Emsal Mahkeme Kararı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/137 E. 2022/791 K. 15.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/137 Esas
KARAR NO : 2022/791

DAVA : Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 14/02/2022
KARAR TARİHİ : 15/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILMA TARİHİ : 12/12/2022
Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesinde; Davacı 25.05.2021 tarihinde … plakalı aracı ile Kemalpaşa İlçe sınırları içerisinde seyir halinde iken dava dışı …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracın, …. Sokak ile …. Sokakların kesiştiği yol kavşağında maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, dava dışı … meydana gelen kazada asli kusuru ile kazaya sebebiyet verdiği, kaza neticesinde davacı aracında büyük zarar meydana geldiğini, kazaya sebebiyet veren … plakalı aracın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası, … poliçe numarası ile Davalı … Sigorta A.Ş. tarafından yapılmış olup; yerleşik Yargıtay İçtihatları uyarınca trafik kazası nedeni ile araçta oluşan değer kaybı gerçek zarar kapsamında olup; kazaya sebebiyet veren aracın ZMSS tarafından bu zararın karşılanması gerektiğini, kaza sonucunda davacı aracında oluşan gerçek değer kaybı karşılanmadığından davalıdan talep etme zorunluluğu hasıl olduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla Bilirkişi incelemesi sonucunda ortaya çıkacak olan araçta oluşan değer kaybının, kaza tarihi olan 25.05.2021 den işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketi tarafından tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili, dava değer arttırım dilekçesi ile; davamızın kabulü ile 1.750,00-TL değer kaybı alacağının davalı sigorta şirketine başvuru tarihi olan 24.12.2021 tarihinden bu yana işleyecek mevduata uygulanan en yüksek faiz oranıyla birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, cevap dilekçesinde; davanın belirsiz alacak davası türünde açılabilmesi için, davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafça belirlenememesi gerektiğini, alacaklının bu tür bir dava açması için, dava açacağı miktarın ya da değerin tam ve kesin olarak gerçekten belirlemesi mümkün olmamalı ya da bu objektif olarak imkânsız olması gerektiğini, açılacak davanın miktarı biliniyor yahut tespit edilebiliyorsa, böyle bir dava açılmasının mümkün olmadığını, davacının dilerse kısmi dava olarak davasını açması mümkün iken davanın belirsiz alacak davası olarak açılması hatalı olduğunu, bu sebeple menfaat yokluğu nedeni ile belirsiz alacak davasının reddi gerektiğini, HMK 6. Madde gereği yetkili mahkeme davalı tarafın davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri olduğunu, bu nedenle davanın yetki yönünden reddi ile dosyanın yetkili İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini, kazaya karışan her iki araç malikinin de ticari işletmesiyle ilgisi olmayan dolayısıyla “ticari iş” niteliğinde olmayan bir trafik kazasından kaynaklandığını, davacı ile müvekkili şirket arasında da bir sözleşme olmadığı olayın haksız fiile dayandığı dikkate alındığında davanın Asliye Ticaret Mahkemesi değil Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından görülmesi gerektiğini, … plakalı araç davalı şirkette 26.06.2020 başlangıç ve 26.06.2021 bitiş tarihli … numaralı Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ( ZMMS ) ile sigortalı aracı olduğunu, davacı aracındaki hasar için 19.470,00 TL aracın reel değer kaybı için 3.500,00 TL ödeme yapıldığını, ödeme nedeniyle davalı üzerine düşen edimi yerine getirmiş olup, poliçe limiti dikkate alınarak değerlendirilmesini ve ödemenin tenzilini gerektiğini, davanın belirsiz alacak davası olarak nitelendirilmişse de davaya konu sigorta tazminatı belirlenemez bir alacak olmadığını, davacı kısmi dava olarak davasını açması mümkün iken davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının hatalı olduğunu, bu sebeple menfaat yokluğu nedeni ile belirsiz alacak davasının reddi gerektiğini, trafik kazasının meydana gelmesinde kusurun sigortalı araç sürücüsüne ait olduğu iddia edilmiş ise de bu iddianın kabulü mümkün olmadığını, öncelikle kusur yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılmasını, davacı her ne kadar avans faiz talep etmekte ise de davalı davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, bu sebeple faiz talebinin reddi gerektiğini, kazaya karışan araç ile davalı şirkette sigortalı olan aracın kullanım tarzı hususidir ve ticari amaçlı kullanılmamakta olduğunu, ayrıca alacak haksız fiilden doğup zarar görenler arasında da sözleşme ilişkisi bulunmadığından istenebilecek faiz türü sadece yasal faiz olduğunu, izah edilen nedenlerle birlikte öncelikle davanın yetkili, görevli mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemesi olmasından dolayı ilk itirazlarımızın değerlendirilmesine, mahkemenizin aksi kanaatte ise esas yönünden izah ettiğimiz talepleri ile inceleme yapılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Trafik kaza tutanağı, araç ruhsatları, sigorta poliçesi, hasar dosyası, fatura suretleri, bilirkişi raporu delil olarak değerlendirilmiştir.
Tarafların kusur durumları ile davacı aracında oluşan hasar ve değer kaybının tespit edilmesi için bilirkişi heyetinden alınan raporun sonuç kısmına göre; “… Davalı sigorta poliçeli araç sürücüsü …, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 57.maddesini ihlal etmesi nedeni ile kazanın oluşumuna hatası ile etken olduğu,
Davacı sürücü … 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 52/a maddesini ihlal etmesi nedeni ile kazanın oluşumunda sigortalı araç sürücüsüne göre daha az hatası ile etken olduğu, görüş ve kanaatine varılmıştır.
Değer kaybı tespite konu … plaka sayılı 2005 model VOLKSWAGEN CADDY COMBI 1.9. TDI otomobilin ikinci el piyasa rayicinin riziko tarihi itibarıyla ortalama olarak 80.000,00 TL. mertebesinde olduğu, hasar onarımı sonrası 2. el piyasa rayicinin takdiren 75.000,00 TL mertebesinde olduğu ve sonuç olarak dava konusu olaya bağlı olarak araçta piyasa rayiçlerine göre (80.000,00 TL. – 73.000,00 TL.) = 7.000,00 TL. reel değer kaybı meydana geldiği,
Somut olayda davalı sigorta şirketinin Yargıtay içtihatlarına göre 7.000,00 TL. olarak belirlenen değer kaybı bedelinden, davalı sigorta şirketi tarafından dava öncesi değer kaybı bedeli olarak 28.12.2021 tarihinde 3.500,00 TL ödeme yapılmış olduğu dikkate alınarak (7.000,00 – 3.500,00 TL.) = 3.500,00 TL. bakiye değer kaybı bedelinden sigortalısının kusuru oranında (somut olayda her iki sürücüde kazanın meydana gelmesinde etken olduğundan Sn. Mahkeme tarafından belirlenecek kusur oranında) sorumlu olduğu, sorumlu olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır.
Dosya kapsamında, davalı … Sigorta A.Ş.’ye değer kaybı bedelinin ödenmesi için başvuru yapıldığı konusunda herhangi bir belge yer almamaktadır. Bu nedenle nihai kararın takdiri Sn. Mahkemeye ait olmakla Sn. Mahkeme tarafından belirlenecek kusur oranında belirlenecek bakiye değer kaybı bedelinden davalı sigorta şirketinin dava tarihi itibarıyla temerrüde düşeceği ve yasal faiz ödemek zorunda olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır…” belirtmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
1-Dava, davacıya ait … plaka sayılı araç ile dava dışı …’in sevk ve idaresindeki davalı sigorta şirketinin KZMMS sigorta poliçesi ile sigortalısı olan … plaka sayılı araç arasında 25/05/2021 tarihinde meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası neticesinde davacıya ait araçta değer kaybı oluştuğu iddiasına dayalı maddi tazminat davasıdır.
2-Davacı tarafça dava konusu kazanın davalı sigorta şirketinin sigortalısı araç sürücüsünün kusuru ile gerçekleştiği, aracın onarımı sonrasında değer kaybı oluştuğu, aracın pert kaydı oluşacak şekilde hasar kaydının oluştuğu, dava öncesi yapılan ödemenin zararı karşılamadığı ileri sürülerek bakiye değer kaybı zararının tazmini talep edilmiştir.
3-Davalı vekili cevap dilekçesinde yetki itirazı ileri sürmüş, davalı sigorta şirketinin dava öncesinde yaptığı 3.500,00-TL değer kaybı ödemesi ile davacı zararının sona erdiği, davalının poliçe limiti ile sınırlı olarak sorumlu olduğu, kusur incelemesi yapılması gerektiği, aracın önceki tarihli hasar kayıtlarının incelenmesi gerektiği ve sair hususlar savunularak davanın reddi talep edilmiştir.
Davalı tarafın yetki itirazının değerlendirilmesine, davanın haksız fiilden kaynaklandığı ve haksız fiilin meydana geldiği yer mahkemeleri yetkili olduğu, dava konusu kazanın İzmir ili Bornova ilçesinde meydana geldiği anlaşıldığından mahkememizin yetkili olduğu değerlendirilmekle yetki itirazının reddine karar verilerek esasa yönelik inceleme yapılmıştır.
4-Trafik kazaları sonucu uğranan zararın tazmini hususunda temel dayanak haksız fiil sorumluluğudur.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun;
91/1. maddesinde, “İşletenlerin, bu kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”;
85/1. maddesinde, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”;
85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiştir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A-3. maddesinde: “Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde bu Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür. Sigortanın kapsamı üçüncü şahısların, sigortalının Karayolları Trafik Kanunu çerçevesindeki sorumluluk riski kapsamında, sigortalıdan talep edebilecekleri tazminat talepleri ile sınırlıdır. ” düzenlemesi ile sorumluluk sınırları gösterilmiştir.
5-Yukarıda açıklanan ve alıntılanan hükümler doğrultusunda Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’nın; motorlu bir aracın işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Sigortacının sorumluluğu, yukarıda izah edilen sorumluluk esasları dahilinde işletilen aracın işleteninin veya işletenin kusurundan sorumlu olduğu sürücünün kusurlarından kaynaklanan zararlarla sınırlıdır. Bu noktada aracın işleteninin veya sürücüsünün kusur durumunun incelenmesi gerekmektedir.
6-Haksız fiil sorumluluğu, “Haksız Fiilden Doğan Borç İlişkileri” başlığı altında, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.
49. maddesi “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.”
50. maddesi, “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.”
7-Haksız fiil, bir kimsenin hukuka aykırı ve kusurlu bir davranışı ile başka bir kimsenin zarara uğramasına yol açmasıdır. Yargısal içtihatlar ve doktrine göre haksız fiilin unsurları;-Fiil, davranış,
-Fiilin hukuka aykırı olması
-Zararın meydana gelmesi,
-Kusur,
-Fiil ve zarar arasında illiyet bağı bulunması, olarak sıralanmaktadır.
Yine TBK’nın 50. maddesi ile “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.” hükmü düzenlemesi uyarınca zarar gören zararı ile zarar verenin kusurlu olduğunu ispatla mükellef kılınmıştır.
8-Görülmekte olan davada davalı sigorta şirketinin … plaka sayılı aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu iddiası ile dava ikame edilmiş olup, dosyaya sunulan bilgi ve belgelerin incelenmesinde, mezkur aracın davalı sigorta şirketi nezdinde 26/06/2020-26/06/2021 tarihleri aralığında zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalısı olduğu, teminat limitinin araç başına 41.000,00-TL olarak gösterildiği, dava konusu kazanın poliçe vadesi içerisinde 25/05/2021 tarihinde meydana geldiği görülmüştür.
9-Mahkememizce dava konusu kazanın gerçekleşmesinde araç sürücülerinin kusurlarına ilişkin bilirkişi raporu alınmış, dosyaya sunulan 23/06/2022 tarihli bilirkişi raporunda davalı sigorta şirketinin sigortalısı aracın sürücüsü …’in KTK’nın 57.maddesini ihlal ettiği, davacı araç sücüsüsü …’un ise KTK’nin 52/a maddesini ihlal ettiği yönünde görüş bildirilmiştir.
Mahkememizce yapılan inceleme ve değerlendirmede dava konusu kazanın 2 taraflı trafik kazası şeklinde gerçekleştiği, davalının sigortalısı olan araç sürücüsü …’in kaza tespit tutanağı ve kaza fotoğrafları dikkate alındığında kavşaklarda geçiş üstünlüğüne riayet etmediğinin anlaşıldığı, asli-tali yol ayrımı bulunmayan kontrolsüz kavşakta geçiş üstünlüğü davacıya ait araçta olduğu halde bu hususa dikkate edilmemesi nedeniyle asli kusurlu olarak kazaya neden olunduğu, davacı araç sürücüsü yönünden ise her ne kadar geçiş üstünlüğü davacıya ait araçta ise de aracın bu geçiş üstünlüğünü kullanırken yol şartlarına göre gerekli dikkat ve özeni göstererek olası kazaların önüne geçebileceği, bu nedenle KTK’nın 52.maddesinin ihlal edildiği tali kusurla kazaya sebebiyet verildiği, tarafların kusurlarının kazanın gerçekleşmesine olan ağırlıkları değerlendirildiğinde davalı tarafın sigortalısı olan araç sürücüsünün daha ağır nitelikte bir kusur ihlalinde bulunduğu dikkate alınarak %75 oranında kusurlu kabul edilmiş, davacı araç sürücüsünün kusuru ise daha hafif nitelikte görülmekle %25 oranında kusurlu olduğu kabul edilmiştir.
Davacı vekilince kusur raporuna karşı itirazda bulunulmuş ise mahkememizce kaza tespit tutanağı ve kaza sonrası fotoğraflar üzerinde yapılan incelemede çarpma noktasının davalının sigortalısı olan aracın arka sağ kısımlarına denk geldiği, bu itibarla davalıya ait araç sürücüsü geçiş üstünlüğü kendisinde olmamasına rağmen yüksek süratle kavşağa giriş yapmakla asli kusurlu olduğu ancak davacı araç sürücüsünün de benzer şekilde gerekli dikkat ve özeni göstermeyip araç hızını tehlike anında durabilecek ölçüde ayarlayamadığı anlaşıldığından tali düzeyde kusurlu kabulünde bir hukuka aykırılık bulunmadığı değerlendirilmiş ve yeniden rapor alınmamıştır.
10-Kusur durumlarının tespiti sonrasında dava konusu değer kaybı zararının belirlenmesi hususunda dosya araç hasar ve onarımı konusunda uzman bilirkişiye tevdi edilmiş, dosyaya sunulan 23/06/2022 tarihli bilirkişi raporunda “Değer kaybı tespite konu … plaka sayılı 2005 model VOLKSWAGEN CADDY COMBI 1.9. TDI otomobilin ikinci el piyasa rayicinin riziko tarihi itibarıyla ortalama olarak 80.000,00 TL. mertebesinde olduğu, hasar onarımı sonrası 2. el piyasa rayicinin takdiren 75.000,00 TL mertebesinde olduğu ve sonuç olarak dava konusu olaya bağlı olarak araçta piyasa rayiçlerine göre (80.000,00 TL. – 73.000,00 TL.) = 7.000,00 TL. reel değer kaybı meydana geldiği,
Somut olayda davalı sigorta şirketinin Yargıtay içtihatlarına göre 7.000,00 TL. olarak belirlenen değer kaybı bedelinden, davalı sigorta şirketi tarafından dava öncesi değer kaybı bedeli olarak 28.12.2021 tarihinde 3.500,00 TL ödeme yapılmış olduğu dikkate alınarak (7.000,00 – 3.500,00 TL.) = 3.500,00 TL. bakiye değer kaybı bedelinden sigortalısının kusuru oranında (somut olayda her iki sürücüde kazanın meydana gelmesinde etken olduğundan Sn. Mahkeme tarafından belirlenecek kusur oranında) sorumlu olduğu, sorumlu olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır.” şeklinde görüş bildirilmiştir.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş, davacı vekilince ve davalı vekilince ayrı ayrı değer kaybı hesaplamasına ilişkin itirazda bulunulmuş ise de kaza tarihi itibariyle davacıya ait aracın 16 yaşında ve 200.000KM kullanımın üzerinde olduğu, işlem gören parçalar ve oluşan hasar kaydı itibariyle değer kaybına uğramış olacağı anlaşılmakta ise de bu miktarın 7.000,00-TL civarında belirlenmesinin dosya kapsamına uygun olduğu, bu miktarın üzerinde veya daha düşük değer kaybı oluşacağına yönelik somut delil bulunmadığı, bilirkişi değerlendirmesinin yerinde olduğu gözetilerek yeniden rapor alınmamıştır.
11-Davacıya ait araçta 7.000,00-TL değer kaybı oluştuğu kabul edilmesiyle davalının sigortalısının kusuruna isabet eden %75’lik oran dikkate alınarak davalı şirketin sorumluluğunun 5.250,00-TL olduğu, dava öncesi yapılan 3.500,00-TL tutarlı ödemenin mahsubu sonrası davalının bakiye 1.750,00-TL sorumluluğu bulunduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin 20/09/2022 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerinin 1.750,00-TL’ye yükseltildiği görülmüş olup mahkememizce bu değer üzerinden davanın kabulüne karar verilmiştir.
11-Davacı tarafça dava öncesi davalı sigorta şirketlerine yazılı başvuru yapılmış olup davalı sigorta şirketine 24/12/2021 tarihinde başvuru evrakının teslim görülmüştür. Davalı şirketin 28/12/2021 tarihinde 3.500,00-TL tutarlı kısmi ödemede bulunduğu ve bakiye zarar yönünden ödeme tarihinde temerrüte düştüğü kabul edilmiştir. Faiz türü olarak davacı tarafça yasal faiz talep edilmiş olup talep doğrultusunda temerrüt tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmiştir.
12-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13. Fıkrası uyarınca arabuluculuk ücreti yargılama giderlerinden olup, İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun sarf kararı ile 1.560,00-TL arabuluculuk ücretinin hazine tarafından karşılandığı anlaşıldığından bu tutarın yargılama giderleri kapsamında değerlendirilerek haklılık durumuna göre tahsili yönünde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE, 1.750,00-TL değer kaybına dayalı maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, tazminat miktarına 28/12/2021 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 119,54-TL harçtan peşin olarak alınan 80,70-TL ile ıslah harcı olarak alınan 80,70-TL harcın mahsubu ile fazla yatırılan 41,86-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı yararına takdir edilen 1.750,00-TL. vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 80,70-TL ile tamamlama harcı olarak yatırılan 38,84‬-TL toplamı 119,54-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça sarf edilen 80,70-TL başvuru harcı, 77,25-TL posta ve tebligat ücreti, 1.200,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.357,95‬-TL yargılama giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve resen ilgili taraflara iadesine,
7-Dava şartı arabuluculuk kapsamında hazine tarafından karşılandığı anlaşılan 1.560,00-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsil edilerek hazineye gelir kaydına, bu hususta harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekiline e-duruşma yoluyla, diğer tarafların yokluğunda, dava değerinin 6100 Sayılı HMK’nın 341/2. Maddesinde gösterilen İstinaf kanun yolu başvuru sınırının altında kalması nedeniyle kesin nitelikte olduğu ve kanun yoluna başvurulamayacağı açıklanmak sureti ile açık yargılama sonunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/11/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır

BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR.
“5070 sayılı yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur”