Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/356 E. 2022/922 K. 27.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/356 Esas
KARAR NO : 2022/922
DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/04/2022
KARAR TARİHİ : 27/12/2022
YAZIM TARİHİ : 27/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi özetle; davalı tarafın Torbalı İcra Müdürlüğü … E. Sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın haksız, hukuki dayanaktan yoksun ve kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin kamera sistemi kurma işlerini icra ettiğini, davalı şirket işyerine kamera sistemi kurmak için müvekkili ile ilk olarak davalı şirkete yapacağı iş ve işin bedeline dair davalı şirkete ön teklif formu sunduğunu, akabinde taraflar arasında anlaşma sağlandığını, anlaşma gereği; müvekkili …’ün, 21.01.2022-25.01.2022 tarihleri arasında davalı şirketin işyerine 16 adet kamera, 930 metre kablo, 1 adet 16’lı kanal kayıt cihazı, 1 TB Harddisk, 1 adet adaptör ile 32 tane kamera bağlantı aparatları ve 16 tane bağlantı kutusu kurduğunu, bu işinin karşılığı olarak işçilik bedeli de dahil davalı şirket ile toplamda 20.191,92 TL bedel ile anlaştıklarını, bu anlaşma gereği ilk olarak 21.01.2022 tarihinde davalı şirket tarafından müvekkile avans olarak 8.000,00-TL ödendiğini, işin bitim tarihi olan 25.01.2022 tarihinde müvekkilin anlaşma bedeli faturayı davalı şirketin muhasebecisi …’a hem elden hem de whatsapp üzerinden ilettiğini, davalı şirketin faturayı teslim almasının üzerinden uzunca zaman geçmesine rağmen kalan bakiye bedelini ödemediğini, müvekkili 04.02.2022 tarihinde davalı şirketin Muhasebecisi … Hanım’a bakiye 12.191,92-TL’nin ne zaman ödeneceğini sorduğunu, … Hanım ödemeye ilişkin gün veremeyeceğini ama önümüzdeki hafta bu durumu çözeceğini müvekkile ilettiğini, 09.02.2022 tarihinde muhasebecisi … Hanım tarafından müvekkile ödemenin 18.02.2022 tarihinde yapılacağına dair mesaj gönderildiğini, ancak herhangi bir ödeme yapılmadığını, müvekkilini, günlerce ödeme yapılacağı bahaneleri ile oyalandığını ve açıkça mağdur edildiğini, müvekkilinin ticaret işi ile ilgilendiğini için ticari kazanç kaybına uğradığını,12.191,92 TL’lik kısım için müvekkil tarafından Torbalı İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı şirket tarafından ödeme emrine, dayanaktan yoksun ve asılsız iddialar ile itiraz edildiğini, icra takibinin durduğunu, müvekkili yaptığı işin bedelinin davalı şirket tarafından kalan kısmın ödenmesi için başlattığı icra takibinin durması neticesinde taraflarınca itirazın iptali ve icra inkar tazminat talebi ile zorunlu arabuluculuk yoluna müracaat ettiklerini ve

… arabuluculuk sayılı dosyası üzerinden anlaşma sağlanamadığını, müvekkiline yasal haklarının hiç biri davalı tarafından ödenmediğini belirterek davamızın kabulüne, davalı şirket tarafından haksız ,hukuki dayanaktan yoksun ve kötü niyetli olarak yapılan itirazın iptali ile icra takibinin devamına, asıl alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, huzurdaki dava haksız ve kötü niyetli olup reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili şirket aleyhine Torbalı İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası ile takip başlatılmış olduğunu ve tarafımızca işbu icra takibine, ödeme emrine, borca, ferilerine, faize ve yetkiye itiraz edildiğini, müvekkilinin davacı yana iddia edildiği gibi bir borcu bulunmadığını, müvekkili aleyhine icra takibi başlatan davacı yanın müvekkilinin davacıya borçlu olduğunu ileri sürdüğünü, öncelikle müvekkilinin davacı şirkete böyle bir borcu bulunmadığını, davaya konu borcu kabul etmemekle birlikte davacının iddia olunan borca ilişkin herhangi bir delil sunmadığını, müvekkili şirketin davacından almış olduğu hizmet karşısında gerekli ödemeyi yaptığını, buna göre davacı şirketin müvekkili şirketten herhangi bir bakiye alacağının bulunmadığını, davaya konu icra takibinin haksız ve kötü niyetli olarak başlatıldığını, müvekkili şirketin davacı şirkete anıldığı gibi bir borcunun bulunmadığını, buna rağmen müvekkilinden alacak talebinde bulunan davacı şirketin kötü niyetli haksız kazanç sağlamaya çalıştığını belirterek haksız ve kötü niyetli davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davaya konu Torbalı İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı tarafından davalı aleyhine toplam 12.191,92- TL üzerinden takibin başlatıldığı, ödeme emrinin davalı/ borçluya tebliğ edildiği, davalı tarafından ödeme emrine itiraz edildiği ve itiraz üzerine takibin durduğu görülmüştür.
Bilirkişinden alınan raporun sonuç kısmına göre;”Davacının işletme defterine tabi olduğu, defterinin usulüne uygun olarak tutulduğu, Davacının takip konusu 25/01/2022 tarih, GİB20220000000002 No.lu KDV dahil 20.191,92 TL.’lık faturasını, 25.01.2022 tarihinde GİB20220000000002 belge sıra numarası ile kayıtlara aldığı, Davalı … Maske ve Paketleme Tesisleri Anonim Şirketi’nin defterlerini sunmadığı, Davacının ticari defteri ve sunduğu belgeler esas alındığında davalının davacıya borcunun bulunduğu ve davacıya yaptığı 8.000,00 TL.’lık ödemeden sonra borç miktarının 12.191,92 olduğu,6102 sayılı TTK’nın 11-15. maddeleri, 5362 no.lu Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanunun 3. maddesi ile 2007/12362 Sayılı Bakanlar Kurulu kararı ve V.U.K. 176, 177,178 maddeleri ile davacının defter kayıtları dikkate alındığında davacının basit usule tabi olmadığı, basit usulde vergilendirme sınırlarının da üstünde olan bir işletme olduğu, davacının esnaf olduğu, özetle tacir olmadığı,” şeklinde rapor düzenlendiği görülmüştür.
6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 2. maddesi ile değişik TTK’nın 5/1. maddesinde, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesinin tüm ticarî davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu belirtilmiştir.
Ticari davalar ise aynı Kanunun 4/1 maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969. maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580. maddelerinde; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen, uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nın 3. maddesi hükmüne göre bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Bir işin ticari veya adi olması, farklı kuralların uygulanmasını gerektirir. Bir işin ticari olup olmadığını kanunda öngörülen kurallar uyarınca saptamak gerekir. Eğer iş ticari ise özel ticari kuralların uygulanması zorunlu olur. Ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işler, yani, haklı veya haksız fiil yahut işletmeyi ilgilendiren her iş ayrık durumlar dışında, ticari iş sayılır. Bu işler, eğer bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari iş sayılmazlar.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Bu açıklamalara göre, somut olayda mahkememizce yapılan araştırma ve sunulan bilirkişi raporuna göre davacının tacir olmadığı esnaf olduğu tespit edilmiş olduğundan, uyuşmazlığın TTK’nın 4/1. maddesinde bentlerden doğmadığından yargılamanın bahsedilen temel hukuki ilişki kapsamında genel mahkemeler olan asliye hukuk mahkemesinin görevi kapsamında bulunan eser sözleşmesine ilişkin olduğu görülmekle mahkememizce görevsizlik kararı verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davada HMK’ nun 114/1-c maddesinde düzenlenen göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nun 115/2. maddesi gereğince DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesine müteakip süresinde müracaat halinde yetkili ve görevli İzmir Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ ne gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2. maddesi gereğince yetkisizlik kararından sonra davaya yetkili mahkemede devam edilmesi hâlinde harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin yetkili mahkemece hüküm altına alınmasına, yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemesi halinde talep üzerine mahkememizce dosya üzerinden bu durumun tespiti ile yargılama giderlerine ilişkin karar verilmesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi ilgili dairesine hitaben mahkememize verilecek istinaf dilekçesi ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/12/2022

Katip
¸

Hakim
¸

BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur”