Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/203 E. 2022/867 K. 13.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/203 Esas
KARAR NO : 2022/867

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/03/2022
KARAR TARİHİ : 13/12/2022
YAZIM TARİHİ : 13/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 13/08/2021 tarihinde saat 19:20 sıralarında, davacının sevk – ve hakimiyetinde olan … plakalı aracıyla kavşakta yolun durumunu kontrol ettikten sonra dönüşünü tamamladığı esnada, … plaka sayılı aracın dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışıyla KTK 52/1-a bendinde düzenlenen Kavşaklara yaklaşırken hızını azaltmak kuralını ihlal etmiş davacının aracına arkadan çarptığını, bu halde kaza tespit tutanağında davacıya atfedilen kusurun kabul edilmemekte olduğunu, kazanın meydana gelmesinde … plaka sayılı aracın asli kusurlu olduğunu, kaza dolayısıyla müvekkilin aracında meydana gelen hasar neticesinde aracında değer kaybı oluştuğundan, davalı sigorta şirketine başvurulmuş ancak olumlu alınamamış olduğun, işbu nedenle müvekkilinin aracında oluşan değer kaybının tespiti ile davalı sigorta şirketinden tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın ikametgahının dava dilekçesinde de belirtildiği üzere Aydın İli, Didim İlçesi olduğunu, kazanın/haksız fiilin de Didim’de meydana geldiğini, davalı şirketin merkezinin İstanbul olup, poliçenin de İstanbul Acentesi tarafından düzenlenmiş olmakla, ortada İzmir Bölge Müdürlüğü’nün bir işleminin olmadığından HMK 14/1 maddesindeki yetki kuralının uygulanmasının da mümkün olmadığını, bu durumda davanın yetkisiz Mahkemede açıldığından, HMK gereği yetkili Mahkemeyi seçme konusundaki seçimlik hakkının davalı müvekkiline geçmiş olup, davanın müvekkil şirket merkezi İstanbul Mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, talep ve iddia edilen bakiye değer kaybı talebini kabul etmediklerini, değer kaybı zararının tespit edilmesi için zarar gören araç üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasını, davacıya 28.01.2022 tarihinde 2.560.86-TL değer kaybı tazminatı ödenmiş olup bu ödeme ile davalı şirketin poliçeden kaynaklanan sorumluluğu yerine getirildiği, davalı şirket sigortalısına atfedilen kusur oranını da kabul etmediği, kusurun tamamı kazadan saatlerce sonra dahi 54 promil alkollü olan davacı sürücüde olduğunu, bunun için alkol ölçüm saatinin tespit edilerek kaza sırasındaki alkol oranının belirlenmesini ve buna göre kusur değerlendirmesi yapılmasını, kusur ve değer kaybı zararı sonrası, ödemiş olduğumuz tutarın istirdadı hakkını da saklı tutarak, arz edilen nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, haksız fiil nedeniyle değer kaybı bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Davaya konu 13/08/2021 tarihli çift taraflı trafik kazasında davacı … plakalı aracın maliki, davalı ise … plakalı aracın zorunlu mali sorumluluk sigorta şirketidir.
KTK’ nın 97. Maddesi gereği başvuru şartı incelendiğinde dava dilekçesinin ekinde yer alan 19/11/2021 tarihli dilekçeye göre davacı tarafından davalı sigorta şirketine başvuruda bulunulduğu görülmüştür.
Davalı tarafın yetki itirazı değerlendirildiğinde;
6100 sayılı HMK.’nın genel yetkiyi düzenleyen 6. maddesininin 1. fıkrasına göre; “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. “, Yine aynı Yasa’nın 16. maddesinde ise, “Haksız fiilden doğan davalrda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.” hükmü yer almaktadır Ancak, HMK.’da kesin yetki halleri açıkça sayılmış olup, haksız fiile ilişkin davalardaki yetki, kesin yetki olmayıp, bir seçimlik yetkidir.Diğer taraftan 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 110. maddesi ile ZMSS Genel Şartlarının C.7.maddesinde ise “Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentanın bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi, kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir.” ifadesine yer verilmiştir. Bir davada, birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa, davacı bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa, o zaman şeçme hakkı davalılara geçer.
Somut olayda, rizikonun, yani kazanın Aydın ilinde gerçekleştiği, davacının yerleşim yerinin de Aydın olduğu, ancak davalı sigorta şirketinin İzmir ilinde Ege Bölge Müdürlüğünün bulunduğu görüldüğünden, davacının davasını İzmir ilinde açarak yetkili mahkemeyi doğru olarak seçmiş olduğu anlaşıldığına göre, davalının yetki itirazı mahkememizce kabul edilmemiştir.
Davalının sorumluluğu değerlendirilecek olursa; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1.maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı yasanın 85/1 maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “ işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiş,
Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1.maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Davalı, trafik kazasında … plakalı aracın 14/07/2021-2022 tarihlerini kapsar zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğundan ve kaza 13/08/2021 tarihinde gerçekleştiğinden talep risk periyodu içerisinde olup, yukarıda değinilen nedenler ile davacının talep etmiş olduğu değer kaybı bedelinden davalı, dava dışı sürücünün kusuru oranında poliçe limiti ile sorumlu olacaktır.
TBK’ nın 50. maddesi uyarınca davacı zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Bu sebeple davacı bilirkişi deliline dayanmış olup mahkememizce tramer kayıtları celp edilerek bilirkişilerden oransal kusur raporu ve değer kaybı bedelinin belirlenmesi için raporlar alınmıştır.
Bilirkişi heyetinden alınan 05/10/2022 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmına göre; “Bilirkişi Daire Başkanlığı tarafından Bilirkişinin uyacağı rehber ilkeler ve Bilirkişi Raporlarında bulunması gereken standartlar başlığında 07.09.2020 tarihinde 32 maddelik bir talimat yayımlanmıştır. Bu talimatın 27 maddesinde açıkça belirtilen “Kusurun tespiti normatif bir değerlendirmesiyle mümkündür ve sadece hakimin yetkisindedir. Bilirkişi münhasıran hakimin yetkisinde olan kusurluluk konusunda (asli tali kusurlu kusursuz yüzdelik kusur oranı) herhangi bir değerlendirme yapamaz. Aksi yöndeki tutum bilirkişilik görevinin sınırlarını – aşmayı — ve hakimin yerine geçmeye ifade eder”denilmektedir. Yine bu husus İzmir Bilirkişilik Bölge Kurulu tarafından da tarafımıza bildirilmiştir. Bu gerekçe ile tebliğ gününden itibaren raporlarda kusur dağılımı yapılmamaktadır. … plaka sayılı davacı araç sürücüsü … 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun 48/5 ve 57/a maddelerini ihlal ettiğinden dolayı kazanın oluşumuna hatası ile etken olduğu, … plaka sayılı davalı şirket poliçeli araç sürücüsü … 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun 52/a-b maddelerini ihlal ettiğinden dolayı kazanın oluşumuna hatası ile etken olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır. Davaya konu … plakalı araçtaki değer kaybı 10.000,00 TL olarak hesaplanmış ve takdir edilmiştir.” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
Tüm bu nedenler ile; 13/08/2021 tarihinde, davacı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracı ile Fevzipaşa Mahallesi istikametini takriben seyir halinde … Aydın-Didim Devlet yoluna katılıp dönel kavşakta sola doğrultu manevrası Didim istikametine dönüş yapmak isterken kavşak alanında aracının sağ arka köşe yan kısımlarına, Devlet yolunda düz seyirle dönel kavşağa giriş yapan davalı sigorta poliçeli araç sürücüsü

…”nun sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracının sol köşe ön kısımları ile çarptığı, çarpmanın etkisi ile davacı aracı yolun kenarı su kanalına savrulup durması sonucu yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiği, davacı aracının geldiği Fevzi paşa Mahallesi yolundan Devlet yoluna girişte ve ada etrafı araç depolama alanında DUR ikaz levhaları olmasına karşılık ikaz levhasını görüp, sağından gelen araç trafiğini izlemesi, gelen araç/araçlar var ise bu araçların geçişine izin vermesi gerekirken bu hususlara dikkate etmediğinden davacının kaza oluşumunda %75 oranında kusurlu olduğu, dava dışı sigortalı araç sürücüsünün ise 50km hız tahditli görüşün açık dönel kavşağa hızını düşürmeden tedbirsiz biçimde seyir yapıp geçmek istediği anlaşıldığından %25 oranında kusurunun bulunduğu, değer kaybının aracın markası, yaşı, modeli ve hasar gördüğü kısımları dikkate alınarak aracın kaza tarihinden önceki 2. el satış değerinin tespiti ile aracın tamir edildikten sonra ikinci el satış değerinin tespiti ve arasındaki farka göre bilirkişi tarafından hesaplandığı, yapılan hesaplama sonucu 10.000,00 TL değer kaybının bulunduğu, tarafların kusuru nazara alındığında davacının 2.500,00 TL talep hakkının olduğu ancak davalı sigorta şirketinin davadan önce 28/01/2022 tarihinde 2.560,86 TL ödeme yapması sebebiyle davacının karşılanmayan zararının bulunmadığı kanaatine varılarak davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Sübut bulmayan davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken karar ve ilam harcının (80,70 TL) başlangıçta yatan peşin harçtan mahsubuna,
3-Davacı tarafından yatırılan ve harcanan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan AAÜT uyarınca hesap ve takdir edilen 500,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-6325 sayılı HUAK uyarınca, suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk giderinin davacıdan alınarak Hazine’ ye irat kaydına,
6-Yargılama sonucunda ve re’sen yapılacak gider olmadığı takdirde, gerekirse re’sen yapılacak gider de mahsup edilmek ve 6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/12/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır

BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur”