Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/349 E. 2022/679 K. 14.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/349 Esas
KARAR NO : 2022/679

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/04/2022
KARAR TARİHİ : 13/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili galeri sahibi olup araç alım satım işi gerçekleştiren tacir sıfatını taşıdığını, müvekkili tarafından 30.07.2020 tarihinde davalıya 4 adet araç sattığını, müvekkili ile davalının oğlu … tarafından araçların satımından önce gerçekleştirilen anlaşmada, müvekkili tarafından araçların devrinin gerçekleştirileceği, müvekkil tarafından karşı yana fatura kesilerek ödemenin 12 ay vade ile gerçekleştirileceği kararlaştırıldığını, her ne kadar görüşmeler davalının oğlu … ile gerçekleştirilmiş ise de araçların alım işi ve borcu davalı … üstlendiğini, müvekkil 30.07.2020 tarihinde İzmir 34. Noterliğinde … plakalı … Marka 2018 model, … plakalı … 2018 model, … … Marka 2017 Model ve …. Marka 2017 model 4 aracın satışını gerçekleştirildiğini, aynı gün iş bu araçlara ilişkin 4 adet fatura düzenlendiğini, müvekkili karşı tarafın tacir olması ve aradaki güven ilişkisine güvenerek araçların satışını gerçekleştirmiş olup ilerleyen süreçte araç satım bedellerinin ödenmemesi üzerine karşı yan ile gerçekleştirdiği görüşmelerde karşı yan tarafından kısa süre içerisinde ödemelerin gerçekleşeceğinin belirtildiğini, müvekkili tarafından şifahi olarak davalı ile uzlaşmaya çalışılmış akabinde davalı yan ödemelerin yapılacağı yönünde güven ilişkisi kurmak amacıyla müvekkil tarafa kurucusu olduğu … Kolejleri Bilişim sistemleri Eğitim Matbaa Basım Sanayi ve Tic. Ltd. Şti. Tarafından keşide edilen 3 adet çek verdiklerini, ancak araç satışlarının üzerinden 8 ayı aşkın sürenin geçmesi ve verilen çeklerin vadesinin dolması üzerine çeklerin de karşılıksız çıkması, çeklerin imza etme yetkisi olmayan ve çek yasaklısı olan kişi tarafından imza edilmiş olması nedeniyle beklediği ödemelerin gerçekleşmediğini bunun üzerine Torbalı İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile fatura bedellerine dayanılarak takibe başlandığını, davalı tarafından iş bu takibe 05/05/2021 tarihinde itiraz edildiğini, davalı tarafından iş bu bedellerini ödendiği ve faturaların kendisine tebliğ edilmediğini, iş bu faturalardan haberdar olmadığını gibi iddialarda bulunmuş ise de iddialarının hiç birinin dayanağının bulunmadığını, müvekkilinin araçları sattığı gün dava konusu faturaları düzenlediğini ve davalının 8 aya ilişkin bir süre davalının bu faturalardan haberinin olmamasının mümkün olmadığını, düzenlenen faturaların e fatura olarak düzenlendiğini ve düzenlendiği anda sisteme düştüğünü, mesaj kayıtları incelendiğinde müvekkilinin ödemeye alabilmek için defaten ikazda bulunmasın rağmen karşı yan tarafından türlü bahanelerle ödemelerin ertelendiğini, belirterek davalı tarafında Torbalı İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takibine yönelik asıl alacak ve bunu ferlerine ilişkin itirazın iptali ile icra takibinin devamına, İİK’nun md 67 gereğince haksız ve kötüniyetle yapılan itiraz nedeniyle borçlunun %20 den aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından müvekkili aleyhine Torbalı İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takibine başlandığını, ancak iş bu icra takibinin haksız ve hukuka aykırı olduğundan yasal süre içerisinde borca itiraz edildiğini ve takibin durduğunu, davacı tarafın iş bu davasına konu icra takibinin dayanağı olan 4 adet fatura daha önce müvekkiline usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini, müvekkilinin icra takibi ile bu faturaları ilk defa gördüğünü, müvekkili aleyhine başlatılan icra takibine tamamen hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, karşı tarafa borcu bulunmayan müvekkilinin karşı icra takibine başlanması ve müvekkilinin borçlu duruma düşürülmesi ve takip başlatılmasının hukuka aykırı olduğunu, takip konusu edilen ve dava dilekçesinde ekinde yer alan 4 adet faturanın dayanağı olan araç satışları noter huzurunda yapıldığını, karşı taraf alacağını satış esnasında tahsil ettiğini beyan etmiş ve araçlar müvekkiline noter satışı ile devredildiğini, bu hususun noter huzurunda ıslak imzalı sözleşme ile sabit olduğunu belirterek davacının haksız davasının reddine, davacının aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine talep etmiştir.
Dava, araç satım sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir,
Davaya konu Torbalı İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı tarafından davalı aleyhine toplam 411.191,87- TL üzerinden takibin başlatıldığı, ödeme emrinin davalı/ borçluya tebliğ edildiği, davalı tarafından ödeme emrine itiraz edildiği ve itiraz üzerine takibin durduğu görülmüştür.
6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 2. maddesi ile değişik TTK’nın 5/1. maddesinde, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesinin tüm ticarî davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu belirtilmiştir.
Ticari davalar ise aynı Kanunun 4/1 maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969. maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580. maddelerinde; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen, uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nın 3. maddesi hükmüne göre bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Bir işin ticari veya adi olması, farklı kuralların uygulanmasını gerektirir. Bir işin ticari olup olmadığını kanunda öngörülen kurallar uyarınca saptamak gerekir. Eğer iş ticari ise özel ticari kuralların uygulanması zorunlu olur. Ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işler, yani, haklı veya haksız fiil yahut işletmeyi ilgilendiren her iş ayrık durumlar dışında, ticari iş sayılır. Bu işler, eğer bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari iş sayılmazlar.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Bu açıklamalara göre, somut olayda davaya konu takip dosyasının dayanağını oluşturan faturalara ilişkin resmi satış sözleşmelerine göre araçların kullanım amacının hususi olduğu, mahkememizce yapılan araştırmada davacının tacir olduğu tespit edilmiş ise de davalının tacir olmadığı anlaşıldığından, yargılamanın bahsedilen temel hukuki ilişki kapsamında genel mahkemeler olan asliye hukuk mahkemesinin görevi kapsamında bulunan taşınır satış sözleşmesine ilişkin olduğu görülmekle mahkememizce görevsizlik kararı verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davada HMK’ nun 114/1-c maddesinde düzenlenen göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nun 115/2. maddesi gereğince DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesine müteakip süresinde müracaat halinde yetkili ve görevli İzmir Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ ne gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2. maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya görevli mahkemede devam edilmesi hâlinde harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına, görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemesi halinde talep üzerine mahkememizce dosya üzerinden bu durumun tespiti ile yargılama giderlerine ilişkin karar verilmesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi ilgili dairesine hitaben mahkememize verilecek istinaf dilekçesi ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/10/2022
Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza