Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/139 E. 2022/650 K. 05.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/139
KARAR NO : 2022/650

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/09/2014
KARAR TARİHİ : 05/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili, dava dilekçesi ve duruşmalarda özetle; davalı şirketin müvekkili şirketin aldığı elektrik enerjisinin miktarlarını ve faturalandırmaya esas bilgilerini sayaç okuyarak belirlediğini, ancak bu sayaç okuma bedeli, sayaç başına sabit bir ücret olması gerekirken davalı şirketçe tüketilen enerji miktarı üzerinden nispi ücret olarak tespit edildiğini, bu çerçevede davalı şirketin müvekkili şirketten Eylül 2006 – Aralık 2010 dönemleri arasında fazladan perakende satış hizmet bedeli tahsil ettiğinin açık olduğunu, bu nedenle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 25 ayrı dönem fatura ve Kdv’si olmak üzere 6.144,53 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek gecikme zammı ve işlemiş, işleyecek gecikme zammının Kdv’si ile birlikte yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
Davacı vekili tarafından 03/06/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 439.210,09 TL’ye çıkardığı görülmüştür.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ve duruşmalarda özetle; öncelikle zamanaşımı def’i, yargı yolu yetki ve husumet itirazlarının bulunduklarını, davacı şirketin merkezinin Manisa olduğunu, dava konusu alacağın … A.Ş.’nin yürüttüğü işlemlerden olduğunu, Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliğinin 21. maddesinde “Perakende satış hizmeti fiyatları, abone grupları ve/veya gerilim seviyeleri bazında ayrı ayrı olmak üzere sabit ve/veya değişken bir bedel olarak belirlenir” hükmü yer aldığını, buna göre, faturalarda yer alan perakende satış hizmet bedeli, faturalandırma, müşteri hizmeteri, perakende satış hizmetine ilişkin yatırım hizmeti bedeli, görevli perakende satış şirketlerinden enerji alan tüm tüketicilere uygulandığını, doğrudan tedarikçisini seçen serbest tüketiciler için böyle bir bedel belirlenmediğini, elektrik hizmetleri faaliyetlerinin yürütülmesi ve denetlenmesi Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından yapıldığını, şirketin sadece alınan kararların uygulayıcısı konumunda olduğunu, söz konusu abonenin faturalarından tahakkuk eden Psh bedellerinin abonelerin serbest tüketici kapsamında olduğu zaman diliminde değil, ulusal tarifeden faturalandırıldığı zaman diliminde düzenlenen faturalar olduğunu, bu nedenle faturalar ve faturalardaki bedellerin doğru olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
DELİLLER :Davacı iddiasını ispata yönelik olarak; Danıştay 13. Dairesinin 2008/2695E, 2011/1368K sayılı ilamı, … ile müvekkil şirket arasında imzalanan perakende satış sözleşmesi, …, …, …,…, …, …, …, …,…, …, …, …, …, .., …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … nolu aboneliklere ait … dönemi faturası, ödeme dekontları, emsal Yargıtay kararları, gecikme zammına KDV işleyeceğine dair Yargıtay kararı, bilirkişi incelemesi ve her türlü yasal delile dayandığı görülmüştür.
Davalı vekili savunmasını ve iddialarını ispat yönünde; abonelik sözleşmeleri, bilirkişi incelemesi, tanık ve her türlü yasal delile dayandığı görülmüştür.
Tarafların dosyaya celbini talep ettiği bilgi ve belgelerin dosyaya teminine müteakiben, uyuşmazlığın çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden, dosyanın konusunda uzman hukukçu bilirkişi … ve elektrik mühendisi bilirkişi …’dan oluşan bilirkişi heyetine tevdi edildiği, bilirkişi heyeti tarafından dosyaya ibraz edilen 24/02/2015 tarihli raporda özetle; 2007 yılında serbest tüketici limitinin 3milyon kwh olduğu ve dosya ekinde yer alan 25 aboneliğin tüketimlerinin hiç hirinin bu tüketim miktarına ulaşmadığı, bu nedente. EPDK nın 875 sayılı kurul Kararının uygulandığı 2007 yılında PSH (Perakende Satış Hizmeti) uygulanması ve davacı adına kayıtlı serbest tüketici olmayan 25 adet abonelikten elektrik tüketim miktarına bağlı olarak perakende satış hizmeti bedeli tahsil edilmesinin yönetmelik ve yasaya aykırılık oluşturmadığını rapor ve beyan ettikleri görülmüştür.
Davacı vekilinin itirazına binaen dosyanın ek rapor aldırılmak üzere yeniden bilirkişi heyetine tevdi edildiği, bilirkişi heyeti tarafından dosyaya ibraz edilen 22/04/2015 tarihli ek raporda özetle; kök raporda dosya ekinde yer alan 2007 yılı 4. Aya ilişkin 25 aboneliğin tüketimlerinin hiç birinin serbest tüketici limitine ulaşmadığının belirtildiği, ancak sunulan ek belgelerin de 2007 yılının l.ay , 2.ay , 3. Ay elektrik tüketim faturaları ve davacının yevmiye fişlerinde 2007 yılının diğer aylarında belirtilen aboneliklerin ödenmelerinin yapıldığına ilişkin aboneliklerin bir tüzel kişiliğe ait olduğu ve 2007 yılının 4 aylık döneminde bir önceki yıl (2006 yılı) serbest tüketici limitini geçtiği belirlenmiş olup Serbest Tüketici olarak değerlendirileceği, serbest tüketici olarak değerlendirilmesi durumunda Yargıtay 3. HD. 2014/3111 Esas 2014/2802 Karar sayılı ilamında, EPDK nın 875 sayılı Kurul Kararının uygulandığı 2007 yılında PSH (Perakende Satış Hizmeti ) uygulanması geriye dönük olarak iptal edildiğinden bu bedelin iadesi gerektiği, fazladan ödenen PSH (Perakende Satış Hizmeti ) 5.125,03-TL (KDV hariç) bedelin davacıya iadesi gerektiğini rapor ve beyan ettiği görülmüştür.
Dava dosyasının 2. Ek rapor aldırılmak üzere yeniden bilirkişi heyetine tevdi edildiği, bilirkişi heyeti tarafından dosyaya ibraz edilen 17/11/2015 tarihli 2. ek raporda özetle; kök rapor ve ek raporda yapılan değerlendirme sonucunda davacının serbest tüketici limitini geçtiğinden dolayı Serbest Tüketici olarak değerlendirileceği belirtilmiş olup benzer şekilde davanın ıslahı ile ilgli sunulan 2006, 2007, 2008, 2009, 2010 yıllarına ilişkin elektrik tüketim faturalarında tek bir tüzel kişilik adına yapılan abonelik sonucunda belirtilen yıllarda Serbest Tüketici olarak değerlendirileceği, serbest tüketici olarak değerlendirilmesi durumunda Yargıtay 3. HD. 2014/3111 Esas 2014/2802 Karar sayılı ilamında, EPDK nın 875 sayılı Kurul Kararının uygulandığı 2007 yılında PSH (Perakende Satış Hizmeti ) uygulanması geriye dönük olarak iptal edildiğinden bu bedelin iadesi gerektiği. fazladan ödenen PSH (Perakende Satış Hizmeti KDV dahil ) 371.057,00-TL bedelin davacıya iadesinin gerektiği, davacının alacağına, dava ve ıslah tarihlerinden itibaren faiz işletilmesi gerektiğini rapor ve beyan ettiği görülmüştür.
Taraf vekillerinin bilirkişi 2. Ek raporlarına ilişkin itirazları da göz önünde bulundurularak, iddia, savunma, dosyada bulunan deliller incelenerek, davacı şirketin serbest tüketici olup olmadığı, davalı şirket tarafından düzenlenen faturalarda belirtilen perakende satış hizmeti bedelinden dolayı davacının sorumlu olup olmadığı, sorumlu değilse davacının davalıdan isteyebileceği alacak miktarının hesaplanması için bilirkişi incelemesi yapılmasına, bilirkişi olarak Elektrik Mühendisi …, Elektrik Mühendisi … ve Hukukçu …’dan rapor alınmasına karar verildiği, bilirkişi heyeti tarafından dosyaya ibraz edilen 27/06/2016 tarihli raporda özetle; davacıya ait olup ayrı dağıtım bölgesi içinde bulunan ve aynı tüzel kişilik adına kayıtlı elektrik aboneliklerinin yıllık tüketimleri toplamının EPOK tarafından her yıl için yayımlanan serbest tüketici limitini aştığı, Elektrik Piyasası Serbest Tüketici Yönetmeliğinin ‘Serbest Tüketici Kapsamı’ başlıklı 5. Maddesine göre; “Aynı veya farklı dağıtım bölgelerindeki birden fazla tüketim noktasında aynı tüzel kişiliğe ait toplam elektrik enerjisi tüketiminin bir önceki takvim yılına ait serbest tüketici limitini geçmesi’ halinde; ilgili tüzel kişinin serbest tüketici niteliği kazandığı kabul edilir. denilmesi nedeniyle davacı şirketin serbest tüketici olarak kabul edilmesi gerektiği, bu durumda davacı şirketin elektrik aboneliklerinden 875 sayılı EPDK kararının uygulanmasına başlanılan 2006 yılı Eylül ayı ile 2010 yılı Aralık ayı arasındaki dönemde davacıdan (sabit ücret yerine) tüketimle artan miktarda tahsil edilen perakende satış hizmet bedelinin iptal edilerek abone başına sabit ücret alınması gerekeceği, ekteki hesap tablolarına göre 2006 Eylül-2010 Aralık döneminde davacı şirkete ait abonelikleri fazladan tahsil edilen perakende satış hizmet bedelinin KDV hariç 372.889,39-TL, KDV dahil ise 440.009,48TL olduğu, ancak bu miktar davacının ıslah dilekçesindeki KDV dahil 439.210,09 TL tutarındaki talebini aştığından, taleple bağlı kalınmasının gerekeceği, davacı tarafından, davalının fazladan tahsil ettiği bedellerle ilgili olarak davalı şirkete ihtar çekilerek temerrüde düşürülmediği için, davacının dava tarihinden itibaren faiz talep edebileceğini rapor ve beyan ettikleri görülmüştür.
Taraf vekillerinin rapora yönelik esaslı itirazlarının değerlendirilmesi, eldeki davanın PSH bedelinin tarifenin kısmi iptali nedeniyle dayanaksız kalan ve fazladan tahsil edilen bedelin istirdatına ilişkin olduğu, önceki rapor ile düzenlenen ikinci heyet kök raporu arasında, hesaplama farkının bulunduğu, hesaplamanın nasıl yapıldığının açık olmadığı ve ayrıca, önceki rapordan farklılığının tartışılmadığı, mevzuatta yapılan değişikliğin, iptali edilen bu kısma nasıl etki ettiği yönlerinde raporun eksiklikler içerdiği hususları da dikkate alınarak ve de dava edilen dönem esas alınarak dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli, ek rapor düzenlemeleri için dosyanın yeniden bilirkişi heyetine tevdine karar verildiği, bilirkişi heyeti tarafından dosyaya ibraz edilen 6719 sayılı Kanunun iptali talebi hakkında Anayasa Mahkemesi’nin verdiği 2016/150 E. 2017/179 K. sayılı ve 28.12.2017 tarihli karar sonrasında oluşan hukuki duruma göre,elektrik dağıtım şirketlerinin kullanıcılardan Sayaç Okuma Bedeli tahsil etmesinde herhangi bir hukuka aykırılık olmadığı ve söz konusu bedellerin bir maliyet kalemi olarak tahsilinin genel olarak mümkün olduğu, diğer yandan, önceki raporlar ile işbu ek raporda yer alan teknik değerlendirmelerden de anlaşıldığı üzere, davacının iade talebinin temelinde, davalı şirketin davacıdan Sayaç Okuma Bedeli tahsil edemeyeceği savı değil, Sayaç Okuma Bedelinin sabit ücret olarak tahakkuk ettirilmesi gerektiği halde tüketim miktarına göre tahsil edilmiş olmasının hukuka aykırı olduğu, yani davalı şirketin Sayaç Okuma Bedelini hesaplama yönteminde hukuka aykırılık olduğu iddiası yatmakta olduğundan, işbu dava kapsamında davalı şirketin konuyla ilgili mevzuata ve vargı kararlarına göre davacıdan tahsil ettiği Sayaç Okuma Bedelinin doğru hesaplanmış olup olmadığının tespiti gerekmekte olup, buna göre, Sayaç Okuma Bedelinin de aralarında yer aldığı çeşitli maliyet kalemlerinin elektrik kullanıcılarına yansıtılmasının meşru olduğunu belirten 6719 sayılı kanunun yürürlüğe girmiş olmasının işbu dava üzerinde herhangi bir etkisinin olup olmadığı konusundaki nihai hukuki değerlendirme Sayın Mahkemenin takdirlerine bırakılmış olup, buna göre, 6719 sayılı Kanunun Sayaç Okuma Bedelinin hesaplanma yöntemine (sabit ücret mi yoksa tüketim miktarına göre mi tahakkuk ettirileceğine) ilişkin işbu davaya konu uyuşmazlık üzerinde etkisi olmadığına Sayın Mahkemece kanaat getirildiği takdirde, yukarıda belirtildiği üzere, Danıştay 13. Dairesi 2008/2695 Esas ve 06.04.2011 tarih ve 2011/1368 sayılı Kararı ile; “sayaç okuma ve faturalama hizmetlerine ilişkin maliyetlerin, abone grubuna ve tüketilen enerji miktarına göre değişiklik gösterecek maliyetler olmadığı ve bu nedenle sayaç okuma hizmeti için abone başına sabit ücret uygulanması gerektiği’ gerekçesi ile EPDK’nun 875 sayılı kararının iptaline karar verdiği ve söz konusu kararın Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca da onaylanarak kesinleştiği, dolayısıyla, bahsi geçen Yargı kararlarına göre, Sayaç Okuma Bedelinin tüketim miktarına göre belirlenemeyeceği ve abone başına sabit ücret olarak tahsilinin gerektiği sonucuna varmak gerekeceğinden,davacının bilirkişi heyetinin Elektrik Mühendisi üyeleri tarafından tespit edilen fazla ödemenin iadesini talep edebileceği, aksi takdirde (yani 6719 sayılı Kanunun isbu dava üzerinde etkili olduğu kanaatine varılır ise), davacının fazla ödenen bedelin iadesi talebinin isabetli olmadığı sonucuna ulaşmak gerekecek olup, konuyla ilgili nihai takdirin Mahkemeye ait olduğu, davacıya ait olup aynı dağıtım bölgesi içinde bulunan ve aynı tüzel kişilik adına kayıtlı elektrik aboneliklerinin yıllık tüketimleri toplamının EPDK tarafından her yıl için yayımlanan serbest tüketici limitini aştığı, Elektrik Piyasası Serbest Tüketici Yönetmeliğinin ‘Serbest Tüketici Kapsamı’ başlıklı 5. Maddesine göre; “Aynı veya farklı dağıtım bölgelerindeki birden fazla tüketim noktasında aynı tüzel kişiliğe ait toplam elektrik enerjisi tüketiminin bir önceki takvim yılına ait serbest tüketici limitini geçmesi” halinde; ilgili tüzel kişinin serbest tüketici niteliği kazandığı kabul edilir” denilmesi nedeniyle davacı şirketin serbest tüketici olarak kabul edilmesi gerektiği görüşüne varıldığı, bu durumda davacı şirketin elektrik aboneliklerinden 875 sayılı EPDK kararının uygulanmasına başlanılan 2006 yılı Eylül ayı ile 2010 yılı Aralık ayı arasındaki dönemde davacıdan (sabit ücret yerine) tüketimle artan miktarda tahsil edilen perakende satış hizmet bedelinin iptal edilerek abone başına sabit ücret alınması gerekeceğinin kabulü gerektiği, kök rapor ekindeki hesap tablolarına göre 2006 Eylül-2010 Aralık döneminde davacı şirkete ait aboneliklerden fazladan tahsil edilen perakende satış hizmet bedeli KDV hariç 372.889,39 TL, KDV dahil ise 440.009,48TL olarak hesaplandığı, ancak bu miktar davacının ıslah dilekçesindeki KDV dahil 439.210,09 TL tutarındaki talebini aştığından, taleple bağlı kalınmasının gerekeceğini, davacı tarafından, davalının fazladan tahsil ettiği bedellerle ilgili olarak davalı şirkete ihtar çekilerek temerrüde düşürülmediği için, davacının dava tarihinden itibaren faiz talep edebileceği, iki heyet arasındaki farklılığın önceki heyetçe yapılan hesaplamada 2006 yılı Eylül-Ekim-Kasım ve Aralık ayları ile 2007 yılı Ocak-Şubat ve Mart ayları için hesaplama yapılmamış olmasından kaynaklanmadığını rapor ve beyan ettiği görülmüştür.
Mahkememizin 18/01/2019 tarih …/… Esas …/… Karar sayılı ilamı ile davanın kabulüne karar verildiği, anılan kararın istinaf edilmesi üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin 03/02/2022 tarih ve …/… Esas …/… Karar sayılı ilamı ile dosyada iki ayrı bilirkişi heyet raporu arasındaki çelişki giderilmediğinden verilen hükmün usul ve yasaya uygun bulunmadığı gerekçesi ile mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verildiği, dosyanın mahkememize gönderilerek mahkememizin 2022/139 Esasına kaydının yapıldığı görülmüştür.
Dosyaya temin edilen iki ayrı bilirkişi heyeti raporu arasındaki çelişkilere binaen, iş bu çelişkinin giderilmesi hususunda, uyuşmazlığın çözümü özel ve teknik bilgi gerektirdiğinden, dosyanın konusunda uzman mahkememizce re’sen bilirkişi kurulu isim listesinden atanacak bir elektrik mühendisi ve bir de ticari nitelikte hesaplama uzmanı bilirkişiden oluşacak bilirkişi heyetine tevdi ile tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda, dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli rapor alınmasına karar verildiği, elektrik mühendisi … ve hesaplama uzmanı bilirkişi …’dan oluşan bilirkişi heyeti tarafından dosyaya ibraz edilen 31/08/2022 havale tarihli raporda özetle; Elektrik Piyasası Serbest Tüketici Yönetmeliğinin 5. maddesinin 1. fıkrasının c bendi uyarınca davacı şirketin “serbest tüketici” olarak kabul edilmesi gerektiği, iptal edilen EPDK’nın 875 sayılı kararı gereğince tahsil edilen tüketimle artan miktarda perakende satış hizmet bedelinin yerine her abone için yapılan ölçüm adedince sabit ücret alınması gerektiği, raporla birlikte sunulan hesap tabloları gereğince Eylül 2006-Aralık 2010 tarihleri arasında fazladan tahsil edilen perakende satış hizmet bedelinin KDV hariç 372.943,68-TL, KDV dâhil edildiğinde 440.073,54-TL olduğu, ancak taleple bağlılık ilkesi gereğince KDV dâhil 439.210,09-TL alacağının bulunduğu, davacı tarafından davalı şirketin fazladan tahsil edilen PSH bedelleri yönünden davadan önce temerrüde düşürüldüğüne ilişkin bir belge sunulmadığından, alacağın 6.144,53- TL’ lik kısmı için dava tarihinden kalan alacak yönünden ıslah tarihinden itibaren faiz talep edebileceğini rapor ve beyan ettikleri görülmüştür.
DEĞERLENDİRME : Dava, elektrik abonelik sözleşmesinden kaynaklı sayaç okuma bedeli adı altında tahsil edilen tutarın istirdatı istemine ilişkindir.
Yapılan yargılama, toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamından anlaşılacağı üzere, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davalının, davacıdan sayaç okuma bedeli adı altında elektrik abonelik sözleşmesine bağlı olarak tahsilatlar yapıp yapmadığı, bu tahsilatın sözleşme ve elektrik enerjisi mevzuatına uygun olup olmadığı, uygun değilse davacının bu kalem alacağının bulunup bulunmadığı ve varsa miktarı noktasında toplanmaktadır.
Davalı taraflar, davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini savunmuş ise de taraflar arasındaki sözleşmenin özel hukuk sözleşmesi olduğu, davalıların anonim şirket statüsünde bir tüzel kişiliği bulunduğu, uyuşmazlığın ticari nitelik taşıdığı, davanın adli yargıda bakılması gerektiğinden ve davacı da tacir bulunduğundan mahkememiz görevli kabul edilmiştir. Ayrıca, davalıların elektrik satışı alanında faaliyet gösterdiği, uyuşmazlığa konu dönem ile ilgili olarak aralarında sözleşme bulunduğu, faturalar düzenledikleri ve tahsilatlar yaptıkları anlaşıldığından husumet itirazı da yerinde görülmemiştir. Davalı … A.Ş. diğer davalının bölünmesi suretiyle oluşturulmuş ve 2013 yılı içerisinde satış amaçlı olarak tüzel kişilik kazanmıştır. Dolayısıyla, kendisine devredilen sözleşmeler bakımından diğer davalıyla müştereken ve müteselsilen sorumlu kabul edilmiştir. Öte yandan, taraflar arasındaki sözleşme, satım niteliğinde olduğu ve 10 yıllık zamanaşımına tabi bulunduğundan bu def’i e de itibar edilmemiş, davanın esası incelenmiştir.
Her ne kadar 6719 Sayılı Kanunun iptali talebi hakkında Anayasa mahkemesinin verdiği 2016/150 – 2017/179 K. Sayılı ve 28/12/2017 tarihli karar sonrasında elektrik dağıtım şirketlerinin kullanıcılardan sayaç okuma bedeli tahsil etmesinde herhangi bir hukuka aykırılık olmadığı ve söz konusu bedellerin bir maliyet kalemi olarak tahsilinin gerektiği sonucuna varılmış ise de; esasen dava konusu çekişme, davalı şirketin davacıdan sayaç okuma bedeli tahsil edemeyeceği hususunda değil, sayaç okuma bedelinin sabit ücret olarak tahakkuk ettirilmesi gerektiği halde tüketim miktarına göre tahsil edilmiş olmasının hukuka aykırı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Hal böyle olunca, Anayasa Mahkemesi kararının eldeki dava konusu uyuşmazlık üzerinde etkisi olmadığı, Danıştay 13. Dairesi 2008/2695 esas ve 06/04/2011 tarih ve 2011/1368 sayılı kararı ile uyuşmazlık konusu sayaç okuma ve faturalama hizmetlerine ilişkin maliyetlerin, abone grubuna ve tüketilen enerji miktarına göre değişiklik gösterecek maliyetler olmadığı ve bu nedenle sayaç okuma hizmeti için abone başına sabit ücret uygulanması gerektiği gerekçesi ile EPDK’nın 875 Sayılı kararının iptaline kararı verilmiştir. Diğer taraftan, mahkememizce yapılan hesap incelemesi ile de davacı şirketin, EPDK tarafından her yıl yayınlanan serbest tüketici limitini aştığı ve serbest tüketici olarak kabul edildiği, böylelikle tüm dosya kapsamı, alınan bilirkişi kök ve ek raporları ışığında, sayaç okuma hizmetinin tahsilinde sabit ücret uygulanması gerektiği halde, nispi sayaç okuma ücreti tahakkuku ile tahsil edildiği, davacıdan bu suretle tahsil edilen miktarın KDV dahil 440.073,54-TL olduğu, iş bu miktarın davacıya iadesi gerektiği, ancak ıslah talebi ile bağlı kalındığından 439.210,09 TL alacak miktarı üzerinden davacı tarafından davalı yana ihtar çekilerek temerrüde düşürülmediği için dava ve ıslah tarihinden itibaren faiz hesabı yapılarak ve taleple bağlı kalınarak, davanın kabulüne karar verilerek aşağıda yazılı hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi HMK 294/4 mad. gereğince bir ay içinde açıklandığı üzere;
Davanın kabulü ile, 6.144,53 TL’nin dava tarihi olan 04/06/2014 tarihinden itibaren, 433.065,09-TL’nin ıslah tarihi olan 03/06/2015 tarihinden itibaren 6183 Sayılı Amme Alacaklarına Uygulanacak faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafça peşin yatırılan 7.500,63-TL’nin mahsubu ile 22.501,77-TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafça peşin olarak yatırılan 7.500,63-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Avukatlık asgari ücret tarifesine göre hesap edilen 64.489,35-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafça yapılan 25,20 TL başvuru harcı, 358,50-TL tebligat ve posta gideri, 6.500,00-TL Bilirkişi ücreti dahil olmak üzere toplam 6.883,7‬0-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafça peşin yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Davalı tarafça yapılan yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafça peşin yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
Dair e-duruşma sistemi üzerinden davacı vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.05/10/2022

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır