerin ayıplı çıktığını, (gizli ayıp, kullanılmakla ortaya çıktığını) davalı şirketçe edimini sözleşmeye uygun ifa edemediğini, çekin tahsili halinde davalının sebepsiz zenginleşeceğini, müvekkili şirkette telafisi zor maddi zarara uğrayacağını, ayrıca satışa konu kömürler ayıplı olduğu için satılamadığından müvekkili şirketçe verilen çeklerin bedelsiz duruma geldiğini, çekin günü geldiğinde veya gününden önce ilgili davalı veya ciro ettiği cirantaların çeki tahsil için bankaya ibraz etmesi ihtimali çok yüksektir olduğundan İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin

… D.İş sayılı dosyası ile çekin ödenmemesi, icra takibi yapılmaması, takip yapılmış ise tahsil edilecek paranın ödenmemesi istemli tedbir talebinde bulunulduğunu, sayın mahkemece çeki için henüz icra takibi yapılmamış ise yapılmaması yönünde ihtiyati tedbir kararı verildiğini, davacı müvekkilinin ayıplı kömürler nedeniyle satmış olduğu kömürün yaklaşık 50 ton kadarını dağıttığı toplu konutlar ve fabrikalardan geri aldığını, bu işlem için ayrıca nakliye masrafı yaptığını, ayrıca yukarıda açıkladığımız gibi kömürlerde benzin kokusu yoğun olarak bulunduğu için şehir içinde depolama imkanı da olmadığını, Soma kömür depolarında bu kömürlerin depolandığını, bu kömürlerin Soma’ya nakliyesi ve depo ücreti için de ayrıca masraf yapmak zorunda kaldığını, Soma kömür deposu dahi iş bu davadan öncesine kadar kömürdeki benzin kokusundan çevreye verilen rahatsızlıktan ve şikayetlerden ötürü “gelin kömürünüzü buradan’ alın” diyerek kömürleri geri aldırdığını, davacı müvekkili satamadığı ve hatta depolayamadığı kömürler için maddi harcamalar yapma ve idari para cezaları ödemek zorunda kaldığından kalan kömürleri kömür kül çöplüğüne boşlatmak zorunda kaldığını, davacı müvekkilinin ayıplı kömürleri geri toplamak, nakliye etmek ve depolamak için 10.000,00-TL maddi harcama yapmak zorunda kaldığını, müvekkili şirketin yıllardır İzmir ve çevresinde kömür ticareti yapan saygın bir şirket olduğunu, bu zamana kadar hiçbir müşterisi ile sorun yaşamayan davacı şirketin dava konusu kömürler nedeniyle müşterilerinden birçok şikayet aldığını, esnaflığı ve tacirliği hakkında hak etmediği söz ve davranışlara maruz kaldığını, dava konusu kömürleri alan müşterilerin ayıplı bu ürün nedeniyle artık müvekkili şirket ile ticaret yapmama kararı dahi aldıklarını, davalının hukuka ve sözleşmeye aykırı kömür satışı nedeniyle müvekkili şirketin ticari itibarı zedelendiğinden çek bedelinin %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesi talep zorunluluğu doğduğunu, bu nedenlerle Davanın kabulü ile …’a ait … keşide tarihli, … çek numaralı, … MADENCİLİK ENERJİ A.Ş. adına yazılı 125.000,00 Türk Lirası bedelli çek nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, Davalı tarafın hukuka aykırı ayıplı mal satışı nedeniyle çek bedelinin %20’sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, cevap dilekçesinde; davacı şirketin iddiaları tamamen gerçek dışı ve mahkemeyi yanıltma amacı taşıyan iddialar olduğunu, müvekkil şirketin, davacı şirket ile kömür satımı konusunda … tarihinde anlaştıklarını, anlaşma kapsamında yaklaşık 80 ton fındık, ceviz ve portakal cinsi kömür, davacı şirkete Şırnak ilinden gönderdiğini, Anlaşma yapılırken kömürün cinsi, kalorisi ve nerede kullanacağı konusunda uzlaşmaya varıldığını, anlaşma kapsamında müvekkili şirkete 125.000,00 TL değerinde bir çek verildiğini, daha sonra davacı şirketir ödemeden kaçınmak amacıyla İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin … D.İş sayılı dosyası kapsamında alınan karar sonucunda çek hakkında takip yapılmaması, yapılmış ise de ödenmemesi konusun ihtiyati tedbir kararı alındığını, davacı şirketçe anlaşma konusu kömürlerin teslim alınmış olup satıldığını, satışı yapılan kömürün Uygunluk Belgesi ekte sunulduğunu, yine davacı şirkete anlaşmadan önce numune de gönderilmiş olup kömürün dumanlı olduğu ve sanayide kullanıma uygun olduğu da belirtildiğini, yine bu uygunluk belgesi ve kömürün analiz raporunun da davacı şirkete gönderilmiş olup buna ilişkin mesaj kayıtları da dilekçe ekinde sunulduğunu, müvekkili şirketin uzun süredir kömür satımı işi ile uğraşmakta olup bu konuda şimdiye kadar herhangi bir şikayet söz konusu olmadığını, davacı şirketin, kömürün büyük bir kısmını sattıktan sonra müvekkili şirketin temsilcisine, dağıttığı kömürün yanmadığı ve dumanlı olduğu nedeniyle geri topladığını ve iade etmek istediğini belirttiğini, müvekkili şirket temsilcisinin de kömürün analiz raporunun kendisine gönderildiğini ve gönderilen kalorideki kömürün yanmaması gibi bir durumun söz konusu olmayacağını belirttiğini, yine kömürün sanayide kullanılması gerektiği ve dumanlı olduğu konusunda da davacı şirkete bilgi verildiği mesajlardan da açıkça anlaşıldığını, davacı şirket temsilcisinin ise kömür ile ilgili bilirkişi raporu alacaklarını belirttiğini, müvekkili şirket iadenin ancak kira, nakliye ve kullanılan kömürün bedelinin karşılanması durumunda olabileceğini belirttiğini, ayıplı mal gönderilmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını, davacı şirketin dava dilekçesinde belirtildiği gibi bu iş ile ilgileniyorsa gönderilen kömürün analiz raporundan hangi cins olduğu ve kullanımı ile ilgili bilgi sahibi olması gerektiğini, ayrıca davacı şirketin Ticaret Kanunu gereği yaptığı iş konusunda bilgi sahibi olması ve basiretli bir iş insanı gibi davranması gerektiğini, tüm bilgi ve belgelerin davacı şirkete gönderilmesine rağmen ödemeden kaçınmak amacıyla davranması kötü niyetli bir tutum olduğunu, müvekkili şirket büyük miktarda mal göndermiş olmasına rağmen ödeme alamadığını ve mağdur olduğunu, davacı şirkete gönderilen analiz raporunda belirtilen kömürün gönderildiğini, davacı şirketin analiz raporunda belirtilen kömür dışında daha düşük kalori veya nitelikte bir kömür gönderildiğine dair bir iddiası bulunmadığı gibi buna ilişkin bir belge veya rapor da sunulmadığını, davacı şirketin teslim almış olduğu kömürleri eğer iade etmek niyetinde ve ayıplı olduğu iddiasında ise neden kömürleri kül çöplüğüne boşaltıldığını, müvekkili şirket anlaşma kapsamındaki tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, davacı şirketin kömürleri kullanıp kullanmaması müvekkili şirketin sorumluluğunda olmadığını, davacı şirketin dava dilekçesinde de iddia ettiği üzere, kömürlerin eğer kül çöplüğüne atmışsa iadesi mümkün olmadığını, bu kapsamda gönderilen kömürün ücretinin müvekkili şirkete ödenmesi gerektiğini, eğer davacı şirket, gönderilen kömürün analiz raporuna uygun olmadığını iddia ediyorsa bu iddiasını kanıtlamak zorunda olduğunu, bu iddia ispatlansa dahi alınan kömürün değeri bilirkişi marifetiyle hesaplanıp müvekkili şirkete verilmesi gerektiğini, satış işleminin her iki tarafının da tacir olması durumunda ticari satıştan söz edilir ve bu durumda ayıplı malın ihbar sürelerinde tacirler bakımından farklılıklar ortaya çıktığını, ayıp ihbarı, alıcının ayıp nedeniyle doğan seçimlik haklarını kullanabilmesi amacıyla yapılması gereken bir bildirim olduğunu, Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 23. Maddesinde, teslim sırasında açıkça belli olan ayıplar yönünden ayıbın 2 gün içinde satıcıya bildirilmesi gerektiği düzenlendiğini, malı satın ve teslim alan tacirin, 8 gün içinde malı inceleme veya incelettirmekle yükümlü olduğu düzenlendiğini, yasal süre içinde ayıp ihbarının yapılmaması alıcının kanundan doğan seçimlik haklarına başvuramaması sonucunu doğurduğunu, bu durumda alıcı tacir, malı satın aldığı hali ile kabul etmekte ve seçimlik haklara başvuru hakkını kaybettiğini, bu seçimlik hakların; alıcının, satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme hakkı, satılanı alıkoyup ayıp oranında bedelde indirim yapılmasını isteme hakkı, aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde tüm masraflarım satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme hakkı, imkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini talep etme hakkı olduğunu, davacı şirket malın ayıplı veya sözleşmeye uyun olmadığını kanıtlamamış olup kanunda belirtilen seçimlik hakları kullanamayacağının açık olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Fatura örnekleri, ödeme çeki, İhtarname, Whatsapp konuşma kayıtları, İzmir Büyükşehir Belediyesi kayıtları delil olarak değerlendirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
1-Dava, ayıplı ürün satışı nedeniyle mal bedeli olarak ödenen çekin bedelsiz kaldığı iddiasına dayalı açılmış menfi tespit davasıdır.
2-Davacı taraf, davalıdan alınan 80,24 Ton miktarındaki kömür karşılığı dava konusu125.000,00-TL tutarlı çekin verildiğini, kömürler teslim alınıp satıldıktan sonra çok fazla duman ve is yapması nedeniyle şikayetler geldiğini, kömürlerin belediye ekiplerince toplanıp imha edildiğini, satışı yapılan kömürlerin ayıplı olması nedeniyle davalının edimini yerine getirmemiş olduğunu, çekin bedelsiz kaldığını ve iade etmesi gerektiği ileri sürerek çek nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.
3-Davalı tarafça cevap dilekçesinde satıştan önce davacıya numune gönderildiğini, davacıya kömürün dumanlı olduğu ve sanayi kullanımına uygun olduğunun belirtildiği, ayrıca davacının bu sektörde faaliyet gösteriyorsa alınan kömürün cinsi ve hangi alanda kullanılacağına dair bilgi sahibi olması gerektiğini, davacının süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
4-Taraflar arasındaki uyuşmazlık satış sözleşmesine konu kömürlerin sözleşme ile kararlaştırılan nitelikte olup olmadığı, kömürlerin ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise ayıbın açık veya gizli nitelikte olup olmadığı, davacı alıcının sözleşmeden dönme hakkının bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.
5-Dava konusu uyuşmazlığın çözümünde satışı yapılan kömürlerin ayıplı olup olmadığının ve ayıplı ise ayıbın açık veya gizli nitelikte olup olmadığının tespiti gerekmekte olup, bu husus teknik bir bilgi ve uzmanlık gerektirdiğinden bilirkişi incelemesi yapılması gerekmektedir.
Mahkememizce … tarihli ön inceleme duruşmasının 3 nolu ara kararı ile “-Dava konusu kömürlerin ekonomik değeri ile kullanılabilecekleri alan ve tesislerin neler olduğu, kömürün kalitesi ve niteliği itibariyle satış değerinin serbest piyasa rayiçlerine uygun olup olmadığı,
-Dava konusu kömürlerin sunulan analiz raporları dikkate alınarak konut ve sanayi kullanımına uygun olup olmadıkları,
-Analiz sonucu sunulan kömürlerle davalıya satışı yapılan kömürlerin aynı cins kömür olup olmadıkları,
-Davacının satış izin belgesi bulunmaksızın kömür satışı yapmasında davalıya yüklenilecek kusur bulunup bulunmadığı, satış izin belgesinin kim tarafından alınması gerektiği,
-Dava konusu sözleşmeye konu kömürlerin ayıplı nitelikte sayılıp sayılamayacağı, ayıbın açık veya gizli olup olmadığı, gizli ayıp mevcut ise davalı satıcının kömürlerin ayıplı olarak satışında ağır kusurlu olup olmadığı” hususlarında 1 maden mühendisi ve 1 çevre mühendisi bilirkişiden oluşan bilirkişi heyetinden rapor alınması yönünde ara karar kurulmuş, ara kararda ayrıca her bir bilirkişi için 1.000,00-TL ücret takdir edildiği, dosyada yeterli delil avansı bulunmadığı ve davacı tarafça 2.000,00-TL delil avansının 2 haftalık kesin süre içerisinde mahkememiz veznesine yatırılması gerektiği, delil avansının kesin süre içerisinde yatırılmaması halinde bilirkişi delilinin ikamesinden vazgeçilmiş sayılacağı hususunda ihtarda bulunulmuştur.
8-Davacı vekilince duruşma ile verilen 2 haftalık süre içerisinde delil avansının dosyaya yatırılmadığı, bir sonraki duruşma tarihi … tarihli 2 nolu celsenin hemen öncesinde, … günü saat 09:59’da delil avansının yatırıldığı görülmüştür.
9-6100 sayılı HMK’nın 324. Maddesinde delil avansı düzenlenmiştir.
“Delil ikamesi için avans
MADDE 324- (1) Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler.
(2) Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır.
(3) Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümler saklıdır.”
Madde metninde açıkça düzenlendiği üzere bir delilin dosyaya ikamesi için belirlenen avansın kesin sürede yatırılacağı, taraflardan birisinin avans yükümlülüğünü yerine getirmediği takdirde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılacağı belirtilmiştir.
10-Davacı vekilince her ne kadar dosyaya delil avansının duruşma tarihinden önce yatırıldığı ve celse kaybına sebebiyet verilmediği ileri sürülmüş ise de mahkememizce delil avansı yatırılması hususundaki sürenin …tarihli 1 nolu celsede davacı vekilinin yüzüne karşı verildiği, delil avansının ise 2. Celseden yalnızca 30 dakika önce yatırıldığı, “celse talikine neden olmama” yönündeki Yargıtay kıstasının somut olay yönünden geçerli olamayacağı, zira yarım saatlik süre içerisinde dosyanın bilirkişiye tevdiinin ve rapor düzenlenmesinin imkansız olduğu dikkate alındığında celse taliki gerçekleştiğinin kabulü gerektiği değerlendirilmiştir.
11-Bir kısım Yargıtay ilamlarında celse arasında delil avansının tamamlanması halinde delile dayanılmamış sayılmasına karar verilemeyeceği yönünde değerlendirmeler bulunmakta ise de bu kararların tamamında bilirkişi incelemesinin hangi hususta yapılacağı, delil avansının miktarı ve ne için sarf edileceği, bilirkişilerin niteliği veya benzeri hususlarda eksiklik bulunduğu, bu nedenle geçerli bir ihtaratın bulunmadığının belirtildiği görülmektedir. Oysa ki mahkememiz dosyasında bilirkişilerin niteliği, inceleme yapacakları konular ve davacıya yükletilen delil avansı miktarı ile kullanılacağı yer açıkça belirtilmiş, yine kesin süre ile kesin süreye riayet edilmemesi halinde uygulanacak yaptırım açık bir şekilde gösterilerek davacı vekilinin yüzüne karşı ihtar edilmiştir. Bir an için delil avansının kesin süre geçtikten sonra yatırılması ve duruşma talikinin oluşmaması halinde bu eksikliğin gözardı edilebileceği değerlendirilse dahi somut olayda davacı vekilince delil avansı bir sonraki celseden 30 dakika önce tamamlanmıştır. Bu nedenle celse talikine de neden olunduğu gözetildiğinde HMK’nın 324/2. Maddesinde kati olarak düzenlenen “delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılır” şeklindeki müeyyidenin uygulanması gerekmektedir.
6100 sayılı HMK’nın 324.maddeye ilişkin gerekçesinde şu ifadelere yer verilmiştir:
“Madde, esas itibarıyla 1086 sayılı Kanunun 414 üncü maddesinin günümüz Türkçesine uyarlanmış şeklidir. 1086 sayılı Kanunun 414 üncü maddesi hükmüne göre hâkimin, gösterdiği herhangi bir delil için ilk duruşma gününe kadar masraf yatırması yönünde ilgili tarafa süre verebilmesi, bu sürenin sonuna kadar masrafın yatırılmaması durumunda ise ikinci kez süre vermesi mümkündür. İkinci süre, 1086 sayılı Kanunun 163 üncü maddesi uyarınca kesindir. Kanundaki bu hükümler dolayısıyla, ilgili tarafın dosyayı yeterince takip etmemesi veya yargılamayı uzatma niyetinde olması gibi sebeplerle, davada başkaca işlem yapılmaksızın yargılama en az bir oturum ertelenmektedir. Yapılan yeni düzenlemeye göre, “Kesin süre” kenar başlıklı 100 üncü madde uyarınca hâkimin genel olarak ikinci kez süre verebilme imkânı var ise de bu maddede bu hususun istisnası düzenlenmiştir. Yani, sunulan delilin getirtilmesi amacıyla masraf yatırılması için, mahkemece ilgili tarafa verilecek süre kesindir. Bu hüküm gereğince, taraflardan birinin mahkemeye sunacağı delille ilgili masrafı, verilen kesin süre içinde yatırmaması durumunda diğer tarafın bu masrafı yatırması mümkündür. Aksi takdirde verilen süre içinde masrafı yatırmayan taraf delilden vazgeçmiş sayılacak ve kesin sürenin istisnasının bulunmamasından dolayı yargılamanın bir oturum ertelenmesi engellenmiş olacaktır.”
12-6100 sayılı HMK’nın 324/2. Maddesi son derece açık bir şekilde 2 haftalık kesin süre içerisinde delil avansının yatırılmaması halinde o delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılacağını belirtmiş olup, Yargıtay uygulaması uyarınca, madde gerekçesinde de belirtildiği üzere celse talikinin oluşmaması koşuluyla makul bir süre içerisinde delil avansı eksikliğinin tamamlanması halinde müeyyidenin uygulanmayabileceği, ancak görülmekte olan davada celse talikine neden olunduğu dikkate alındığında açık kanun hükmünün dikkate alınması gerektiği, kanun maddesi kesin nitelikte emredici norm içermesine rağmen farklı yönde bir değerlendirme yapılmasının yorum yoluyla açık kanuni düzenlemenin hilafına karar verilmesi anlamına geleceği ve 6100 sayılı HMK’nın 46/1-c hükmü uyarınca hakimin hukuki sorumluluğunu doğurabileceği dikkate alınarak kanuni müeyyidenin uygulanması gerektiği değerlendirilmiştir.
Açıklanan nedenlerle davacı tarafa yüklenen yükümlülüğün tam olarak gösterildiği, sürenin kesin olarak belirlendiği, ara kararın yerine getirilmemesinin sonuçlarıyla ilgili gerekli ihtarın da açıkça yazıldığı ve davacı vekilinin yüzüne karşı tefhim edildiği anlaşılan ara kararın sonuçlarının davacı tarafa uygulanması gerektiği yönünde vicdani kanaat oluşmuştur.
13-Dosya kapsamında davacı ayıp iddiasında bulunmuş olup satılan malın ayıplı olduğunun ispatı külfeti davacı üzerindedir. Ayıbın varlığı ve açık-gizli niteliğinin tespiti için bilirkişi incelemesi yapılması gerekmektedir. Davacı tarafça ihtara rağmen süresinde bilirkişi delil avansı yatırılmadığından bilirkişi incelemesi yaptırılamamış, dosyanın bu haliyle mevcut delil durumuna göre kömürlerin ayıplı olduğu veya ayıbın açık-gizli nitelikte olduğu ispatlanamadığı değerlendirilmiş, davacının ayıp iddiasını ispatlayamaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90-TL harçtan peşin olarak alınan 2.134,69-TL harcın mahsubu ile fazla yatırılan 1.954,79‬-TL’nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı yararına takdir edilen 19.750,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve resen ilgili taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, diğer tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya tutanağa geçirilmek kaydıyla mahkememiz zabıt katibine beyanda bulunmak ve bu beyanın mahkememiz Hakimi tarafından onaylanması sureti ile istinaf kanun yoluna gidilebileceği, yasal süre içinde istinaf kanun yoluna başvurulmadığı takdirde kararımızın kesinleşeceği, yasal sürede istinaf kanun yoluna gidilmesi halinde dosyanın ilgili İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne istinaf konusunda karar verilmek üzere gönderileceği açıklanmak sureti ile açık yargılama sonunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı….

Katip
e-imzalıdır

Hakim
e-imzalıdır

BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur”