Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/169 E. 2022/723 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

DOSYA NO: 2022/169 Esas
KARAR NO : 2022/723

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/02/2022
KARAR TARİHİ : 27/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
TALEP : Davacı vekilinin mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; müvekkillinin ülke çapında tanınan birçok başarılı festival ve organizasyonu gerçekleştiren şirket olduğunu, Davalı tarafın da ahşap işleri ve mobilya faaliyetleri yapan bir şahıs şirketi olduğunu, İzmir … içerisinde, 11-12.09.2021 tarihlerinde, Davacı müvekkil tarafından üstlenilen “… Festival” isimli organizasyonu gerçekleştirmek amacıyla ihtiyaç duyulan ahşap stantların imalatı, teslimi ve kurulumu için anlaştıklarını 25.08.2021 tarihli sözleşmeyi akdetdiklerini, Davacı müvekkilin işin tamamı için belirlenen toplam 77.900,00 TL’nin 1.850,00 TL’sini 16.08.2021 tarihinde peşinat olarak sözleşme öncesi, 38.950,00 TL’sini de sözleşmenin imzasına müteakip 25.08.2021 tarihinde Davalıya banka kanalıyla ödendiğine, sözleşmenin 5. Maddesine göre işin teslim tarihinin 05.09.2021 olduğunu, tarafların 4 (dört) günlük gecikme opsiyonu koyduğunu, ancak gecikme süresinin sonu olan 09.09.2021 tarihinde de işin tamamlanmaması halinde aynı maddede yazılı olan cezai şartı kabul ederek sözleşmeyi imzaladıklarını.
Davacı müvekkilinin, davalı ile işin teslim tarihi olan 05.09.2021 tarihine kadar yaptığı görüşmelerde işin yolunda olduğunu ve stantların gecikme süresi de dahil olarak 09.09.2021 tarihinde kurulacağını her şeyin yolunda olduğunu düşündüğünü, bunun üzerine de Davacı müvekkilinin organizasyonun yapılacağı dava dışı … yönetimi ile aralarında yapılan sözleşmeden kaynaklı sorumluluğunun gereği kendilerine 08.09.2021 tarihinde kurulumun başlayacağını, 09.09.2021 tarihinde tamamlanacağını, buna göre hazırlıkların yapılması bildiriminde bulunduğunu,
Davalı ile yapılan görüşmelerde sürekli işlerin yolunda olduğunu bildirilse de kurulumun başlaması gereken 08.09.2021 tarihinde yapılan, “Whatsapp” yazışmalarından da görüleceği üzere gecikme sorunlarının olduğunu, bu süreçten sonra da sürekli olarak davalı telefonlarını açmayarak, kaçamak cevaplar yazarak sorunu halledeceğini, kurulumun 10.09.2021 gününe ancak yetişeceği konusunda beyanda bulunarak Davacı müvekkili oyaladığını, Davacı müvekkili ile yaşanan bütün bu sorunlar için Davalı ile birkaç defa görüşerek sözleşmeye aykırılık nedeniyle 5. Maddede belirtilen cezai şartı kendisine ödemesini istediğini, bu konuda sulh yoluyla bir orta yol bulunabileceğini belirttiğini, ancak Davalının bu taleplerini reddettiğini ve Davacı müvekkil aleyhine bakiye borcu olduğu gerekçesiyle icra takibi başlatıldığını bunun üzerine huzurdaki davayı açma zorunluluğu hasıl olduğunu açıklanan nedenlerle; fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı olmak üzere davalarının kabulü ile 116.850,00 TL cezai şartın 10.09.2021 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte Davalıdan tahsiline ve Davacı müvekkile ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin Davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı tarafın cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
HUKUKİ NİTELEME, DELİL DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE :
1-. Dava sözleşmenin ihlali nedeniyle cezai şart talebine ilişkin Alacak Davasıdır.
2- Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının yüklenici davalının ise iş sahibi olarak yer aldığı eser sözleşmesinin ihlalinden kaynaklanan cezai şart nedeniyle 116.850,00-TL alacağının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
3- Mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin olup her aşamada resen gözetilecek hususlardandır.
4- Asliye Ticaret Mahkemeleri, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. Maddesi gereğince ticari dava ve işlerle görevli olup, bir davanın ticari dava niteliğinde sayılması için her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın tacirlerin ticari işletmesinden doğması gerekmektedir.
5- Ticari davalar, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesinde sayılmış olup, buna göre, “Her iki tarafın da ticarî işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin a), b), c), d), e) ve f) bentlerinde sayılan davalar” ticari dava olarak adlandırılmıştır.
6- TTK’nun 4. maddesine göre; tarafların tacir olup olmadıklarına ve dava konusu edilen işin ticarî nitelikte olup olmadığına bakılmaksızın ticarî dava olarak sayılan dava türleri mutlak ticarî davalar, tarafları tacir olan ve tarafların ticarî işletmesi ile ilgili olan uyuşmazlıklar nispi ticari davalardır. Bir davanın nispi ticari dava sayılabilmesi için; uyuşmazlığın her iki tarafının tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticarî işletmesi ile ilgili olması gerekli ve zorunludur.
7- Somut olayda; davalı gerçek kişi olarak sözleşmede yer almış olup dosya kapsamında sunulan bilgi ve belgelerden tacir olduğuna dair bir kayıt bulunmadığı gibi mahkememizce ticaret sicili ve vergi kayıtları üzerinde yapılan incelemede de tacir sayılmasını gerektirecek nitelikte iş hacminin ve vergi kayıtlarının bulunmadığı, işletme hesabı esasına göre defter tuttuğu anlaşılmıştır.
8- Davacı taraf ticaret şirket olup davaya konu iş ise davacı yönünden ticari nitelikte ise de davalının ticaret sicil müdürlüğünde kaydının bulunmadığı, işletme hesabına göre defter tuttuğu, yapılan işin sermaye ağırlıklı değil emek yönü ağır basan nitelikte olması, vergi kayıtlarında yer alan toplam mal alışları ile dönem için hasılatlarının tacirlik sınırı altında kaldığı ve de 213 sayılı Vergi Usul Kanunun 177. maddesinin 1. fıkrasının a ve b bentlerindeki limitleri aşmadığı gözetildiğinde tacir olmadığı anlaşılmaktadır.
9- Bu nedenlerle davanın ticari dava niteliğinde olmadığı ve uyuşmazlığın genel hükümler dairesinde Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülmesi gerektiği değerlendirilmekle mahkememizin görevli olmadığı, Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu sonuç ve kanaatine varıldığından aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-.Davacının davalıya karşı açmış olduğu dava da HMK.114/1-c,115/2 madddesi gereği göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2- HMK’nun 20. maddesi uyarınca bu karara karşı süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulması halinde bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde kararı veren mahkememize başvurularak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmesi halinde dava dosyasının görevli İZMİR NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE,
3- Bu karara karşı süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulması halinde bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden 2 hafta içinde kararı veren mahkememize başvurularak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde Mahkememize davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
4- Harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli Mahkemede nazara alınmasına,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 Hafta İçerisinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Yolu Açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 27/10/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur”