Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/362 E. 2023/282 K. 28.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/362 Esas
KARAR NO : 2023/282

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/04/2022
KARAR TARİHİ : 28/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firma ile davalı arasında ticari faaliyetleri nedeniyle cari hesap ilişkisi bulunduğunu, dilekçenin eki olarak sunulan cari hesap ekstresi ve faturalara göre davalıdan alacaklı olduklarını, bu nedenle İzmir … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, ancak davalı tarafın itirazda bulunduğunu, taraflar arasındaki borç ilişkisi sözleşme ile belirlenebilir bir alacak olduğundan likit bir alacak olduğunu, bu durumun ticari defter kayıtları ile de ispat olunacağını, cari hesap alacağının niteliği gereği bir para alacağı olup TBK m.89/1 gereğince alacaklının yerleşim yeri icra dairelerinin yetkili olduğunu belirterek, bu nedenlerle fazlaya ilişkin her türlü dava ve alacak hakkı saklı kalmak kaydıyla İzmir … İcra Md. … E sayılı takip dosyasında asıl alacak tutarı olan 13.423,88 TL tutara ilişkin yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 13.423,88 TL üzerinden devamına likit alacağa karşın yapılmış davalının haksız ve kötü niyetli itirazı nedeniyle %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına ödemesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
Dava, satım sözleşmesi nedeniyle başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davaya konu İzmir … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı takip dosyasında davacı tarafından davalı aleyhine cari hesap alacağı dayanak gösterilerek toplam 15.198,04 TL’ nin talep edildiği, ödeme emrinin borçlu/davalıya tebliğ edildiği, borçlunun süresinde yaptığı itiraz üzerine takibin durduğu görülmüştür.
Dava, 1 yıllık hakdüşürücü süre içerisinde açıldığından işin esasına geçilmiştir.
Davalı taraf icra dairesinin yetkisine itiraz etmiş ise de; takibe konu edilen cari hesaba ilişkin düzenlenen bir kısım sevk irsaliyelerinin teslim alan kısımlarının imzalı olduğu ve davalı tarafın imza inkarı bulunmadığından taraflar arasında satıma ilişkin şifai sözleşmenin kurulduğu davacı satıcının TBK’ nın 89. Maddesi gereği şirket merkezinin bulunduğu yerde takip başlatma yetkisinin olduğu görüldüğünden İzmir İcra Müdürlüklerinin takipte yetkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Taraflar arasındaki satım sözleşmesinde davacı satıcı, davalı satın alandır. Satıcı davacı ürünü teslim ettiğini, davalı alıcı ise teslim edilen ürünlerin bedelini ödediğini ispatla yükümlüdür.
Taraflara 18/10/2022 tarihli celsede 2020-2021 yılı ticari defterlerin ibrazı veya bulunduğu adresin bildirilmesi için kesin mehil vermiş, davalı taraf beyanda bulunmadığından davacı tarafın ticari defterlerinin incelenmesi sonucu Bilirkişiden alınan 06/02/2023 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmına göre;
Dosyada Bulunan Davalıya Ait Ba Formları Üzerinde Yapılan İncelemede; Dosyada bulunan davalıya ait Ba Formları üzerinde yapılan incelemede; 2020/03-04-05 dönemlerindeki alımlarının beyan sınırı olan Kdv hariç 5.000,00 TL’nı geçtiği halde beyan edilmediği görülmüş olup, 2020/06.döneminde ise fatura toplamlarının beyan sınırı olan 5.000,00 TL’nı geçmediği, bu nedenle de beyan edilmediği düşünülmekte olduğu,
Sevk İrsaliyesi Düzenlenmemesine Dayanak Teşkil Eden Duruma İlişkin Yapılan İncelemede; 213 sayılı VUK 230/5.maddesinde “nihai tüketicilerin tüketim amacıyla perakende olarak satın aldıkları malları kendilerinin taşıması veya taşıttırması halinde bu mallara ait fatura veya perakende satış fişinin bulunması şartıyla sevk irsaliyesi aranmaz.” hükmünün bulunduğu, bu itibarla, satılan malların malı satan tarafından taşınmaması veya taşıttırılmaması halinde, sevk irsaliyesi düzenleme zorunluluğunun bulunmadığı,
İmzasız Faturanın Bulunup Bulunmadığının Konusunda Yapılan İnceleme , Cari hesaba konu 23 adet fatura bulunduğu ancak dosyaya 22 adet faturanın sunulduğu, 14.03.2020 Tarih … nolu faturanın dosyada bulunmadığı, ancak inceleme sırasında bilirkişiliğime sunulduğu, Yukarıdaki listede bulunan Cari hesaba konu 4 adet fatura hariç (28.08.2020 tarihi faturalar) “Mal alıcıya müessesemizde teslim edildiğinden 213 sayılı V.U.K.’nun 230/5. Fıkrası hükmünce sevk irsaliyesi düzenlenmemiştir.” Açıklamasının yazılı olduğu, 11 adet faturada …, 1 adet faturada … ve 2 adet faturada … adı ve imzasının bulunduğu, 9 adet faturada ise isim ve imzanın yazılı olmadığı, teslimi kanıtlayıcılığın takdirinin sayın mahkemenizde olduğu,
Davacıya ait ticari defter kayıtlarında; Davacının davalıya toplamı 56.807,54 TL tutarında 23 adet fatura düzenlediği, davalının toplamı 43.383,66 TL tutarında ödemede bulunduğu, 13.423,88 TL tutarında davacı alacağının kaldığı ve bu tutarın da 2021 yılına devrettiği, Davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 13.423,88 TL alacaklı olduğu, takibin asıl alacağının da bu tutar üzerinden başlatıldığı, (takip talebinde işlemiş faiz talebi olmakla birlikte dava dilekçesinde; davanın sadece asıl alacak yönünden devamı talep edilmiştir.” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
İki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri Yasa’da belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Tüm bu nedenler ile; alacağa dayanak faturaların davalının ticari defterlerine kayıtlı olup olmadığı ticari defterler ibraz edilmediğinden tespit edilememiş ise de, davalının celp edilen BA formuna göre faturalar vergi dairesine bildirilmediği buna karşılık davacı tarafa kısmi ödemelerin yapıldığı, faturalara ilişkin düzenlenen bir kısım sevk irsaliyelerinin ise teslim alan kısımlarının imzalı olduğu ve davalı tarafın imza inkarı bulunmadığından bu konuda resen araştırma yapılması taraflarca getirme ilkesine aykırı olacağından davalı tarafın eksik ve ayıp savunması da bulunmadığından ayrıca 6100 sayılı HMK’nın 222. maddesinin üçüncü fıkrasında 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 23. maddesi ile yapılan değişiklikte gözetildiğinden süresinde ticari defterler ibraz edilmediğinden açık hesaba konu ürünlerin ayıpsız ve eksiksiz bir şekilde davalıya teslim edildiği iddiasının ispatladı sonucuna ulaşılarak davanın davanın kabulüne, takip dosyasındaki alacak faturaya dayandığından (likit) davacı lehine tazminata hükmetmek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile; İzmir … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı takip dosyasına davalı/borçlunun yapmış olduğu itirazın asıl alacak üzerinden iptaline, takibin 13.423,88TL (asıl alacak) üzerinden devamına,
2-Davalı/borçlu itirazında haksız ve kötü niyetli bulunduğundan kabul edilen miktarının %20 si oranında hesap edilen icra inkar tazminatı olan 2.684,77 TL’ nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 916,98 TL karar ve ilam harcının yatan 153,26 TL peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 763,72TL’ nin davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
4-Yargılama sırasında davacı tarafından yatırılan ve harcanan 153,26 TL peşin harç, 80,70 TL başvurma harcı, 32,00 TL posta ve diğer giderler ile 1.000,00 TL bilirkişi masrafı olmak üzere toplam 1.265,96 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan A.A.Ü.T. uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesap ve takdir edilen 9.200,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-6325 sayılı HUAK uyarınca, suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk giderinin davalıdan alınarak Hazine’ ye irat kaydına,
7-Yargılama sonucunda ve re’sen yapılacak gider olmadığı takdirde, gerekirse re’sen yapılacak gider de mahsup edilmek ve 6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı diğer davalının yokluğunda kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/03/2023

Katip….
e-imzalı

Hakim…
e-imzalı